iklim krizi - Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi https://geridonusumekonomisi.com.tr/etiket/iklim-krizi Geri Dönüşüm Portalı Tue, 13 Feb 2024 12:11:23 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3 https://i0.wp.com/geridonusumekonomisi.com.tr/wp-content/uploads/2019/10/gd_ikon.png?fit=32%2C32&ssl=1 iklim krizi - Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi https://geridonusumekonomisi.com.tr/etiket/iklim-krizi 32 32 161676614 İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, İklim Politikaları ve Şirketler https://geridonusumekonomisi.com.tr/iklim-krizi-surdurulebilirlik-iklim-politikalari-ve-sirketler.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/iklim-krizi-surdurulebilirlik-iklim-politikalari-ve-sirketler.html#respond Sun, 04 Feb 2024 19:32:30 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=5104 Rahşan BUKNİ ULUS-Çevre Yüksek Mühendisi/Şirket Müdürü Ulus Mühendislik Çevre Danışmanlık Eğitim İş Sağlığı ve Güvenliği LTD. ŞTİ. Küresel ısınma ve iklim krizi tüm dünyayı tehdit etmektedir. Buna bir dur demek için çeşitli önlemler alınmalı ve faaliyetlerde daha çevreci tutumlar sergilenmelidir. Bu bağlamda ortaya çıkan hareketlerden biri de sürdürülebilirliktir. Çevresel sürdürülebilirlik adına bireylerin çabasının yanında, özellikle […]

The post İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, İklim Politikaları ve Şirketler appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Rahşan BUKNİ ULUS-Çevre Yüksek Mühendisi/Şirket Müdürü

Ulus Mühendislik Çevre Danışmanlık Eğitim İş Sağlığı ve Güvenliği LTD. ŞTİ.

Küresel ısınma ve iklim krizi tüm dünyayı tehdit etmektedir. Buna bir dur demek için çeşitli önlemler alınmalı ve faaliyetlerde daha çevreci tutumlar sergilenmelidir. Bu bağlamda ortaya çıkan hareketlerden biri de sürdürülebilirliktir. Çevresel sürdürülebilirlik adına bireylerin çabasının yanında, özellikle büyük firmalarının faaliyetleri de önem arz etmektedir. Bu makalede bahsedilen bu başlıkların tanımları ve aralarındaki ilişki açıklanmıştır.

1) GİRİŞ

Artan sanayi faaliyetleri ve tüketim, gelişen teknoloji ve buna bağlı olarak fosil kaynak tüketimindeki artış, dünyayı ve üzerinde yaşayan tüm canlıları tehdit etmektedir. İklim krizi günümüzde tüm ülkelerin endişe duyduğu ve azaltılması için ortak hareket ettiği bir konudur. Özellikle karbon emisyonlarının azaltılması ve doğal kaynakların korunması amacı ile sürdürülebilirlik faaliyetleri hız kazanmıştır.

2) İKLİM KRİZİ

Çevresel sürdürülebilirlikten bahsetmeden önce, buna ihtiyaç duyulmasını sağlayan en önemli başlık olan iklim krizinden bahsetmek gerekmektedir. 18. yüzyıl itibariyle başlayan Sanayi Devrimi ile dünya yeni bir çağa girmiştir. Sanayi devrimi, bilimsel gelişmelerin ve üretimin artması, insan ömrünün uzaması ve refah seviyesinin yükselmesi gibi birçok olumlu sonuç doğurmuş olsa da, aynı zamanda çevresel birçok problemin kaynağı olmuştur. Sanayinin gelişmesiyle doğru orantılı olarak enerjiye duyulan ihtiyaç da artmıştır. Kömür, petrol, ve doğal gaz, yani fosil yakıtların tüketimi artmıştır. Yenilenemez olan bu fosil yakıtlar başta karbondioksit olmak üzere, sera gazı salınımının artmasına sebep olmuştur. Bu da küresel ısınma ve iklim krizine davetiye çıkarmıştır.

sera gazı salınımının artmasıyla dünyamızın sıcaklığı artmaktadır. Bu sıcaklık artışı da buzulların erimesi ve su seviyesinin artması sonuçlarını beraberinde getirmektedir. Bahsedilen tüm bu olaylar nihayetinde tüm Dünya’nın gündeminde olan ve çözüm üretmeye çalıştığı bir kavramı doğurmaktadır: İklim Krizi. Doğal dengeyi bozan bu değişimler sebebiyle her geçen yıl, Dünya’nın farklı bölgelerinde yangın, sel, hortum gibi anormal iklim olayları daha sık görülür hale gelmektedir ve hem insan hem de diğer canlıların hayatı tehlikeye girmektedir.

Olumsuz bir gidişatın göstergesi olan bu tablolar, çevresel sürdürülebilirliğin ne kadar ciddiye alınması gereken bir konu olduğuna ve bireyden başlanarak herkes tarafından oluşan problemlerin engellenmesi için çaba gösterilmesi gerektiğine bir işarettir. Çünkü, Dünyamız’da doğal kaynaklar hızla tüketilmektedir, ve bu tüketim hızının, doğanın kendini yenileme hızının çok daha ötesine geçmesi sebebiyle sürdürülebilirlik imkansız hale gelmektedir. Hem insan hem de doğada var olan tüm canlıların yaşamını tehlikeye sokan bu durumu düzeltmenin ise tek yolu, buna sebep olan insan faaliyetlerini kontrol altına almak, azaltmak veya daha çevre dostu olanlarıyla değiştirmektir.

3) SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sürdürülebilirlik kavramı günümüzde önemi gittikçe artan, evlerden okullara, hastanelerden iş yerlerine toplumun her alanında uygulanmaya başlanan bir kavram haline gelmiştir. Bu kavramın ilk ortaya çıkışı ise çok daha eski yıllara dayanmaktadır. Özellikle sanayileşme ve kalkınma hareketlerinin artmasıyla sürdürülebilir bir harekete ihtiyaç duyulmuştur. İlk kez Birleşmiş Milletler Dünya ve Kalkınma Komisyonu tarafından 1987 yılında hazırlanan

Bruntland Raporu’nda sürdürülebilirliğin tanımı şu şekilde yapılmıştır; “Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden karşılamak.” raporda sürdürülebilir kalkınma için özellikle çevre, ekonomi ve toplum başlıkları vurgulanmıştır.

3.1.) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Günümüzde artan nüfus ve tüketimin sonucu olarak Burtlan Raporu’nda söylenenin aksine, kaynaklarımız hızla tükenmekte ve çevreye verilen zarar artmaktadır. Buna bir dur demek için 2015 yılından tüm dünya liderleri tarafınca kararlaştırılmış ve kabul edilmiş olan, Şekil 6’da görülen “17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi” ortaya çıkmıştır. Bu hedeflerin, daha yeşil, sürdürülebilir, eşit bir dünyaya sahip olabilmek için 2030 yılına kadar başarılması amaçlanmıştır. Hedeflere bakıldığında, iklim hareketleri, temiz su, canlıların yaşamı, sürdürülebilir yaşam gibi çevresel konuların yanında; cinsiyet eşitliği, sağlık, eğitim gibi sosyal değerlerle alakalı maddeler de olduğu görülmektedir. Bu makalede, konumuz iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik olduğu için, diğer hedeflerden bahsedilmeyecektir.

Özellikle 7. Hedef olan erişilebilir ve temiz enerji ile 13. Hedef olan iklim eylemi, çevresel sürdürülebilirlik kapsamında en önemli yere sahip olan hedeflerdir. Bu iki hedef ile iyileştirilmek ve geliştirilmek istenen maddeler şu şekildedir;

–  Yenilenebilir enerji kullanımını artırmak

–  Enerji verimliliğini artırmak

–  Daha temiz ve gelişmiş enerji için araştırmalar yaparak bu teknolojilere erişimi

kolaylaştırmak

–  İklim krizinin sonucu olarak ortaya çıkan afetlere ve olumsuzluklara karşı ülkeleri

bilinçlendirmek ve hazırlıklı olunmasını sağlamak

–  İklim değişikliğini engellemek ve azaltmak için ülkeleri bilinçlendirmek

– İklim değişikliğini azaltmaya yönelik faaliyetleri arttırmak

4) İKLİM POLİTİKALARI

İklim krizinin tüm ülkeler için risk olduğu ve başlıca sebebinin de insan faaliyetleri olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu sebeple bu gidişata dur diyecek olan da yine insanlardır. Özellikle 1990 yılı sonrası bu duruma karşı farkındalık artmış ve çeşitli önlemler alınması için hareketlere başlanmıştır.

İklim kriziyle mücadelede ilk adım Hükumetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin 1988 yılında kurulmasıdır. IPCC kurulduğu yıldan beri iklim değişikliği, ortaya çıkarttığı riskler konusunda tüm dünyanın takip ettiği raporlar yayınlamaktadır. Özellikle 1990’ların başında yapılan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne yönelik değerlendirmeler yapmaktadır. Bu sözleşme ile iklim değişikliğini engellemek için sera gazı salınımının azaltılmasının önemi vurgulanmıştır. Bu kapsamda yapılan Kyoto Protokolü ve ardından gelen Paris Anlaşması ile çeşitli hedefler belirlenmiş ve ülkelerin bu mücadelede sorumluluk almaları sağlanmıştır.

Kyoto Protokolü 1997 yılında imzalanmış ve 2005 yılında yürürlülüğe girmiştir. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 191 ülkenin taraf olduğu anlaşmada amaç sera gazı emisyonlarının ülkeler tarafından azaltılmasıdır. Bu anlaşma kapsamında ülkeler gelişmekte ve gelişmiş olarak sınıflandırılmıştır. Gelişmiş olarak sınıflandırılan ülkeler bu anlaşma ile 2008-2012 yıllarında sera gazı salınımlarını 1990 yılının %5 altına indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Öte yandan öncü konumda olan Avrupa Birliği %8 oranında düşüş taahhüt ederken, ABD protokolü imzalamamıştır.

