Röportaj - Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi https://geridonusumekonomisi.com.tr/kategori/roportaj Geri Dönüşüm Portalı Fri, 25 Mar 2022 09:20:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3 https://i0.wp.com/geridonusumekonomisi.com.tr/wp-content/uploads/2019/10/gd_ikon.png?fit=32%2C32&ssl=1 Röportaj - Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi https://geridonusumekonomisi.com.tr/kategori/roportaj 32 32 161676614 24 Saatte Komposta Çeviriyor https://geridonusumekonomisi.com.tr/24-saatte-komposta-ceviriyor.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/24-saatte-komposta-ceviriyor.html#respond Fri, 25 Mar 2022 09:20:22 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=3496 ProCompo, ürettiği kompost makineleri ile organik atıkları 24 saatte komposta dönüştürüyor.

The post 24 Saatte Komposta Çeviriyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Çevre teknolojileri ve bio-organik sistemler alanlarında faaliyet gösteren ProCompo, ürettiği kompost makineleri ile organik atıkları 24 saatte komposta dönüştürüyor. Türkiye’nin 81 ilinde ve 16 ülkede çalışmalarına devam eden şirket en verimli şekilde atık bertarafı sağlayan makinelerini geliştirerek yakında evlerde kompost üretebilecek hâle gelecek.

Kâğıtlar, camlar, plastikler geri dönüştürülerek yeniden kullanılabilir maddelere dönüştürülüyor. Sebze ve meyve kabukları, yemek artıkları da son yıllarda kompost hâle getirilerek gübre olarak kullanılmaya başlandı. Yeni yeni yaygınlaşan kompostlama çalışması ile organik atıkların bertarafı mümkün oluyor.

Kompost, organik maddelerin doğru fermente edilmesi sonucu ortaya çıkan, yüksek oranda organik madde içeren toprak verimliliğini arttırıcı ve toprak düzenleyici bir zirai ürün. Organik atıkların dönüşümü ile ortaya çıkan kompost maddesi toprakta yetişen her türlü bitkinin mineral ve vitamin bakımından daha zengin olmasını sağlıyor.

Toprağa uygulandığında kompostun suyu; sulamayı azaltmaya ve hatta ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecek kadar iyi tutuyor. Bu, büyük çiftlikler için olduğu kadar kendi ev bahçeniz için de geçerli.

Kompost Kullanmanın Toprağa Faydaları Nedir?

Türkiye’de gıda yetiştirilen birçok tarım alanında toprak kalitesi düştüğünden kompostun toprağı iyileştirebileceği gerçeği özellikle önemli. İster şehir park- larında ister kendi bahçenizde olsun, toprağı iyileştirmenin en basit ve en kolay yollarından biri kompost eklemektir. Parçalandıkça, toprağa önemli besin maddeleri veren kompost bitkilerin ihtiyaç duyduğu üç temel besin maddesini içerir: azot, fosfor ve potasyum. Kompost ayrıca topraktaki faydalı bakteri ve mantarların sayısını ve çeşitliliğini artırarak bitkilerin büyümesine yardımcı olur.

MAKINEDE 24 SAATE KOMPOST YAPMAK

Organik atıkları kompost hâline getirmek için farklı yöntemler kullanılıyor. Ancak bu hususta da teknoloji devreye girdi ister istemez. Artık kompost yapan makineler kullanılmaya başlandı. ProCompo Kompost Makinesi bunlardan biri. Yerli üretim bu makineler tüm organik içerikli atıkları 24 saat içerisinde hızla bertaraf ederek komposta dönüştürüyor.

Kompostun ne olduğunu ve bu makinenin nasıl çalıştığını öğrenmek için ProCompo Yönetim Kurulu Üyesi Doruk İnmez ile konuştuk.

Kompost Geri Dönüşümü Ve Kompostu Hiç Bilmeyen Birine Nasıl Anlatırsınız?

Kompost, toprağın içinde mineral ve vitamin dengesini düzenleyen, toprağın genel atmosferini bitkinin yetişmesi için en elverişli hâle getirmeye yardımcı olan materyallerdir. Öncelikle kompost üretiminin çevremize, ülkemize ve dünyaya katkılarına değinmek lazım. Kompostlamak insanların organik atıkları geri dönüştürebileceği tek geri dönüşüm yöntemidir. Özellikle tükettiğimiz be- sinler başta olmak üzere organik atıkları kompost yöntemiyle doğaya tekrar kazandırıp biraz önce bahsettiğim faydalarla toprağa en kısa sürede yardımcı oluyoruz.

Geri Dönüşümle Kazandığımız Kompost Hangi Alanlarda Çok Sık Kullanılıyor?

Kompostun kullanım alanları çok ge- niştir ben en popüler birkaç alanı size anlatayım. Kompost tek başına da kullanılabilir fakat en ideal yöntem kompostu kullanacağımız toprakla harmanlayarak kullanmaktır. Bunun yanında solucan gübresi üreticilerinin de solucan maması olarak kullanması da bir alternatiftir. Ayrıca işlenmeye de müsait bir üründür.

Hangi Ürünlerden Kompost Yapabiliriz?

Organik her üründen direkt kompost elde edebilirsiniz. Bu konuda da bir bilgi karmaşası var sizi aydınlatayım. Biz doğadan gelen ve doğada biyobozunur olan her ürüne organik diyoruz. Buna domates, salatalık kabukları bir örnektir, yemeklerimizden artan bir tavuk da olabilir.

Peki Firma Olarak Neler Yapıyorsunuz?

Procompo firması olarak faaliyet alanımız atık yönetimi. Yani hedefimiz şu, kullanılan ya da artan materyalleri doğru bir şekilde tekrar işleyerek yeniden kullanılabilir hâle getirmek. İsmimize de ilham kaynağı olması da gösteriyor ki uzmanlık alanımız kompost makineleri. Bizi bu alanda farklı kılan yönümüz ise bizim makinelerimizin sadece 24 saat içinde bütün organik atıkları gözümüzün önünde kompost hâline getirmesi.

Kompost Herkesin Yeni Yeni Duyduğu Ve Daha Tam Olarak Hakim Olmadığı Bir Konu. Makinenize Ilk Tepki Ne Oluyor?

Öncelikle biz de kompost konusunun az bilindiği düşüncesindeyiz. Fakat Türkiye’de çok bilinçli ve gittikçe daha da bilinçlenen bir toplum var. Önceden bu yaptığımız iş bir iyilikti. Doğayı düşünüyorum iyilik yapıyorum düşüncesi hâkimdi artık bu bir zorunluluk oldu. Doğayı düşünüyorum çünkü zorundayım. Bu konuda tanıtım çalışmalarımız oluyor. Kompost nedir nasıl yapılır gibi etkinliklerimiz oluyor. Ana misyonlarımızdan biri de ufak ve kompakt makineler üretip bunu restoranlarda, AVM’lerde, hastanelerde rahatlıkla herkesin kullanmasını sağlamak.

Peki Yakın Zamanda Bu Kompost Makinelerinin Evlere Girme Ihtimali Var Mı?

Var. Yakın zamanda Ar-Ge çalışmalarımız tamamlanacak ve biz ev tipi kompost makinemizin lansmanını yapacağız. Yine bir günde kompost yapabilecek ve çok daha erişilebilir boyutlarda olacak

Kompost Edilmiş Organik Atıklar Evde Nasıl Değerlendirilebilir?

Evde bitkilerimizin toprağına karıştırılabilir, hobi bahçeniz varsa burada yetiştirdiğiniz bitkiler için kullanılabilir. Bunun yanında bizim cam ve metallerin biriktirildiği gibi biriktirme kutularımız olacak bir çok projemizde de olduğu gibi dolduğu zaman sensör bize haber verecek ve biz siz evde değerlendirdikten sonra elinizde kalan kompostları sağlıklı bir şekilde cam, kâğıt, metal atıkların toplandığı gibi kom- postlarınızı toplayacağız.

The post 24 Saatte Komposta Çeviriyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/24-saatte-komposta-ceviriyor.html/feed 0 3496
SUN-KA Yeni Yatırımlarla Büyüyor https://geridonusumekonomisi.com.tr/sun-ka-yeni-yatirimlarla-buyuyor.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/sun-ka-yeni-yatirimlarla-buyuyor.html#respond Sun, 27 Feb 2022 14:13:29 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=3475 1989 yılından bu yana, Çorum’un Sungurlu ilçesinde üretim yapan Sun-Ka Kâğıt, ambalaj ve kâğıt sektöründe Türkiye'nin 5 büyük gri karton üreticisi arasında yer almayı başardı.

The post SUN-KA Yeni Yatırımlarla Büyüyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

1989 yılından bu yana, Çorum’un Sungurlu ilçesinde üretim yapan Sun-Ka Kâğıt, ambalaj ve kâğıt sektöründe Türkiye’nin 5 büyük gri karton üreticisi arasında yer almayı başardı.

32 yıldır Türk kâğıt sanayinin önemli oyuncularından olan ve sektöre katma değer sağlamaya ve yeni açılımlar yaratmaya devam eden Sun-Ka yeniden yapılanmadan geçiyor. Firma 2022 yılına, yeni fabrikasında yeni üretim hattında “merhaba” diyecek.

Sun-Ka Sungurlu Kâğıtçılık şirketini yakından tanımak için Levent Öztekin’le görüştük. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Levent Öztekin’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle…

FABRIKANIZI ANLATIR MISINIZ? ÜRETIMINIZDEN BAHSEDER MISINIZ?

Gri karton üretiminde 30 yılı aşan deneyime sahip Sun-Ka kâğıt, sektördeki ihtiyacı karşılamak ve ürün çeşitliliğini arttırmak için 2012 yılında Larton Ambalajı kurmuştur. Fabrikamız doğa ile uyumlu malzemeler kullanarak ‘Karton Köşebent’, ‘Dilimlenmiş Gri Karton’ ve ‘Mukavva’ üretimi yapmaktadır. Şirketimiz müşteri odaklı yaklaşımı ile sektörün ihtiyaçlarını ve müşteri beklentilerini her anlamda ürünlerine ve hizmetlerine yansıtarak başarısını her daim devam ettirmektedir. Profesyonel ekibi ile Çorum’da üretim yaparak yurt içinde ve yurt dışında birçok ülkeye hizmet vermektedir.

Teknolojik donanımı güçlü olan ve kalite standartlarına önem veren firmamız, uygun fiyat politikası ile müşteri memnuniyetini hedeflemektedir. Üretim, idari, satış ve satış sonrası departmanlarında, sorumluluk bilincine sahip yaklaşık 200 çalışanı bulunmaktadır. 50 dönümlük arazi üzerinde üretim yapan şirketimizin kurumsal gelişimini ve reka- bet gücünü artıracak adımlar planlıyoruz. Yıl sonu itibarıyla büyük bir kısmını tamamlayarak 2022 yılına gireceğiz. Öncelikle operasyonel iş mükemmelliği modelimizi oluşturmak, daha verimli ve rekabetçi bir yapıya geçmek üzere Larton Ambalaj San. Tic. AŞ ve Sun-Ka Sungurlu Kâğıtçılık San. Tic. AŞ şirket- lerimizi birleştirdik. Sun-Ka Sungurlu Kâğıtçılık San. Tic. AŞ şirketimiz altında ‘Larton’ ve ‘Sun-Ka’ markaları ile ambalaj malzemesi, mukavva ve gri karton üretimimizi tek çatı altına topladık. Yeni ERP (Kurumsal Kaynak Planlanma yazılımı) projemiz ile tüm süreçlerimizi tek bir çatı altında entegre ederek çalışma verimimizi artırmayı hedefledik.

50.000 metrekare alan üzerine inşa ettiğimiz yeni ambalaj fabrikamıza 2022 yılı Ocak ayında taşınıyoruz. 45.000 metrekare üzerine geri dönüştürülmüş karton üretecek fabrika yatırımımıza başladık.

2023 sonu itibarıyla devreye almayı hedefliyoruz. Toplamda 120.000 m2 üzerinde imalatımızı yapıyor olacağız. İhracatımızı artırmak üzere insan kaynaklarımızı ve pazarlama yapımızı geliştirmekteyiz. Yurt içi satış ağımızı geliştirmek üzere ürün gamımızı genişletiyoruz. Çevreye saygılı, karbon ayak izi düşük üretim için AR-GE çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kısaca krizden bağımsız olarak kâğıt sektörünün içinde bulunduğu durumu fırsata çevirip şirketimizi ve markalarımızı yukarı taşıyacak yatırımlarımıza devam ediyoruz.

HAM MADDE IHTIYACINIZI NEREDEN KARŞILIYORSUNUZ?

“Kâğıt çöp değildir.” sloganımız doğrultusunda, atık kâğıtlardan geri dönüşüm yoluyla elde etmiş olduğumuz ham maddemiz için gerekli olan atık kâğıtları, ülkemizin hemen hemen her bölgesinden tedarik ediyoruz.

BU ÜRÜNLERI NERELERE SATIYORSUNUZ? FUARLARI TAKIP EDIP SIK SIK KATILDIĞINIZI BILIYORUZ. VERIM ALIYOR MUSUNUZ, SIPARIŞLERE DÖNÜŞÜYOR MU?

Modern ulaşım ağıyla ülke içinde her bölgeye doğrudan teslimat ile ürün gönderimi yapmaktayız. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, Orta Doğu ülkeleri, Balkan ülkeleri, Afrika ülkeleri ve Arap ülkelerine ihracat yapıyoruz.

Sektörümüzle ilgili gelişmeleri elbette ki yakından takip ediyoruz. Bunun içinde gerek yurt içinde gerekse yurt dışında fuarlara katılıyoruz. Yakın zamanda Avrasya Ambalaj Fuarı’na katıldık, beklentilerimizi karşılayacak derecede yoğun ve verimli geçti. Özellikle yurt dışında muazzam bir talep ve katılım vardı. Fuar Almanya, ABD, Fransa, İngiltere, İsrail, İran, Irak, Romanya, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan başta olmak üzere 125 ülkeden 12.000 uluslararası ziyaretçi ile birlikte toplam 70.000 ziyaretçi ağırladı.

BEYAZ MUKAVVA KAĞIDI NEDIR, NE IŞE YARAMAKTADIR? NERELERDE KULLANILIR?

Beyaz mukavva kâğıdının-kartonunun kullanım alanı müşteri ihtiyacına göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak beyaz mukavvanın kullanım alanları karton stant, mukavva kutu, sandıklı kutu ve geçmeli kutu gibi çeşitli kutularda ön plana çıkmaktadır.

KÖŞEBENTLERINIZ HANGI MAKSATLA KULLANILMAKTA?

Karton koruyucu köşebent, ürünü korumada, taşımada ve istiflemede birçok avantaj sağlar. Ürünlerin nakliye sırasında çizilmemesi için palet koruyucu köşeler veya karton koruyucu köşeler kullanılmaktadır. Malzeme, ürünü taşıma sırasında çizilmelere ve taşıma hasarlarına karşı korumak için tasarlanmıştır.

Sevk edilen herhangi bir ebattaki palete veya ürüne uyacak şekilde farklı ebatlarda müşteri talebine göre üretilmektedir. Ürünleri korumakta her şirketin karşılaştığı zorlukların farkındayız. Sevk edilen veya depolanan ürünlerin korunmasının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Palet veya karton köşe koruyucular, ağır yüklere, ağırlığa, sıcaklığa ve nem seviyelerine dayanıklıdır. Ürünler hafiftir, bu nedenle paletlere ek ağırlık eklemez, böylece maliyeti düşürür.

METALIZE MUKAVVA NEDIR, NERELERDE KULLANILMAKTA?

Ağırlıklı olarak gıda sektöründe kullanılır. Et ve balık ürünleri için sızdırmaz kutu yapımında, yaş pasta altlığı olarak kullanılmaktadır.

AMBALAJLARINIZ ÇEVRE DOSTU MU? BUNU NASIL SAĞLIYORSUNUZ? BU AMBALAJLARIN ÇEVRECI ÖZELLIKLERINI ANLATIR MISINIZ?

Ürünlerimiz, geri dönüşüm yolu ile üretildiği için doğaya dosttur. Kullanıldıktan sonra tekrar dönüştürülebildiği içinde çevre dostudur. Ambalajın materyalinin ürünü koruma görevinden taviz vermeyecek gibi güçlü ancak geri dönüştürülecek ya da doğaya zarar vermeden yok olabilecek kadar da hafif malzemeden üretilmesi önemlidir. Ambalaj malzemelerinin geri dönüşümü, emisyonların azaltılmasına, kaynakların korunmasına, enerji tasarrufuna, kirlenmenin önlenmesine ve atık depolama alanlarının azaltılmasına yardımcı olur.

The post SUN-KA Yeni Yatırımlarla Büyüyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/sun-ka-yeni-yatirimlarla-buyuyor.html/feed 0 3475
Sektörün Karbon Ayak İzi En Düşük Yeşil Çeliğini Üretiyoruz https://geridonusumekonomisi.com.tr/sektorun-karbon-ayak-izi-en-dusuk-yesil-celigini-uretiyoruz.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/sektorun-karbon-ayak-izi-en-dusuk-yesil-celigini-uretiyoruz.html#respond Wed, 25 Aug 2021 10:51:10 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=3035 Türkiye çelik endüstrisi son yıllarda ciddi bir gelişim kaydetti. Son 10 yılda yüzde 50’ye varan bir üretim artışı kaydeden sektör, küresel pandemiye rağmen geçen yıl çelik üretimini önceki yıla göre yüzde 6 artırmayı başardı.

The post Sektörün Karbon Ayak İzi En Düşük Yeşil Çeliğini Üretiyoruz appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Türkiye çelik endüstrisi son yıllarda ciddi bir gelişim kaydetti. Son 10 yılda yüzde 50’ye varan bir üretim artışı kaydeden sektör, küresel pandemiye rağmen geçen yıl çelik üretimini önceki yıla göre yüzde 6 artırmayı başardı. Böylece Avrupa’daki en büyük rakip Almanya’yı geçerek Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna yükseldi.

Demir çelik sektörü büyürken endüstri aktörleri de büyüyor, yatırımlarını genişletiyor. Tosyalı Holding de bu sanayi kolunda hem yurt içi hem yurt dışında milyar dolarlık yatırımlara imza atıyor. İskenderun’da yatırım büyüklüğü 2,5 milyar doları bulacak çelik üretimi yatırımına başlayan Tosyalı Holding, Cezayir’deki dev yatırımı ile dünyada adından söz ettirir hale geldi.

Geri Dönüşüm Ekonomisi olarak çelik endüstrisinin bu güçlü oyuncusu ile görüştük. Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, şirketlerin mevcut durumu, yurt dışı yatırımlarını, Avrupa Yeşil Mutabakatı, sürdürülebilir üretim ve çevre politikaları ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Türkiye’nin, küresel ham çelik üretiminde dünyadaki konumu nedir?

