ATIKTAN ENERJİ ÜRETİMİNDE MODEL ÜLKE OLMAMIZ HAYAL DEĞİL

22 Mayıs 2020

2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de giderek ivmelenen atıktan enerji üretimiyle birçok ilde elektrik ihtiyacı karşılanıyor. Üretilen enerjinin yeterliliği ve verimliliği, yeni hedefler doğrultusunda yürütülecek çalışmaları da belirliyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bestamin Özkaya, atıktan enerji üretimi konusunda halen yürütmekte olduğu çalışmalar doğrultusunda, atıktan enerji üretiminde hangi aşamada olduğumuzu anlatarak, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini paylaşıyor.

Prof. Dr. Bestamin Özkaya, önümüzdeki yıllarda ihraç edilebilecek düzeyde enerji üretebileceğini öngördüğü yenilenebilir enerji endüstrisindeki
trendleri, ihtiyaçları ve prensibleri anlatıyor.

Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

1976 Elazığ doğumluyum. 1998 yılında Fırat Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1998-2000 yılları arasında İSKİ Atıksu Arıtma ve Ruhsat Denetim Daire Başkanlığı bünyesinde kontrol mühendisi olarak görev yaptım. Akademik çalışmalarıma 2000 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak başladım. Aynı Üniversite ve Bölümde 2001 yılında yüksek lisans, 2004 yılında ise doktora
çalışmalarını tamamlayarak, 2005 yılında YTÜ’de Yardımcı Doçentlik kadrosuna atandım. 2006-2008 yılları arasında TÜBİTAK ve Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı (FP6) kapsamında yürütülen bir proje desteğiyle doktora sonrası çalışmalarımı Finlandiya’da sürdürdüm. Finlandiya’da yaptığım çalışmalarla bu ülkede doçentlik unvanı aldım. Aynı zamanda Çevre Bilimleri ve Mühendisliği alanında Türkiye’de de doçentlik unvanı
aldım. 2013 yılından beri YTÜ Çevre Teknolojisi Anabilim Dalında Profesör
olarak görev yapmaktayım. Ziyaretçi profesör kadrosunda birçok kez Finlandiya Tampere Teknik Üniversitesi’nde görevlendirilerek çevre biyoteknolojisi alanında uluslararası projelerde yer aldım. Evliyim, eşim de çevre mühendisi ve 2 evladım var. Çalışma alanlarım, katı atık yönetimi ve
mühendisliği, atıksu arıtımı, atıklardan enerji üretimi ve çevre biyoteknolojisidir.

Şimdiye dek yürüttüğünüz atıktan enerji üretimi projelerinden bahsebilir misiniz?

Yüksek lisans ve doktora tezimi Türkiye’nin en büyük, dünyada da sayılı atık depolama kapasitesine sahip Odayeri düzenli depolama sahasında gerçekleştirdim. Ülkemizde katı atık yönetimi konusunda ilk mühendislik çalışmalarını yapan Prof. Dr. Adem Baştürk ve tez danışmanım Prof. Dr. Ahmet Demir’in öncülük ettiği bir ekiple çalışma fırsatını iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Çalışma hayatımda atıktan enerji üretimi
projelerinin miladı da bu sayede oldu. Katı atık düzenli depolama sahalarının biyoreaktör depo sahaları olarak kullanılmasıyla, bu sahalarda enerji verimliğinin artıtırılması konusunda ülkemizde ilk çalışmaları gerçekleştirdim. Doktora sonrası çalışmalar için yurt dışına çıkma
sebebim biyolojik prosesleri derinlemesine öğrenmekti. Bu alanda Finlandiya’da çok iyi bir ekiple çalışma fırsatı buldum. Halihazırda biyolojik yollarla atıklardan metan, hidrojen, etanol, butanol, elektrik üretimi çalışmaları yapmakta ve lisanüstü düzeyde çevre biyoteknolojisi dersini vermekteyim. Mikrobiyal yakıt hücresi, biyometanizasyon, biyohidrojen, biyo-etanol ve butanol üretimi konularında iki adet AB destekli projede yürütücülük görevi yaptım. Mikrobiyal
yakıt hücresi ile atıklardan elektrik enerjisi üretimi konusunda üç adet TÜBİTAK projesi ve YTÜ bilimsel araştırma projeleri tamamladım. Bu konuda uluslararası indekse giren dergilerde çok sayıda yayınlanmış makalem bulunmaktadır. Son yıllarda tarımsal atıklardan enerji üretimi
projelerine odaklandım. İki yıl süreyle biyogazdan 50 MW’lık elektrik enerjisi üretimi yapan bir firmada danışmanlık görevi yaptım. Bunun yanı sıra ülkemizde kurulması planlanan biyometanizasyon tesisleri için çok sayıda fizibilite çalışması yaptım ve bu yönde çalışmalarımı sürdürmekteyim. Atıktan enerji üretimi konusunda danışmanlığımda tamamlanan çok sayıda doktora ve yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

Yürüttüğünüz çalışmalar çerçevesinde, atıktan enerji üretimi konusunda Türkiye’nin hangi aşamada olduğunu söyleyebilir misiniz?

Ülkemizde 2000’li yıllarda atıktan enerji üretilebileceği konusu hayal gibi görünüyordu ve birçok kişi atıklardan enerji üretiminin mümkün olamayayacağını düşünüyordu. Şu anda gelinen nokta ise, 2005 yılında yürürlüğe giren “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması” (YEKDEM) sayesinde birçok ilde katı atık düzenli depolama sahalarındaki çöp gazından elektrik üretimi projesi kurulması ve elektrik enerjisi üretiliyor olmasıdır. Örnek olarak İstanbul’da çöp gazından üretilen elektrik enerjisi İstanbul’un elektrik ihtiyacının %3’ünü karşılıyor. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda yeni yatırımlarla daha da artacağı aşikar.
Bu sayının yani depo gazından elektrik enerjisi üretimi için kurulan tesis sayısı ve yatırımların yeterli düzeyde olduğunu düşünüyorum. Bunun yanısıra yemekhane atıkları, hayvansal atıklar, tarımsal atıklar gibi ham maddeler için kurulması gereken biyometanizasyon tesislerinin sayının da önümüzdeki yıllarda bu hızda artmasını ümit ediyorum. Biyometanizasyon tesislerinin sayısının Almanya’da yaklaşık 10.000 adedin, Danimarka’da
ise 7.000 adedin üzerinde işletildiği düşünüldüğünde, bu konuda da ülkemizin gelişim imkanının ne kadar açık olduğu aşikar. Küresel ölçekte ele alındığında elektrik üretiminin dünyada %65’inin fosil yakıtlardan, %25’inin ise yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiği görülmektedir. Ülkemiz ölçeğinde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretim oranının bu rakamların üzerinde olması da sevindiricidir. Aslında sahip olduğumuz ham madde potansiyeli ile bu ortalamanın çok üzerine çıkarak atıktan enerji üretimi için model bir ülke olmamız da hayal değil.

Derginin bu edisyonu ve yıllık abonelik için lütfen linki tıklayınız: