AVRUPA YEŞİL DÜZEN BELGESİ YAYIMLANDI: “ALDIĞINDAN FAZLASINI VEREN, YENİ BİR BÜYÜME STRATEJİSİ

9 Mart 2020

Avrupa Komisyonu, birlik ekonomisini kökünden değiştirebilecek Avrupa Yeşil Düzen Belgesi’ni yayımladı. Avrupa Yeşil Düzeni (European Green Deal), Ekim 2020’de kabul edilmesi beklenen iklim yasası ile birlikte, AB’nin doğal sermayesini korumayı, artırmayı ve vatandaşlarını çevre kaynaklı risklerden korumayı hedefliyor. Bu dönüşümün katılımcı ve adil olması gerektiği de metinde vurgulanıyor.

Avrupa Komisyonu, Avrupa Yeşil Düzen Belgesi’ni yayımladı. Belgeye göre Komisyon, seçilen sektörlerde, ihracatla oluşan karbon sızıntısını azaltmak için “Karbon Sınır Düzenleme Mekanizması” önerecek ve emisyonların 1990 seviyelerine kıyasla 2030’a kadar en az %50 ila %55 arasında azaltılmasını sağlayacak.

METİN NELER İÇERİYOR?

Metinde, AB’nin güçlü olduğu yönlerinden yararlanarak, iklim ve çevre uygulamalarında, tüketici koruma ve işçi haklarında dünyada öncü olabileceğinin üzerinde duruyor. Büyük kamu yatırımlarının ve özel sermayenin doğrudan iklim ve çevre eylemlerine aktarılmasına ihtiyaç duyulurken, sürdürülebilir olmayan eylemlerden kaçınılması gerektiği de vurgulanıyor. Avrupa Yeşil Düzeni her sektörde gereken dönüşümü hızlandırmayı hedefliyor.

Metin; AB’nin, tutarlı ve sürdürülebilir bir finansal sistemin inşa edilmesi yönündeki uluslararası çabalara önayak olacağının altını çiziyor. Yeşil Düzen’in iddialı çevre hedeflerinin sadece Avrupa tarafından sağlanamayacağı metinde birçok kez ifade ediliyor. İklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı, ulus ötesi ve küresel bir sorun. AB, finansal kaynaklarını, uzmanlığını ve etkisini sürdürülebilirlik yolunda diğer ülkeleri harekete geçirmek adına kullanacak.

Yeşil Düzen’in, AB’nin 2030 hedeflerinin, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SDG) ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in politik prensiplerinin, Komisyon tarafından uygulanması yönündeki stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olduğu belirtiliyor.

Metin, Yeşil Düzen’in barındırdığı anahtar politika ve uygulamaları ortaya koyuyor. Metne göre Yeşil Düzen’e geçiş sürecinde yer alan unsurlar arasında ekosistemlerin ve biyoçeşitliliğin korunması ve iyileştirilmesi; adil, sağlıklı ve çevreci bir beslenme sistemi, kimseyi arkada bırakmamayı kapsayan Adil Geçiş süreci, Adil Geçiş için finansman sağlanması, döngüsel ve temiz bir ekonomi için endüstrinin harekete geçirilmesi, AB’nin 2030 ve 2050 iklim hedeflerinin artırılması ile temiz ve ulaşılabilir enerji sağlanması bulunuyor.

AB İKLİM YASASI’NA KAVUŞUYOR

Avrupa Komisyonu Avrupa’nın ilk “İklim Yasası”nı Mart 2020’ye kadar sunacak. Bu yasa Avrupa’nın 2050’de iklim nötr olma hedefini kanun nezdinde taçlandıracak.

Metin, AB’nin halihazırda, iklim nötr olma hedefi ile birlikte, ekonomisini modernize ettiğini ve dönüştürdüğünü belirtiyor. AB, 1990 ve 2018 yılları arasında emisyonlarını %23 oranında azaltırken ekonomisini ise %61 oranında büyüttü. Ancak halihazırdaki politikalar 2050’ye kadar emisyonları sadece %60 oranında azaltabilir. Komisyon, AB emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla 2030’a kadar en az %50 ile %55 arasında azaltma hedefini 2020’de sunacağı etki değerlendirmesi planında açıklayacak.

Komisyon, Haziran 2021 tarihine kadar, bu ek emisyon azaltım planlarını gözden geçirecek, iklim bağlantılı tüm politika enstrümanlarında düzeltilmesini gerekli gördüğü yerleri belirtecek.

Bu düzeltmeler, Avrupa emisyon ticaretinin yeni sektörlere olası bir şekilde yönlendirilmesi de dahil olmak üzere, Emisyon Ticaret Sistemi, Üye Devletlerin Emisyon Ticareti Sistemi dışındaki sektörlerdeki emisyonların azaltılması ve arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormancılık ile ilgili düzenlemeleri içerecek.

Metin, bu politikaların etkili bir karbon fiyatlandırması belirlenmesine yardımcı olacağını belirtiyor. Böyle bir desteğin,
tüketici ve şirketlerin davranışlarında değişimi teşvik edeceği, sürdürülebilir kamusal ve özel yatırımların artışını kolaylaştıracağı ifade ediliyor. Farklı fiyatlandırma enstrümanları birbirini tamamlamalı ve birlikte uyumlu bir politika çerçevesi sağlamalı. Vergilendirmenin de iklim hedefleriyle uyumlu olması kritik öneme sahip. Komisyon, Enerji Vergilendirmesi Direktifi’nin yeniden gözden geçirilmesi için de teklif sunacak.