Türkiye çelik endüstrisi son yıllarda ciddi bir gelişim kaydetti. Son 10 yılda yüzde 50’ye varan bir üretim artışı kaydettik. 2020 yılında yaşanan salgına rağmen geçen yıl çelik üretimini önceki yıla göre yüzde 6 artırmayı başardık. Böylece Avrupa’daki en büyük rakibimiz olan Almanya’yı geçerek Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna yükseldik. Dünya sıralamasında da 2020 gibi zor bir yılda 8’incilikten 7’nciliğe yükselerek önemli bir başarıya imza attık. Bizimle aynı kulvarda olan ABD, Almanya, Japonya gibi ülkelerde çift hanelere varan üretim düşüşleri yaşanırken Türkiye üretim artışı sağlayan birkaç ülkeden biriydi. Artan çelik yatırımları ve ihracat tarafında yaşanacak normalleşmeyle Türk çelik sektörünün küresel konumunu daha da güçlendireceğini düşünüyorum. AB ve ABD tarafındaki kısıtlamaları düşündüğümüzde, Türk çelik üreticilerinin önümüzdeki dönemde yeni pazarlara daha fazla ağırlık vererek bu dönemi iyi değerlendirmesi gerekiyor. Potansiyel olarak Türk çelik sektörü, küresel çelik üretimindeki mevcut konumunu çok daha yukarıya taşıyabilecek güçtedir.

Türkiye hangi ülkelerden, ne miktarda çelik üretimi için hurda alıyor?

Türkiye en fazla hurda ithalatını ABD’den gerçekleştiriyor. Rusya, İngiltere, Belçika, Hollanda ve Romanya gibi ülkeler de ilk sıralarda yer alıyor. Çelik üretimi için 2020 yılında 22.4 milyon ton hurda ithalatı gerçekleştirildi.

İskenderun’da 2,5 Milyar Dolarlık Çelik Yatırımı

Tosyalı Holding’in şu anki durumunu anlatabilir misiniz? Ne gibi varlıkları var neler üretiyor?

Dünya Çelik Birliği’nin 2020 yılı ilk 100 ham çelik üreticisi listesinde Avrupa’nın en çok büyüyen 2. şirketi olarak 82.sıraya yükselmiş durumdayız. 3 kıtada faaliyette bulunuyoruz. 10 bine yakın çalışanımız var. Dünyada çoğunluğu demir-çelik sektöründe olmak üzere 19 şirketimiz bulunuyor. Dört şirketimizle yer aldığımız İSO 500’ün 2020 listesinde geçen yıla göre sıra- lamalarımızın tamamında yükseldik. Tosçelik Profil ve Sac şirketimiz ile bu zamana kadarki en iyi performansı göstererek 16’ncılığa çıktık. Tüm yurt içi şirketlerimizi konsolide değerlendirdiğimizde şu anda Türkiye’nin en büyük üç çelik üreticisinden biriyiz. Yurt dışında ise Karadağ, Cezayir, Senegal ve Angola’da yatırımlarımız bulunuyor.

Sıcak ve soğuk haddelenmiş yassı sac, rulo veya levha şeklindeki yassı çelik, inşaat ve yapı çelikleri, köşebent ve profil gibi ürünlerden oluşan yarı mamul kütükler, spiral kaynaklı çelik borular, su, doğalgaz ve petrol hatlarında kullanılan ERW boru, ERW kutu profil, çelik granül, alaşımlı ve alaşımsız çelik, filmaşin, inşaat demiri, hadd profil ve köşebent gibi kalemlerden oluşan çok geniş bir ürün yelpazemiz bulunuyor.

2020’de pandeminin getirdiği zorlu koşullara rağmen başarılı bir yılı geride bıraktık. Birçok şirketin küçüldüğü bir dönemde; uzun yıllardır teknolojiye yaptığımız yatırımlar ve sağladığımız verimlilik artışı sayesinde büyümeye devam ettik. Yurt içi pazarda başarılı bir dönemi geride bırakırken ihracat coğrafyamızı da genişlettik. 2020 yılı sonu itibariyle 100’e yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Ara verme- den devam ettiğimiz yatırımlarımızı teknoloji, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı olarak şekillendiriyoruz. Bu kapsamda İskenderun 2’nci Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) toplam yatırım büyüklüğü 2,5 milyar doları bulacak çelik üretimi yatırımına başladık. Burası dünyada çelik sektörünün gelişmiş teknolojilerini kullandığımız ve Endüstri

4.0 uyumunda bizi küresel rekabette öne geçirecek bir tesis olacak. Tesisimiz devreye girdiğinde yıllık 4 milyon ton yassı çelik üretecek ve Türkiye’nin katma değerli ihracatına da oldukça önemli bir katkısı olacak.

Yurtdışındaki En Büyük Yatırım Tosyalı’nın

Karadağ’da çelik fabrikası satın aldınız 2012’de. Cezayir’de büyük bir yatırımınız devam ediyor. Dünyadaki durumunuz nedir acaba?

Yurt dışında Karadağ, Cezayir, Senegal ve Angola’da yatırımlarımız bulunuyor. Şu anda yurt dışı şirketlerimizin toplam cirosu, Türkiye’deki şirketlerimize ulaşmış durumda. Tosyalı Grubu için Ceza- yir yatırımının ayrı bir yeri var. Burası sadece bir Türk şirketinin yurt dışındaki en büyük yatırımı değil; aynı zamanda dünya çelik endüstrisinde, son yıllarda hayata geçen en önemli komplekslerden bir tanesi.

İlk adımı Cezayir üzerinden attığımız Afrika, Tosyalı Holding olarak büyümek istediğimiz bir bölge. Cezayir’den sonra Afrika’daki ikinci yatırım durağımız Senegal oldu. Burada özel bir ekonomi bölgesi oluşturmak için hazırlıklarımızı tamamladık. Bölge Türkiye’den gelecek her yatırımcıya açık olacak. Her türlü altyapı sağlanmış durumda. Senegal’in ardından yeni yatırım noktamız Angola’da ise demir üretimine ilişkin maden yatırımları yapıyoruz. Bu yatırımla uçtan uca ekosistemimizi tamamlamış bir yapıya kavuşacağız.

Yatırımımız Cari Açığı Kapatacak

Ham madde kaynaklarınız nedir? Çelik ve diğer üretimleriniz için ham maddeyi nasıl temin ediyorsunuz?

Çelik üretiminin temel ham maddesi demir cevheri ve yine çeliğin kendisi yani hurda. Çeliğin sonsuz geri dönüşüm özelliği, çelik üretiminde hurda kullanımını önemli kılmaktadır. Ancak ülkemiz hurda teminini büyük oranda yurt dışından sağladığından burada bir cari açık oluşmaktadır. Döngüsel ekonomiyi bir bütün olarak değerlendirdiğimizde hurda yanı sıra demir cevherine dayalı ham maddeler de kullanarak yapacağımız üretimle ithalatı ikame edebileceğiz. Ayrıca son yıllarda ülkemizde artan sanayi ve üretim yatırımları ile gelişen imalat sektörü de kaliteli hurda kaynağı olarak sektörü destekleyecektir. Böylece hurda ithalatı kaynaklı cari açığın önüne geçebilir olacağız.

Sarıseki yatırımımız bu açıdan bizim elimizi rahatlatacak, bu yatırımın sonucunda Türkiye’nin yıllık yaklaşık 4 milyar dolarlık yassı çelik ithalatını ikame edeceğiz. Cari açığın daralmasına katkı sağlayacağız. Açıkçası sektör olarak teknoloji, inovasyon, sürdürülebilirlik ve bu bağlamda döngüsel ekonomiyi bir bütün olarak değerlendirerek bu tür katma değeri yüksek yatırımları artırmalıyız. Böylece alternatif ham maddeler kullanabilir, hurda ithalatı kaynaklı cari açığın önüne geçebilir ve aynı zamanda katma değerli ihracat gerçekleştirebiliriz.

Çelik Atıklarının Geri Dönüşümünü Yapıyoruz

Ülkemizde çelik ve demir geri dönüşümü ile ilgili neler söyleyebiliriz?

Ülkemizde çeliğin geri dönüştürülmesi ve atıkların dönüşümü konusundaki farkındalık her geçen gün daha da artıyor. Bu konuyu iki farklı yönden ele almak gerekir. Birincisi ülkemizde hurda toplama altyapısı mevcut. Gerekli yasal düzenlemelerle de destekleniyor. Uzun vadede bu alanda ülkemizi daha da güçlendirecek temel konu imalat sektörünün güçlenmesi ve kaliteli hurdanın sanayi üretiminden direkt elde edilmesi olacaktır. İkinci geri dönüşüm potansiyeli ise çelik imalatı sırasında ortaya çıkan cürufun değerlendirilmesi konusudur. Bu amaçla Tosyalı Holding olarak çelikte atıkların geri dönüşümü alanında ülkemizin ilk ve tek örnek yatırımını Tosyalı Harsco ile atmış bulunuyoruz.

Tosyalı Harsco Geri Dönüşüm Tesislerinin iki temel amacı var; birikmiş olan cürufun ekonomiye kazandırılması ve taş ocaklarının çevreye verdiği zararın azaltılması. Bu tesisi hayata geçirmek için 2017 yılında, Amerikan global endüstri şirketi Harsco Corporation ile geri dönüşüme yönelik önemli bir iş birliğine imza attık. Bu kapsamda Osmaniye’de bulunan Tosçelik tesislerinde metal geri kazanım hizmetleri ve cüruf satışı için 7700m2’lik alanda tesisimizi kurduk. Tesisimizde proses atıkları işlenerek hem metal geri kazanımı sağlanıyor hem de farklı sektörlerde kullanılmak üzere yan ürün haline getiriliyor. Yıllık ortalama 1,2 milyon ton cüruf atığı ekonomiye geri kazandırılıyor.

Üstelik sadece grubumuz bünyesindekileri değil ülkemizde tüm sektörün cüruf atığını değerlendiriyoruz. Sağladığımız bu geri dönüşüm, yol yapımından çimento üretimi ve gübre üretimine kadar uzanan farklı sektörlerde ham madde olarak kullanılıyor. Geri dönüştürülen cüruf, gözeneklerine çimento şerbetinin işlemesi ve yüksek aşınma direnci nedeniyle agregadan kat be kat daha üstün bir malzeme haline geliyor. Ayrıca, cüruf ile yapılan asfaltın su geçirgenliğinin bulunması nedeniyle yağmurda araç güvenliğini artırmasının yanı sıra betondan çekme ve basma direnci daha iyi olduğu için depreme karşı da güvenli bir malzeme olarak ortaya çıkıyor.

Doğaya Ve Çevreye Duyarlı Bir Şirketiz

Sürdürülebilir üretim politikanız nedir?

Bugün dünyanın en iyi çelik üreticisi şirketlerinden biri biziz. Rekabetçilik sadece matematiksel karlılıkta değil, üretim başta olmak üzere tüm iş süreçlerinde “Çevresel, Sosyal ve Yönetişim” prensiplerini ne kadar etkin bir şekilde kullanabildiğinizle de ilgili. Artık tüm dünyada aynı ürünü, çevresel etkisini daha iyi yöneten şirketlerden almak bilinçli müşterilerin en önemli seçim kriterlerinden biri. Doğaya ve çevreye duyarlı bir şirkette çalışmak çalışanları daha fazla motive ediyor. Biz de Tosyalı Holding olarak, bünyemizdeki tüm şirketlerde, ham maddeden üretim süreçlerine satış ve pazarlamadan sevkiyata kadar tüm faaliyetlerimizi sürdürülebilirlik odaklı olarak gerçekleştiriyoruz. Çevresel sorumluluğu işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Daha sağlıklı, yaşanabilir bir dünya için çevresel ayak izinin oluşturulması, yaşam döngüsünün belirlenerek desteklenmesi, atıkların geri dönüşüm oranlarının arttırılarak sıfır atık çıkartılması, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı, en az karbon ayak izinin sağlanması ve biyo-çeşitlilik başlıkları altında sürdürülebilirlik hedeflerimizi yönetiyoruz.

Karbon Ayak İzi En Düşük ‘Yeşil Çelik’ Üretimini Gerçekleştiriyoruz

AB ülkelerinin üretim anlayışını değiştirdiği ve dünyamızın geleceği için katı kuralları hayata geçirdiği Yeşil Mutabakat ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Grup şirketleriniz Green Deal’e uyum sağlıyor mu?

Yeşil Mutabakat ve bunun bir parçası olarak Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, Avrupa’nın sürdürülebilirliği artık bir iş yapış biçimi haline getireceğinin açık bir göstergesi. Bunun dışında kalmak şirketler için bu pazarda iş yapamamak demek. Buna uyum sağlayan şirketler için ise bu durum sadece AB pazarı için değil diğer gelişmiş pazarlara girişte de bir referans ve aynı zamanda rekabet avantajı yaratabilecek bir fırsat demek.

Biz küresel pazarları ve gelişmeleri yakından takip eden bir şirket olarak bu yönde çalışmalara yıllar önce başladık. Tüm süreçlerimizde çevre duyarlılığını en üst düzeyde tutarak üretim gerçekleştiriyor olup, bazı tesislerimizde tehlikesiz atık geri kazanımı ve GES (Güneş Enerjisi Santrali) ile çevre dostu ürün kullanımını ön planda tutuyoruz. GES (Güneş Enerjisi Santrali) kullanımında bölgeye ve sektöre öncülük ediyoruz. Grup olarak Sıfır Atık Projesi’ne destek veriyor, tesislerimizde sıfır atık prensibine göre üretim yapmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tosçelik tesislerinde sektörün karbon ayak izi en düşük “yeşil çelik” üretimini gerçekleştiriyoruz. Grup şirketlerimizden örnek vermek gerekirse, Tosçelik Profil ve Sac’ın Osmaniye’deki üretim tesislerine kurulan çatı tipi güneş santrali, dünyanın en büyük ilk beş çatı tipi güneş santrali arasında yer alıyor. Bu güneş santrali sayesinde Tosçelik Profil ve Sac, dünyanın karbon ayak izi en düşük ERW boru üreticisi konumunda. Cezayir’deki tesisimiz ise orada kullandığımız DRI (Doğrudan İndirgenmiş Çelik), elektrikli ark ocakları gibi ileri teknolojiler sayesinde daha düşük karbon ayak izine sahip.

The post Sektörün Karbon Ayak İzi En Düşük Yeşil Çeliğini Üretiyoruz appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/sektorun-karbon-ayak-izi-en-dusuk-yesil-celigini-uretiyoruz.html/feed 0 3035
Eski Kotlar Sanata Dönüşüyor https://geridonusumekonomisi.com.tr/eski-kotlar-sanata-donusuyor.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/eski-kotlar-sanata-donusuyor.html#respond Wed, 25 Aug 2021 10:28:49 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=3029 Sanatçı Deniz Sağdıç tekstil atıklarıyla hayretler uyandıran eserler ortaya çıkarıyor. Çoğunlukla denim kumaş parçaları, kot düğmeleri ya da deri etiketleri sanat eserinin asıl unsurlarını oluşturuyor.

The post Eski Kotlar Sanata Dönüşüyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Sanatçı Deniz Sağdıç tekstil atıklarıyla hayretler uyandıran eserler ortaya çıkarıyor. Çoğunlukla denim kumaş parçaları, kot düğmeleri ya da deri etiketleri sanat eserinin asıl unsurlarını oluşturuyor.

Bu sayımızın “Geri Dönüşüm Kahramanı” bir sanatçı. Mersinli Deniz Sağdıç neredeyse tüm üyeleri zanaatkar olan bir aile ve akraba ortamında yetişmiş bir isim. Güzel sanatlar fakültesini de birincilikle bitirerek başarılı bir şekilde eğitimini tamamlamış. Daha çok küçük yaşlarda cam ustası olan babasından vitray yapmayı, tasarımcı amcalarından desen çizmeyi, terzi hala ve teyzelerinden dikiş-nakış tekniklerini öğrenmiş. Şimdi tüm bu becerilerini kendi atölyesinde sanata dönüştürüyor. Ancak normal tekniklerin dışına çıkarak bunu yapıyor. Onun tuvalinin asıl unsurları atıklar. Bu genellikle eski kot parçaları oluyor. Denim kumaşları kesip biçip öyle resimler yapıyor ki hayran kalmamak elde değil.

Geridönüşüm Ekonomisi’ne konuşan Deniz Sağdıç’ın sanat, atık, geri dönüşüm, sürdürüleblirlik temalı hayata ve sanata bakışının detayları şöyle…

Siz ne yapıyorsunuz? Yaptıklarınızı bize biraz anlatır mısınız?

Ben görsel sanatçı, yani ressamım. Yirmi yıla yaklaşan süredir, görsel eserler meydana getiriyor, bu eserleri çeşitli sergi ve projelerde izleyiciyle paylaşıyorum. Sanat hayatımın ilk yıllarından itibaren heykel ve video sanatı da dahil olmak üzere görsel sanatların neredeyse tüm tekniklerinde eserler ürettim. Yaklaşık son beş yıldır atık haldeki her türlü nesne ve objeyi eserlerimde malzeme olarak kullanıyorum.

Bir kişinin çöpe attığı şeyler kimisi açısından yeni üretim için ham maddedir. Sizin için ne anlam taşıyor atıklar?

Güzel sanatlar öğrencisi olduğum dönemden itibaren sokağa öylece terk edilmiş ya da çöp kenarına bırakılmış kimi eşya ve objeleri topluyorum. Aslında böyle objelerin kullanım ömürlerini tamamladıklarından insanlar da şüpheli olmalılar ki onları çöp konteynerlerinin içine değil de kenarına ya da öylece bir duvar kenarına bırakıyorlar. Bu gözle baktığınızda sokaklarda öylesi malzemeler bulabilirsiniz ki neden atıldıklarını, terk edildiklerine şaşırırsınız. Tabi tüketimin bir çılgınlık halini aldığı günümüzde böyle malzemeleri sokaklarda bulabiliyor olmak insanı eskisi kadar şaşırtmıyor.

Tekstil ürünleri başta olmak üzere işlenmeye, biçim vermeye uygun her türlü atık nesneyi eserlerime malzeme ediyorum. Bu objeleri olduklarından bambaşka hale dönüştürerek değerlendirdiğim çalışmalarımın geri dönüşüm (Recycling), mevcut halleriyle bir araya getirerek oluşturduğum çalışmalarımın ise ileri dönüşüm (Upcyling) prensiplerini esas aldığı söylenebilir.

Hangi atıkları kullanarak neler yapıyorsunuz?

İşleyebileceğimi düşündüğüm ve belirli bir birim ölçüde kullanılmaya uygun her türlü atık benim eserlerime malzeme olabilir. Tekstil atıkları, kullanılmış giysi parçaları, eski halılar, ev eşya parçaları, elektronik cihaz atıkları aklınıza gelebilecek her türlü atık malzemeyi şimdiye kadar eserlerimde değerlendirdim. Daha ne gibi malzeme olabilir ki dediğim anda karşıma öyle bir malzeme çıkıyor ki böyle akla gelmeyecek atıklarla eserler ortaya çıkarmak benim için son derece heyecan verici bir deneyime dönüşüyor.

Neden atık maddeleri kullanıyorsunuz? Geri dönüşüm ve ileri dönüşüm sizin eserlerinize nasıl yansıyor? Ne gibi mesajlar veriyor bu eserler?

