sürdürülebilirlik - Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi https://geridonusumekonomisi.com.tr/etiket/surdurulebilirlik Geri Dönüşüm Portalı Tue, 13 Feb 2024 12:19:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3 https://i0.wp.com/geridonusumekonomisi.com.tr/wp-content/uploads/2019/10/gd_ikon.png?fit=32%2C32&ssl=1 sürdürülebilirlik - Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi https://geridonusumekonomisi.com.tr/etiket/surdurulebilirlik 32 32 161676614 İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, İklim Politikaları ve Şirketler https://geridonusumekonomisi.com.tr/iklim-krizi-surdurulebilirlik-iklim-politikalari-ve-sirketler.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/iklim-krizi-surdurulebilirlik-iklim-politikalari-ve-sirketler.html#respond Sun, 04 Feb 2024 19:32:30 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=5104 Rahşan BUKNİ ULUS-Çevre Yüksek Mühendisi/Şirket Müdürü Ulus Mühendislik Çevre Danışmanlık Eğitim İş Sağlığı ve Güvenliği LTD. ŞTİ. Küresel ısınma ve iklim krizi tüm dünyayı tehdit etmektedir. Buna bir dur demek için çeşitli önlemler alınmalı ve faaliyetlerde daha çevreci tutumlar sergilenmelidir. Bu bağlamda ortaya çıkan hareketlerden biri de sürdürülebilirliktir. Çevresel sürdürülebilirlik adına bireylerin çabasının yanında, özellikle […]

The post İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, İklim Politikaları ve Şirketler appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Rahşan BUKNİ ULUS-Çevre Yüksek Mühendisi/Şirket Müdürü

Ulus Mühendislik Çevre Danışmanlık Eğitim İş Sağlığı ve Güvenliği LTD. ŞTİ.

Küresel ısınma ve iklim krizi tüm dünyayı tehdit etmektedir. Buna bir dur demek için çeşitli önlemler alınmalı ve faaliyetlerde daha çevreci tutumlar sergilenmelidir. Bu bağlamda ortaya çıkan hareketlerden biri de sürdürülebilirliktir. Çevresel sürdürülebilirlik adına bireylerin çabasının yanında, özellikle büyük firmalarının faaliyetleri de önem arz etmektedir. Bu makalede bahsedilen bu başlıkların tanımları ve aralarındaki ilişki açıklanmıştır.

1) GİRİŞ

Artan sanayi faaliyetleri ve tüketim, gelişen teknoloji ve buna bağlı olarak fosil kaynak tüketimindeki artış, dünyayı ve üzerinde yaşayan tüm canlıları tehdit etmektedir. İklim krizi günümüzde tüm ülkelerin endişe duyduğu ve azaltılması için ortak hareket ettiği bir konudur. Özellikle karbon emisyonlarının azaltılması ve doğal kaynakların korunması amacı ile sürdürülebilirlik faaliyetleri hız kazanmıştır.

2) İKLİM KRİZİ

Çevresel sürdürülebilirlikten bahsetmeden önce, buna ihtiyaç duyulmasını sağlayan en önemli başlık olan iklim krizinden bahsetmek gerekmektedir. 18. yüzyıl itibariyle başlayan Sanayi Devrimi ile dünya yeni bir çağa girmiştir. Sanayi devrimi, bilimsel gelişmelerin ve üretimin artması, insan ömrünün uzaması ve refah seviyesinin yükselmesi gibi birçok olumlu sonuç doğurmuş olsa da, aynı zamanda çevresel birçok problemin kaynağı olmuştur. Sanayinin gelişmesiyle doğru orantılı olarak enerjiye duyulan ihtiyaç da artmıştır. Kömür, petrol, ve doğal gaz, yani fosil yakıtların tüketimi artmıştır. Yenilenemez olan bu fosil yakıtlar başta karbondioksit olmak üzere, sera gazı salınımının artmasına sebep olmuştur. Bu da küresel ısınma ve iklim krizine davetiye çıkarmıştır.

sera gazı salınımının artmasıyla dünyamızın sıcaklığı artmaktadır. Bu sıcaklık artışı da buzulların erimesi ve su seviyesinin artması sonuçlarını beraberinde getirmektedir. Bahsedilen tüm bu olaylar nihayetinde tüm Dünya’nın gündeminde olan ve çözüm üretmeye çalıştığı bir kavramı doğurmaktadır: İklim Krizi. Doğal dengeyi bozan bu değişimler sebebiyle her geçen yıl, Dünya’nın farklı bölgelerinde yangın, sel, hortum gibi anormal iklim olayları daha sık görülür hale gelmektedir ve hem insan hem de diğer canlıların hayatı tehlikeye girmektedir.