2020 yılında süresi biten Kyoto Protokolü hedeflerini beklenilen ölçüde gerçekleştirememiştir. Paris Anlaşması, 2020 yılı sonrası dönemi kapsamaktadır ve Kyoto Protokolü’ne göre daha kısa sürede daha genel bir kabul görmüştür. Ayrıca Paris Anlaşması, Kyoto Protokolü’nde olduğu gibi sorumluluğu sadece gelişmiş ülkelere yüklememiş, tüm ülkelerin imkanları doğrultusunda hedeflerini gerçekleştirmesini beklemiştir. IPCC’nin tahminine göre küresel sıcaklık 2100 yılına kadar 4,5 derece artacaktır. Paris Anlaşması’nın ana hedefi bu artışın 2 derecenin, hatta 1,5 derecenin altında tutulmasıdır. Bu amaca hizmet etmek için ülkeler anlaşma kapsamında “Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC)” beyanlarını taahhüt etmişlerdir. Ayrıca anlaşmada ülkelerin bu beyanlarını beş yılda bir güncelleyerek tekrar bildirmeleri öngörülmüştür.

Bir diğer önemli başlık Paris Anlaşması sonrası AB ülkeleri tarafından hayata geçirilen Yeşil Mutabakat’tır. Burada amaç 2050 yılına kadar karbon nötr olmaktır. Bunun anlamı, yapılan faaliyetler sonucu ortaya çıkan karbon miktarı ile aynı miktarda karbonun başka yollarla uzaklaştırılmasıdır. Ülkemizde de Yeşil Mutabakat Eylem Planı hazırlanıp yayımlanmıştır. Özellikle sektörlerin enerji kullanım senaryoları düşünülerek, sektör bazlı çalışmalar belirlenmiştir. Karbon fiyatlandırma konusunda da çalışmalar devam etmektedir.

5) SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE ŞİRKETLER

Günümüzde şirketler sadece yaptıkları üretim faaliyetleri ve kazançları ile değil aynı zamanda çevreye olan duyarlılıkları ile de değer kazanmaktadırlar. Özellikle bir firmanın, çevresel konularda duyarlı olması, sadece gezegenimize katkı sağlamayacak, aynı zamanda diğer firmalarla olan rekabetinde öne çıkmasını sağlamakta, teşvik edici olmakta ve her alanda itibarını arttırmaktadır. Bunların yanında, sürdürülebilirlik çalışmaları başlangıçta bir yatırımken, ilerleyen zamanda uzun süreli kar etmeyi sağlamaktadır.

Sera gazlarından olan karbondioksitin %50 oranla küresel ısınmaya en fazla sebep olan gaz olduğu bilinmektedir. Özellikle şirketlerin enerji konusunda yapacakları iyileştirmeler ve yenilikler çok büyük önem arz etmektedir. Daha önce bahsedilenlerden anlaşılacağı üzere, iklim krizini doğuran en büyük etken fosil yakıt kullanımından doğan sera gazı emisyonlarıdır. Bu sebeple yeşil enerji ve enerji verimliliği ilgili yapılacak çalışmalar çevrenin korunması ve çevresel sürdürülebilirlik için çok önemlidir. Türkiye bu anlamda avantajlı konumdadır. Coğrafi özellikleri sebebiyle güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik enerji potansiyeli birçok ülkeye göre çok daha fazladır. Özellikle sahip olduğu akarsular sayesinde, dünyada birçok ülkenin sahip olduğundan daha fazla hidroelektrik potansiyeline sahiptir. 2021 yılı itibariyle Türkiye’de kullanılan enerjinin yenilenebilir enerji oranı %50’yi geçmiştir.

5.1) Yeşil Mutabakat Eylem Planı

2050’de karbon nötr olmayı hedefleyen ve ülkemizde de önem verilen Yeşil Mutabakat bir çevreyi koruma hareketi olduğu kadar, aynı zamanda ekonomik bir büyüme stratejisidir. Çevreye uyumlu şekilde ekonomik büyüme sağlamayı hedeflemektedir. Bu kapsamda şirketler üretim yaparken ve satış yaparken karbon salınım miktarlarına dikkat etmeli ve bazı kriterleri sağlamalıdırlar. Bu sebeple şirketlerin karbon salınımını, karbon ayak izlerini azaltmaları özellikle dış piyasada iş yapabilmeleri için büyük önem taşıyacaktır.

Avrupa Birliği ülkeleri Yeşil Mutabakat kapsamında karbon nötr olma hedefleri doğrultusunda “Sınırda Karbon” uygulamasını geliştirmektedir. Bu uygulama ile özellikle çimento, demir- çelik, alüminyum ve gübre sektörlerinde AB’ye ihraç edilecek ürünler sebep oldukları emisyona göre vergiye tabi olmaktadırlar. Bu da üretici firmaların ihracat miktarını önemli ölçüde etkileyecek olan bir durumdur.