Daha öğrencilik yıllarımda kimi obje ve nesneleri yeniden boyayarak, yontarak ya da birbirlerine yapıştırarak ilginç objeler ve heykelcikler ortaya çıkarıyor, bunları, sergilemek için değil ama atölyemi, odamı dekore etmek için kullanıyordum. 2000’li yılların ortalarında benim daha çok yağlıboya tablolar yaptığım dönemde ülkemiz sanat ortamında bir “kavramsal sanat” çılgınlığı yaşanmaya başlamıştı. Bilindiği gibi “kavramsal sanat” adı verilen teknikte; sıradan bir nesne, her hangi müdahalede bulunulmadan olduğu haliyle sergilenir. O dönemde kavramsal sanat öyle bir boyuta ulaştı ki neredeyse resim, heykel vb. klasik teknikler sanatın bir parçası olarak görülmemeye başlanmıştı. Ben o dönemin bu popüler ama hatalı olarak gördüğüm yaklaşımına bir eleştiri olarak kavramsal sanata konu olabilecek sıradan nesnelere, sanatın klasik tekniklerinde müdahalelerde bulunarak sergilemeye başladım. Bu projede ilerleyen dönemlerde sıradan nesneler yerini atık malzemelere bırakmaya başladı. Atık malzemelerle oluşturduğum sanat eserlerinin çoklu boyutları var. İlki; yapısı sanatçısında gizli özel boya veya kimi tekniklerle ortaya çıkan sanat eserlerindense, herkesin kullandığı kimi obje ve nesnelerle yapılmış sanat eserleri izleyiciye çok daha tanıdık ve samimi geliyor. İnsanın her gün kullandığı, son derece yakından tanıdığı bir malzemeyle yapılmış bir eser, o eser ile anlatılmak istenenin çok daha kolay kavranmasını sağlıyor. Öte yandan çoğu insan için atık hale gelmiş bir eşya veya objenin hala bir şekilde kullanılabilir olduğunu görmek, esere bakan kimsenin kendi tüketim alışkanlıklarını yeniden sorgulamasına neden oluyor.

Gezegenimizin yaşanabilirliği ve kaynakların kullanımına devam edebilmek için sürdürülebilirliği bir yaşam biçimi haline getirmek zorundayız. Kısa ömürlü ve sınırlı eylem ve yaklaşımların çok etkili olmadığı ortadayken o halde sorunun temelini, tüketimin kendisini sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Eserlerimde kullandığım objelerle, bir şeyin amaç ve işlevinin sınırlarını göstermeye çalışıyorum. Çoğumuz için tüketilmiş, atık hale gelmiş ya da işlevini yitirdiği düşünülerek bir kenara terk edilmiş objelerin sanat zemininde kullanımına örnekler sunarak kişi ve kurumlara “tüketim” kavramının sınırlarını yeniden belirlemekte ilham verebilmeyi amaçlıyorum.

En çok denim kumaşı kullanıyorsunuz. Neden bunu daha çok tercih ediyorsunuz? Bu kadar kumaşı nereden buluyorsunuz?

Denim öyle enteresan bir malzeme ki bana neredeyse sonsuz sayıda imkan sunuyor. Denimi kesip biçiyor, kazıyor, eğip, büküyor, katlıyor ve yapıştırabiliyorum. Bir kumaş olmasına rağmen çok katmanlı yapısı kazıdıkça sonsuz sayıda renk tonuna ulaşmanıza imkan tanıyor. Öte yandan denim; belki de medeniyet tarihimizde insan elinden çıkmış en evrensel ürün. Ülke, ırk, coğrafya ya da ekonomik sınıf fark etmeksizin herkes denimi yakından tanır ve kullanır. Bir ülke başkanı veya en kırsal coğrafyadaki bir çiftçi aynı denim ürününü kullanıyordur. İnsanlık için böyle özel anlamları bulunan, herkesin bu denli yakından tanıdığı bir ürün, benim için sadece bir malzeme değil aynı zamanda bir iletişim platformu. Bir sanatçının eserinin, izleyen açısından samimiyet barındırması için uzun uğraşlar vermesini denim kendiliğinden başarabilir. Diğer yandan Anadolu, tekstil tekniklerinin ilk defa geliştirildiği, tekstilin kültürün ayrılmaz bir parçası olduğu bir coğrafya. Günümüzde ülkemiz geçmişte olduğu gibi tekstilin anavatanı durumunda. Bu nedenle bir tekstil ürünü olan denim ile çalışmayı kendi kültürel kodlarımın bir parçası olarak görüyorum.

İlk zamanlar kendi gardırobum, sonrasında yakınlarımın tüm denim giysileri bu yolda kullanıldılar. Eskiciler ve ikinci el mağazalarından temin etme yöntemiyle bir süre daha devam ettim. Artık hiçbir şekilde giyilemeyecek hale gelmiş denim giysileri topluyorum. Çalışmalarıma destek veren birçok tekstil firması, üretimlerden arta kalan parçalar ve giyilmek için değil de arge veya numune olarak üretilmiş eski ürünlerini bana gönderiyor. Tüm bu parçaların düğme ve fermuarları dahil olmak üzere tüm bölümlerini çalışmalarımda kullanıyorum. Denimle- rin sadece metal düğmelerinden ya da deri etiketlerinden meydana getirdiğim birçok çalışmam var. Dolayısıyla bir giysinin tamamı süreç içinde bir şekilde çalışmalarımın bir parçası haline geliyor.

Bugüne kadar ne kadar eser ürettiniz? Sergilerinizden ve katıldığınız projelerden söz eder misiniz?

Kendi atölyemi kurduğum öğrencilik yıllarından bu yana ürettiğim ve sergilenen eserlerim binli rakamlara ulaşmıştır. Dünyanın başlıca önemli şehirlerinin tümün- de kişisel sergi ve projeler gerçekleştir- dim. Sergiler dışında önemsediğim ve beni en çok heyecanlandıran ise kamuya açık workshop projelerimdir. Bu projeleri çoğunlukla müze ve galeri gibi klasik sanat mekanları dışında, kamuya açık her hangi bir alanda belki de daha önce bir sanat eseriyle hiç karşılaşmamış insanlarla birlikte gerçekleştirmekten büyük keyif alıyorum. Zaten “sanatsever” diye bir kavramın geçerliliğine inanmıyorum. Sanata özel ilgi göstermek, sanatı sevmek şöyle dursun; benim düşünceme göre sanat insanın ta kendisidir.

Yaptıklarınız içinde sizin en sevdiğiniz eser hangisi? Başkalarının çok yoğun ilgi gösterdiği eser hangisi?

Bir eserinizi daha çok sevmek, başka bir eserinizi daha az beğenmek anlamına gelir. Bir eseri meydana getirirken defalarca deneyip yeniden ve yeniden en baştan geri başlıyorum. Bir çalışmam, benim dışımda birileri için izlenebilir hale geldiğine inandığım anda eser haline gelmiş oluyor. Dolayısıyla beğenmediğim ya da eksik olduğunu hissettiğim bir çalışmayı eser olarak sergilemem, başkalarının izlenimine sunmam mümkün değil. Her çalışmam farklı reaksiyonlara sebep oluyor. Tabi izleyenlerin en çok ilgi gösterdiği, yapımında kullanılan malzemenin son derece ilginç olduğu, bir sanat eserine dönüşmesini pek beklemedikleri malzemelerden meydana gelmiş eserler oluyor.

Atık malzemelerle yapılıyor olması izleyenler ve sizin sanatınızı takip eden- lerce nasıl karşılanıyor? Ne gibi ilginç tepkiler aldınız?

Benim çalışmalarıma yakından baktığınızda sadece bazı atık parçaları görür, konunun bütününü ilk anda fark etmezsiniz. Biraz daha geriye çekildiğinizde eserde anlatmaya çalıştığım konu ve ifade yavaş yavaş belirginleşmeye başlar. Sergileme alanına girdiğinde mekanın geneline değil de bir eserime odaklanan birinin önce anlam veremeyen, sonrasında görmeyi başaran gözlerindeki o şaşkınlık ve takdir ifadesini çok seviyorum. Tüm sergilerimde, sergi alanının bir köşesine geçip izleyenlerin istinasız tümünde ortaya çıkan bu duygu durumunu gözlemekten ilk günkü kadar keyif alıyorum.

The post Eski Kotlar Sanata Dönüşüyor appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/eski-kotlar-sanata-donusuyor.html/feed 0 3029
Avrupa Yeşil Mutabakatı’na Sektörel Bakış https://geridonusumekonomisi.com.tr/avrupa-yesil-mutabakatina-sektorel-bakis.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/avrupa-yesil-mutabakatina-sektorel-bakis.html#respond Sun, 11 Jul 2021 11:42:39 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2942 Dünyanın en büyük küresel sorunlarından olan iklim değişikliği, geçmişten günümüze hem çevre hem insan sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

The post Avrupa Yeşil Mutabakatı’na Sektörel Bakış appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Dünyanın en büyük küresel sorunlarından olan iklim değişikliği, geçmişten günümüze hem çevre hem insan sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Başta Paris Anlaşması olmak üzere birçok mecrada iklim değişikliği ile mücadele, karbon piyasaları, emisyon ticaret sistemi, sürdürülebilirlik ve AB Yeşil Mutabakatı (AYM) gibi birçok konular görüşülmekte ve çalışmalar yapılmaktadır.

Paris Anlaşması ve AB Yeşil Mutabakatı (AYM) ile yeni iklim politikaları ve uygulamaları istenmektedir. Bu yeni politikaların ülkemizi doğrudan ve dolaylı olarak nasıl etkileyeceği enine boyuna tartışılması gereken bir konudur.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve T.C. Ticaret Bakanlığı, Green Deal yani AB Yeşil Mutabakatı konusunu yakından takip etmektedir. Ayrıca TUSİAD, İTO, TOBB ve bazı ticaret ve sanayi odaları, bazı üniversiteler de bu konu ile ilgili araştırma komisyonları kurmuş olup konu ile ilgili çalışmalar ve araştırmalar yapmaktadır.

AB Yeşil Mutabakatı çevresel hedefine, Avrupa’nın tek başına hareket etmesi ile ulaşamayacağı; tüm dünya ülkelerinin iklim değişikliğinin ve biyolojik çeşitlilik kaybının küresel bir sorun olduğunu kabul ederek önlemler alması gerektiği vurgulanmaktadır.

AB Yeşil Mutabakatı Çeşitli Düzen Unsurları

AB Yeşil Mutabakatını sağlamak için ekonomi, endüstri, üretim ve tüketim, büyük ölçekli altyapı, ulaşım, gıda ve tarım, inşaat, vergilendirme ve sosyal faydalar kapsamında temiz enerji (Yeşil Enerji) politikalarının yeniden değerlendirmeye alınması gerekmektedir. Aynı zamanda iklim fonu, yeşil yatırım fonları, çevre cezaları gibi kaynaklar ile teşvik edilmesi ve bunlara yatırım yapılması gerekmektedir.

Politika değişimleri, yatırımların istenmesi, dönüşüm beklentileri ve bu istenen adımların sadece AB ülkeleri için değil AB ile ticaret yapan bütün ülkeleri kapsayacak bir mutabakattan bahsediyoruz.

Ülkemizin ihracatının %42’si AB’ye yapılmaktadır. Dolayısı ile mutabakat ülkemiz açısından önem kazanmaktadır. Fakat mutabakatın netleştirilmesi ve alt kırılımların iyi sindirilmesi gerekmektedir.

AB Yeşil Mutabakatı şartları tam olarak belli olmasa bile ithal edilen ürünün üretilirken yol açtığı emisyonun, AB’de üretilirken oluşan CO2 emisyonundan fazla olan kısmı için vergi ödenmesi amaçlanmaktadır. Yani AB, çevresel yatırımların kendilerine maliyet oluşturduğunu; bu yatırımı dünyanın da yapması gerektiğini savunmaktadır. Bu durum, emisyonlarını azaltmayan ülkelerin gümrükte karbon vergisi ile karşı karşıya kalacakları anlamına gelmektedir.

Gümrükte karbon vergisi uygulaması ülkemize yeni bir ticaret sistemi anlayışı getirecektir. Lakin şartları, detayları henüz netleşmemiştir. Birçok toplantı, seminerlerde 2021 haziran döneminde devreye alınacağı söylemleri bulunmaktadır.

Günümüzde karbon emisyonları, iklim değişikliği gibi konulara sera gazı hesaplamalarından aşinayız. AYM ile bu emisyon hesaplamalarından farklı olarak, sadece üretimdeki emisyon farkı değil üretilen ürünün yeşil üretim zincirine uygun olarak üretilip döngüsel ekonomiye uygun olup olmadığı da göz önünde bulundurulacaktır.

Ayrıca AB’de “Yeşil Dönüşüm” ve “Dijital Dönüşüm” kavramları mevcut olup, ürünü satacak tesislerin bu dönüşümleri geçekleştirmek için çaba harcayıp harcamadığı veya gerçekleştirip gerçekleştirmediği gibi konular da göz önünde bulundurulacaktır. Bu dönüşümler dışında kaynak yönetimi aşamasından başlayarak ürünün ambalajlanıp transferi yapılana kadar geçen süreçlerde iklim değişikliğini düşünerek hareket etmemiz gerekmektedir.

AB Yeşil Mutabakatı çevresel sürdürülebilirlik açısından olumlu bir yaklaşım sergilemektedir. Fakat izlenecek stratejilerin iyi belirlenmesi gerekmektedir. Sürecin yeni teknolojilere, ham madde değişikliklerine yol açacağı aşikârdır. Bu gibi değişiklikler için AB’nin ve ülkemizin bir fon oluşturması ve iklim değişikliği ile mücadele eden firmalara finansman sağlamaları gerekmektedir. Hali hazırda ithal ham madde, enerji maliyetleri, yatırım maliyetleri gibi külfetlere yol açacaktır. Şunu unutmamalıyız ki çevremizi korumalıyız. Lakin bunun, günümüz şartlarında iyi değerlendirip çeşitli teşvikler ile karbon kaçağına mahal vermeden yapılması gerekmektedir.

Farklı bir yerden bakacak olursak birçok haber kanalı ve yayınlanan rapor demeçlerine baktığımızda Türkiye’nin yenilenebilir enerji sıralamasında AB’de sıralamaya girdiğini görmekteyiz. Yenilenebilir enerji yatırımları da halen devam etmektedir. Bu şekilde yatırım yapan ülkelere bir de gümrükte karbon vergisi (Green Deal) ile ek maliyet oluşturmak tartışılması gereken bir konudur.

Emisyon Ticaret Sistemi

AB Yeşil Mutabakatı dışında diğer bir husus da Emisyon Ticaret Sistemi’dir. Ülkemizde ETS kurulduğu takdirde sistem kapsamında yer alan sektörler olarak emisyonlarımızı düşürmek için yatırım yapmak ya da açığımızı kapatmak için karbon borsasından tahsisat almamız gerekebileceğinden ürün maliyetlerimiz yükselecektir. AB’ye ithalat yapılan ülkede Emisyon Ticaret Sistemi kurulmuş ve çalışıyor ise ya da ETS kurulması için ülke çaba gösteriyorsa, AB Yeşil Mutabakatı kapsamında uygulanacak gümrük vergisinin azaltılması ya da tamamen sıfırlanması öngörülmektedir. Ancak, geçiş döneminde yükselen ürün maliyetleri ile birlikte karbon gümrük vergisinin de uygulanması, rekabet edebilirliği ve zaten zor şartlar altında gerçekleştirilen ihracatımızı olumsuz etkileyecektir.

Kağıt Sektörünü Etkileyecek

AB Yeşil Mutabakatı’na göre istenen bu değişim ile tüm sektörlere yeni ekonomi modeli ve yatırımlar gerekecektir. Emisyonu yüksek demir çelik, çimento sektöründen daha düşük emisyonlu kâğıt sektörüne kadar etkisi olacaktır.

Enerji ve yatırım maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle AB Yeşil Mutabakatı, kâğıt sektörüne ek maliyetler doğuracaktır. 1. hamur 1. kalite yazı tabı kâğıtlarının üretiminde ham madde olarak ithal selüloz kullanılmaktadır. Üretilen ve kullanılan selülozlar FSC 40-004 ve Eko Etiket’li olarak üretilmektedir. Dolayısı ile zaten çevreci bir ham madde kullanılmaktadır. Ham maddesi çevreci olan bir sektör çevreci bir ürün üretmektedir.

Sektörel olarak yatırımların yapılması için teşvik mekanizmalarının bulunması AB Yeşil Mutabakatı’nda daha hızlı ve etkin şekilde ilerlenmesini sağlayacaktır.

Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere çeşitli vergiler ve yaptırımlar gibi cezai uygulamalar yerine teşvik edici yaklaşımlar sergilemesi gerekmektedir.

Murat Çelebi
Konya Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş. Çevre Yönetim Temsilcisi

The post Avrupa Yeşil Mutabakatı’na Sektörel Bakış appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/avrupa-yesil-mutabakatina-sektorel-bakis.html/feed 0 2942
Kağıt Toplayarak hastaları Tedavi Ettiler, Öğrencilere Burs Verdiler https://geridonusumekonomisi.com.tr/kagit-toplayarak-hastalari-tedavi-ettiler-ogrencilere-burs-verdiler.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/kagit-toplayarak-hastalari-tedavi-ettiler-ogrencilere-burs-verdiler.html#respond Tue, 06 Apr 2021 21:29:47 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2507 Dergimizin bu sayısında hikayesini dinleyeceğimiz isim Dr. Ayhan Tokgöz. Tokgöz, maddi durumu iyi olmayan hastalara ücretsiz muayene ve tedavi imkanı sunarken bir yandan da kağıt geri dönüşüm çalışmalarıyla takdirleri toplayan bir isim.

The post Kağıt Toplayarak hastaları Tedavi Ettiler, Öğrencilere Burs Verdiler appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Her sayımızda bir Geri Dönüşüm Kahramanı’nı sayfalarımıza konuk ediyoruz. Dergimizin bu sayısında hikayesini dinleyeceğimiz isim Dr. Ayhan Tokgöz. Tokgöz, maddi durumu iyi olmayan hastalara ücretsiz muayene ve tedavi imkanı sunarken bir yandan da kağıt geri dönüşüm çalışmalarıyla takdirleri toplayan bir isim.

Dr. Ayhan Tokgöz, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra kendisi gibi 3 idealist arkadaşı ile Lokman Hekim Sağlık Vakfı’nı kurdu. Gebze’de maddi durumu iyi olmayan hastaları tedavi etmeye başlayan hastanenin masraflarını karşılamak için Tokgöz, dikkat çekici bir adım attı. Fabrikaların kapılarını tek tek çalan Ayhan Tokgöz, topladığı kağıt ve mukavvaları satmaya başladı. Zamanla işi büyütünce ayrı bir geri dönüşüm tesisi bile kurdu. Ayhan Tokgöz bize kağıt geri dönüşümü konusundaki çabalarını anlattı.

Geri dönüşümle ilgili hikayenizi kısaca anlatır mısınız. Atık kağıt toplama amacınız neydi? Neler yaptınız?

Lisede okurken, 17 yaşımda, 1971 yılında, burs kazanarak değişim öğrencisi olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne gittim. Orada bir yıl kaldım ve liseyi bitirdim. Bu bir yıl süresince yaklaşık 10 bin nüfuslu küçük bir kasabadaydım. Bu kasabada inanması biraz zor ama 1971 yılında, pazartesi sabahları bir kamyon gelip (bir sivil toplum kuruluşuna ait bir kamyondu) bütün karton, oluklu mukavva, dergi, gazete, broşür her türlü kağıt atığı toplayıp gidiyordu. Perşembe günleri de yine aynı kamyon gelip plastik, cam, metal ne çıktıysa evlerden topluyordu ve çok ciddi sonuca ulaşıyorlardı.

1972’de Türkiye’ye döndüm. Ülkemizde o dönem geri dönüşüm faaliyetleri nispeten çok azdı. Hem farklı görüşteki üniversite öğrencileri, gençlik kuruluşlarıyla, hem belediyeler ile görüşmeler yaptım fakat kimse geri dönüşüm fikriyle çok fazla ilgilenmedi. Bu yüzden ben de projeyi rafa kaldırıp tahsilime devam ettim, tıp fakültesini bitirdim. Sonra da uzman oldum.