Olumsuz bir gidişatın göstergesi olan bu tablolar, çevresel sürdürülebilirliğin ne kadar ciddiye alınması gereken bir konu olduğuna ve bireyden başlanarak herkes tarafından oluşan problemlerin engellenmesi için çaba gösterilmesi gerektiğine bir işarettir. Çünkü, Dünyamız’da doğal kaynaklar hızla tüketilmektedir, ve bu tüketim hızının, doğanın kendini yenileme hızının çok daha ötesine geçmesi sebebiyle sürdürülebilirlik imkansız hale gelmektedir. Hem insan hem de doğada var olan tüm canlıların yaşamını tehlikeye sokan bu durumu düzeltmenin ise tek yolu, buna sebep olan insan faaliyetlerini kontrol altına almak, azaltmak veya daha çevre dostu olanlarıyla değiştirmektir.

3) SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sürdürülebilirlik kavramı günümüzde önemi gittikçe artan, evlerden okullara, hastanelerden iş yerlerine toplumun her alanında uygulanmaya başlanan bir kavram haline gelmiştir. Bu kavramın ilk ortaya çıkışı ise çok daha eski yıllara dayanmaktadır. Özellikle sanayileşme ve kalkınma hareketlerinin artmasıyla sürdürülebilir bir harekete ihtiyaç duyulmuştur. İlk kez Birleşmiş Milletler Dünya ve Kalkınma Komisyonu tarafından 1987 yılında hazırlanan

Bruntland Raporu’nda sürdürülebilirliğin tanımı şu şekilde yapılmıştır; “Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden karşılamak.” raporda sürdürülebilir kalkınma için özellikle çevre, ekonomi ve toplum başlıkları vurgulanmıştır.

3.1.) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Günümüzde artan nüfus ve tüketimin sonucu olarak Burtlan Raporu’nda söylenenin aksine, kaynaklarımız hızla tükenmekte ve çevreye verilen zarar artmaktadır. Buna bir dur demek için 2015 yılından tüm dünya liderleri tarafınca kararlaştırılmış ve kabul edilmiş olan, Şekil 6’da görülen “17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi” ortaya çıkmıştır. Bu hedeflerin, daha yeşil, sürdürülebilir, eşit bir dünyaya sahip olabilmek için 2030 yılına kadar başarılması amaçlanmıştır. Hedeflere bakıldığında, iklim hareketleri, temiz su, canlıların yaşamı, sürdürülebilir yaşam gibi çevresel konuların yanında; cinsiyet eşitliği, sağlık, eğitim gibi sosyal değerlerle alakalı maddeler de olduğu görülmektedir. Bu makalede, konumuz iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik olduğu için, diğer hedeflerden bahsedilmeyecektir.

Özellikle 7. Hedef olan erişilebilir ve temiz enerji ile 13. Hedef olan iklim eylemi, çevresel sürdürülebilirlik kapsamında en önemli yere sahip olan hedeflerdir. Bu iki hedef ile iyileştirilmek ve geliştirilmek istenen maddeler şu şekildedir;

–  Yenilenebilir enerji kullanımını artırmak

–  Enerji verimliliğini artırmak

–  Daha temiz ve gelişmiş enerji için araştırmalar yaparak bu teknolojilere erişimi

kolaylaştırmak

–  İklim krizinin sonucu olarak ortaya çıkan afetlere ve olumsuzluklara karşı ülkeleri

bilinçlendirmek ve hazırlıklı olunmasını sağlamak

–  İklim değişikliğini engellemek ve azaltmak için ülkeleri bilinçlendirmek

– İklim değişikliğini azaltmaya yönelik faaliyetleri arttırmak

4) İKLİM POLİTİKALARI

İklim krizinin tüm ülkeler için risk olduğu ve başlıca sebebinin de insan faaliyetleri olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu sebeple bu gidişata dur diyecek olan da yine insanlardır. Özellikle 1990 yılı sonrası bu duruma karşı farkındalık artmış ve çeşitli önlemler alınması için hareketlere başlanmıştır.