5.2) Sürdürülebilirlik Raporları

Sürdürülebilirlik raporları, şirketlerin çevresel performansını açıklamak için yararlı raporlardır. Özellikle çevre yönetimi, enerji yönetimi ve karbon ayak izi gibi konularda firmaların kendi faaliyet ve tüketimleri konusunda bilgi sahibi olmalarını ve bu doğrultuda, daha çevreci olacak şekilde kendi içlerinde düzenlemeler yapabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu raporlamalar sayesinde firmalar daha yeşil bir imaja da sahip olurlar. Günümüzde yeşil ürünlere ve hareketlere olan ilgi gittikçe artmaktadır. Bu sebeple, bu tarz raporlamalar tüketiciler ve müşteriler açısından da şirketlerin görünürlüğünü ve tercih edilirliğini arttırmaktadır. Türkiye’de de birçok öncü firma bu raporlamayı yaparak yayınlamakta ve bu konudaki faaliyetlerini ortaya koymaktadır.

Bu raporlarda ortaya çıkan çevresel etki değerlerinin düşürülmesi de önemlidir. Yani karbon ayak izinin ne olduğunu öğrenen bir firmanın, bunu azaltmaya yönelik çalışmalar yapması ve raporları tekrarlayarak kat ettiği gelişmeyi görmesi önemlidir. Kağıt tüketimi azaltmak, toplu taşımayı tercih etmek, yeşil enerji kullanmak, yalıtımı iyileştirmek gibi basit görünen bazı uygulamalar bu yolda ilk adım olabilmektedir.

5.3) Yaşam Döngüsü Analizi

Yaşam döngüsü Analizi (LCA) raporları, özellikle üretim yapan firmalar tarafından uygulanan raporlamalardır. Yaşam döngüsü analizleri, bir ürünün ham madde tedariğinden, bu ürünün bertarafına kadar olan tüm aşamaları aşamalarının çevreye olan etkisini ortaya koyan çalışmalardır. Bu çalışmalar sayesinde üreticiler, ürünlerinin çevreye olan olumsuz etkilerinin kaynağını belirleyerek geliştirmeler yapabilmektedirler. Ayrıca bu raporlardan elde edilen uluslararası geçerliliğe sahip olan ve Çevresel Ürün Beyanı (EPD) adı verilen belgeler sayesinde uluslararası pazarda görünürlüğe sahip olabilir ve rakiplerinin önüne geçebilirler.

5.4) Döngüsel Ekonomi

Yıllardan beri süre gelen lineer ekonomi modeli, tüketimi ve kullanımı sonrasıyla ilgilenmemekteydi. Son yıllarda benimsenmeye başlayan döngüsel ekonomi ile bir ürünün atık hale geldikten sonraki toplama ve geri dönüştürme ile tekrar ham madde basamağına geri döndürülmesi desteklenir hale gelmiştir. Bu çevreci bir tutum olmakla kalmayıp, firmaların ham madde ihtiyacını azaltmakta, enerji tasarrufu sağlamakta ve harcanabilir kazancı arttırmaktadır.

6) SONUÇ

Dünyamız hızla gelişmekte olup, bu gelişmelerin olumlu ve olumsuz birçok sonucuyla da yüzleşmektedir. İnsanlar faaliyetleri ve tüketim sonucu oluşan emisyonlar küresel ısınma ve iklim krizine sebep olmaktadır. Bunula beraber, kaynaklarımız hızla tükenmektedir. Tüm bunları engellemek için sürdürülebilirlik kavramıyla alakalı farkındalık her geçen gün artmakta ve bunun için çalışmalar yapılmaktadır. Enerji tüketimi iklim krizinin en büyük sebeplerindendir. Bu sebeple enerji verimliliğine önem vermek ve yeşil enerji kullanımı artırmak, bu konuda içinde olunan mücadelede en büyük silahlardır.

Tüm bu olumsuzlukları engellemek için çeşitli iklim politikaları üretilmektedir. Ülkelerin bu konuda verdiği çaba Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması ve güncel olarak Yeşil Mutabakat ile gösterilebilir. Bu görüşmeler sonucu ülkeler çevreyi korumaya yönelik hedefler belirtmişler ve özellikle karbon salınımını azaltıcı uygulamalara yönelmişlerdir. Bu konudaki verimliliği ve çalışmaları artırmak için bahsedilen sınırda karbon gibi uygulamalar da geliştirilmektedir.

Çevresel sürdürülebilirlik kavramı bireyler için de önemli olsa da, şirketler için daha büyük önem taşımaktadır. Çünkü büyük faaliyetlerde bulunan firmaların yapacağı emisyon azaltımı gibi çevre dostu yaklaşımlar, çok daha büyük olumlu sonuçlara sebep olacaktır. Ayrıca bir firmanın, çevre dostu politikalara sahip olması, onun prestijini ve bilinirliğini arttırarak, rakiplerinden önde olmasına katkıda bulunacaktır. Bu sebeple sürdürülebilirlik raporları, karbon ayak izi ölçümleri, ürünlerin yaşam döngüsü analizleri, gün geçtikçe daha fazla talep görmektedir. Bunlardan elde edilen sonuçlar, firmaların çevre politikalarını düzenlemelerinde en büyük yol gösterici olmaktadır.