1986 yılında Lokman Hekim Sağlık Vakfı’nı üç idealist arkadaşımızla beraber kurduk. Bunun üzerinden üç sene geçtikten sonra geri dönüşüm yapmaya karar verdik. Önce eşe dosta haber verdik. Evlerinde, iş yerlerinde birikmekte olan kağıt atıklarını toplamaya başladık. Buna ben başladım. Sırtımda taşıyarak başladım. Haftada bir günümü (ayda dört gün) bu işe ayırdım. Ekim 1989’da kendi aracımla bir ayda 230 kg topladım. Sonra dostlardan da yardım aldım. Birisi minibüs verdi, birisi kamyonet verdi. Kasım 1989’da dört gün kağıt atıkları toplayarak yaklaşık 600 kg topladım. Aralık 1989’da da yine ayda dört gün yaklaşık 1 ton kağıt toplayınca bu işin Türkiye’de, İstanbul’da da olabileceğini düşünüp, dostlarımızın da desteğiyle bir kamyonet kiralayıp, bir de profesyonel bir kişiyi işe alıp kağıt geri dönüşüm işine başladık. Her sene toplanan miktarı artırarak geri dönüşüm yapmaya devam ettik. Sadece kağıt değil, naylon da topluyorduk ama ağırlıklı olarak kağıt topluyorduk. Buradan elde ettiğiniz geliri, masraflar çıktıktan sonra yapmakta olduğumuz hastane inşaatında kullanmaya başladık. Biz bu kağıt toplama ve geri dönüşüm işine 1989 yılında başladıktan sonra 1991 yılında ÇEVKO, 1992’de de TEMA kuruldu ve onlar da bir takım çevresel faaliyetlerde bulundular. Ama burada önderlik eden kuruluş Lokman Hekim Sağlık Vakfı idi. Özellikle bizden başka gönüllü olarak ve bir sivil toplum kuruluşu olarak atık kağıtları toplayan, bunları değerlendiren, bunların çöpe gitmesine mani olan başka bir kuruluş olmadığı için faaliyetlerimizde çok ciddi toplumsal bir destek gördük. 1989 yılından 2012 yılı sonuna kadar yaklaşık 31 bin ton atık kağıt toplayarak çok değerli katkılar sağladık. Sloganımız “Bir Taşla Sekiz Kuş Vurmak (Kurtarmak)’’ idi.

Kağıt geri dönüşüm operasyonumuz, özellikle 1989-1999 arasında bize çok ciddi bir artı değer sağladı. Lokman Hekim Sağlık Vakfı’na yaklaşık 100.000 dolar katkı sağladık. Bu katkıyla da Gebze’deki hastanemizin yapımına ciddi bir güç sağlamış olduk. Dolayısıyla geri dönüşüm gelirleri 21 yataklı hastanemizin inşaatında kullanıldı.

Daha sonra lisanslı bir işletmeyle işbirliği yapıp 2002 yılından sonra da onlarla beraber çalıştık. O sırada profesyonel ekiplerle birlikte çalışıyorduk. İstanbul’un iki ucunda depolarımız vardı. O işbirliği içinde de topladığımız miktar çok arttı fakat çok verimli bir çalışma değildi. Bakanlığın çıkardığı ambalaj atıkları yönetmeliğinden sonra istediğimiz kadar kağıdı serbest bir şekilde toplama durumumuz kalmadı. Ağırlıklı profesyoneller ve çöp kutularından kağıt toplayan kişiler ön plana geçtiler.

Bugüne kadar sizin bu dikkat çekici girişiminiz kimlere nasıl ilham oldu. Sizin yolunuzdan giden var mı?

Daha önce de belirttiğim gibi, 17 yaşında ABD’deki geri dönüşüm faaliyeti bana ilham verdi ve geri dönüşüm işine girmemize vesile oldu. Amerika bu kadar güçlüyken, güçlü bir ekonomiye sahipken yine de bütün atıklarına sahip çıkıp bunları geri dönüştürebiliyor, nispeten fakir olan Türkiye 1972 yılında bunu neden yapmıyor? TEMA ve Ayhan Şahenk Vakfı, Lokman Hekim Sağlık Vakfı’ndan örnek alarak bir ara kağıt geri dönüşümü yaptılar, ancak birkaç seneden sonra sürdüremediler.

Sıfır Atık Projesi hakkında neler söylemek istersiniz?

Sıfır Atık Projesi gerçekten ideal bir proje, dolayısıyla desteklenmesi gerek. Ama bizim ilk başlarda yaptığımız gibi ana okullarında ve ilkokullarda bu eğitimi vermediğimiz sürece sıfır atıkla ilgili bir yerlere varmamız pek mümkün değil. Ayrıca, öncelikle yetkilendirilmiş kuruluşların, ardından belediyeler ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kağıt geri dönüşüm firmalarına çok daha ciddi bir destek vermesi gerekir.

Türkiye’de geri dönüşüm bilinci oluşması için neler yapılmalı?

Türkiye’de geri dönüşümcü bilincin oluş- ması için eğitime ve ekonomik desteklere ve organizasyona çok fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Geri dönüşümün çevremiz, ülkemiz, dünyamız için önemi nedir?

“Geri dönüşümün çevremiz, ülkemiz ve dünyamız için önemi nedir?” diye sorduğunuzda bunu hep beraber 2020’de yaşadık. Çevreye bu kadar zarar verdiğimizde, doğayı bu kadar hırpaladığımızda doğa tabii ki geri dönüp verdiğimiz bu zararların karşılığında acısını çıkartacaktı. Ben Covid-19 salgınının doğanın bir tepkisi olduğunu düşünüyorum. Acımasızca tahrip ettiğimiz çevreyi hiçe saydık. Doğa hiçbir şey yapmaz, yaptıklarımızın bir cezası olmaz diye düşünürken bizi Covid-19 ile gerçekten kendimize getirmeye çalıştı. Durum budur.

The post Kağıt Toplayarak hastaları Tedavi Ettiler, Öğrencilere Burs Verdiler appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/kagit-toplayarak-hastalari-tedavi-ettiler-ogrencilere-burs-verdiler.html/feed 0 2507
Komşu Kart Başarılı Bir Uygulama https://geridonusumekonomisi.com.tr/komsu-kart-basarili-bir-uygulama.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/komsu-kart-basarili-bir-uygulama.html#respond Tue, 06 Apr 2021 20:19:43 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2481 Antalya Muratpaşa Belediyesi, uzun zamandır başarıyla yürüttüğü Çevreci Komşu Kart Projesi’ni Mesut Geri Dönüşüm ile birlikte gerçekleştiriyor.

The post Komşu Kart Başarılı Bir Uygulama appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Antalya Muratpaşa Belediyesi, uzun zamandır başarıyla yürüttüğü Çevreci Komşu Kart Projesi’ni Mesut Geri Dönüşüm ile birlikte gerçekleştiriyor.

Mesut Geri Dönüşüm, evlerde ayrı ayrı biriktirilen kağıt, plastik, cam ambalajları vatandaşlardan ücret ödeyerek alıyor. Toplanan atığın ağırlığına göre karta para yükleniyor. Mesut Geri Dönüşüm de vatandaştan aldığı bu atıkları tesisinde ayrıştırarak geri dönüşüm şirketlerine satıyor.

Mesut Geri Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı Metin Akbaş ile Çevreci Komşu Kart Projesi’ni konuştuk. Metin Akbaş bize şirketin nasıl kurulduğunu, geri dönüşüm sektöründeki Akbaş ailesinin varlığını da anlattı.

“Antalya’da önce Aksu, Konyaaltı ilçelerinde faaliyet gösterdik. Uzun zamandır da Muratpaşa’da çalışıyoruz. Komşu Kart uygulaması kapsamında atıkları topluyoruz. Bu kartın kullanıma geçmesiyle geri dönüşüm oranlarında dikkat çekici bir artış yaşandı. Vatandaş para aldığı için ambalajı çöpe atmıyor ayrı toplayıp biriktiriyor. Tamamen uygulanırsa çok güzel bir sistem. Evlerdeki ambalaj atıklarını bu yöntemle topluyoruz. Marketlerden zaten toplamada sorun yok. Evlerdeki ambalaj atıklarını toplamak problem. Toplanmazsa hepsi diğer atıklar gibi çöpe gidiyor. Bu konuda Avrupa’dakine benzer bir yasa çıkarılması lazım. Ambalaj atıkları ile ilgili yasa çıkarsa çöpe atan olmaz. Bu uygulama depozito sisteminden daha faydalı olacaktır. Çevreci Komşu Kart, bana göre uygulanması planlanan depozito sisteminden daha verimli. Biz bu sistemi biraz daha geliştirdik. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, başkan yardımcıları, personeller bu konuda özverili çalıştılar. Bize de destek verdiler. Projede zarar ettiğimiz dönemler oldu ama başkanı yarı yolda bırakmadık.

Bu sistem tüm ülkede rahatlıkla uygulanabilir. Atık getirme merkezlerine getirilen atıklar para ile alınır. Biz evlere gitmeyelim. Vatandaşlar ambalajları atık merkezlerine götürsün. Her mahallede 2’şer tane atık getirme merkezi olsa, 20 personelle bunları her gün toplayabiliriz. Araçlarla her sokağa girmemiz bizim için zor ve masraflı oluyor. Avrupa’da böyle toplanmıyor. Atık merkezlerinde ambalajlar toplanıyor. Ceza uygulaması da gerekli. Oy kaybı korkusu olmadan yapılmalı. Bu vatandaşın lehine yararı- na bir uygulama. Bilinçlendirme yapılır, vatandaşa bu durum anlatılırsa sorun kalmaz.

Komşu Kart uygulamasıyla belediyenin kasasına para girmiyor. Hepsi vatanda- şın yararına harcanıyor. Başkan doğru bir uygulama hayata geçirdi. Kendisi de Komşu Kart Projesi’ne büyük önem veriyor. Şimdi benzer uygulamayı Şişli Belediyesi de hayata geçirdi.

Komşu Kart uygulaması Sıfır Atık Projesi ile de uyumlu. Valilikle yaptığımız işbirliği doğrultusunda Muratpaşa’da bütün resmi kurumlarda toplanan atıklar bize geliyor.”

ÇOCUKLARA YERİNDE EĞİTİM

Mesut Geri Dönüşüm’ün aylık 6-7 bin ton, yıllık kapasitesi yaklaşık 70 bin ton. 33 aracımızla günde yaklaşık 40 ton atık topluyor. Okullar, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, hastaneler, oteller, lokantalar, büfeler, sağlık kuruluşları ve evlerden ambalajlar toplanıyor. Tesise getirilen kağıt-karton, plastik, metal ve cam ambalaj atıklar tek tek ayrıştırılıyor. Pres makinelerinde balya haline getirilen ambalaj atıkları çevre izin ve lisans belgeli geri dönüşüm tesislerine gönderilmekte.

Mesut Geri Dönüşüm eğitim faaliyetlerine de imza atıyor. Geri dönüşüm atıkları ile bilgiler verilmesi adına belediyeler ile ortak çalışmalar düzenleyen şirket, tesiste öğrencileri ağırlıyor. Okullardan gruplar halinde getirilen öğrencilere atık ayrıştırma üniteleri gösteriliyor, yapılan çalışmalar ve geri dönüşümüm önemi anlatılıyor. Okullarda yapılan eğitim çalışmalarında öğrencilere geri dönüşüm malzemelerinden yapılmış olan kalem-defter seti gibi hediyeler verilmekte. Yetişkin bireylere geri dönüşümün öne- mini vurgulamak adına ambalaj atıklarını ayrı biriktirmeleri hakkında pazar yerlerinde bilgilendirme çalışmaları yapılıyor.

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜ AİLESİ: AKBAŞLAR

Vanlı Akbaş ailesi 80’li yıllarda Çanakkale’ye göçtü ardından Mersin’e yerleştiler. Hurdacılığa da Mersin’de başladılar.

Mesut Dönüşüm kurucusu Metin Akbaş, engelli kardeşi Mesut’un adını şirketin ismi olarak belirledi. 1987’de Mersin’de hurdacılığa başladıklarını anlatan Akbaş, babasının bu işe adım atmasının ardından akrabalarının da Ankara, Adana, Mersin gibi illerde sektöre girdiğini belirtti. Antalya’da Erensan, Eskişehir’de AK Dönüşüm, Mersin’e Akbaşlar AŞ, Çevdosan, Ankara’da Öz Akbaşlar şirketleri var. Metin Akbaş, “Bu sektörde sülale olarak yoğunuz.” diyor.

The post Komşu Kart Başarılı Bir Uygulama appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/komsu-kart-basarili-bir-uygulama.html/feed 0 2481
Çevreci Komşu Kart 5 Milyar Dolar Kazandırabilir https://geridonusumekonomisi.com.tr/cevreci-komsu-kart-5-milyar-dolar-kazandirabilir.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/cevreci-komsu-kart-5-milyar-dolar-kazandirabilir.html#respond Tue, 06 Apr 2021 20:15:07 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2478 Antalya Muratpaşa Belediyesi’nin Çevreci Komşu Kart projesi, ambalaj atıklarının geri dönüşümüyle Türkiye ekonomisi için yıllık 5 milyar dolar kazanç sağlayacak bir geleceği vadediyor.

The post Çevreci Komşu Kart 5 Milyar Dolar Kazandırabilir appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Antalya Muratpaşa Belediyesi’nin Çevreci Komşu Kart projesi, ambalaj atıklarının geri dönüşümüyle Türkiye ekonomisi için yıllık 5 milyar dolar kazanç sağlayacak bir geleceği vadediyor.

Muratpaşa, 510 bini aşkın nüfusu, sahip olduğu iş ve alışveriş merkezleri, kafe ve restoranları, kamu kurum kuruluşları, hastaneleri, 5 yıldızlı otelleri, kent parkları, tarihi ve turistik noktalarıyla Antalya’nın kalbi, kent yaşamının merkezi.

Bir yılda yaklaşık 180 bin ton, başka bir ifadeyle 9 bin tır dolusu atığın çıktığı bu mega ilçe, Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın başlattığı projelerle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yürütülen Sıfır Atık programı kapsamında Antalya’nın ilk “Sıfır Atık” belgeli ilçesi oldu.

Muratpaşa’yı adım adım sıfır atık üreten bir kent olmaya doğru götüren süreç Nisan 2016’da başladı. Başkan Uysal’ın tüm ayrıntılarıyla üzerinde çalıştığı Çevreci Komşu Kart projesi, pilot olarak seçilen iki mahallede başladı. Atma-Biriktir-Kazanalım sloganıyla hayata geçirilen Türkiye’nin ilk ödüllü geri dönüşüm projesinde cam, kağıt, plastik, metal gibi nitelikli evsel atıkları atmayıp biriktiren ve belirlenen gün ve saatte sokağından geçen Çevreci Komşu Kart ekiplerine teslim eden Muratpaşa sakinleri, anlaşmalı marketlerde, fırınlar- da, sinema salonlarında harcayabilecekleri, isterlerse eğitim bursu olarak bağışlayabilecekleri puanlar kazandı. Proje, iki mahalledeki başarısının ardından kısa sürede tüm ilçede uygulamaya alındı.

Projeyle Nisan 2016’dan Aralık 2020’ye kadar geçen sürede 15 milyon 543 bin 241 kilogram nitelikli atık evlerden toplandı.Toplanan bu atıklar karşılığında 4 milyon 959 bin 425 milyon lira karşılığı puan kartlara yüklendi.

Çevreci Komşu Kart’la, Muratpaşa Belediyesi ev ekonomileri için bugüne kadar hiç var olmayan bir kaynak yaratırken kesilmekten kurtardığı ağaçlarla doğayı korudu, nitelikli atıkların kayıpsız geri dönüşümünü sağlayarak ekonomik değer yarattı. Çevreci Komşu Kart, 5 yıla yaklaşan sürede 125 bin 396 ağacı kesilmekten kurtardı. 87 milyon 725 bin 336 kilovat elektrik, 39 kilogram demir ve 145 bin 361 litre benzin tasarrufu sağladı. Bununla birlikte, belediyenin atık toplama maliyetleri de düştü. Muratpaşa Belediyesi’nin proje sayesinde yıllık 12 milyon liralık bir tasarruf etti.

Muratpaşa Belediyesi, yeni yılda ise artık daha teknolojik bir Çevreci Komşu Kart’ı devreye aldı. Tüm kısıtlamaların kalktığı Çevreci Komşu Kart, artık üye iş yeri sınırı olmadan kredi kartı pos cihazı olan her yerde kullanılabiliyor. Yeni kartlarla Muratpaşalılar artık istedikleri marketten alışveriş yapabiliyor, kartlarını online alışverişte kullanabiliyor ve yemek siparişleri gibi tüm ödemelerini yeni kartla yapabiliyor. Ayrıca, Çevreci Komşu Kart’ta biriken puanlar, Antalya’nın şehir içi toplu ulaşım kartına da aktarılabiliyor. Tüm bunlarla birlikte, Çevreci Komşu Kart’la kazanılan puanlar herhangi bir bankamatiklerden nakit para olarak da çekilebiliyor.

Dünyada bir ilk olan bu proje nasıl ortaya çıktı? Tüm Türkiye’de uygulanabilir mi? Avantajları neler? Bu soruları, doğrudan fikir babasına sorduk. Geri- dönüşüm Ekonomisi Dergisi’ni misafir eden Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ile Çevreci Komşu Kart ile gelen çevreci başarıyı konuştuk.

ÖDÜLLE TOPLAYAN İLK BELEDİYEYİZ. BU PROJE DÜNYA’DA TEK

“Çevreci Komşu Kart, çok temel bir soruna çözüm olarak ortaya çıktı. Atıkların kaynağında ayrıştırılmasını nasıl sağlayacağız? Ambalaj atıklarının geri dönüşümü literatüre girmesi, Sürdürülebilir Kalkınma, Sürdürülebilir Çevre kavramlarının yerel yönetimlerin gündemine girmesi ve takip eden yıllarda yayımlanan yönetmeliklere rağmen Türkiye’de atıkların kaynağında ayrı toplanması iyi niyetli çabaların dışına çok çıkamadı. Atıkların tekmili birden aynı konteyner içine girmesi, soruna daha büyük bir çerçevede baktığımızda sürdürülebilirlik kavramlarını yok eden bir süreci de beraberinde getiriyor.

Bu temel sorunlar üzerine çalışırken, bir ödül sistemi dahilinde cam, kağıt, plastik, metal gibi nitelikli evsel atıkları evlerden toplama fikri ortaya çıktı. Aslında, vatandaşın ödediği bir parayı vatandaşa iade edilmesi gibi de düşünebiliriz. Bir markete girdiğinizde aldığınız ürünün ambalaj maliyetini ödüyorsunuz. Depozito sistemi yoksa maliyeti bilmiyorsunuz ama alıp çöpe attığınız ambalajın parasını da ödüyorsunuz. Çevreci Komşu Kart’la aslında bu ödenen parayı size geri veriyoruz.

Uygulamaya başladığımızda orijinal bir fikir olduğunun da pek farkında değildim. Bu proje dünyada bir ilk. Bütün şehrin atığını ödül sistemiyle toplayan ilk belediye olduğumuzu ilerleyen zamanda öğrendik. Ambalaj atıklarının ödülle toplandığı başka bir yer yok. Öğrencilere okul kantinlerinde hediye veren ya da vergi indirimleri uygulayan belediyeler var. Basit bir fikir ama bizim en karlı, en özgün işlerimizden oldu.

