AGED Başkanı Saral: Geleceğimizi Çöpe Atmayalım!
6 Mayıs 2019AGED Başkanı Mustafa Saral: “Türkiye’deki çöpün içinde maalesef 2,8 milyon ton kâğıt var. Ülkemizde yıllık toplam kağıt tüketimimiz 7 milyon ton civarında. Bu miktarın 3,1 milyon tonunu geri dönüştürüyoruz ancak geri kalan 2,8 milyon ton, çöp sahalarına gidiyor. Bunlar çöp değil bizim geleceğimiz.”
Sadece ülkemizde değil, artık dünyanın tamamında en çok tartışılan gündem maddelerinden biri “değerlendirebilir atık”lar… Doğaya gelişi güzel atıldığında yaşamı yok eden bir “atık” geri dönüştürüldüğünde ise altın değerinde iş ve istihdam fırsatı olarak karşımıza çıkıyor. Tek yapmamız gereken ise alışkanlıklarımızı değiştirmek ve geri dönüşümü sağlamak. Bunu başardığımızda ülkemiz milyarlarca dolarlık ham madde kazanacak ve daha yaşanabilir bir çevreye kavuşmuş olacağız.
Hükümetimiz de bu gerçeğin farkında ve “sıfır atık”ı en önemli gündem maddesi haline getirdi. Çevre Kanunu değişti ve yakında Sıfır Atık yönetmeliği de yürürlüğe girecek. Peki, bu yasa ve yönetmelik neleri kapsıyor? Dönüşebilen atıkların geri kazanım sorunu kalıcı olarak nasıl çözülebilir ve ülkemize milli bir değer olarak nasıl kazandırılabilir? Bu soruları işin hem sanayi ayağında hem de sivil toplum alanında faaliyet gösteren bir isme, Atık Kağıt ve Geridönüşümcüler Derneği Başkanı (AGED) Mustafa Saral’a sorduk. Saral’ın anlattığına göre ülkemizde her yıl 2,8 milyon ton kağıt çöpe gidiyor ve çöpe attığımız her kağıt için Avrupa’dan binlerce ton atık kağıt ithal ediyoruz. Peki, çözüm nedir? Onu da işin entelektüel boyutuna hâkim bir isim olan Mustafa Saral’ın anlattıklarından öğrenelim:
BÜYÜME %20’DEN FAZLA OLACAK
Geri dönüşüm nedir, ülke olarak bu alanda ne durumdayız? İnsan demek tüketim demek, dolayısıyla insanlığın başlangıcından beri atık sorunu mevcut. Tabii ilk zamanlarda dünya nüfusunun az olması ve atıkların çoğunun organik bazlı olması nedeniyle dünyamızın doğal süreçleri içerisinde bu atıklar doğaya karışıyordu. Günümüzde ise organik atıkların yanında, inorganik ve tehlikeli atıklar çok fazla yer alıyor. Bu yüzden son zamanlarda, tüm dünyada geri dönüşüm gittikçe daha da önem kazandı ve ön plana çıkmaya başladı. En basit haliyle geri dönüşümü, tüketimimiz sonucu ortaya çıkan tüm atıkların (kağıt, cam, plastik, elektronik atıklar gibi) çeşitli fiziksel ve/veya kimyasal işlemlerden geçirilerek ham maddeye dönüştürülmesi ve tekrar üretim sürecine dahil edilmesi olarak açıklayabilirim. Geri dönüşüm sayesinde, çevre kirliliğinin önlenmesi yanında; ham madde, doğal kaynak, enerji, zaman ve işgücünde yüksek oranlarda tasarruf sağlanıyor.
Ülkemiz maalesef geri dönüşüm konusunda özellikle Avrupa ülkelerine nazaran geride kalmış durumda. Türkiye yılda yaklaşık 35 milyon ton atık üretiyor, bu miktarın içerisinde ağırlık olarak en az %20 geri dönüştürülebilir atık olduğu tahmin ediliyor. Yani çöpümüzde en az 7 milyon ton geri dönüşebilir atık bulunmaktadır. Türkiye’de yıllık kağıt tüketimi 6-7 milyon tondur. Bunun sadece 3.1 milyon tonunu geri kazanabiliyoruz. Dünyanın belirlediği standartları yakalayabilmek, çevreyi korumak ve ekonomik refah için bu oranı mutlaka yükseltmemiz lazım. Avrupa’nın bazı ülkelerinde aynı oran %90 iken Avrupa genelinde %80’in üzerinde. Bizim geri kazanım hedefimiz ilk aşamada acilen %70 ve üzeri olmalı. Kağıt-karton özelinde geri dönüşüm sektörü ne durumda? Kağıt geri dönüşüm sektörünün büyüme hızı 2000 ve 2014 yılında sıçrama yaptı. Yıllık ortalama %10’a yakın bir büyüme hızına ulaştı. Gelecek üç yıl içerisinde kağıt geri dönüşüm sanayinin büyüme hızının ise %20’den fazla olması öngörülüyor çünkü yeni yatırımların devreye girmesi söz konusu. Bu yatırımlardan ilki bu yıl devreye girecek ve sektör %7 civarında büyüyecek.