Metin, diğer uluslararası ortakların AB ile aynı hedeflere sahip olmadığı sürece karbon sızıntısı riski olduğunu belirtiyor. Metne göre bu sızıntı, üretimin AB’den emisyon azaltma hedeflerinin düşük olduğu diğer ülkelere aktarılmasından ya da AB ürünlerinin daha fazla karbon yoğun ithalat ürünleri ile değiştirilmesinden kaynaklanacak.

HEDEFLERİNİ ARTIRAN KÂRDA, ARTIRMAYAN ZARARDA

Diğer ülkeler, AB’nin artırılmış hedeflerini göz önüne alıp kendi hedeflerini artırmazsa ve hedefler arasında seviye farklıkları devam ederse, Komisyon seçilen sektörlerde karbon sızıntısını azaltmak için bir “Karbon Sınır Düzenleme Mekanizması” önerecek. AB, bu vergi mekanizması ile, ticari partnerlerini de emisyon azaltımına yönlendirmeyi planlıyor. Böyle bir vergi, AB ile ticarette düşük emisyonlu ülkeleri, yüksek emisyonlu ülkelere göre daha avantajlı bir konuma getirebilir. Bu önlem, Dünya Ticaret Örgütü’nün ve AB’nin diğer uluslararası kuralları ile uyumlu olarak tasarlanacak. Önlem ayrıca, AB’nin Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki karbon sızıntısı riskini önlemeyi işaret eden önemlere de bir alternatif olacak.

Komisyon aynı zamanda, AB’nin iklim değişikliğine uyumu ile ilgili yeni ve daha iddialı bir strateji ortaya koyacak. Strateji, iklim değişikliğini azaltma çabalarına rağmen, iklim krizinin Avrupa’ya verdiği büyük zararlar nedeniyle önemli.

Metin, enerji sisteminin dekarbonizasyonunun 2030 ve 2050 iklim hedeflerine ulaşmak açısından oldukça kritik olduğunu vurguluyor. Ekonomideki sektörler için enerji üretimi ve kullanımı, AB’nin emisyonlarının %75’inden sorumlu. Çalışma, enerji sektörünün yenilenebilir enerji üzerine kurulması, kömürden ise aşamalı bir şekilde vazgeçilmesi gerektiğini söylüyor. Bunu yaparken de AB’nin enerji arzının güvence altına alınması ve tüketiciler ve şirketler için uygun maliyetli olması lazım. Üye ülkeler, 2019’un sonunda gözden geçirilmiş enerji ve iklim planlarını da bu kapsamda sunacaklar. Bu planlar, AB’nin geniş hedeflerini destekleyecek iddiada olmak zorunda. Komisyon bu planları da denetleyecek. Bu, 2030 için artırılmış iklim hedefleri sürecini de destekleyecek. Üye Devletler 2023 yılında ulusal enerji ve iklim planlarını güncellediklerinde yeni iklim hedeflerini ortaya koymalılar.

ENDÜSTRİYİ TEMİZ VE DÖNGÜSEL EKONOMİ İÇİN HAREKETE GEÇİRME

1970 ila 2017 yılları arasında küresel yıllık doğal kaynak çıkarma oranı üçe katlandı
ve aynı şekilde artmaya devam ediyor. Seragazı salınımlarının yaklaşık yarısı doğal kaynak çıkarılması, yakıt, gıda ve materyallerin işlenmesi sonucu ortaya çıkıyor. Bu sebeple iklim nötrlüğe ve döngüsel bir ekonomiye ulaşmanın endüstride tam anlamıyla bir seferberlik gerektirdiğinin, endüstriyel sektörlerin ve bütün değer zincirlerinin dönüşmesinin 25 yıl süreceği belirtiliyor. 2050 yılında bu dönüşümün tamamlanması için önümüzdeki beş yıl içerisinde kararlar verilmesi ve harekete geçilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Metin, bu dönüşümün sürdürülebilir ve iş yoğun ekonomik aktiviteleri artırmak adına bir fırsat olduğunu söylüyor. Döngüsel ekonomi aynı zamanda yeni iş kolları da yaratacak. Avrupa Yeşil Düzeni’nin, henüz yavaş ilerlemekte olan bu dönüşümün hızlanmasına ve daha katılımcı olmasına önayak olacağı belirtiliyor.

Avrupa Komisyonu, Mart 2020’de yeşil dönüşüm ve Yeşil Düzen kapsamındaki hedeflere ulaşılmasında anahtar bir role sahip dijital dönüşüme vurgu yapmak adına, AB endüstriyel stratejisini belirleyecek. Ayrıca, enerji yoğun olan çelik, kimya ve çimento gibi sektörlerin karbonsuzlaştırılması ve modernize edilmesinin oldukça önemli olduğu vurgulanıyor.

Komisyon’un 2018 plastik stratejisine yoğunlaşarak tekstil sektörü ve lastiklerin aşınması sonucu ortaya çıkan mikroplastiklere karşı mücadele edeceği belirtiliyor. Komisyon’un 2030 itibarıyla her türlü ambalaj ve paketlemenin biyolojik olarak çözünür ve bitki bazlı plastik yoluyla sağlanması yönünde uygulamalar yaratacağı ve tek kullanımlık plastiklere yaptırımlar getireceği vurgulanıyor.