EN AZ 5 MİLYAR DOLAR

Muratpaşa’da başarıyla uygulanan Çevreci Komşu Kart diğer tüm belediyeler- de uygulansa bence en az 5 milyar dolar kazanç sağlar. Bu projeyle birçok ulusal ve uluslararası ödül aldık. Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından geleneksel olarak düzenlenen Çevre Hizmet Ödülü bunlardan biri. Ödül töreninde, ‘Boşuna dağları bayırları kazmayın. Orada çok para çıkmaz. Bizde Çevreci Komşu Kart var. Bunu tüm Türkiye’ye yayalım. Dağlarda kurduğumuz taş ocaklarından çıkacak olandan 100 katı katma değer sağlar. Minimum 5 milyar dolar katkı sağlar.’ demiştim.

SIfIR ATIK PROJESİNİN BAŞLANGIÇ NOKTASIYIZ

Çevreci Komşu Kart, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen Sıfır Atık projesine ciddi katkı sağladı. Biz, Sıfır Atık projesinin başlangıç noktasıyız. Çevreci Komşu Kart sistemini incelemek için birçok belediyeden mühendis geldi. Onlara çeşitli eğitimler verdik. Çok farklı platformlarda bizim projemiz örnek gösterildi. Şişli Belediyesi’nde, Efeslim Kart adıyla İzmir Selçuk Belediyesi’nde bu proje hayata geçirdi. Deneyen belediyelerimiz de oldu. Ama bu projenin başarıya ulaşması için katı bir disiplinle ihtiyaç var. Evlerimiz ne yazık ki, atıkları ayrı toplamak için uygun değil. O nedenle ilan ettiğiniz gün ve saatte o sokakta olup komşularımızın ayrı topladığı atığı almanız gerekiyor. Burada yaşanacak bir aksama bir anda eski sisteme dönülmesine neden oluyor.

HEDEf YÜZDE 50

Çevreci Komşu Kart’ın Aralık 2020 rakamlarına göre, Muratpaşa’da her eve bir kart olmak üzere, 94 bin 197 kart dağıtımı gerçekleştirdik. Nisan ayında 5’inci yılını geride bırakacak projeye 32 bin 607 kart sahibi aile aktif olarak katıldı. Yeni yılla birlikte, artık ‘para kart’ özelliğine kavuşan bir Çevreci Komşu Kart’ımız var. Komşularımız bir kartı is- tediği her yerde, markette, online alışverişte, istediği her yerde kullanabilecek. Şimdi, kullanım oranını yüzde 50 düzeyine çıkarmayı hedefliyoruz.

YÖRÜKLER ZATEN ÇEVRECİDİR

Projenin Muratpaşa’da bu kadar başa- rıyla uygulanmasında bir başka etken de bu topraklara ait Yörük kültürüyle uyumlu olması. Ben de bir Yörük’üm. Yörük çevrecidir. Yaşadığı coğrafyayı, parçası olduğu doğayı korur. Böyle bir kültürden geliyoruz. Ambalaj atıklarının geri dönüşümünü sağlayarak bir ham madde temin ediyorsak Yörük de o göç yollarında sahip olduğu kıt kaynakları en etkin şekilde kullanıyordu. Bu çerçeveden bakınca projenin neden Muratpaşa’da başarılı olduğu daha kolay anlaşılabilir diye düşünüyorum”

ÇEVRECİ KOMŞU KART PROJESİ İLE HEDEfLER TUTTU

Sürdürülebilir bir atık yönetimi ile başta Muratpaşa olmak üzere, çevrenin ve doğal kaynakların korunması, atıkların geri dönüşümü ile enerjiden tasarruf edilmesi mümkün oldu. Sadece hanelerden Çevreci Komşu Kart Projesi ile toplanan kağıt atıklar ile 125.400 adet ağacın kesilmesi önlendi. Su kıtlığının gündeme geldiği bugünlerde 55.400.000 litre su tasarrufu sağlandı.

-Atıkların geri dönüşümü ile ekonomiye kazandırılması konularında bilinç seviyelerinin arttırılarak farkındalık oluşturuldu.

-Ambalaj atıklarının tekrar kullanılması ve geri kazanımı ile ülke ekonomisine büyük oranda katkı sağlandı.

-Var olan uygulamaların ötesine geçip, kurulan organizasyon ile sokak başlarından ambalaj atıkları alındı. Sağlanan organizasyon ile neredeyse firesiz toplama yapıldı. Temizlik İşleri’nin topladı- ğı çöpün hacmi küçüldü. Temizlik İşleri Müdürlüğünce daha az atık taşındığından ilgili müdürlüğünden bütçesinin %10’u kadar kamu kaynaklarında tasarruf sağlandı.

-Çöp konteynerlerine ve çöp depolama alanlarına giden atık miktarında azalma sağlandı. Bu atıkların taşınması ve depolanması işlemleri için daha az miktarda alan ve enerji kullanıldı.

-Ambalaj atıklarının toplanmasına yönelik kurulan organizasyonda iş istihdamı sağlandı.

-Ambalaj atıklarının türlerine göre kaynakta ayrı toplanması sağlanarak ayrış- tırma maliyetleri düşürüldü.

The post Çevreci Komşu Kart 5 Milyar Dolar Kazandırabilir appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/cevreci-komsu-kart-5-milyar-dolar-kazandirabilir.html/feed 0 2478
Ham Madde Yetersiz; Hurda Kağıt İthal Etmek Zorundayız https://geridonusumekonomisi.com.tr/ham-madde-yetersiz-hurda-kagit-ithal-etmek-zorundayiz.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/ham-madde-yetersiz-hurda-kagit-ithal-etmek-zorundayiz.html#respond Tue, 06 Apr 2021 15:17:10 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2369 AGED üyesi KMK Paper çevreci ve inovatif yatırımları ile dikkat çekiyor. Atık kağıt kullanarak üretim yapan şirketin kendi atıkları da elektrik enerjisine dönüyor. AR-GE merkezinin çalışmalarıyla da ithal edilen ürünler artık ülkemizde üretilir hale geldi. Şirket, çevreci üretim tarzıyla yılda 4 milyon ağacın kesilmesinin önüne geçiyor.

The post Ham Madde Yetersiz; Hurda Kağıt İthal Etmek Zorundayız appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

AGED üyesi KMK Paper çevreci ve inovatif yatırımları ile dikkat çekiyor. Atık kağıt kullanarak üretim yapan şirketin kendi atıkları da elektrik enerjisine dönüyor. AR-GE merkezinin çalışmalarıyla da ithal edilen ürünler artık ülkemizde üretilir hale geldi. Şirket, çevreci üretim tarzıyla yılda 4 milyon ağacın kesilmesinin önüne geçiyor.


AGED Genel Müdürü Osman Kaytan ve KEY Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mahmut Ciğer

11960’lı yıllarda Kahramanmaraş Bakırcılar Çarşısı’nda iş hayatına atılan Ciğer ailesi, zamanla gerçekleştirdiği yatırımlarla bugün farklı alanlarda faaliyet gösteren bir holding olarak ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor.

Açılımı Kahramanmaraş Endüstriyel Yatırımlar olan KEY Holding’in amiral gemisi Kahramanmaraş Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş. (KMK Paper) Kahramanmaraş ve Kütahya’da bulunan iki fabrikada kağıt ve karton üretimi gerçekleştiriyor. Kahramanmaraş ve Kütahya’da kurulu üretim tesislerinde kağıt ve ambalaj endüstrisinin ihtiyaç duyduğu çözümler en yeni teknolojiler ile üretilmekte.

KMK Paper, tamamen hurda kağıt kulla- narak üretim yapmakta. Sektörde AR-GE merkezi kuran ilk kağıt fabrikası konumunda. Bu merkezde çalışan uzman per- sonelin çalışmalarıyla Türkiye’den daha önce ithal ettiği kağıt türleri ülkemizde üretilmeye başlandı. KMK Paper’de üretim sonucunda oluşan atıklar da ekonomiye kazandırılıyor. Yani firma tamamen sıfır atık modeline uygun üretim yapıyor. 2 fabrikada ortaya çıkan atıklar Kahramanmaraş’ta kurulan biyokütle santralinde yakılarak elektrik enerjisine dönüşüyor.

Tüm bu süreçlerin detaylarını öğrenmek için KEY Holding’in Kadıköy’de merkezini ziyaret ettik. KEY Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mahmut Ciğer ile sohbet ettik. İşte Mahmut Ciğer’in Geri Dönüşüm Ekonomisi’ne anlattıkları…

2018 yılında holdingleştik. Amiral gemimiz kağıt. Sanayi inşaatları yapan bir şirketimiz var. Kendi grubumuzun inşaatlarının yanısıra dışarıya da hizmet veriyor. KMK Proje isimli bu şirket ile inşaat alanında çalışıyoruz. Temiz su taşıma sistemleri üzerine Bursa’da faaliyet gösteren plastik boru fabrikamız bulunuyor. Bu firmamız tamamen ihracat odaklı çalışıyor. Dış ticaret firmamız var, ithalat yaptığımız. Kendi üretmediğimiz kağıtları ithal ediyoruz. Türkiye’de pazarlıyoruz.

Türkiye olarak bizim gelişmiş ekonomi- lerdeki kişi başına düşen ambalaj miktarını yakalamak için daha uzun yolumuz var. Pandemi süreci, bu açığı kapatmamız anlamında katkı sağladı. E-Ticaret sitelerinin devreye girmesi, insanların alışverişlerini online yapması bizim sektörümüze pozitif olarak yansıdı. Gelişmiş ülkelerdeki ambalaj miktarlarını yakalamamız konusunda hızlı yol almamızı sağladı pandemi süreci. Bununla birlikte sektör çok hızlı yatırım alıyor. Üretim olarak net fazlamız var. İhracat açısından da problem bulunmuyor.

SEKTÖRÜN TEMEL SORUNU HURDA KAĞIT

Sektörümüzün en büyük problemi hurda kağıdın Türkiye’de yeteri kadar olmaması. Toplanmaması demiyorum. Kahverengi kağıtta yüzde 80 oranında geri dönüşümümüz var. Yıllık 2,5 milyon ton hurda kağıt topluyoruz, satın alıyoruz. Ama Türkiye’de sektör üretimi 6 milyon tona gidiyor. Bu 7 milyon ton hurda kağıda ihtiyaç var demektir. Biz bu kadar kağıdı Türkiye’de bulamıyoruz. Hiç bir zaman da olmayacak. Hurda kağıdı maalesef Türkiye’de yeterince toplayamıyoruz. Aslında mevcut potansiyelimizi iyi kullanıyoruz ama üretim potansiyelimiz çok daha fazla olduğu için ham madde yetersiz kalıyor. Dolayısıyla hurda kağıt ithal etmek zorundayız.

Türkiye’de yıllık 2,5 milyon hurda kağıt toplanıyor. Pandemide kağıt ambalaja talep artsa da toplanan hurda kağıt miktarı aynı kaldı. Hatta pandemi sürecinde toplamada kayıp da oldu denebilir. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada atık toplamada kayıp yaşandı.

Bizim üretimimizin bir kısmı ihracata yönelik. Ürettiğimiz koliler, kutular yurt dışına ihraç ediliyor. Ancak ağırlık olarak yurt içi pazara yönelik üretim yapıyoruz. Satışımızın yüzde 90’ı yurt içine diyebiliriz. Dolaylı ihracat da gerçekleştiriyoruz. Yani ihracat yapan firmalara kutu, ambalaj tedarik ediyoruz.

İthalata getirilen kota sektörü nasıl etkiledi?

Biz ülke olarak dünya ortalamasının çok üzerinde yerli hurda kağıda para veriyoruz. Avrupalı bir rakibimiz 80 ile 100 euroya mal tedariki yapabilirken ben aynı ürüne 130-140 euro ödemek zorunda kalıyorum. Bu da bizi rekabette dezavantajlı konuma getiriyor. Kota gibi kısıtlamalar bizim maliyetlerimizi dünya ortalamalarının çok üzerine çıkarıyor. Gönül isterdi ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sektöre ilk olarak verdiği yüzde 80 oranı koruyalım. Böyle olsaydı bizim sektörümüz açısından çok daha iyi olacaktı. Gelecekte bunu mecburen yapacağız diye düşünüyorum. Yeni yatırımlar sonrası 1,5-2 milyon yeni kapasite gelecek önümüzdeki dönemde. Biz yüzde 50 kotayla zor üretim yaparken, yeni kapasitelerin devreye girmesiyle yaşama imkanımız çok olamayacak gibi.

İHRACAT KADAR İTHALAT HAKKI TANINSIN

Sektörümüz kapasitesinin yüzde 50’si oranında hurda kağıt ithal edebilme hak- kına sahip. Sektörümüz büyük oranda ihracata dönük üretim yapıyor. Yurt dışından getirilen, ithal edilen hurda kağıtlarda ihracat yapılan kısmın muaf tutulmasını Bakanlıktan talep ettik. İlgili bakanlıkların bu talebimize olumlu cevap vermesini umuyoruz. Biz şu an üretimde zorlanıyoruz.

Geri dönüşüm ekonomisi dünyada büyüyen ve gelişen bir alan. Türkiye’de de geri dönüşüm ekonomisi hızla gelişiyor. Türkiye, önümüzdeki dönemde kağıt konusunda önemli bir üretici olacaktır.

AR-GE İLE İTHALATI DURDURDUK

KMK Paper’ı diğer kağıt fabrikalarından ayıran bir özelliği AR-GE merkezinin bulunması. Bu AR-GE merkezi sektörümüzde bir ilk. Burada bir çok çeşit yeni ürün üretimi yaptık. Sektörümüz dışında daha farklı ürün gamına yöneldik. Kağıt sanayi rekabet yoğun bir sektördür. Daha az rekabetin olduğu, ithal ikamesi ürünleri ülkemizde üretmek üzere yoğunlaştık ve bunda da başarılı olduk. Alçı levha kağıdı ürettik. Daha önceden ülkemize ithal geliyordu bunlar. Bizim üretimiz sonrası son 3 yıldır ithalatı ciddi miktarda azaldı. Büyük bir pazar değil ama ülke için kazanç sayılır. Bunun dışında pizza kutularında kullanılan ara kağıtları üretiyoruz. Ayrıca kraft kağıt dediğimiz torba kağıt üretimi yaptık. Bu da daha önceden ithal ediliyordu. Bu üretimi yaparak ithalatı önlemiş ve ülke ekonomisine katkıda bulunmuş olduk. AR-GE çalışmalarımız devam ediyor.

fABRİKA ATIKLARI ENERJİYE DÖNÜŞÜYOR

Avrupa’ya nazaran ham madde konusunda dezavantajlı olsak da kendi enerjimizi üreterek bir nebze avantaj sağlamaya çalışıyoruz. Mümkün olduğu kadar da sıfır atık prensibiyle üretim yapıyoruz. Kendi enerjimizi üretmek için Kahramanmaraş’ta biyokütle santrali kurduk. Fabrikamızdan çıkan tüm atıklar bu tesiste enerjiye dönüştürülüyor. Dolayısıyla gerçek anlamda sıfır atık hedefini yakalamış oluyoruz. Karbon ayak izimizi de bu şekilde ciddi oranda azaltmış oluyoruz. Günde 97 ton yılda ise yaklaşık 34 bin ton fabrika atığı biyokütle santralinde yakılarak enerjiye dönüştürülecek.

60 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik üretilirken atıkar da bertaraf edilmiş olacak. Suyumuzu da kendimiz arıtıyoruz. Kimyasal arıtma yöntemiyle suyumuzu, Bakanlığın kriterlerine uygun şekilde deşarj ediyoruz. Üretilen kağıt tonajına gore minimum su kullanmaya çalışıyoruz. Atık suyumuzun bir kısmını tekrar fabrikamızda kullanıyoruz. Ülkemizde çöp alanlarına giden atık kağıt miktarını azaltmakla ve ülke ekonomisine kazandırmakla beraber yılda 4 milyona yakın ağacın da kesilmesine engel olmaktayız.

SIfIR ATIK PROJESİ ÇOK ÖNEMLİ

Türkiye, çevre ekonomisine gelişmiş ülkelere nazaran çok daha fazla sahip çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan bu konuda öncülük etti. Sıfır Atık Projesi başlatıldı. Çok doğru bir proje. Sektörümüz için çok önemsiyoruz. Tabiata giden her ambalaj ürününü biz kayıp olarak görüyoruz. Bunları geri dönüştürme derdinde olmalıyız. Bu projenin başarılı olması insanları bilinçlendirerek mümkün olabilir. Ülkemizdeki her insan doğamıza sahip çıkmalı. Biz de sektör olarak elimizden geleni yapıyoruz. KMK Paper olarak da yıllardır bu konuda adımlar attık. Özellikle çocuklarımızın bilinçlendirilmesinin önemine inanıyoruz. Fabrikalarımızı gezdirdiğimiz çocuklara üretimi, geri dönüşümü gösteriyoruz.

Geri dönüşüm konusunda Avrupa belediyeleri çok aktif. Belediyeler bu konuda sorumluluk alıyor. Belediyenin görevi bu dönüşüm sağlayabilmektir. Bunun içinde ceza mekanizması kurmuşlar. Organik atıkların içerisinde ambalaj atığı atan ev halkına mutlaka ceza kesilir. Bu cezayı yiyen vatandaşlar ikinci defa aynı hatayı yapmazlar. eğer bu hatayı sürdürürlerse o vatandaşın çöpü alınmaz. Belediyeler bu onuda yaptırım gücü en fazla olan birimlerdir.

The post Ham Madde Yetersiz; Hurda Kağıt İthal Etmek Zorundayız appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/ham-madde-yetersiz-hurda-kagit-ithal-etmek-zorundayiz.html/feed 0 2369
Ulaşım Optimize Edilecek Karbon Ayak İzi Azalacak https://geridonusumekonomisi.com.tr/ulasim-optimize-edilecek-karbon-ayak-izi-azalacak.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/ulasim-optimize-edilecek-karbon-ayak-izi-azalacak.html#respond Tue, 02 Mar 2021 08:40:31 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2306 Ulaşımı optimize ederek şehirlerdeki karbon ayak izimizi en aza indirebilir miyiz?

The post Ulaşım Optimize Edilecek Karbon Ayak İzi Azalacak appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Kargo araçları, şehir içi dolmuşlar, taksiler, iş yeri servisleri, marketlere sebze ve meyve taşıyan araçlar her saat şehrin yollarında… Metropol yaşamının olmazsa olmazı bu araçlar, ihtiyaçlarımızı karşılarken aynı zamanda karbon emisyonunun önemli bir kısmını doğaya salmalarıyla küresel ısınmanın da ana tetikleyicisi. Peki ulaşımı optimize ederek şehirlerdeki karbon ayak izimizi en aza indirebilir miyiz? İSBAK’tan tanıdımız Muhammed Alyürük, işte bu büyük proje için çalışıyor ve nasıl olabileceğini anlatıyor.

United Group – Teknoloji Grup Başkanı Muhammed Alyürük

İstanbul dünyanın en önemli metropol kentlerinden bir tanesi ve her metropol kent gibi bu şehir de küresel ısınmaya yol açan fosil yakıtların sebep olduğu karbon salınımını artıran bir merkez. Dolayısı ile İstanbul gibi bir şehrin karbon ayak izini en aza indirmek diğer metropoller için de iyi bir örnek olabilir.