The post İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, İklim Politikaları ve Şirketler appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/iklim-krizi-surdurulebilirlik-iklim-politikalari-ve-sirketler.html/feed 0 5104
Yeşil İklim Fonu Genişliyor https://geridonusumekonomisi.com.tr/yesil-iklim-fonu-genisliyor.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/yesil-iklim-fonu-genisliyor.html#respond Sun, 22 Nov 2020 23:14:53 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1889 Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan Yeşil İklim Fonu, ülkelerin hem korona virüsü hem de iklim kriziyle mücadeleleri için kullanıma sunulan bütçeden 879 milyon dolarlık kısım, 15 yeni projenin hayata geçirilmesine ayrıldı.

The post Yeşil İklim Fonu Genişliyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan Yeşil İklim Fonu, ülkelerin hem korona virüsü hem de iklim kriziyle mücadeleleri için kullanıma sunulan bütçeden 879 milyon dolarlık kısım, 15 yeni projenin hayata geçirilmesine ayrıldı.

Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelesine yardımcı
olmak için Birleşmiş Milletler iklim görüşmeleri kapsamında kurulan ve 2015 yılında para dağıtımına başlayan Yeşil İklim Fonu (GCF), ülkelerin aynı zamanda korona virüsü salgınının üstesinden gelebilmeleri için yeni bir adım attı.

15 YENİ PROJE HAYATA GEÇIRİLECEK

Dört günlük video konferans yoluyla gerçekleşitireln toplantı sonucunda,
ülkelerin hem korona virüsü hem de iklim kriziyle mücadeleleri için kullanıma sunulan bütçeden 879 milyon dolarlık kısım, 15 yeni projenin hayata geçirilmesine ayrıldı.

Ayrıca toplamda 6,2 milyon dolarlık destek alması öngörülen 100’den fazla ülke listesine Afganistan ve Sudan’ın eklenmesine karar verildi.

İcra Direktörü Yannick Glemarec, fonun Covid-19 sürecinde iklim hedefini sürdürmek için önemli bir role sahip olduğunu söyledi. Glemarec, Yeşil İklim Fonu’nun gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına yanıt verme hızını ve verimliliğini artırmayı hedefleyeceğini dile getirdi.

Yönetim Kurulu Eş Başkanı Nauman Bashir Bhatti ise iklim finansmanının pandemiden kurtulmak için çok önemli olacağını ve “bu zor zamanlarda bile” desteği artırmak için fonun kapsamının genişlemesi gerektiğini söyledi.


Yeşil İklim Fonu, ada ülkeleri Antigua ve Barbuda’daki binaların kasırgalara karşı güçlendirilmesi ve Fiji’de yer alan Ovalau adasındaki tarım arazisine güneş enerji sistemi kurulması için önerilen üç projeye onay verdi. Ayrıca Redd+ programı çerçevesinde Kolombiya ve Endonezya’daki ormansızlaşmanın azaltılmasının ödüllendirilmesine yeşil ışık yaktı.

The post Yeşil İklim Fonu Genişliyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/yesil-iklim-fonu-genisliyor.html/feed 0 1889
Antartika Deniz Buzunda Plastik Çıktı https://geridonusumekonomisi.com.tr/antartika-deniz-buzunda-plastik-cikti.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/antartika-deniz-buzunda-plastik-cikti.html#respond Mon, 24 Aug 2020 05:47:40 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1830 İnsanların çok sık ulaşamadığı Antarktika deniz buzunda hiç beklenmeyen nesnelere rastlandı.

The post Antartika Deniz Buzunda Plastik Çıktı appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

İnsanların çok sık ulaşamadığı Antarktika deniz buzunda hiç beklenmeyen nesnelere rastlandı.

Plastik gibi yapıların kolay kolay kutup bölgelerine ulaşamayacağı biliniyor; fakat Antarktika deniz buzunda beklenmedik bir şekilde plastik parçalarına rastlandı. Bilim insanları bu plastiklerin dünyanın ücra köşelerine ulaşmasının kaynağı olarak turistleri ve araştırmacıları gösteriyor.

Çalışmanın başyazarı Anna Kelly, “Mikroplastik parçacıkların, dibe doğru sürüklenmek yerine, Antarktika deniz buzunda sıkışması, deniz yüzeyinde daha uzun süre kalmalarını sağlıyor. Bu da onları, besin zincirinin yukarısındaki deniz organizmalarının tüketimine daha uygun hale getiriyor” ifadelerine yer verdi. Böylece bu tür mikroplastiklerin ne tür sorunlara yol açacağı daha iyi anlaşıldı.

Dünyadaki toplam plastik atık miktarının yaklaşık olarak 242 milyon ton civarında olduğu düşünülüyor. Bu miktardaki plastik dünyanın tamamına dağıtıldığında bile yeryüzünde boş alan kalmayacağı söyleniyor.

The post Antartika Deniz Buzunda Plastik Çıktı appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/antartika-deniz-buzunda-plastik-cikti.html/feed 0 1830
SIFIR KARBON İÇİN 130 TRİLYON DOLAR GEREK https://geridonusumekonomisi.com.tr/sifir-karbon-icin-130-trilyon-dolar-gerek.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/sifir-karbon-icin-130-trilyon-dolar-gerek.html#respond Mon, 24 Aug 2020 05:43:24 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1827 Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (İRENA) "Küresel Ölçekte Yenilenebilir Enerjinin Görünümü" başlıklı raporu, enerji dönüşümünün, 2050'ye kadar ekonomik büyümeye ve istihdama yüksek düzeyde katkı sağlayacağını ortaya koyuyor.