İklim kriziyle mücadelede ilk adım Hükumetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin 1988 yılında kurulmasıdır. IPCC kurulduğu yıldan beri iklim değişikliği, ortaya çıkarttığı riskler konusunda tüm dünyanın takip ettiği raporlar yayınlamaktadır. Özellikle 1990’ların başında yapılan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne yönelik değerlendirmeler yapmaktadır. Bu sözleşme ile iklim değişikliğini engellemek için sera gazı salınımının azaltılmasının önemi vurgulanmıştır. Bu kapsamda yapılan Kyoto Protokolü ve ardından gelen Paris Anlaşması ile çeşitli hedefler belirlenmiş ve ülkelerin bu mücadelede sorumluluk almaları sağlanmıştır.

Kyoto Protokolü 1997 yılında imzalanmış ve 2005 yılında yürürlülüğe girmiştir. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 191 ülkenin taraf olduğu anlaşmada amaç sera gazı emisyonlarının ülkeler tarafından azaltılmasıdır. Bu anlaşma kapsamında ülkeler gelişmekte ve gelişmiş olarak sınıflandırılmıştır. Gelişmiş olarak sınıflandırılan ülkeler bu anlaşma ile 2008-2012 yıllarında sera gazı salınımlarını 1990 yılının %5 altına indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Öte yandan öncü konumda olan Avrupa Birliği %8 oranında düşüş taahhüt ederken, ABD protokolü imzalamamıştır.

2020 yılında süresi biten Kyoto Protokolü hedeflerini beklenilen ölçüde gerçekleştirememiştir. Paris Anlaşması, 2020 yılı sonrası dönemi kapsamaktadır ve Kyoto Protokolü’ne göre daha kısa sürede daha genel bir kabul görmüştür. Ayrıca Paris Anlaşması, Kyoto Protokolü’nde olduğu gibi sorumluluğu sadece gelişmiş ülkelere yüklememiş, tüm ülkelerin imkanları doğrultusunda hedeflerini gerçekleştirmesini beklemiştir. IPCC’nin tahminine göre küresel sıcaklık 2100 yılına kadar 4,5 derece artacaktır. Paris Anlaşması’nın ana hedefi bu artışın 2 derecenin, hatta 1,5 derecenin altında tutulmasıdır. Bu amaca hizmet etmek için ülkeler anlaşma kapsamında “Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC)” beyanlarını taahhüt etmişlerdir. Ayrıca anlaşmada ülkelerin bu beyanlarını beş yılda bir güncelleyerek tekrar bildirmeleri öngörülmüştür.

Bir diğer önemli başlık Paris Anlaşması sonrası AB ülkeleri tarafından hayata geçirilen Yeşil Mutabakat’tır. Burada amaç 2050 yılına kadar karbon nötr olmaktır. Bunun anlamı, yapılan faaliyetler sonucu ortaya çıkan karbon miktarı ile aynı miktarda karbonun başka yollarla uzaklaştırılmasıdır. Ülkemizde de Yeşil Mutabakat Eylem Planı hazırlanıp yayımlanmıştır. Özellikle sektörlerin enerji kullanım senaryoları düşünülerek, sektör bazlı çalışmalar belirlenmiştir. Karbon fiyatlandırma konusunda da çalışmalar devam etmektedir.

5) SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE ŞİRKETLER

Günümüzde şirketler sadece yaptıkları üretim faaliyetleri ve kazançları ile değil aynı zamanda çevreye olan duyarlılıkları ile de değer kazanmaktadırlar. Özellikle bir firmanın, çevresel konularda duyarlı olması, sadece gezegenimize katkı sağlamayacak, aynı zamanda diğer firmalarla olan rekabetinde öne çıkmasını sağlamakta, teşvik edici olmakta ve her alanda itibarını arttırmaktadır. Bunların yanında, sürdürülebilirlik çalışmaları başlangıçta bir yatırımken, ilerleyen zamanda uzun süreli kar etmeyi sağlamaktadır.