Peki bu nasıl olacak? Şehirde her türlü ulaşımı optimize etmek, ana taşıma faaliyetlerinin bir datasını çıkartmak ve bu veriye göre en çok ürünü ve insanı en az enerji ile taşımak…. İşte sihirli formül bu. Kargo araçlarını, meyve-sebze taşıyan araçları, yolcu taşıyan minibüsleri ve hatta işyerlerine çalışanlarını taşıyan servisleri… Bunca karmaşık ulaşım ve lojistik faaliyetini optimize etmek mümkün mü?

“Elbette mümkün” diyor, Muhammed Alyürük bu soruya. Zira Türkiye’nin yerli bilişim ve elektronik şirketlerini bünyesinde bulunduran United Grup bir süredir geliştirdiği çözümler ile şirket servis operasyonlarını optimize ediyor. Şirket servisleri optimize edilebiliyorsa, neden diğer yolcu taşıma ve lojistik araçları optimize edilmesin ve neden taşımacılık tamamen elektrikli araçlarla yapılmasın? Lakin birçok farklı şirket ve şahıs işin içindeyse bu nasıl mümkün olabilir ve başarıldığında karbon ayak izimizi ne kadar azaltabilir? İşte bu soruların cevaplarını Muhammed Alyürük versin.

Daha önce İBB’nin akıllı şehirler üzerine çalışan iştiraki İSBAK’tan tanıdığımız Muhammed Alyürük, United Group Teknoloji Grup Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi oldu. Üzerinde çalıştıkları projeleri büyük bir heyecanla anlattı. O anlattıkça biz daha büyük bir heyecana kapıldık. Geleceğin şehirleri nasıl şekillenecek, gelin bilim kurgu filmi gibi bir röportajı birlikte okuyalım!..

ŞEHİRLERDE MİKROMOBİLİTE ÇÖZÜMLERİNE ODAKLANDIK

Biz sizi İSBAK’tan tanıyoruz. Teknoloji şirketlerinize, tecrübe ettiğiniz şehir teknolojileri alanından ne gibi deneyimlerinizi taşımış oldunuz?

Öncelikle grup şirketimiz Mahrek Teknoloji olarak geçmiş dönemde uzmanlaştığımız ve yoğun tecrübemiz olan akıllı şehirler ve şehir yönetimi için ihtiyaç duyulan projeleri çok yeni uygulamalar ile hayata geçirmeye odaklanmış durumdayız. Şirketlerimizi, bu dönemde birer sistem entegratörü olmaları hedefi ile modelleyerek bulundukları faaliyet alanlarında yeni iş birliktelikleri ile güçlendirmeyi planlıyoruz. Zira teknoloji grubumuz, şirketlerimiz yanında sturtup, KOBİ ve sektörümüzdeki uzman şirketler ile yeni büyük projelere imza atarak büyümeye devam edecek. Öncelikle Ortem’in otomotiv ve savunma sanayii alanında faaliyetlerini artırmasını hedefliyoruz. Ülkemizin yerli otomobili TOGG ile önemli iş birlikteliklerine imza attık, milli otomobilimizin belirli elektronik modüllerini Türk Mühendislerinin emeği ile tasarlayıp yerli ve milli olarak üreteceğiz.

ODAĞIMIZ ULAŞIM

Şehirlerimiz ile ilgili de çok yenilikçi, ses getirecek projeler geliştirmeye devam ediyoruz. Şu anda odağımıza; başta mikromobilite, elektrikli ve otonom araçlar olmak üzere ulaşımı almış durumdayız. Geçtiğimiz günlerde Ulaştırma Bakan- lığımız şehirlerde mikromobilite çözümlerinin kullanımı, yani scooterların, elektrikli bisikletlerin kullanımı, paylaşım servislerinin hayata geçirilmesi üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Biz de bahsettiğim elektrikli araçlar ve akıllı şehir çözümleri başlığı altında mikromobilite çözümlerinden başlayarak yavaş yavaş ulaşım alanında kullanılacak bu tarz araçların yerli ve milli olarak ülkemize kazandırılması üzerine faaliyetler gösteriyoruz. Burada bahsettiğim konu; yurtdışında üretilmiş hazır çözümleri, scooter ve bisikletleri ülkemize getirip şehirlere dağıtmak şeklinde değil. Biz şehrin yoğunluğunu azaltacak, özellikle son kilometre kullanımı için büyük ihtiyaç olan daha çevreci araç ve lojistik teknolojilerinden bahsediyoruz. Bu konuda da yeni bir şirket yapılanmamız olacak ve ülkemizde ilk defa milli otomotiv mühendisliği ile elektrikli platform araçları ile kargo taşımacılığı gibi alanlarda faaliyet gösterecek milli elektrikli kargo bisikletlerinin üretimi üzerine çalışmalar gerçekleştireceğiz. Lojistik alanında bu araçlara özel optimizasyon yazılımları ile çalışan uçtan uca lojistik operasyon platformu oluşturacağız. Filo yönetimi, araç takip sistemleri alanındaki tecrübemiz, sahada yönettiğimiz on binlerce araçtan elde ettiğimiz veri ve farklı uzmanlıklara sahip teknoloji şirketlerimizin çalışmaları ile şehirlerimizde yeni bir taşımacılık sistemini hayata geçiriyor olacağız.

Bu süreç ile ilgili araştırmalarımız sonrası ilk tasarım çalışmalarımızı tamamlayarak pilot üretimlerimize odaklanmış durumdayız. Nasıl milli otomobilimiz TOGG, ülkemiz için büyük bir öneme sahip ve ülkemizin otomotiv sanayinin geleceği ise biz de elektrikli araç teknolojisi ile bir milli bir platform üreteceğiz. Bu platform yüzde yüz elektrikli olacak. Bu platform üzerinde isterseniz kısa mesafedeki bir kargo taşımacılığı, isterseniz kısa mesa- fedeki yolcu taşımacılığı, bir tarım aracı, askeri bir araç ya da nasıl bir fonksiyona ihtiyacınız varsa bunu yerleştirip kullanabilir olacaksınız.

Teknoloji şirketlerimiz ile burada imza atmaya çalıştığımız dönüşüm; bugün dünyada trend olmuş paylaşım servisleri ve ulaşım hizmetinin servis olarak alınabildiği çözümlerin üretilmesi ve geliştirilmesine dayalı, karbon ayak izini ortadan kaldıran elektrikli araçların şehirlerin her alanında kullanımını sağlamak. Şehirde ihtiyaç duyduğunuz her anda size mobilite sunacak farklı elektrikli araçlar ile ihtiyacınızı karşılayacak, ana toplu ulaşım hatları arasındaki bağlantı dahil olmak üzere, kapıdan–kapıya ulaşım ve taşımacılığın çevreci, kolay, yaygın ve sürdürülebilir çözümleri ile yanınızda olacağız.

DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA HIZLI KARGO TAŞIYACAĞIZ

İşin kargo bölümünü sorayım. Şu an birçok kargo şirketi var ve bütün bu kargo şirketlerini tek çatı altında toplamak mümkün olacak mı ve neden bu sistemi tercih etsinler?

Neden etmesinler? Şayet biz onlara, optimize edilmiş bir kargo dağıtımı sistemi kurabilirsek, daha az maliyetle, daha fazla paketi, daha hızlı taşımalarını sağlarsak, yakıt-araç ve personel giderlerini en aza indirebilirsek, neden tercih edilmesin?

Şehirlerimizde taşımacılık yapan yüzbinlerce araç hareket ediyor. Yolcu taşımak için, öğrenci-işçi taşımak için veya ürünleri bir noktadan bir noktaya ulaştırmak için. Şu an geliştirdiğimiz elektrikli araç platformu dışında bir diğer hedefimiz de mevcutta çalışan veya taşıma yapan kargo ve servis araçlarının yüzde 20-25 oranında verimlilik sağlayacak, taşıma sürelerini azaltarak seyahat sürelerini optimize edecek, operasyonel mükemmellik ve verimlilik oluşturan bir uygulama. Amacımız koltuk paylaşımından, rota optimizasyonu, taşımacılık yapan servis araçlarının sayısını azaltan ve müşterinin, personelin konforunu sağlayabilecek olan bir çözüm. Bu konuda aktif olarak birçok şirkete de işyeri servisleri hususunda hizmet veriyoruz. Pandeminin etkisi ile çözümlerimize yeni eklentiler de yaptık. Servislerimizde personel kartlarını okuyabilecek bir okuyucumuz var. Eğer bir personel COVID-19 teşhisi ile bildirilirse -o gün serviste olanlar kimlerdi- bilgisini tek tek arayıp bulmak yerine, sistem otomatik olarak gittiği güzergahlarda kimler yolculuk yaptıysa onun raporunu verebiliyor. Yine geliştirdiğimiz akıllı bileklikler ile istenirse personel takibi ve iş yerinde temaslı olunan personelin de tespiti sistem üzerinden gerçekleştirilebiliyor.

PİLLER NASIL İMHA EDİLECEK?

Bahsettiğiniz elektrikli araçlar bölümü çok ciddi. Küresel ısınmaya yol açan karbon ayak izi konusunda çok ciddi bir adım gibi görünüyor. Benim merak ettiğim bir şey var. Bu elektrikli araçlar arttığı zaman kişi başına düşen elektrik kullanma miktarı da artmış olacak. Bu durumun karbon ayak izi artımına yol açmaması konusunda bir öneriniz var mı?

Alternatif enerji kaynaklarına yönelik ülkemiz çok ciddi yatırımlar yapıyor. Güneş enerjisinin kullanılması, rüzgar enerjisinin kullanılması vs. Alternatif enerjinin kullanılması çok mümkün. Karbon ayak izi oluşturduğumuz doğaya zarar veren dizel yakıtlar, benzinli yakıtları elde edip daha sonra onları doğaya salıp sonrada ürettiğimiz bu kirliliği bertaraf etmek için tükettiğimiz enerji ile, alternatif enerji kaynaklarından elde ederek elektrikli araçlarda kullandığımız elektrik arasında dağlar kadar fark var diyebilirim. O yüzden elektrikli araçlar geleceğin olmazsa olmazları. Teknoloji şu anda nerede tıkanıyor? Pil teknolojisinde tıkanıyor. Uzun mesafelere gidebilmek için ihtiyaç duyulan kapasite, hızlı şarj özelliği gibi ihtiyaçlar şu anda teknolojide en önemli darboğaz. Çok yakın gelecekte onlar da aşılacaktır. Özellikle Norveç, Danimarka gibi ülkeler 2025 yılı itibari ile şehirlerinde fosil yakıtlı araçlar kullanmayı tamamen yasaklayacaklar. Birçok ülkede sürdürülebilir şehir çalışmaları var. Buna en basit örnek olarak planlama çalışmaları 12 yıldan fazla sürmüş olan Stockholm Royal seaport projesi gösterilebilir. Proje genelimde bölge içerisine şu an fosil yakıtlı araçlar girmiyor. Çöp kamyonu gibi zorunlu ihtiyaç gibi görünen hizmet araçları da girmiyor. Her binanın önünde konumlandırılmış olan vakumlu çöp toplama sistemi var. Bunlar şehrin dışındaki çöp toplama merkezine gidiyor. Evinizin önünde bulunan bu merkezi atık toplama sistemi kendinize ait olan şehir karınız ile kapağını açıyorsunuz, atılan atıklar vakum sistemi ile otomatik olarak transfer edilerek şehrin dışındaki atık toplama merkezine gönderiliyor.

Bahsettiğimiz bu örnekte olduğu gibi gelecekte şehirlerimizde karbon ayak izinin azaltılması için çok farklı uygulamalar ile karşılaşacağız. Low Emission Zone (Düşük Emisyon Bölgesi) uygulamaları , sıkışıklık yönetimi gibi uygulamalar kullandığımız araç teknolojilerinin elektrikli araçlara değişimini destekleyecek. Elektrikli araç kullanımının artması ile de bu gün çok gündemimizde olmayan elektrikli araçların atık pillerin de imha sorunu ile karşı karşıya kalacağız. Piller kullanım sırasında herhangi bir zarara yol açmasa da, kullanımı bittikten sonra diğer atıklar ile beraber bertarafa tabi tutulursa, dış kaplarının delinme olasılığı oluşuyor. Bu da içerdikleri metal ve kimyasal maddelerin toprağa ve suya karışmasına ve çevreyi kirletmesine yol açıyor. Aynı zamanda içerdikleri cıva ve kadmiyum gibi ağır metaller besin kaynaklarına karışarak insan ve çevre sağlığına da zarar verebiliyor. Bu sebeple de pillerin geri dönüşümü ve kazanımı için önemli regülasyonların düzenlenmesi ve buna yönelik altyapı çalışmalarının yapılması kaçınılmaz bir gerçek. Dediğim gibi elektrikli araç kullanımının artışı ile pil geri dönüşümü şehirlerimizin çözmesi gereken önemli sorunlardan bir tanesi olacak. Bizler de yakın gelecekte karşımıza çıkabilecek tüm bu gibi problemlere karşı geri dönüşümde de açığa çıkmamış alt yapı ihtiyaçlarını bugünden sağlamak üzere faaliyetlere odaklanıyoruz.

The post Ulaşım Optimize Edilecek Karbon Ayak İzi Azalacak appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/ulasim-optimize-edilecek-karbon-ayak-izi-azalacak.html/feed 0 2306
Şehir Madenciliği Ülkeye Yılda 7 Ton Altın Kazandırabilir https://geridonusumekonomisi.com.tr/sehir-madenciligi-ulkeye-yilda-7-ton-altin-kazandirabilir.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/sehir-madenciligi-ulkeye-yilda-7-ton-altin-kazandirabilir.html#respond Wed, 24 Feb 2021 12:08:26 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2258 elektronik atıkların değerli metaller ve nadir toprak elementleri barındırdığını, ülkeler için aslında stratejik önem taşıdığına işaret ediyor.

The post Şehir Madenciliği Ülkeye Yılda 7 Ton Altın Kazandırabilir appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Exitcom’un kurucusu Murat Ilgar, Türkiye’deki tüm elektronik atıkların ayrıştırılması durumunda ülkenin yılda 7 ton altın kazanabileceğini söylüyor. Ilgar ayrıca 28 ton gümüş ile tonlarca bakırın, atıklarla birlikte çöpe gittiğine dikkat çekiyor. Ilgar, elektronik atıkların değerli metaller ve nadir toprak elementleri barındırdığını, ülkeler için aslında stratejik önem taşıdığına işaret ediyor. Ilgar ayrıca e-atıklarla birlikte bilgi güvenliğinde oluşan risklere de dikkat çekiyor.

Exitcom Kurucusu Murat Ilgar

Türkiye’nin ilk elektronik atık geri dönüşüm firması Exitcom, Kocaeli Kartepe’deki tesislerinde her türlü elektronik atığın dönüşümünü yapıyor. Buzdolabından florasana, tonerden bilgisayara kadar tüm atıklar otomatik makinelerde ayrıştırılıyor. Daha önce toplanıp yurt dışına gönderilen piller de Türkiye’de sadece bu tesiste geri dönüştürülüyor. Exitcom’un bir başka önemli hizmeti ise kişisel verileri barındıran elektronik materyallerin Avrupa standartlarında imha edilmesi.

Exitcom’un tesisinde otomasyonun sağlandığı makineli sistem ile e-atıklardaki maden, demir, metal, cam, plastik gibi parçalar tam olarak ayrıştırılarak en küçük yapısı elde edilmekte. Bu tesisi kuran Murat Ilgar ile Geri Dönüşüm Ekonomisi için konuştuk. İşte Ilgar’ın, Exitcom’un faaliyetlerine ilişkin açıklamaları ve geri dönüşüm sektörüne yönelik değerlendirmeleri…

Türkiye’nin ilk elektronik atık geri dönüşüm firmasıyız. Türkiye’de 1 milyon tona yakın elektronik atık var. Avrupa’da 13 milyon ton, dünyada da 53 milyon ton atık var. Ancak Türkiye’de yeteri kadar atık toplanmıyor. Elektronik atık açısından ham madde sorunu var. Bizim tesisimiz haftada bir gün çalışıyor. Florasanda bir gün, tonerde bir gün çalışıyoruz. Lamba dönüşümünde tek uygun tesis bizimkisi.

PİL GERİ DÖNÜŞÜMÜ YAPIYORUZ

Türkiye’de 10 bin ton pil toplanması gerekiyor aslında. Ancak geçen sene 750 ton toplanabildi. Bu sene bunun da yarısına düştü. Pil toplama sistemimizde sıkıntı var. Pil toplama sistemi okullar üzerine kurulmuş. Pandemi oldu okullar kapandı, sistem çöktü. Almanya’da pandemi süresince atık getirme merkezleri boş kaldı. Ama yasaklar kalkınca atık getirme merkezlerinin önünde uzun kuyruklar oluştu.

Atıkları toplayıp biriktirip toplama merkezine götürüyorlar. Türkiye’de pandemi sürecinde piller ve diğer elektronik atıklar nereye gitti? Hepsi çöpe gitti. Lityum piller için tesis kurduk. Ama atık toplanmadığı için sıkıntı yaşanıyor. Atık var ama toplanmıyor. Pil geri dönüşümü yapıyoruz ama ham madde yok. 50 ton ancak topluyoruz. Türkiye’deki geri dönüşüm firmalarından pil çıkmıyor. Bize laptop geliyor pil çıkıyor. Telefon pili çıkıyor. Atık pil ve elektronik atıklarla ilgili yetkilendirilmiş kuruluşları arayıp sorun bakalım, kaç tane geri dönüşüm firmasından pil çıkıyor diye. Geri dönüşüm firmalarındaki lambalar, tonerler, monitör camları ne oluyor? Kendi içimizde de düzgün çalışmıyoruz.

Türkiye’deki pillerin geri dönüşümünü biz yapıyoruz. Pillerin yüzde 70 kadarı alkali olanlar geri kalanları lityum ion, kadmiyumlu ya da civalı pillerdir. Tehlikeli olanları depolama sahalarına gönderiyoruz. Alkali pilleri ise dönüştürüyoruz. İçlerindeki mangan ve çinkoyu ayırıyoruz.

Lityum ion pilleri ile ilgili iki ayrı projemiz var. ARGE tesisi kurduk, üniversitelerle çalışıyoruz. Yerli lityum ion araç pillerinin ham maddesini yapmayı planlıyoruz. Yurt dışına bağlı kalmadan yerli araç pillerini ülkemizde üretmeyi hedefliyoruz.

ŞEHİR MADENCİLİĞİNE ODAKLANMAK GEREKİR

Türkiye’deki bütün elektronik atıklar geri dönüştürülse 7 ton altın çıkar. Bunun 4 misli gümüş 10 misli bakır çıkar. Türkiye’de dağlardan topraklardan 27 ton altın çıkarılıyor. O kadar uğraşmaya gerek kalmadan elektronik atıklar dönüştürülerek altın toplamak mümkün. Belçika’da bir firma elektronik atıklardan 100 ton altın çıkarıyor. Yatırım yapmak için ham maddenin toplanması lazım yani. Bunu toplayamıyoruz. GEKAP’tan bu bakımdan umutluyuz. GEKAP yürürlüğe girince atık sektörü gelişecektir.