The post SIFIR KARBON İÇİN 130 TRİLYON DOLAR GEREK appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (İRENA) “Küresel Ölçekte Yenilenebilir Enerjinin Görünümü” başlıklı raporu, enerji dönüşümünün, 2050’ye kadar ekonomik büyümeye ve istihdama yüksek düzeyde katkı sağlayacağını ortaya koyuyor.

Rapora göre, ülkelerin enerji dönüşümünü başarılı şekilde yönetmek için yatırım stratejileri ve yasal çerçeveler gibi enerji sisteminin yapı taşlarının incelenmesi gerekiyor. Ayrıca, küresel ölçekteki karbondioksit emisyonlarının 2050 yılına kadar en az yüzde 70 azaltılmasının yolları araştırılıyor. İklim riskleri açısından güvenli bir senaryo, 2050’ye kadar 110 trilyon dolarlık enerji yatırımı gerektiriyor. Kapsamlı ve net sıfır emisyon hedefleyen senaryo için ise 20 trilyon dolar ek yatırım ihtiyacı öngörülüyor

The post SIFIR KARBON İÇİN 130 TRİLYON DOLAR GEREK appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/sifir-karbon-icin-130-trilyon-dolar-gerek.html/feed 0 1827
JEFF BEZOS’DAN İKLİME 10 MİLYAR DOLARLIK BAĞIŞ https://geridonusumekonomisi.com.tr/jeff-bezosdan-iklime-10-milyar-dolarlik-bagis.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/jeff-bezosdan-iklime-10-milyar-dolarlik-bagis.html#respond Fri, 08 May 2020 14:26:22 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1645 Amazon'un kurucusu, iklim kriziyle mücadele için 10 milyar dolarlık bağış yaptı.

The post JEFF BEZOS’DAN İKLİME 10 MİLYAR DOLARLIK BAĞIŞ appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Amazon’un kurucusu, iklim kriziyle mücadele için 10 milyar dolarlık bağış yaptı.

Amazon çalışanları tarafından iklim krizi konusunda gerekli adımları
atmadığı için eleştirilmesinin ardından 140 milyar dolarlık servete sahip olan Amazon Kurucu Ceo’su Jeff Bezos 10 milyar dolarlık bağış yaptı ve Bezos Dünya Fonu’nu kurdu.

Yüzlerce Amazon çalışanı işlerini riske atarak şirketlerini iklim krizi konusunda yeterli adımları atmadığı gerekçesi ile eleştirdi

Amazon’un, yaptığı teslimatlarda kullandığı paketleme ve teslimatların gerçekleştirilmesi için kullandığı büyük araçların yaptığı sera gazı salınımı açısından gerekli özeni göstermediği ifade edildi.

Geçen Aralık ayında 750 bin çalışana ulaşan şirket, bulut teknolojisi dolayısıyla yüksek enerji tüketen sunucular kullanması açısından da kusurlu bulunuyor.

‘İklim Adaleti için Amazon Çalışanları’ adı grup tarafından organize edilen
protestonun sanal bildirisine 340’tan fazla çalışan imza attı. Şirketin bu kişilere mail atarak eylemlerine devam etmeleri halinde işten çıkarmakla tehdit ettiği belirtildi. Gelen tepkilerden kısa bir süre sonra Amazon’un Kurucu Ceo’su Jeff Bezos, 1,4 milyon takipçiye sahip olduğu instagram hesabından “Bezos Dünya Fonu”nu kurduğunu duyurdu.

The post JEFF BEZOS’DAN İKLİME 10 MİLYAR DOLARLIK BAĞIŞ appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/jeff-bezosdan-iklime-10-milyar-dolarlik-bagis.html/feed 0 1645
RAPOR: AVRUPA 2030 İKLİM HEDEFLERİNE ULAŞAMAYABİLİR https://geridonusumekonomisi.com.tr/rapor-avrupa-2030-iklim-hedeflerine-ulasamayabilir.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/rapor-avrupa-2030-iklim-hedeflerine-ulasamayabilir.html#respond Fri, 08 May 2020 14:15:57 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1642 Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) tarafından yayınlanan çevre raporunda, Avrupa'nın benzersiz bir ölçek ve aciliyette çevresel zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtildi.

The post RAPOR: AVRUPA 2030 İKLİM HEDEFLERİNE ULAŞAMAYABİLİR appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) tarafından yayınlanan çevre raporunda, Avrupa’nın benzersiz bir ölçek ve aciliyette çevresel zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtildi.

Rapora göre Avrupa 2030 iklim ve enerji hedeflerini tutturamayabilir.