Sera gazlarından olan karbondioksitin %50 oranla küresel ısınmaya en fazla sebep olan gaz olduğu bilinmektedir. Özellikle şirketlerin enerji konusunda yapacakları iyileştirmeler ve yenilikler çok büyük önem arz etmektedir. Daha önce bahsedilenlerden anlaşılacağı üzere, iklim krizini doğuran en büyük etken fosil yakıt kullanımından doğan sera gazı emisyonlarıdır. Bu sebeple yeşil enerji ve enerji verimliliği ilgili yapılacak çalışmalar çevrenin korunması ve çevresel sürdürülebilirlik için çok önemlidir. Türkiye bu anlamda avantajlı konumdadır. Coğrafi özellikleri sebebiyle güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik enerji potansiyeli birçok ülkeye göre çok daha fazladır. Özellikle sahip olduğu akarsular sayesinde, dünyada birçok ülkenin sahip olduğundan daha fazla hidroelektrik potansiyeline sahiptir. 2021 yılı itibariyle Türkiye’de kullanılan enerjinin yenilenebilir enerji oranı %50’yi geçmiştir.

5.1) Yeşil Mutabakat Eylem Planı

2050’de karbon nötr olmayı hedefleyen ve ülkemizde de önem verilen Yeşil Mutabakat bir çevreyi koruma hareketi olduğu kadar, aynı zamanda ekonomik bir büyüme stratejisidir. Çevreye uyumlu şekilde ekonomik büyüme sağlamayı hedeflemektedir. Bu kapsamda şirketler üretim yaparken ve satış yaparken karbon salınım miktarlarına dikkat etmeli ve bazı kriterleri sağlamalıdırlar. Bu sebeple şirketlerin karbon salınımını, karbon ayak izlerini azaltmaları özellikle dış piyasada iş yapabilmeleri için büyük önem taşıyacaktır.

Avrupa Birliği ülkeleri Yeşil Mutabakat kapsamında karbon nötr olma hedefleri doğrultusunda “Sınırda Karbon” uygulamasını geliştirmektedir. Bu uygulama ile özellikle çimento, demir- çelik, alüminyum ve gübre sektörlerinde AB’ye ihraç edilecek ürünler sebep oldukları emisyona göre vergiye tabi olmaktadırlar. Bu da üretici firmaların ihracat miktarını önemli ölçüde etkileyecek olan bir durumdur.

5.2) Sürdürülebilirlik Raporları

Sürdürülebilirlik raporları, şirketlerin çevresel performansını açıklamak için yararlı raporlardır. Özellikle çevre yönetimi, enerji yönetimi ve karbon ayak izi gibi konularda firmaların kendi faaliyet ve tüketimleri konusunda bilgi sahibi olmalarını ve bu doğrultuda, daha çevreci olacak şekilde kendi içlerinde düzenlemeler yapabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu raporlamalar sayesinde firmalar daha yeşil bir imaja da sahip olurlar. Günümüzde yeşil ürünlere ve hareketlere olan ilgi gittikçe artmaktadır. Bu sebeple, bu tarz raporlamalar tüketiciler ve müşteriler açısından da şirketlerin görünürlüğünü ve tercih edilirliğini arttırmaktadır. Türkiye’de de birçok öncü firma bu raporlamayı yaparak yayınlamakta ve bu konudaki faaliyetlerini ortaya koymaktadır.

Bu raporlarda ortaya çıkan çevresel etki değerlerinin düşürülmesi de önemlidir. Yani karbon ayak izinin ne olduğunu öğrenen bir firmanın, bunu azaltmaya yönelik çalışmalar yapması ve raporları tekrarlayarak kat ettiği gelişmeyi görmesi önemlidir. Kağıt tüketimi azaltmak, toplu taşımayı tercih etmek, yeşil enerji kullanmak, yalıtımı iyileştirmek gibi basit görünen bazı uygulamalar bu yolda ilk adım olabilmektedir.