Biz kağıt geri dönüşüm sanayicileri olarak 2017 ve 2018’de tam kapasite çalıştık, fakat aynı kapasitede üretimi 2019 yılında sürdüremeyebiliriz. Çünkü gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ekonomik daralmanın yaşandığı bir dönemdeyiz. Bunun yanında enerji, hammadde ve işgücü maliyetlerindeki artış ve kurun getirdiği yükler sektörü bu yıl zorlayabilir. İç piyasadaki talep daralması sektörün tam kapasite ile çalışmasına imkan vermeyebilir.
Kağıt geri dönüşüm sektörünün ülkemizdeki en büyük sorunu ham madde yetersizliği. Bu gittikçe büyüyen bir sorun. Ne yazık ki, atık toplama sektörünün hızı, sanayicinin yatırım ve üretim hızının gerisinde kalıyor. Bu durumda bizler son çare olarak ham madde ihtiyacımızı karşılamak amacıyla ithalata yönelmek zorunda kalıyoruz. Elbette yeni yatırımların devreye girmesi sektörümüz ve ülkemiz açısından olumlu ama ham maddeyi ithal ediyor oluşumuz gelişmemizin önündeki en büyük engel. Ülkemizde mevcut durumda, mevcut sistemlerle atıkları gerektiği kadar toplayamıyoruz hatta bunun için düzenli bir sistem de kuramıyoruz. Hurda kağıt fiyatı yüksek olduğunda kağıt nispeten fazla toplanırken, fiyatlar düştüğünde kağıt çöpte kalıyor. Fiyatların artışlarından bağımsız işleyen bir sistemin bir an önce kurulması gerekiyor. Ülke olarak bu konuda çözüm üretip hızlı yol almamız gerek.
HANE HALKINA ODAKLANMALIYIZ!
Ülkemizde atıklar neden yeterince geri dönüşüme kazandırılamıyor? Her zaman dile getirdiğim bir husus var. Bugün çöpe giden geri dönüşebilen atıkların neredeyse tamamı evlerden veya insanların ortak kullanımına açık olan kamusal alanlardan çıkıyor. Ne yazık ki bu değerlendirilebilir atıkları yani ham maddemizi toplayamıyoruz.
AGED olarak başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere, Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Harran Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi iş birliği ile toplam dört ilde çöp karakterizasyonu çalışması yaptırdık. Amacımız çöpün içerisindeki geri dönüşebilen ham maddenin varlığını ve miktarını en gerçekçi şekilde tespit etmekti. Söz konusu çalışma ile Türkiye’deki çöpün içinde 2,8 milyon ton kağıt olduğunu gördük. Yıllık 6 milyon ton kâğıt atığın oluştuğu ülkemizde, bunun 2,8’i yani yarısı maalesef çöp sahalarına gidiyor. Söz konusu raporun tamamını talep edenler AGED ile irtibata geçebilirler.
Peki bu atıkları neden toplayamıyoruz? Öncelikle, geri dönüşebilir atıkların toplanabilmesi ve değerlendirilebilmesi için diğer atıklardan ayrılması zorunlu. Bu ayırmayı kim yapacak? Kaynağında ayrı toplama prensibini kabul ettiğimize göre, bu görev vatandaşımıza düşmektedir.
Ancak mevcut sistemde vatandaşa herhangi bir yükümlülük verilmemekte. Toplumu oluşturan bireylerin, diğer atık üreticilerinden ayrılarak yükümlülüklerinin net bir şekilde belirlenmesi ve hatta yaptırımların da insanlara çok açık bir şekilde anlatılması gerekiyor. Çünkü asıl kayıp, evlerden veya kamusal alanlardan çıkıp çöp konteynerlerine giden ambalaj atıkları. Bu konuda herkes hemfikir olmakla beraber, vatandaşa yükümlülük vermek konusundaki eksiklik net bir şekilde görülmektedir.