Devlet şu anda şehir madenciliğine aşırı derecede önem veriyor. Bu bakımdan elektronik atıkların içerisindeki değerli metallerin ayrıştırılması çok önemli. Bu, Türkiye’nin de çok ciddi oranda gündeminde. Elektronik atıklarda bir çok maden bulunmaktadır. Mesela cep telefonlarının içerisinde altın, gümüş, bakır, paladyum, indium gibi değerli madenler bulunmakta. Neodimyum mıknatıslar var mesela, çok önemli. Elektrikli otomobil pili ya da rüzgar türbini kurmak için bu neodyum mıknatısına ihtiyaç var. Bu değerli metaller Türkiye ekonomisi için de çok önemli.

Türkiye ham maddeye aç bir ülke. Bu bakımdan toplama çok önemli. Florasan ve toner yatırımlarını biz devlet destekli kurduk. Devlet desteği olmasa bu yatırımlar yapılmazdı. TÜBİTAK, KOSGEB, Kalkınma Ajansı ciddi destekler verdiler ama destekten sonra bu işleri büyütüp geliştirmek gerekir. Ama atık toplanamadığı için üretim yapamıyoruz, geliştiremiyoruz. GEKAP’ta toplanan paraların bir kısmı belediyelere ve geri dönüşüm sektörüne aktarılırsa olayın rengi değişecektir. Atık toplama sistemi gelişirse yatırım artacaktır. GEKAP ile birlikte sektör canlanacaktır.

Şu an geri dönüşüm sektörüne yatırım yapan bir tane bile firma yok. Halbuki geri dönüşüm sektörüne verilecek destekle çevre kirliliğini önlemiş olursun. İstihdamı artırmış olursun. Ekonominin gelişmesi için ham maddeyi geri dönüşümle yeniden kazanmak gerekiyor.

GEKAP’ı herkes tam olarak bilmiyor. Nasıl uygulanacağını henüz bilmiyoruz. Geri dönüşüm yükü ağırlıklı olarak belediyelerin üstünde. Geri dönüşüm uzun vadede topluma, ülkeye kazandıracaktır. Atığı toplayıp işlersen bir çok sektör harekete geçer ve gelişir. İstihdam da artar, işsizlik azalır. Geri dönüşüm sektörüne yatırım yapmak isteyen çok firma var. Sektöre destek olunursa büyük yatırımlar gelecektir.

Sıfır atık için şöyle yapılmalı: Bir; atık kaynağında toplanmalı. İki; atık geri dönüştürüldüğü zaman da sıfır atık çıkmalı. Sistem böyle olmalı. Belediye atık getirme merkezleri kuracak, evden kaynağından atıkların toplaması konusunda üretici firmaların da destek vermesi gerekecek. Sektördeki sıkıntı şu: Çok geri dönüşüm firması var ama atık az. Az toplanıyor.

EVLERDEN ELEKTRONİK TOPLANABİLİR Mİ?

Evlerden elektronik toplanmasına ben karşıyım. Benim maliyetimi karşılamıyor evden toplamak. Atık getirme merkezlerinin sayıları artırılmalı. Zincir marketlerde toplama noktaları oluşturulmalı. Evlerden ise büyük makineler toplanabilir, bunların maliyetini de üretici firmaların karşılaması gerekir. “Eskiyi getir yeniyi götür” tarzı kampanyalar yapılmaya devam edilmeli.

Elektronik atıkların değerli olduğunun insanlara anlatılması lazım. Bu atıkların tehlikeli, çevreye zararı olduğu anlatılmalı.

KİŞİSEL VERİLER RİSK ALTINDA

Elektronik atıkların bazılarında önemli veriler hala durmakta. Bunlar çok önemli. Kişisel verilerin imhası konusunda standart eksikliği var. Ciddi bir açık var. Bakanlığa, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na bilgi verdim. Türkiye’de kişisel verilerin doğru düzgün imha edilmediğini belirttim. Bağıra bağıra söyledim, hiç kimse beni dinlemedi. Kişisel veriler Avrupa standardında imha edilse bilgi güvenliği gibi yeni bir sektör doğabilir. Hiçbir banka, kamu kurumu, özel kuruluş kağıtlarını kafasına göre hurdacıya veremeyecek. Türkiye’de bir çok firma bilgilerini düzgün imha etmiyor.

Dijital ortamdaki verilerin imhası bir nevi geri dönüşümü çok önemli aslında. Bununla ilgili özel bir yazılım geliştirilmesi gerekiyor. Bir bilgisayar çöpe atılacağı zaman akredite programla silinmesi gerekir. Bilgisayarların geri dönüşüme tabi tutulup imha edilmesi aşamasında da bir açık söz konusu. Firmalar, kurumlar ellerindeki verileri standardı olmayan yerlerde imha ettirdiklerini düşünüyorlar ama bu konuda risk söz konusu. Kişisel Verileri Koruma Kurumu bu alanda denetim yaparsa nasıl bir risk, nasıl bir açık olduğu ortaya çıkacaktır. Kişisel verileri içeren evraklar gelişigüzel imha ediliyor. Çöplerde kişisel verilerimizi içeren evraklarla karşılaşmak mümkün. Bu alanda denetimler yetersiz.

The post Şehir Madenciliği Ülkeye Yılda 7 Ton Altın Kazandırabilir appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/sehir-madenciligi-ulkeye-yilda-7-ton-altin-kazandirabilir.html/feed 0 2258
Sınırlı Kaynakların Yönetilmesi Süreci Önemli https://geridonusumekonomisi.com.tr/sinirli-kaynaklarin-yonetilmesi-sureci-onemli.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/sinirli-kaynaklarin-yonetilmesi-sureci-onemli.html#respond Sat, 20 Feb 2021 10:42:30 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2249 Sıfır Atık Projesi’nin başarıya ulaşabilmesi için toplum katılımına dikkat çekti.

The post Sınırlı Kaynakların Yönetilmesi Süreci Önemli appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı (UCLG-MEWA) Genel Sekreteri Mehmet Duman, Sıfır Atık Projesi’nin başarıya ulaşabilmesi için toplum katılımına dikkat çekti. Duman’ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle…

Mehmet Duman / Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya BölgeTeşkilatı (UCLG-MEWA) Genel Sekreter

Siz çalışmak için çok farklı ülkelerde bulunmuş birisiniz; özellikle Türkiye’deki çevre ve atık yönetimi ile o ülkelerdeki çevre yönetimi arasında nasıl farklar görüyorsunuz? Sizce atık nedir? Kâğıt plastik birer atık mıdır? Değil midir?

Şimdi her şeyden önce atık, kullanılan bir maddenin o işle ilgili kullanım süresi bittiğinde bir başka üründe, bir başka yerde, bir başka zeminde kullanılmasıyla ilgili yeni bir başlangıçtır. Yani her atık yeni bir ham maddedir. Yeni bir ürünün ham maddesidir. Ben dünyaya böyle bakıyorum. Sayın Hanımefendi’nin önderliğinde başlatılan Sıfır Atık Projesi çok önemli bir proje. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu önce kendi bünyesinde başlattı. Bu proje neticesinde her insan evdeki atıklarını ayrıştırarak bir başkasına teslim ederse, bu atıkların yeni bir ürüne dönüştürülmesi daha kolaylaşır. Bir kâğıt bir sıvıyla beraber atıldığında form değiştirdiği için geri kazanımı zorlaşır. Cam ürünlerini bir başka maddeyle beraber koyduğumuz- da o ürünlerin tekrar kullanılabilirliği için daha fazla enerji harcamamız gerekir ki bu da daha fazla enerji kaybı demektir. Tabii, doğa için çok daha büyük tehlike arz eden atıklar da var. Örneğin, bir pil suya karıştığında büyük bir su kütlesinin kullanılamaz hale gelmesine yol açıyor. Şimdi bu durumda bizim, pilleri ayrı toplamayla ilgili özel bir gayretin içerisinde olmamız lazım.

Atıklar için yeni ham madde diyorsunuz. Neden atık değil de “yeni ham madde” bunlar?

Atılan o madde yeni bir ürüne dönüştürülüyor. Mesela araba lastiklerini alıyorsunuz, dışını sıyırmak suretiyle o kısmı park ve bahçelerde yürüme alanları olarak kullanabiliyorsunuz. İşte size ham madde. Bunu yapan teknolojiler var, bunu yapan makinalar var ve şimdi bu makinalar da Türkiye’de üretilmeye başladı. Bu makinalar sayesinde parklara yürüyüş parkurları yapılabilir. Orada insanlar sabah sporunu ve akşam sporunu yapsınlar; yaşlılar, gençler, kadınlar, çocuklar oralarda vakitlerini geçirsinler. Hem sağlığımız açısından sağlıklı toplum, sağlıklı nesil elde etmiş oluruz hem de çocuklarımız bedensel gelişimlerini doğru tamamlamış olurlar. Dolayısıyla hiçbir şeyin atılmaması lazım. Tamamının yeni bir maddeye dönüştürülmesi, yeni bir madde olarak görülüp ekonomik değeri olduğunun hatırlanması gerekir.

Peki sizin UCLG-MEWA olarak Türkiye’de başlatılan Sıfır Atık Projesi’ni Orta Doğu ve Batı Asya Bölgesi’nde yaygınlaştırma gibi planlarınız veya önerileriniz var mı?

Küresel ölçekte artış gösteren nüfus elbette doğal kaynakların hızla tüketilmesine neden oluyor. Artan ihtiyaçlara cevap verme noktasında sınırlı kaynakların yönetilmesi süreci daha da önem kazanıyor. Örneğin, her konuda sürdürülebilirlik vurgusu yapılıyor. Kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması için de atıkların geri kazanımı çok önemli. Türkiye bu manada bölgede öncü ülke konumunda. Bizler de bu çalışmaların kentler arası işbirliği yoluyla yaygınlaştırılmasına gayret ediyoruz.

Bununla alakalı bir anımı paylaşayım: Lübnan ziyaretimizde plastik atıklarla ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu gördük. Sayın Kadir Topbaş’ın İBB başkanı iken Beyrut’ta karşılaştığı bir olay vardı. Lübnan’daki atıklarla ilgili halk ayaklanıyor, belediyeyi basıyor, gösteriler yapıyordu. Bu da atık yönetiminde yaşanan sorunların halk üzerindeki yansımasına bir örnek. Meselenin çözülmesi için belediye, konuyla ilgili İBB’den destek talebinde bulundu ve bunun ardından ekip- ler ertesi sabah Lübnan’a gittiler.

BM’nin 2030 Gündemi arasında yer alan 17 hedeften biri de sorumlu üretim ve tüketim konusuna eğiliyor. Yani insanların tüketeceği ölçüde üretmelerini teşvik ediyor. Aslında tüm dünyada insanların tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesine yönelik yapılmış bir çağrı bu. Plastik sektörü de diğer sektörlerde olduğu gibi insanların taleplerine göre şekilleniyor. Bu nedenle plastiğin zararlarından bahsediyorsak, burada yapılması gereken şey insanların çevre dostu ürünlere olan talebinin arttırılması.

Uluslararası alanda atık yönetimi ile ilgili takip ettiğiniz çalışmalar var mı?

Bizim altı komitemizden bir tanesi Çevre Komitesi. Şu anda Çevre Komitesi Başkanlığını Balıkesir Büyükşehir Belediyesi yürütüyor; biz de burada sekretarya hizmetini veriyoruz. Komite çalışmalarımız kapsamında, özellikle mültecilere ev sahipliği yapan belediyelerde atık yönetimine ilişkin eğitim programları gerçekleştirdik. Tabii bunu yaparken tematik alanlarda çalışan uluslararası kurumlarla da iş birlikleri gerçekleştirdik. Bunun yanı sıra, akademik iş birliğine de önem veriyoruz. Komite başkanı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, akademisyenlerin uzmanlık desteğiyle bölgede çevre konusuna giren tüm alt başlıklarla ilgili çalışmalar yürütüyor. Bizler de sekreterya olarak düzenlediğimiz söyleşiler ve yayınladığımız raporlar, kitaplar, dergiler aracılığıyla bu çalışmalarımızı tüm dünyaya ulaştırmaya gayret ediyoruz.

The post Sınırlı Kaynakların Yönetilmesi Süreci Önemli appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/sinirli-kaynaklarin-yonetilmesi-sureci-onemli.html/feed 0 2249
Bilinçli Vatandaş Sürdürülebilir Gelecek https://geridonusumekonomisi.com.tr/bilincli-vatandas-surdurulebilir-gelecek.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/bilincli-vatandas-surdurulebilir-gelecek.html#respond Sat, 20 Feb 2021 10:00:47 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2246 ABB Genel Sekreteri Süreyya İşeri ile atık yönetimi, geri dönüşüm ve sıfır atık ile ilgili birliğin politikalarını konuştuk.

The post Bilinçli Vatandaş Sürdürülebilir Gelecek appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Akdeniz Belediyeler Birliği, 78 üye belediyesi olan bir kamu kuruluşu. Birlik, belediyeler arası koordinasyon sağlanması, beldelerin tanıtımına öncülük ve ortaklık edilmesi, eğitim programları uygulanması gibi birçok faaliyet yürütüyor. ABB Genel Sekreteri Süreyya İşeri ile atık yönetimi, geri dönüşüm ve sıfır atık ile ilgili birliğin politikalarını konuştuk.

Süreyya İşeri-Akdeniz Belediyeler Birliği Genel Sekreteri

Akdeniz’de yürütülen geri dönüşüm ve sıfır atık çalışmalarından bahsedebilir misiniz? Önceki dönemlere kıyasla atık üretimi, atık toplama, geri dönüşüm oranlarında ne gibi değişiklikler oldu?

Akdeniz Belediyeler Birliği olarak, üyelerimizin ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapmaya ve projeler geliştirmeye çalışmaktayız. Birlik kapsamında gerçekleştirdiğimiz saha çalışmaları sonucu tespit ettiğimiz sorunlara yönelik bilgilendirmelerde bulunarak, deneyim paylaşımlarını sağlamaktayız. Elbette ki önceki dönemlere kıyasla atık üretimi, atık toplama ve geri dönüşümde büyük ilerlemeler kaydedilmektedir ve bu konu birlik çalışma alanlarımız arasında önceliklidir. Vatandaş sürdürülebilir gelecek adına daha bilinçli ve farkındalık da artmış durumda. Bu konuda yerel yönetimlerimiz ellerinden gelen gayreti göstermekte, stratejik planlarında yer vermekte, bütünsel yaklaşım geliştirmekte, projeler yapmakta, bilinçlendirme toplantıları düzenlemekte ve iyi uygulamalara yönelik çalışmalar ortaya çıkarmaktalar. Devletimiz bu konuda gereken hassasiyeti gerek basın yoluyla gerek iyi uygulama örneklerini yaygınlaştırmakla aynı zamanda maddi olarak da desteklemektedir.

Atık konusu, tüm insanlığın sorumluluğu olmakla birlikte, günümüzde daha çok kentleri yöneten yerel yönetimlerin ve belediyelerin sorumluluğunda bulunmaktadır. Kentsel katı atık miktarı; nüfus artışı, sanayileşme ve hızlı şehirleşmeye bağlı olarak dünyada ve ülkemizde sürekli yükselen bir ivme göstermektedir.

Katı atıkların toplanması, uzaklaştırılması ve bertaraf edilmesi yerel yönetimlerin sorumluluk alanına girmektedir. Bu hizmetlerin sunulması bütüncül yaklaşımı gerektirmektedir. Sonuçta bu bir takım oyunu; yerel yönetimler–hükümetimiz–vatandaş işbirliği sonucunda başarı kaçınılmazdır.

Belediyeler sıfır atık ve geri dönüşüm konularında ne kadar inisiyatif alabiliyorlar? Hangi konularda yetkilendirilmeye ihtiyaçları var? Birlik bu konularda ne tür adımlar atıyor?

31.12.2014 tarihli ve 29222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Atık Getirme Merkezi Tebliği hükümleri doğrultusunda 1. Sınıf Atık Getirme Merkezi yer tespitinin yapılarak kurulumunun tamamlanması gerektiğinden, getirme merkezleri ile ilgili bilgilere yer verilir.

Çevre Mevzuatı kapsamında yayımlanan Atık Yönetimi Yönetmeliği, Avrupa Birliği (AB) mevzuatlarına uyum çerçevesinde 19.11.2008 tarihli ve 2008/98/ AT sayılı atık hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi, 3.5.2000 tarihli ve 2000/532/AT sayılı Atık Listesi Oluşturulması Hakkında Komisyon Kararı dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Belediyeler konusunda Atık Yönetimi Yönetmeliği’nde “Belediye atıklarının hacminin azaltılması, kısmen enerji veya maddesel geri kazanımının sağlanması ve nihai bertarafı amacıyla çevre ile uyumlu fiziksel, kimyasal, biyolojik veya termal teknolojilerin kullanılması esastır.” ifadeleri yer almaktadır. Ancak süreç daha makro düzeyde ve bütünsel olarak ele alınmalıdır. Artan tüketim miktarı ile birlikte artan atık miktarının yol açtığı çevresel, ekonomik ve sosyal sorunları ortadan kaldırmanın tek çözüm yolu, atık yönetiminin en iyi şekilde yapılmasıdır.

Birçok kurum-kuruluşta sıfır atık yönetim sisteminin uygulanmasına başlanmış olup biriktirilen atıkların sistemli bir şekilde toplanması uygulamanın verimliliği açısından önem arz etmekte olduğundan, entegre yaklaşımla bütün atıkları içeren kaynağında ayrı toplama sisteminin kurulmasına ilişkin bilgilere yer veriliyor. Biz de bu kapsamda; bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarına odaklandık ve özellikle de Sıfır Atık Projesi kapsamında farkındalığı artırmak ve vatandaşlarımızın proje hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmelerini sağlamak adına hedef kitlelere yönelik eğitim, toplantı ve çeşitli organizasyonların yapılması, uygulamanın her daim canlı tutulması, farkındalık çalışmalarının yürütülmesine ilişkin bilgilere yer vermekte ve desteklemekteyiz.

Belediyelerin en çok ihtiyaç duydukları konular göz önünde bulundurularak hazırlanan program; belediye başkanlarının, başkan yardımcılarının, genel sekreterlerin izleyeceği ve Belediye Mali, Satın Alma ve Fen İşleri Birim Amirlerinin izleyeceği farklı oturumlar şeklinde düzenlenmekte ve veriler hazırlanmaktadır.

Bölgenizde atık toplama, depolama ve geri dönüşüm oranları nedir?

Artan dünya nüfusu ve yaşam standartlarının yükselmesi, atık hacminde ve atık kompozisyonlarında değişimlere sebep olmaktadır. Bu, oluşan atık miktarının azaltılması ve bertarafı için sürdürülebilir bir atık yönetimi gerektirmektedir. Akdeniz Bölgesi ölçeğinde konuyu ele alacak olursak, Akdeniz’deki atıkların %95’ini plastik maddeler oluşturuyor. Akdeniz’de bir kilometrekarede 5 milimetreden küçük 1,25 milyon plastik parça bulunuyor. Dünyanın en çok ziyaret edilen bölgelerinden biri olan Akdeniz’in aşırı plastik kullanımı, yetersiz atık yönetimi ve yoğun kitle turizmi nedeni ile ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

Akdeniz’e en çok plastik atık Türkiye’den atılıyor (günde 144 ton). Halen üretilen yaklaşık 31 milyon ton evsel atık, %90 oranında depolanarak bertaraf edilmekte olup toplanan atıkların sadece %9,8’i geri dönüşüme gönderilmektedir. Bu bağlamda projelerin arttırılarak atıkların geri dönüşüme katkı sağlayabilmesi için bilinçlendirme çalışmalarının ve yaptırımların biraz daha katı kurallarla yapılmasının önemini ortaya koyuyor.