5.3) Yaşam Döngüsü Analizi

Yaşam döngüsü Analizi (LCA) raporları, özellikle üretim yapan firmalar tarafından uygulanan raporlamalardır. Yaşam döngüsü analizleri, bir ürünün ham madde tedariğinden, bu ürünün bertarafına kadar olan tüm aşamaları aşamalarının çevreye olan etkisini ortaya koyan çalışmalardır. Bu çalışmalar sayesinde üreticiler, ürünlerinin çevreye olan olumsuz etkilerinin kaynağını belirleyerek geliştirmeler yapabilmektedirler. Ayrıca bu raporlardan elde edilen uluslararası geçerliliğe sahip olan ve Çevresel Ürün Beyanı (EPD) adı verilen belgeler sayesinde uluslararası pazarda görünürlüğe sahip olabilir ve rakiplerinin önüne geçebilirler.

5.4) Döngüsel Ekonomi

Yıllardan beri süre gelen lineer ekonomi modeli, tüketimi ve kullanımı sonrasıyla ilgilenmemekteydi. Son yıllarda benimsenmeye başlayan döngüsel ekonomi ile bir ürünün atık hale geldikten sonraki toplama ve geri dönüştürme ile tekrar ham madde basamağına geri döndürülmesi desteklenir hale gelmiştir. Bu çevreci bir tutum olmakla kalmayıp, firmaların ham madde ihtiyacını azaltmakta, enerji tasarrufu sağlamakta ve harcanabilir kazancı arttırmaktadır.

6) SONUÇ

Dünyamız hızla gelişmekte olup, bu gelişmelerin olumlu ve olumsuz birçok sonucuyla da yüzleşmektedir. İnsanlar faaliyetleri ve tüketim sonucu oluşan emisyonlar küresel ısınma ve iklim krizine sebep olmaktadır. Bunula beraber, kaynaklarımız hızla tükenmektedir. Tüm bunları engellemek için sürdürülebilirlik kavramıyla alakalı farkındalık her geçen gün artmakta ve bunun için çalışmalar yapılmaktadır. Enerji tüketimi iklim krizinin en büyük sebeplerindendir. Bu sebeple enerji verimliliğine önem vermek ve yeşil enerji kullanımı artırmak, bu konuda içinde olunan mücadelede en büyük silahlardır.

Tüm bu olumsuzlukları engellemek için çeşitli iklim politikaları üretilmektedir. Ülkelerin bu konuda verdiği çaba Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması ve güncel olarak Yeşil Mutabakat ile gösterilebilir. Bu görüşmeler sonucu ülkeler çevreyi korumaya yönelik hedefler belirtmişler ve özellikle karbon salınımını azaltıcı uygulamalara yönelmişlerdir. Bu konudaki verimliliği ve çalışmaları artırmak için bahsedilen sınırda karbon gibi uygulamalar da geliştirilmektedir.

Çevresel sürdürülebilirlik kavramı bireyler için de önemli olsa da, şirketler için daha büyük önem taşımaktadır. Çünkü büyük faaliyetlerde bulunan firmaların yapacağı emisyon azaltımı gibi çevre dostu yaklaşımlar, çok daha büyük olumlu sonuçlara sebep olacaktır. Ayrıca bir firmanın, çevre dostu politikalara sahip olması, onun prestijini ve bilinirliğini arttırarak, rakiplerinden önde olmasına katkıda bulunacaktır. Bu sebeple sürdürülebilirlik raporları, karbon ayak izi ölçümleri, ürünlerin yaşam döngüsü analizleri, gün geçtikçe daha fazla talep görmektedir. Bunlardan elde edilen sonuçlar, firmaların çevre politikalarını düzenlemelerinde en büyük yol gösterici olmaktadır.