Rapora göre eğer Avrupa Birliği (AB) biyolojik çeşitlilik kaybı oranını, iklim
değişikliğinin olumsuz etkilerini ve doğal kaynakların aşırı tüketimini ele
alacak acil eylem planını oluşturmazsa 2030 hedeflerine ulaşamayacak.
‘Avrupa Yeşil Anlaşması’ gibi AB eylemlerinin hızlandırılması gerektiğinin
altını çizen rapor artan farkındalık sayesinde umudun hala olduğunu da
kaydediyor. ‘Avrupa Çevre Durumu ve 2020 Görünümü’ (SOER 2020)
raporu Avrupa’da yeterli ilerleme kaydedilmediğine ve önümüzdeki on
yılda çevre ile ilgili görünümün olumlu olmadığına dikkat çekiyor.

MEVCUT POLİTİKALAR YETERLİ DEĞİL

Avrupa’nın 2020 ve 2030 politika hedeflerini karşılamada nerede durduğunun ve sürdürülebilir, düşük karbonlu bir geleceğe geçiş için 2050
yılı hedeflerinin kısa bir özetini sunan SOER 2020, aynı zamanda şimdiye
kadar Avrupa’da yapılmış olan en kapsamlı çevresel değerlendirme raporu.

Raporda, Avrupa’nın iklim değişikliğinin etkilerini hafifletme konusunda
son 20 yılda önemli ilerleme kaydettiği, sera gazı emisyonlarını azalttığı,
hava ve su kirliliği ve plastik atıklarla mücadelede yeni politikalar geliştirdiği ve biyo-ekonominin desteklenmesi gibi diğer alanlarda da ilerlemeler kaydettiği belirtilirken mevcut politikaların yeterli olmadığı ifade ediliyor.

GIDA, ENERJİ VE ULAŞIMDA KÖKLÜ DEĞİŞİM GEREKİYOR

Daha iyi koordinasyona ve modern yaşam tarzının temelini oluşturan gıda,
enerji ve ulaşım alanlarında köklü bir değişimin gerektiğine vurgu yapan rapor, devletlerin sürdürülebilirliğe nasıl geçiş yapabileceğine de değiniyor

Avrupa mevcut yenilikleri ve teknolojileri nasıl kullandığını, üretim süreçlerinin nasıl geliştirilebileceğini, sürdürülebilirliğe yönelik araştırma ve geliştirmenin nasıl teşvik edilebileceğini ve tüketim modellerinde ve yaşam tarzlarındaki değişikliklerin nasıl tetiklenebileceğini yeniden düşünmelidir.” denilen raporda çevreye zarar veren faaliyetleri sübvanse
etmek için oluşturulan kamu fonlarının geride bırakılmasının zamanının geldiği savunuluyor.

YAŞANAN OLUMLU GELİŞMELER

Avrupa Yatırım Bankası 2022’den itibaren fosil yakıt projelerini finanse etmeyeceğini açıklamıştı. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans rapora ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı:

Çevrenin Durumu Raporu, bize Avrupa Komisyonu’nda beş yıllık bir döngü başlattığımız ve Avrupa Yeşil Anlaşması’nı sunmaya hazırlandığımız sırada ihtiyaç duyduğumuz gücü vermek için mükemmel bir şekilde zamanlanmış. Önümüzdeki beş yılda, yeni ve temiz teknolojiler sunarak, vatandaşların yeni iş fırsatlarına ve değişen endüstrilere uyum sağlamalarına yardımcı olarak ve daha temiz ve daha verimli ulaşım sistemlerine ve daha sürdürülebilir gıda ve tarıma geçiş yaparak gerçekten dönüştürücü bir gündem ortaya koyacağız.”

AÇA Genel Müdürü Hans Bruyninckx de şunları söyledi: “Değerlendirmemiz, artan değişikliklerin bazı alanlarda ilerleme ile sonuçlandığını ancak uzun vadeli hedeflerimizi yerine getirmek için yeterli
olmadığını göstermektedir. Gıda, ulaşım ve enerji gibi kilit üretim ve tüketim sistemlerini sürdürülebilir kılmak için ihtiyaç duyduğumuz bilgi, teknoloji ve araçlara zaten sahibiz. Gelecekteki refahımız ile başarımız buna ve toplumun değişimi ve daha iyi bir gelecek için geniş çaplı eylemlerde bulunma yeteneğine bağlı.”

The post RAPOR: AVRUPA 2030 İKLİM HEDEFLERİNE ULAŞAMAYABİLİR appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/rapor-avrupa-2030-iklim-hedeflerine-ulasamayabilir.html/feed 0 1642
COP25: ZİRVE, BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMADI https://geridonusumekonomisi.com.tr/cop25-zirve-beklentileri-karsilayamadi.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/cop25-zirve-beklentileri-karsilayamadi.html#respond Fri, 06 Mar 2020 12:18:16 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1546 Madrid'de düzenlenen 25. Birlemiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin baskısıyla karşı karşıya kaldı.

The post COP25: ZİRVE, BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMADI appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Madrid’de düzenlenen 25. Birlemiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin baskısıyla karşı karşıya kaldı.

COP25’e katılan BM üyesi 197 ülke, küresel karbon emisyonları miktarının dağılımı, çevresel bütünlük ve finansman konularındaki görüş farklılıklarını aşamadı.