Üye belediyelerimize il bazında baktığımızda, atık hizmeti verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı %98’dir. Atık su arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı %75-80 arasındadır. Akdeniz kıyılarını ziyaret eden turistler ise atıkların her yıl %40 artmasına neden oluyor. Üye belediyelerimizin çevre sağlığı bakımından büyük önem taşıyan katı atık bertarafı konusundaki durumlarını ortaya koymak adına kullandıkları katı atık bertaraf yöntemi araştırılmış ve elde edilen verilere göre büyük bir kesiminin katı atık yöntemi olarak ‘vahşi döküm’ yöntemini kullandıkları görülmüştür. Bu konuda yapılan sempozyumlar ve ortak çalışmalar sonucunda, birçok belediyenin birlikler kurarak veya birkaç belediye birleşerek katı atık depolama tesisi kurmaya başladığı ve geri dönüşüm adına geniş çaplı olarak çalışmalarına başladığı görülmektedir.

Geri dönüşüm ve sıfır atık konusunda birliğiniz ne gibi çalışmalar gerçekleştiriyor?

Akdeniz Belediyeler Birliği olarak; yerel yönetimlerimizin her alanında, üye belediyelerimizin gelişim süreçlerine, başarıya ulaşmalarına katkı koymak amacıyla önemli bir sorumluluğun sahibi olduğumuzu biliyoruz. Ancak başarı, hep birlikte, toplumun tüm kesimlerinin katılım ve desteği ile mümkündür. Biz de belediyelerin yetki ve kaynaklarını geliştirerek etkin ve verimli hizmet sunmaları için, Birlik olarak bilgi desteği sağlamayı, iyi uygulamaların yaygınlaştırılması için çaba göstermeyi, bu alanda yapılacak hukuki ve idari düzenlemelere görüş vererek katkı sağlamaktayız.

The post Bilinçli Vatandaş Sürdürülebilir Gelecek appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/bilincli-vatandas-surdurulebilir-gelecek.html/feed 0 2246
Geri Dönüşüm Oranı Artacak https://geridonusumekonomisi.com.tr/geri-donusum-orani-artacak.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/geri-donusum-orani-artacak.html#respond Wed, 17 Feb 2021 20:14:10 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2243 İlçemizde işlevsel ve sürdürülebilir bir geri dönüşüm sistemi oluşturacağız

The post Geri Dönüşüm Oranı Artacak appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Belediyeler, sıfır atık çalışmalarının en önemli yapı taşı pozisyonunda. Geri dönüşebilen atıkların toplanması sorumluluğu tamamen ilçe belediyelerine ait. Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan dergimize yaptığı açıklamada, “Bu inisiyatifi etkili bir şekilde kullanarak ilçemizde işlevsel ve sürdürülebilir bir geri dönüşüm sistemi oluşturacağız.” diyor.

M. Ergün Turan-Fatih Belediye Başkanı

Fatih’te yürütülen geri dönüşüm ve sıfır atık çalışmalarından bahsedebilir misiniz?

Sıfır Atık Yönetmeliği kapsamında ambalaj atıklarını ayrı olarak topluyor; bu toplamayı tüm kamu, kurum ve kuruluş, işletme ve konutları kapsayacak şekilde gerçekleştiriyoruz. Bunun için bahsettiğim noktalara 3’lü geri dönüşüm setleri yerleştiriyoruz ve belirli periyotlarla atıkları alıyoruz. Vatandaşlarımızın geri dönüşebilen atıkları ayrıştırmaları için ilçemiz genelinde belirli noktalarda 200 adet tekstil kumbarası ve 88 adet cam kumbarası var.

Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanmasını dolayısıyla da hanelerde oluşan atıkların toplanmasını önemsiyoruz. Bu kapsamda Fındıkzade ve Yavuz Selim Yaşam Merkezlerimizde, atık getirme merkezi oluşturduk. Ayrıca 12 farklı noktada da mobil atık toplama aracı konumlandırdık. Atık getirme merkezi ve mobil atık toplama aracı ile daha çok kişinin atıklarının toplanması ve atık noktasına ulaşabilirliğin artırılmasını hedefliyoruz.

“Sıfır Atık Geleceğe Hazırlık” sloganıyla başlatmış olduğumuz bu “Mobil Atık Getirme Aracı / Her Atık Market Alışverişine Hazırlık” projesi ile vatandaşlarımız kaynağında ayrı topladıkları geri dönüşebilen atıkları belirlenen 14 noktadan birine getiriyor, burada gerçekleştirilen tartım sonucu sisteme puan olarak kaydediliyor ve puanların belirlenen rakama ulaşması sonucunda vatandaşlarımıza marketlerde kullanabileceği alışveriş çeki hediye ediyoruz.

“Sıfır Atık Geleceğe Hazırlık” sloganıyla başlatmış olduğumuz bu “Mobil Atık Getirme Aracı / Her Atık Market Alışverişine Hazırlık” projesi ile vatandaşlarımız kaynağında ayrı topladıkları geri dönüşebilen atıkları belirlenen 14 noktadan birine getiriyor, burada gerçekleştirilen tartım sonucu sisteme puan olarak kaydediliyor ve puanların belirlenen rakama ulaşması sonucunda vatandaşlarımıza marketlerde kullanabileceği alışveriş çeki hediye ediyoruz.

Ödül Aldık

“Mobil Atık Getirme Aracı / Her Atık Market Alışverişine Hazırlık” Projemiz Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ev sahipliğinde 27-28 Ekim tarihlerinde düzenlenen Sıfır Atık ve Belediyeler Ödül Töreni’nde 500.000 TL ödüle layık görüldü.

Ayrıca projemiz Marmara Belediyeler Birliği tarafından bu yıl 8.si düzenlenen “Altın Karınca Ödülleri 2020” programında Belediyemiz Çevre ve Atık Yönetimi Kategorisinde Mobil Atık Getirme Aracı / Her Atık Market Alışverişine Hazırlık Projesiyle, Altın Karınca Ödülü’nün sahibi oldu.

İlçenizde atık toplama, depolama ve geri dönüşüm oranları nedir?

Fatih’te 436 bin komşumuz yaşıyor ve bu veriye göre, günlük ortalama atık miktarımızın 400 – 450 ton olması gerekiyor. Fakat Fatihimiz tarihi ve turistik bir yapıya sahip olduğu için ilçe genelinde günlük toplanan atık miktarı ortalama 680 ton civarında seyrediyor. Toplanan atık miktarının %47’sini organik atıklar, %32’sini diğer geri dönüşemeyen atıklar oluştururken % 21’ini geri dönüşebilir atıklar oluşturuyor. Bu veriler ışığında günlük toplanan atık miktarına göre ilçemizde 140 ton geri dönüşebilen atık oluşuyor. Fatih Belediyesi olarak geri dönüşüm ekibimizle birlikte günlük kaynağında ayrı toplayabildiğimiz atık miktarımız ise 40 ton civarında.

Türkiye’deki atıkların %87’si belediye atığı. Bunun %11’i geri dönüştürülüyor. Bakanlık, dönüşümün %35’e çıkarılmasını hedefliyor. Sizin depolama / dönüştürme için koyduğunuz hedef nedir?

Fatih Belediyesi olarak her geçen gün toplanan atık miktarlarını artırıcı projelere imza atıyoruz. Vatandaşa çöp toplama hizmeti verdiğimiz gibi geri dönüşüm hizmeti de vermek öncelikli işlerimizden biri. Vatandaşlarımız geri dönüşüm ve çevre konularında bilinçlendikçe, atıklarını kaynağında ayırdıkça doğal olarak güçlü bir toplama sistemi ihtiyacı da beraberinde geliyor. Bunun için halkımızın yoğun olarak kullandığı Yavuz Selim ve Fındıkzade Yaşam Merkezlerinde Atık Getirme Merkezleri kurduk. İlçemizin ulaşılabilir olan bu iki noktasına vatandaşlarımız atıklarını getirerek teslim edebiliyor. Bu çalışmadan alınan verimin yüksek olması ve halkın yoğun rağbet göstermesi sebebiyle, noktaların sayısını artırdık.

12 adet de Mobil Atık Getirme Noktası ekledik. İlçemizin 12 noktasına daha bu hizmeti ulaştırdık. Aracımız günün belirli saatlerinde programdaki adresine konumlanarak atık getiren vatandaşlarımızı bekliyor. Her hafta aynı gün aynı noktada bekleyen aracımız sayesinde aldığımız geri dönüşler gösteriyor ki, her geçen gün atık getiren kişi sayısı artıyor. Bu nedenle Mobil Atık Getirme Noktası çalışmalarımızı kademeli olarak 24 ve daha sonra 36 noktaya çıkarmayı hedefliyoruz. Yani biz burada ulaşılabilirliği artırarak halkın %100’ünden kaynağında ayrı toplama çalışmasını bekliyoruz. Bu konuda teşvik ediyoruz, bilinçlendiriyoruz, gerekli altyapıyı da oluşturuyoruz.

Yetkilendirilmiş kuruluşların kaynak akışının kesilmesi ve bu konunun direk bakanlığa devredilmesi gündemde, belediyelerin son dönemdeki atık ihalelerine bu nedenle ilgi yok denilecek kadar az. Bu durum sizi nasıl etkiler?

Yetkilendirilmiş Kuruluşlar (AGED- ÇEVKO-TÜKÇEV vb.) lisanslı toplama ayırma tesislerine (TAT) belgelendirdikleri atık miktarları oranında ayni ve nakdi yardım sağlamakta. Şu anda kaynak akışı, yetkilendirilmiş kuruluşlar üzerinden sağlandığı durumda bile ihalelerimize giren lisanslı TAT firması maalesef yok denecek kadar az.

Bu yapının değişmesi durumunda, zaman zaman katılımcı olmaması nedeni ile iptal edilebilecek ihalelerimize girecek, lisanslı TAT firmasının olmayacağı endişesini bizler de yaşıyoruz.

Böyle bir durum olması halinde yönetmeliğin bizlere tanıdığı imkânlar doğrultusunda ambalaj atığı toplatmaya devam edeceğiz ya da belediyeler olarak bu iş için ek kaynak oluşturarak, ambalaj atığı toplama süreçlerini kendi bünyemizde gerçekleştireceğiz.

Geri dönüşüm ve sıfır atık çalışmaları için hedefleriniz, taahhütleriniz nelerdir?

Geri kazanılan atıklar ile ülke ekonomisine katkı sağlanmasını ve depolama alanında oluşan yükün azaltılmasını hedefliyoruz. Hedeflerimiz kapsamında 2 unsur bizim için önem arz ediyor. İlçemizin uygun noktalarında çöp konteynerlerinin yanına geri dönüşüm konteyneri koyarak “İkili Toplama” sistemini geliştirmeyi planlıyoruz.

İkinci unsur olarak da; yakın zamanda hayata geçireceğimiz 1.Sınıf Atık Getirme Merkezimiz. Bu merkez ile de hem vatandaşlarımızın her türden atıklarını getirebileceği bir tesis oluşturacak hem de çocuklarımız için geri dönüşebilen malzemelerden hayal gücünü kullanarak yeni ürünler yapabilecekleri bir oyun alanını hizmete sunacağız.

Vatandaşın teşvik sistemi ile atıklarını ayırması, belirlenen kıstaslar üzerinden vatandaşın gözünde atığın değerlenmesi ve ilçemizde oluşan atıklardaki geri dönüşüm oranının bu sayede her geçen gün artırılacağını taahhüt ediyoruz.

Ben bu kapsamda, Atık Kağıt Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneğine teşekkür etmek istiyorum. Yürüttüğünüz farkındalık çalışmalarını çevre ve geri dönüşüm ekonomisi adına çok değerli bulduğumu ifade etmek istiyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

The post Geri Dönüşüm Oranı Artacak appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/geri-donusum-orani-artacak.html/feed 0 2243
Doğa Bizim Temel Noktamız https://geridonusumekonomisi.com.tr/doga-bizim-temel-noktamiz.html https://geridonusumekonomisi.com.tr/doga-bizim-temel-noktamiz.html#respond Wed, 17 Feb 2021 20:02:14 +0000 https://geridonusumekonomisi.com.tr/?p=2239 2020 yılının ilk altı ayında 1183 ton atık pil, 181 bin 808 litre bitkisel atık yağ, 90 bin 190 ton kullanılmış giysi, 408 elektronik atık, 105 bin 174 litre atık motor yağı toplandı.

The post Doğa Bizim Temel Noktamız appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>

Sarıyer Belediyesi, düzenli olarak her hafta halkı bilinçlendirme ve kaynağında ayrıştırma için teşvik çalışmalarına devam ediyor. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ile, atık toplama çalışmalarında ne tür değişiklikler gerçekleştiğini, hedeflerini ve sürdürülen sıfır atık uygulamalarını konuştuk.

Şükrü Genç-Sarıyer Belediye Başkanı

Sarıyer’de yürütülen geri dönüşüm ve sıfır atık çalışmalarından bahsedebilir misiniz? Önceki dönemlere kıyasla atık üretimi, atık toplama, geri dönüşüm oranlarında ne gibi değişiklikler oldu?

Sağlıklı, güvenli, sürdürülebilir bir kentsel yaşam ve doğa bizim çalışmalarımızın temel noktası. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için geri dönüşüme büyük önem veriyoruz. Bu nedenle Sarıyer’de sıfır atık kampanyası başlamadan çok önce aksiyon alarak tüm muhtarlıklar, marketler, semt ve yaşam evleri, ibadethaneler, kurumsal marketler, siteler, hastaneler, gençlik eğitim merkezleri, okullar ve alışveriş merkezlerini geri dönüşüm toplama alanlarına dönüştürdük. Böylece vatandaşlarımızın geri dönüşüm noktalarına ulaşması kolaylaştı. Ayrıca toplama noktalarına erişimi zor olan yurttaşların kapılarından alım yaparak bu işin ne kadar önemli olduğunu anlattık.

Aynı zamanda geri dönüşüm alanında farkındalık yaratmak için okullarda seminerler ve yarışmalar düzenliyoruz. Bilgilendirici broşürlerle farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ile Temizlik İşleri Müdürlüğü öncülüğünde evlerden iş yerlerine kadar uzanan çalışmalar ile hem çevre kirliliğinin önüne geçiyoruz hem de elde edilen gelirle ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine eğitim desteği veriyoruz.

Her geçen gün oranlar artış gösteriyor. Atık toplama noktalarını, atık kumbaralarını fazlalaştırarak bu artışa destek olmaya çalışıyoruz. Ayrıca bu alanda görevli ekiplerimiz sayesinde atık toplama oranımız yıllara göre artış gösteriyor. Örneğin Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü bünyesinde kurulan Çevre Koruma ve Denetim Zabıta Ekibi, hem tüm işletmeleri denetleyip çalışanlara bilgi veriyor hem de bitkisel atık yağların merdiven altı işletmelerin eline geçmesini engelliyor. Birimimizin kurulduğu yılda Sarıyer, İstanbul genelinde bitkisel atık yağ toplama miktarının en kısa sürede, en hızlı şekilde arttığı ilçe oldu.

Tüm bunlarla birlikte yaşadığımız pandemi sürecinden sonra gelen normalleşme adımlarının ardından atık üretiminde ciddi artış olduğunu gördük. Sokağa çıkma yasaklarının bittiği ilk hafta sonu ekiplerimiz sahillerden 7 buçuk ton çöp topladı.

Alınan Kararların Uygulamadaki Karşılığını Görmeliyiz

Belediyeler sıfır atık ve geri dönüşüm konularında ne kadar inisiyatif alabiliyorlar? Hangi konularda yetkilendirmeye ihtiyaçları var?

Belediyeler için ‘Sıfır Atık’ sistemine giriş için bazı adımlar belirlenmiş durumda. Bunlar; proje için bir ekip oluşturulması, toplama altyapısının oluşturulması, atık toplama faaliyetlerinin yürütülmesi ve tesis ihtiyacı, yani geri dönüştürülebilir atıkların düzenli depolama tesislerine gönderilmesi. Yönetmelikte ana hatlarıyla ilçe belediyelerine verilen görevler yeterli düzeyde. Ama süreç ilerledikçe ve aksaklılar meydana geldikçe yönetmeliklere revizeler olabilir, bizler de güncel yönetmeliklere göre görevlerimizi yerine getirmeye devam edebiliriz.

Alınan kararların uygulamadaki karşılığını görmeliyiz. Bizler sahayı gözlemleyebiliyoruz. Bir eksik ya da hata varsa bunu bildiriyor, prosedürler çerçevesinde imkân varsa çözümler geliştiriyoruz.

İlçenizde atık toplama, depolama ve geri dönüşüm oranları nedir?

Temizlik İşleri Müdürlüğü, her hafta mahalleleri ziyaret ederek hem geri dönüşüm konusunda vatandaşları bilinçlendiriyor hem de geri dönüştürülebilir atıkların verdikleri mavi poşetlerde toplanmasını sağlıyor. Düzenli olarak mahallelerden toplanan atıklar ayrıştırma tesislerine iletiliyor. Bu yolla ev ve iş yerlerinden yılda 800 tona yakın geri dönüştürülebilir atık toplanıyor. Bunun dışında 2020 yılının ilk altı ayında 1183 ton atık pil, 181 bin 808 litre bitkisel atık yağ, 90 bin 190 ton kullanılmış giysi, 408 elektronik atık, 105 bin 174 litre atık motor yağı toplandı. Bu oranlara bakıldığında geçtiğimiz yıllara oranla yüzde yüzün üzerinde bir artış söz konusu.

Depolama alanlarınızın ne kadarı vahşi, ne kadarı düzenli?

Atık Pil ve Elektronik Atık Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğümüzün geri dönüşüm aracı ve personeli tarafından toplanıyor ve Yeniköy’de ana toplama merkezimize getirildikten sonra, belli periyotlarla yetkili firmalar tarafından alınıyor. Diğer atıklar, sözleşme yaptığımız firmalar tarafından toplama yerleri ya da atık üretim noktalarından alınıyor. Dolayısıyla şu an için depolama alanımız yok.

Hedefimiz Tonaj Miktarını Her Geçen Yıl Artırmak

Türkiye’deki atıkların %87si belediye atığı. Bunun %11’i geri dönüştürülüyor. Bakanlık, dönüşümün %35’e çıkarılmasını hedefliyor. Sizin depolama / dönüştürme için koyduğunuz hedef nedir?

Her geçen yıl artırmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda 01.01.2020 tarihinden temmuz ayına kadar gelinen süre içinde kâğıt, metal, karton, plastik ve cam tonaj verilerimiz 4.286’ya ulaştı. Bunun yanı sıra evsel atıklar konusunda da yine aynı tarih aralığında ulaştığımız tonaj verisi 93.096 oldu.

Yetkilendirilmiş kuruluşların kapanması gündemde ve belediyelerin son dönemdeki atık ihalelerine bu nedenle ilgi yok denecek kadar az. Bu durum sizi nasıl etkiler?

Atıkları, Çevre ve Temizlik Müdürlüğümüzce kendi personelimizle toplayabiliriz…

The post Doğa Bizim Temel Noktamız appeared first on Geri Dönüşüm Ekonomisi Dergisi.

]]>
https://geridonusumekonomisi.com.tr/doga-bizim-temel-noktamiz.html/feed 0 2239