İkinci neden olarak, ülkemizde ambalaj atıklarının toplanması işi ilçe belediyelerinin sorumluluğuna verilmiştir. Bu noktada belediyeler, bir toplama-ayırma firması ile anlaşıp, işi tamamen bu firmaya bırakıyor ve toplama işinde aktif olarak rol almıyorlar. Toplama firmaları da, ticari işletmeler olduğundan, en az maliyetle en çok malzeme toplama hedefine sahipler. Bazı belediyeler bu konuda sözleşme yaptıkları firmaları teşvik etseler bile, çoğunluk bu konuda yetersiz kalmakta. Sonuç olarak maalesef ortaya göstermelik bir toplama operasyonu çıkıyor. Ancak geri dönüşüm konusu sadece ticari işletmelerin insafına bırakılabilecek bir konu değil, belediyeler de ellerindeki imkanları kullanarak sistemi sürekli hale getirmeli ve aktif olarak sistemde yer almalılar. Sonuç olarak geri dönüşebilir atıkların toplanması için, öncelikle şu noktalara odaklanılması gerekmektedir; vatandaşa sorumluluk verilmesi, belediyelerin bu işi “gerçek anlamda” sahiplenmesinin sağlanması ve etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulması.
750 BİN TON İTHAL EDİYORUZ
Geri dönüşümün üretime olan katkısı nedir? Dünyamızda ham maddenin azalması ve doğal kaynakların hızla tükenmesi ile ekonomik sorunlar kendini güçlü şekilde göstermeye başladı. Enerjinin ve doğal kaynak tüketiminin azaltılması ülke ekonomileri için büyük önem arz etmektedir. Dış ülkelere bağımlı olunan ham maddelerin tüketiminin azalması sonucu, yurtdışından ham madde alımı için ayrılan bütçeler azalacaktır ve cari açık rakamları düşürülecektir. Ayrıca geri dönüşüm ile yine dışa bağımlılık konusunda önemli yer tutan enerji kullanımında, üretimde endüstriyel işlem sayısını azaltarak tasarruf sağlanıyor. Geri dönüşüm ile ham maddeye çok daha ekonomik yollardan ulaşılmış olacağı kimsenin inkar edemeyeceği bilimsel bir gerçektir.
Türkiye’deki geri dönüşüm sektörünün, sermaye, üretim, ihracat, istihdam gibi veriler dikkate alındığında bugün yaklaşık 30 milyar liralık bir ekonomiye sahip olduğu hesaplanıyor. Sektöre ilgi gösteren yatırımcı sayısı çok fazla çünkü atık sektörü doğru yönetildiği zaman kazanç sağlar. Türkiye’de geri dönüştürülen atıkların %43’ünü kâğıt, %27’sini plastik, %12’sini cam, %8’ini tekstil ürünleri, %4’ünü de metal oluşturuyor. Kağıt sanayii olarak ise 2018’de 3,9 milyon ton kağıt ürettik. Üretimimizin 3,1 milyonunu ülke içerisinden temin ettiğimiz hurda kağıt ile yaptık. Eksik kalan kısmını (750.000 ton) da ithal ettik. 2022’de toplam üretim kapasitemiz yıllık 5 milyon tonu aşacak. Sanayiciler olarak maliyetimizdeki en büyük girdi %51 oranında ham maddedir. Bu ham maddeyi ülke içerisinde, geri dönüşüm ile karşılamamız hem ülke çıkarları açısından hem de ticari açıdan faydalı olacak. Çöp sahasına giden hurda kağıt 2,8 milyon ton olduğunu belirtmiştim. Bunun yarısını yani 1,4 milyon ton hurda kağıdı toplamayı başarabilirsek, sektörün 750 bin ton ithalat yapmasına gerek kalmayacaktır. Bu da ülke içindeki kağıt geri kazanım oranının %70’e çıkması anlamına gelmektedir. Altını çizmekte fayda var, Avrupa ülkeleri ile aramızda kur ve maliyet farkı bulunmakta. Ancak ülke içinde topladığımız hurda kağıt bize yetmediği için ithalata yönelmek zorunda kaldık. Kısacası, kağıt geri kazanım oranını %70’e çıkarabilirsek ithalata gerek kalmayacak, cari açık yanında maliyetler azalacak ve uluslararası piyasalarda rekabet gücümüz artacaktır.
