SEN İYİ BAKARSAN AĞAÇ BİN YIL YAŞAR

22 Mayıs 2020

Burdurlu heykel ustası Durul Bakan, 2015 yılından beri doğadaki vazifesini
bitirmiş ağaç parçalarından heykeller yapıyor. Yarattığı heykelleri sergilediği Antalya Expo’dan itibaren tanınmaya başlayan Bakan,
heykel yapıp satmaktan çok doğa sorunlarına dikkat çekmeyi hedefliyor.

Duygusal ve hassas bir kişiliğe sahip olduğu için denediği işlerden memnun olmayan Durul Bakan hem doğayı koruyabileceği hem de sanatçı ruhunu ortaya çıkarabileceği uğraşını, 2015 yılında deniz kenarında dolaşırken tesadüfen fark etmiş. Yerdeki bütün ağaç parçalarını, onlarla ne yapacağını bile bilmeden toplayan Bakan, bugün onlardan devasa heykeller yapıyor.
Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

1971 doğumluyum. Babam memur. Anadolu’nun birçok ilinde bulunduk
Aslen Burdurluyum, Antalya’da yaşıyorum. Atölyem de Antalya’da.

Heykeltıraşlıktan önce neler yaptınız? Bu alana ne zaman yöneldiniz?
Aslında ben kendime heykeltıraş demiyorum. Lise mezunuyum, açık öğretim okudum. Fakat çocukluk yıllarımda babam çok kitap okuttu. Bu kitap okumalar zamanla insanın sorgulama kabiliyetini geliştiriyor. Hayatımın farklı dönemlerinde farklı sektörlerde çalıştım. Nakliye de yaptım ticarette. Fakat yapmaktan keyif aldığım işler bunlar değildi. Yapı olarak duygusalım, hissiyata önem veriyorum, doğayı çok seviyorum. Ticareti ve alışveriş yapma işlerini duygusal yapım gereği beceremedim. Her zaman sanata karşı bir ilgim vardı. Lise yıllarında stand-up yapıyordum. Bir yerlerde çıkmıyorum tamamen yakın çevreme, arkadaşlarıma yapıyordum fakat ederi yoktu. Bir de memur bir çevrede böyle şeyler de insanlara saçma geliyordu. Daha sonra gitar çaldım, hep hayalimdi gitar çalmak, kendimi sahnede hayal ederdim. Bir süre gitar çalmaya devam ettim ardından onu da bıraktım. Daha sonra dediğim gibi farklı farklı sektörlerde çalıştım ancak insanlarla olan sıradan ilişkileri oturtamadım. 2011 yılında her şeyi bıraktım, inzivaya çekildim ve 2015 yılına kadar bu süreç devam etti. Yıllardır kafamda olan küresel ısınma,
insan ilişkileri, doğa ve insan konularına bu süreçte daha fazla yoğunlaştım. Kendimi dinlemek için çıktığım deniz kenarı gezilerinde bu heykellerimi yaptığım ağaç dallarını toplamaya başladım ve heykel yapmaya başladım. İlk yaptığım heykel en güzel çalışmam diyebilirim. Bir yıl kadar sadece heykel yaptım. Daha sonra para pul kalmadı 15-16 heykel birikti. 2016 Expo Antalya başlamadan çalışmalarımı fark ettiler
ve bir sergi yapmamı istediler. “Çiçek Açan Şehirler” projesi kapsamında
bir sergi yaptım. Bu projede Antalya dünya çapında bir ödül aldı. Expo Antalya başlayınca bütün yaptığım heykelleri satın almak istediler. Başarılı
oldum. Eğer olamasaydım da heykel yapmaya hep devam edecektim ama şehri bırakıp köye yerleşecektim.

Yeni projeleriniz var mı?

Ülkemizde heykel satarak geçinmek çok zor, Müslüman mahallesinde salyangoz satmak deyimi gibi. İnsanlar çalışmalarımı beğeniyor ancak aferinden öteye geçmiyorlar. Benim çalışmalarımın ne kadar dayanacağını, bozulup bozulmayacağını soruyorlar. İyi bakarsan bin yıl bozulmaz, ağaca bir şey olmaz. Benim çalışmalarımı bedel ödeyip alacak insanların belli bir hayat görüşü, doğaya karşı saygısı ve sevgisi olması lazım. Çünkü ben de kazancımın bir kısmıyla yaban hayvanlarının korunmasına ve ağaçlandırma çalışmalarına destek veriyorum. Ben heykel yapıp satmaktan ziyade toplumsal bir bilinç oluşturmak istiyorum. Bugüne kadar daha çok çevresel projelerde yer aldım, böyle devam etmek istiyorum. Ağaçlandırmaya ve doğaya yönelik birlik olmalı ve o yönde çalışmalıyız.

DOĞANIN ŞAKASI YOK

Doğaya bağlı ve saygılı birisiniz. Peki, geri dönüşüm ve küresel ısınma
ile alakalı ne düşünüyorsunuz?


Geri dönüşümün temel mantığı kullanım ömrünü tamamlamış materyallerin yeniden kullanılmasıdır. Bana göre bunun doğal olan ve doğal olmayan iki şekli var. Tabii geri dönüşümden önce insanlar bilinçli üretmeli ve bilinçli tüketmeli. Endüstriyel malzemelerden sanatsal çalışmalara sıcak bakmıyorum çünkü onların endüstride geri dönüştürülürse bir kullanımı olacak. Birkaç belediye benden pet şişelerden
heykel yapmamı istedi, hâlbuki bunlar endüstriyel olarak geri kazanılsa biz
biraz daha az petrol ürünü tüketeceğiz. Ben pet şişelerden heykel yaparsam çocuklara geri dönüşümü özendiremem. Doğal ürünlerden heykel yapıyorum, bunun da bir şartı kullandığım ürünlerin, ağaç dallarının doğada vazifesini bitirmiş olması. Orman altı ürünleri toplamıyorum çünkü onlar da doğal döngünün bir parçası, toprağa geri dönüyorlar.

İklim krizine gelecek olursak insanlar üzerinde bulunduğu gezenle uyumlu ve barışık yaşamıyor. Diğer canlılarla uyumumuz da yok; insanoğlu doludizgin, dramatik bir sona doğru koşuyor. Dünya kendisini bir şekilde yeniler, önemli olan hangi türlerin bu değişime ayak uydurabileceği. İnsan ayak uyduramayacak. Milyarlarca yıllık dünya bu hale kendi kendine gelmedi. Biz yaptık. Plastik ürünleri kullanıyoruz, genetiği değiştirilmiş ürün kullanıyoruz, her tarafımız kanserojen. Dışarı çık, üzerinde polyester bazlı giysi olmayan bir tek insan yok. Dünya kendisini yenileyecek dediğim gibi ama bizle ama bizsiz. Doğanın şakası yok.