The post İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, İklim Politikaları ve Şirketler appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/iklim-krizi-surdurulebilirlik-iklim-politikalari-ve-sirketler.html/feed 0 5104
İlginç Kağıt Üretim Yöntemi https://geridonusumekonomisi.com.tr/ilginc-kagit-uretim-yontemi.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/ilginc-kagit-uretim-yontemi.html#respond Sun, 04 Feb 2024 14:14:40 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=5095 Endonezya’nın Bogor kentindeki Taman Safari Endonezya Hayvanat Bahçesi’nde, ülkenin Sumatra Adası’na özgü Sumatra fillerinin dışkıları tamamen doğal yollarla yedi aşamada kağıda dönüştürülüyor. Atölyede kimyasal madde kullanılmadan yapılan işlemlerde, 100 kilogramlık fil dışkısından yaklaşık 12 kilogram lif elde edilirken A3 kağıdı boyutu standardında yapılan baskılama ile günlük de ortalama 210 sayfa kağıt üretiliyor. Fil dışkısından üretilen […]

The post İlginç Kağıt Üretim Yöntemi appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Endonezya’nın Bogor kentindeki Taman Safari Endonezya Hayvanat Bahçesi’nde, ülkenin Sumatra Adası’na özgü Sumatra fillerinin dışkıları tamamen doğal yollarla yedi aşamada kağıda dönüştürülüyor. Atölyede kimyasal madde kullanılmadan yapılan işlemlerde, 100 kilogramlık fil dışkısından yaklaşık 12 kilogram lif elde edilirken A3 kağıdı boyutu standardında yapılan baskılama ile günlük de ortalama 210 sayfa kağıt üretiliyor. Fil dışkısından üretilen kağıtlar, hediyelik eşya olarak satılmasının yanı sıra fotoğraf baskı kağıdı, kitap ve defter gibi çeşitli şekillerde de kullanılıyor. Hayvanat bahçesindeki fillerden günlük yaklaşık 2 ton dışkı toplanırken, kağıt üretimi dışında fil dışkıları, sürdürülebilir tarım ve ekolojik sistemde doğal dengenin korunması amacıyla gübre olarak kullanılmak üzere satılıyor.

The post İlginç Kağıt Üretim Yöntemi appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/ilginc-kagit-uretim-yontemi.html/feed 0 5095
Kurumsal Sürdürülebilirlik Ve Entegre Raporlama https://geridonusumekonomisi.com.tr/kurumsal-surdurulebilirlik-ve-entegre-raporlama.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/kurumsal-surdurulebilirlik-ve-entegre-raporlama.html#respond Wed, 06 Jan 2021 17:22:43 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2089 Geri dönüşüm sektörü, sürdürülebilirlik raporları sayesinde çevreye nasıl bir katkı sağladığını gösterebilir.

The post Kurumsal Sürdürülebilirlik Ve Entegre Raporlama appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Geri dönüşüm sektörü, sürdürülebilirlik raporları sayesinde çevreye nasıl bir katkı sağladığını gösterebilir.

Son 15-20 yıldır işletmelerle ilgili literatürde kendine sıklıkla yer bulan “sürdürülebilirlik” kavramı, sadece çevrecilik bağlamında değil, aynı zamanda kurumsal yönetim ilkeleri bağlamında da gittikçe daha fazla önem kazanıyor. Nitekim “sürdürülebilirlik” kavramı, resmi olarak Birleşmiş Milletlerin Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu WCED tarafından dolaşıma sokulmuş ve akabinde UN Global Compact (Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi) ile genel hatları belirlenmiş ise de günümüze kadar gelen süreçte özellikle halka açık veya finansal piyasalardan kaynak toplamak isteyen şirketlere ilişkin düzenlemeler pek çok ülkede zorunlu hale gelmiştir.

Av. Erdeniz Arslan
Avukat

Ülkemizde 2021 yılına kadar (Sermaye Piyasası Kurulu “Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi”) zorunluluk bulunmasa da yurtdışı fonlarına (borçlanmaya) veya pazar erişimine (ihracat) ihtiyaç duyan kurumsal şirketlerin önemli bir kısmı her yıl sürdürülebilirlik raporlarını yayınlamaya başlamıştır.

Sürdürülebilirlik raporlarında şirketlerin en az 3 ana başlık altında (SPK Tebliğlerinde 4 ana başlık zikredil- mektedir) raporlama yapması beklenmektedir:

  • Ekonomik ilkeler/standartlar
  • Sosyal ilkeler/standartlar
  • Çevresel ilkeler/standartlar Söz konusu raporlama standartları metodolojileri dünyada farklı kurumlarca tanımlanmakla beraber en yaygın kullanılan standartlar sırası ile
  • Küresel Raporlama Girişimi (GRI)
  • Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC)
  • Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Standardı
  • Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC)
  • ABD merkezli Sürdürülebilirlik Mu- hasebe Standartları Kurulu (SASB) tarafından düzenlenmektedir.