2015 yılında imzalanan Paris Anlaşması’nın 6. maddesinde yer alan, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında ülkelerin işbirliğini artırmak ve iklim eylemine finansman sağlamak için bir piyasa mekanizması kurulması, zirvedeki tartışmaların odağını oluşturdu.

Gözlemciler, büyük kirletici ülkelerin Paris Anlaşması’nın “tamam ya da devam” evresine gireceği gelecek yıla kadar emisyon azaltma niyetlerini gösterip göstermeyeceği sorusunun çözümü için delegelerin mücadele ettiğini söyledi.

Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğiyle ilgili hedeflerin gerisinde kalan ülkelerin finansmanının gelişmiş ülkeler tarafından karşılanmasını talep etti. Bazı gelişmiş ülkeler ise iklim değişikliğine karşı 2020’de başlanması öngörülen eylem planlarının 2023’e uzatılması yönünde baskı yaptı. Ayrıca, iklim değişikliğinden kaynaklanan zararlarla ilgili uluslararası bir mekanizma oluşturulması önerisi de adım atılamayan konular arasında yer aldı.

GRETA, COP25’E DAMGA VURGU

İklim aktivistleri bu yılki toplantıların geçen yılkine göre büyük oranda “başarısız” geçtiğine vurgu yaptı.

Konferanstan iki gün önce, aralarında Greenpeace Direktörü Jennifer Morgan, genç aktivistler Greta Thunberg ve Hilda Flavia Nakabuye’nin de bulunduğu Gelecek İçin Cumalar (Fridays for Future) aktivistleri, delegelere hitap ettikten sonra sahneyi işgal ederek oturma eylemi yaptı.

oturma eylemi yaptı. Nakabuye, “Bencil olmayı bırakın ve herkese eşit davranın” derken, Morgan da, “25 yıldır, bu zirvelerde liderleri bilimi dinlemeleri, bu çözülebilir krizi önlemek için beraber çalışmaları ve gezegeni kirleten alçak bencilliğe ışık tutmaları konusunda uyarıyorum. Dinlemiyorlar,” şeklinde konuştu.

Greta Thunberg ise konuşmasında karbon salınımlarının tamamen durdurulması gerektiğini söyledi: “1,5 derecenin altında kalmak için karbonu yerin altında bırakmalıyız.

Eylem sonrasına aktivistler polis tarafından panelden zorla çıkarıldı ve zirvenin yapıldığı alandan uzaklaştırıldı.

BİLDİRİDE ÖNE ÇIKAN TEK MADDE KARBON EMİSYONLARI OLDU

COP25’in sonuç bildirisinde öne çıkan tek madde, karbon emisyonları miktarının dağılımının azaltılmasıyla ilgili ülkelerden 2020’de daha geniş kapsamlı taahhütler istenmesi oldu.

Bildiride ayrıca Paris Anlaşması gereği 2020’de başlayacak eylem planlarıyla endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla küresel sıcaklık artışının 2 derecenin olabildiğince altında tutulması hedefinin korunduğu bildirildi.

Çevre örgütleri, COP25’i “beklentilerin gerisinde kalan başarısız bir zirve” olarak değerlendirdi ve iklim değişikliğine karşı “uyarıları dikkate almadıkları ve harekete geçmedikleri için” politikacıları suçladı. Normal şartlarda Şili’de düzenlenmesi gereken

COP25, bu ülkede çıkan şiddet olaylarından dolayı güvenlik gerekçesiyle son anda Madrid’e alınmıştı.

26. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26) gelecek yıl İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek.

The post COP25: ZİRVE, BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMADI appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/cop25-zirve-beklentileri-karsilayamadi.html/feed 0 1546
DOĞA KÜLLERİNDEN DOĞUYOR https://geridonusumekonomisi.com.tr/doga-kullerinden-doguyor.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/doga-kullerinden-doguyor.html#respond Tue, 03 Mar 2020 13:23:36 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1539 Avustralya’daki büyük yangında kül olan bazı yerlerde bitkiler yeniden yeşerdi.

The post DOĞA KÜLLERİNDEN DOĞUYOR appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Avustralya’daki büyük yangında kül olan bazı yerlerde bitkiler yeniden yeşerdi.

İklim kriziyle mücadele alarmı susmazken dünyanın her yerinde etkili olan büyük orman yangınları, geleceği düşünen herkesi yasa boğuyor. Avustralya’da, eylül ayından bu yana en az yarım milyar hayvanın telef ve milyonlarca hektarlık alanda bitki örtüsünün yok olduğu yangınlarla mücadele ediyor. Ancak, Avustralyalı fotoğrafçı
Murray Lowe, Kulnura kenti yakınlarındaki tahribatı görüntülemek istediğinde, küllerin arasından bitkilerin hayata dönmeye çalıştıklarını ve yeniden yeşerdiklerini gördü. Hem Lowe hem de fotoğrafları görenler, görüntülerin birden başlayan yağmur kadar umut verici olduğunu ifade ediyorlar.

The post DOĞA KÜLLERİNDEN DOĞUYOR appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/doga-kullerinden-doguyor.html/feed 0 1539