Denetime İhtiyaç Var
Geri dönüşüm ekonomisini Avrupa standartlarına ve pazarına ulaştırmak için neler yapılabilir? Avrupa’da neredeyse her ülkede atıkları ayırmamak ciddi maddi cezaya tabi. Bunun yanında plastik poşet ve hediye paketleri de ücretli olarak satılıyor. Aynı zamanda 2020’de Fransa’da yürürlüğe girecek yasayla birlikte biyolojik materyalden yapılmadığı sürece plastik bardak, tabak, çatal gibi maddeler kullanılamayacak. Görüldüğü gibi herhangi bir düzenleme olmadan, sadece gönüllülük esasına dayanan sistemlerin başarısı maalesef çok düşük olmaktadır. Bu atıkların azaltılması veya toplanması için mutlaka kamusal yaptırımlar gerekmektedir. Bildiğiniz üzere Çevre Kanunu’nda yasal düzenlemeler ile Sn. Emine Erdoğan himayesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen Sıfır Atık Projesi somut hale getirildi. Bu değişiklikler ile üreticilerin, atık haline gelmesi muhtemel tüm ürünleri için Geri Dönüşüm Katkı
Payı ödemesi zorunlu hale geliyor. Bunun yanında, çoğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi plastik poşetler ücretli hale getirildi ve toplanan bu kaynak da aynı fona aktarılacak. Bu gelirler ile oluşturulacak fon üzerinden Sıfır Atık Projesi’ne devlet tarafından mali kaynak aktarılması planlanıyor. Bu sistemin geri dönüştürülebilir atıkların toplanmasına ve ekonomiye kazandırılmasına çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Buradaki en önemli nokta, oluşturulan bu kaynağın doğru projelerle, doğru noktalara ve doğru yerlere aktarılmasıdır.
Halkalı Kağıt olarak sektörün içinde olan bir kuruluşuz ve yıllardır Küçükçekmece Belediyesi ile evlerden ve kamusal alanlardan geri dönüştürülebilir atık toplama çalışması yürütüyoruz. Ancak konutlardan ve kamusal alanlardan toplama işleminin gerçekten çok yüksek maliyetleri (araç, ekipman, işçi, yakıt v.b.) var. Bunun yanında toplama verimi maalesef bu giderleri karşılayacak durumda değil. Bunun nedeni atıkların evlerde ayrılmaması ve sokaklara yerleştirdiğimiz kumbaraların istimara çok müsait olması. Bu noktada Sıfır Atık sisteminin aktaracağı bu fon, daha verimli ve Avrupa’da örnekleri olan sistemlerin oluşturulması konusunda belediyelere ve özel kurumlara olanak sağlayacaktır.
AGED Sektörü Temsil Ediyor
AGED yetkilendirilmiş bir kuruluş olarak geri dönüşüm alanında faaliyet gösteren bir dernek. Sizce yetkilendirilmiş kuruluşların sisteme olan katkısı nedir? AGED öncelikle kağıt sektörünü temsilen var ve sektörün sorunu ham maddeyi bulamamak, dolayısıyla da uluslararası piyasada mücadele edememek.
Derneğimizin amacı bu konuda toplumsal bilinçlenmeye katkı yapmak ve sektörün ihtiyacı olan ham maddenin iç piyasadan toplanmasını sağlamak. Bizim yetkilendirilmiş kuruluş olma amacımız, üretici firmalardan toplanan kaynakların doğru yerlere aktarılarak, geri dönüştürülebilir atıkların kaliteli ve verimli bir şekilde toplanmasını sağlamaktır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar para kazanmak için kurulmadı, sistemin sağlıklı şekilde yürümesi ve denetlenmesi için gerekli araçlar olarak tanımlanmaktadır ve kaynakları doğru kullanmak konusunda büyük sorumlulukları bulunmaktadır.
Mustafa Saral Kimdir?
Atık Kâğıt ve Geridönüşümcüler Derneği (AGED) Başkanı Mustafa Saral, aynı zamanda Halkalı Kağıt Yönetim Kurulu Üyesi. 2. kuşak sanayici olan Saral, aslen Trabzon Oflu ve aynı zamanda Of Hayrat Derneği başkanı. 1976 yılında geri dönüşümden kahverengi kağıt üretmek üzere kurulmuş Halkalı Kağıt, yıllık 200 bin tondan fazla kağıdı dönüştürüyor.
- Etiketler:
- aged
- mustafa saral