Sürdürülebilirlik raporlarının finansal raporlarla birlikte veya ilişkilendirilerek yayınlanması da Entegre Raporlama kavramını doğurmuştur. İlk olarak beklenmedik bir ülkede, Güney Afrika’da halka açık şirketler için King III yasası ile 2009 yılında zorunluluk (uy ya da açıkla) şeklinde zikredilmekle beraber standartları zaman içinde gelişmiş ve 2013 yılında uluslararası bir üst kurumun IIRC düzenlemeleri ile dünya çapında ortak bir düzenlemeye kavuşmuştur.

Özetle gerek sürdürülebilirlik raporu gerekse de entegre raporlama bir ticari işletmenin sadece kar-zarar veya yıllık iş hacmi gibi kriterlerin değil, aynı zamanda faaliyetlerinin; çalışanlara, çevreye, topluma, tedarikçilere ve müşterilere kattığı değerleri yahut onların diğer değerleriyle bu değerlerin etkileşiminin ilan edilmesini ve kayıt altına alınmasını amaçlamaktadır.

Geri dönüşüm sektörü, ayrıca üretim ve ticaret alanındaki paydaşları ile beraber zaten çevrecilik bağlamında sürdürülebilirlik ile göbekten ilişkili olduğu gibi, kurumsal yönetim ilkeleri açısından da sürdürülebilirliğin kendisi ile iç içedir. Ancak gerek sektördeki şirketlerin çoğunun halka açık (bir anlamda borsaya kote) şirketler olmaması veya ekonomik ölçeklerinin, bu şekilde ek raporlama yapılmasının maliyetleri açısından küçük olması nedeni ile yeterli bilinirliğe ve ilgiye kavuşmuş değildir. Bu durumun sebeplerini daha ayrıntılı listelemek gerekirse:

  • Raporlamanın getireceği ek maliyet,
  • Raporlamanın getireceği ek iş yükü,

• Raporlama esnasında tespit edilen hususların değiştirilmesine karşı şirket içinde gelebilecek kurumsal dirençler,

• Hassas bir takım bilgilerin gizlilik prensibine aykırı olarak açıklan- ması gerekebileceği kaygısı,

• Raporlamanın faydasız yahut yeterince faydalı olmadığı halde, sadece danışmanların, devletin yeni bir sektör oluşturma çabasın- dan başka bir şeye hizmet etmediği düşüncesi.

Esasen bu kaygıların her birinde parça parça haklılık payı olmakla beraber, günümüzün bir gerçeği olan ve hatta gittikçe yaygınlık kazanan bu olgular hakkında bilgisiz ve ilgisiz olmanın getireceği bir fayda da bulunmamaktadır.

Zira böyle bir eksiklik bazı finansman kaynaklarına erişimin zorlaşması bir yana şirketin, işletmenin günlük faa- liyetleri esnasında muhatap olduğu (özellikle kurumsal / kamusal paydaşları ile ilişkilerinde) paydaşların bu raporları yahut bu raporlarda kullanılabilecek verileri talep etmesi halinde çeşitli olumsuzluklara neden olacaktır.

Ayrıca sektör olarak sürdürülebilirlik raporları sayesinde, özellikle kamu idaresine ve topluma yönelik olarak geri dönüşüm ve kağıt sektörünün gerek çevresel gerekse sosyal anlamda nasıl bir katkı ürettiğinin ve farklılık oluşturduğunun ifade edilmesi olanağı ve kamuoyuna sektör ile ilgili oluşan yanlış intibaların önüne geçilmesi imkanı da kazanılabilecektir.

The post Kurumsal Sürdürülebilirlik Ve Entegre Raporlama appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/kurumsal-surdurulebilirlik-ve-entegre-raporlama.html/feed 0 2089
SÜRDÜRÜLEBİLİR SIFIR ATIK PROJESİ https://geridonusumekonomisi.com.tr/atiktan-enerjinin-tesvike-ihtiyaci-var.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/atiktan-enerjinin-tesvike-ihtiyaci-var.html#respond Fri, 22 May 2020 03:44:52 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=1744 Sürdürülebilirlik, anlam olarak günümüzü, geleceği bozmadan yaşamaktır.

The post SÜRDÜRÜLEBİLİR SIFIR ATIK PROJESİ appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Hacer İlhan Yiğit
Pazarlama-Satış Müdürü
MİMSAN GRUP

Sürdürülebilirlik, anlam olarak günümüzü, geleceği bozmadan yaşamaktır.

Enerjiye olan ihtiyacın her geçen gün artması, bunun yanında fosil yakıtların sınırlı ve tükenecek olması, yenilenebilir enerji kaynaklarını önemli hale getirmiştir.

Dünya ülkeleri 1973 yılındaki petrol krizi ile başlayan petrol fiyatlarındaki büyük artış ile enerjide dışa bağımlılığın ne kadar sıkıntılı bir süreç olduğunu anlamışlardır. Ayrıca fosil yakıtların dünya iklimi ve çevre açısından zararları da gündeme gelince, alternatif yakıtlar gündeme gelmiştir. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Ekonomik olarak gelişmiş ülkeler 1979 yılı başlarında, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımını gündemlerine almışlardır.

Ülkemizde de 2005 yılı ortalarında Enerji Bakanlığı kanalıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının kullandırılmasına yönelik YEKDEM mekanizması oluşturulmuştur. Türkiye’nin atık üretim verilerine baktığımızda, yıllık yaklaşık 30 Milyon ton civarında bir şehir çöpü üretmekteyiz. Bu
rakamın 2023 yılında 35 milyon ton seviyesine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu hesaba göre kişi başı yaklaşık 400 kg yıllık çöp üretmekteyiz. Düzenli nüfus artışıyla paralel artmakta olan şehir çöpünün, geri dönüşüm dışında kalan kısmının termal bertaraf yöntemleriyle,
enerjiye çevrilmesi ülkemiz için çok acil bir çevresel gerekliliktir.
Bu konuda özellikle, Sn. Emine Erdoğan’ın öncülük ettiği Sıfır Atık Projesi’nin ülkemiz için çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Bu proje sayesinde atık probleminin ciddiyetini ve bu duruma atıktan enerji eldesi gibi sürdürülebilir yöntemlerle çözümler sunmanın gerekliliğini ortaya koymuştur.

Biz Mimsan olarak 2005 yılından itibaren atıktan enerji üzerine çalışmalarımıza başladık ve zirai atıklar, orman atıkları, arıtma çamuru ve şehir çöpü de dahil olmak üzere çeşitli atıkları kullanarak
toplamda yaklaşık 65MWe’lık kurulu gücünde atıktan enerji santralleri kurduk. 2020 YEKDEM’iyle birlikte kurulu gücümüzü 100MWe kapasitesine ulaştırmayı hedefliyoruz. Şehir çöpünden enerji santrallerimizin birini Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne yaptığımız 4MWe Gazlaştırma/ Yakma
sistemimiz 2018 Ocak ayından itibaren çalışmaya başlamıştır. Benzer şekilde Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin şehir çöpünü bertaraf edecek 13MWe kapasiteli santralimiz bu sene devreye alınacaktır.

Atıktan enerji santrallerinin, özellikle de çöpten enerjinin, her zaman yatırımcıyı rahatlatacak bir teşvik mekanizmasına ihtiyacı vardır. Bu konuda YEK kanunu ve YEKDEM mekanizması oldukça faydalı bir rol üstlenip, birçok yatırımın önünü açmıştır. Ancak bu kanunun süresi 2020
Ekim ayında son bulacaktır. Bu konuda beklentimiz, özellikle şehir çöplerinde YEKDEM desteğinin Sıfır Atık amaçlarına uygun bir şekilde devam ettirilmesidir.

MİMSAN Grup’un Oltan Köleoğlu Emerji’ye anahtar teslimi olarak devreye aldığı 27MWe Afyon Eber Biyokütle Enerji Santrali

The post SÜRDÜRÜLEBİLİR SIFIR ATIK PROJESİ appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/atiktan-enerjinin-tesvike-ihtiyaci-var.html/feed 0 1744