HURDALIKLARDAN SANATA

30 Eylül 2025

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşayan Mervan Altınorak, atıkları birer sanat eserine dönüştürerek çevre bilincini sanatsal bir dille ifade ediyor. Çocukluğundan bu yana doğaya ve sanata olan ilgisiyle tanınan Altınorak, hurdalıklarda ve çöplüklerde bulduğu malzemeleri estetik birer sanat objesi yapıyor.

“Doğa bize ihtiyaç duymuyor; biz doğaya muhtacız” düşüncesi ile harekete geçen Mervan Altınorak, Reyhanlı’daki atölyesinden çevreci mesajlar veriyor dünyaya. Hurdalıklar onun sanat eserleri için en önemli mekân. Genellikle plastik, metal ve cam atıkları kullanıyor. Her bir parça, hem bir geri dönüşüm hikâyesi anlatıyor hem de çevre kirliliğine karşı bir farkındalık mesajı taşıyor. Sanatıyla yalnızca yerel bir farkındalık yaratmakla kalmayan Altınorak, eserlerini Türkiye’nin dört bir yanında sergilemeye devam ediyor. Ayrıca atölye çalışmaları ve seminerlerle gençlere geri dönüşüm sanatını öğretmeyi amaçlıyor. Mervan Altınorak’ın vizyonu, yalnızca estetik değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğe dair umut taşıyor. “Sanat, dünyayı değiştirmek için güçlü bir araç.” diyen Altınorak, bu yolda daha çok insana ilham vermeyi hedefliyor. Geri Dönüşüm Ekonomisi’nin bu sayısı için Mervan Altınorak ile sohbet ettik.İçin Altınorak’ın verdiği cevaplar… Klasik soruyla başlayalım. Mervan Altınorak kimdir, bahsedebilir misiniz? Ben Mervan Altınorak. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşayan bir heykel ve mozaik sanatçısıyım. Sanat yolculuğum 14 yaşında başladı ve o günden bu yana heykel ve mozaik sanatıyla ilgileniyorum. Özellikle metal, plastik, elektronik ve cam atıklarla çalışarak 200’den fazla heykel ürettim. Eserlerim, deniz kızından flamingoya, geyikten bisiklete kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor ve artık yurt dışında da ilgi görüyor. Amacım, sanat yoluyla çevre bilinci oluşturmak ve sürdürülebilirlik mesajını yaymak. Geri dönüşüm ve ileri dönüşüm ne demek? Sizin hayatınızda nasıl bir yeri var bu kavramların? Geri dönüşüm, kullanılmış malzemelerin yeniden işlenerek ham maddeye dönüştürülmesi sürecidir. İleri dönüşüm ise bu atıkların yaratıcı bir şekilde sanata veya daha değerli bir ürüne dönüştürülmesidir. Benim sanatım, ileri dönüşüm kavramının tam bir örneğidir. Atıkları sadece yeniden kullanmakla kalmıyor, onlara estetik bir boyut kazandırarak çevre bilinci oluşturmaya çalışıyorum. Bu süreç benim için yalnızca bir sanat pratiği değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi. Neden atıkları kullanıyorsunuz? Bu fikir nereden aklınıza geldi? Bu süreci anlatabilir misiniz? Yaklaşık 10 yıl önce Amerika’dan aldığım mozaik tablo siparişleriyle başlayan bir süreçti. Siparişler sonrasında müşterim, bu tablolar için masa ayakları tasarlamamı istedi. O dönemde geri ve ileri dönüşüm üzerine araştırmalar yaparken, hurda sanatını keşfettim. İlk denemem bir geyik heykeliydi ve bu heykel medyada büyük ilgi gördü. Bu ilgi, beni ileri dönüşüm sanatına daha fazla yöneltti. Aslında bu düşünce, mozaik sanatına bakışımda da etkiliydi. Klasik mozaik yerine atık malzemeleri kullanarak çağdaş mozaik çalışmaları yapıyordum. Bu da sıfır atık ve israfa karşı bir duruş sergileyen sanat anlayışımın bir yansımasıydı. Bu atıkları bulma sürecinden bahseder misiniz? Nereden buluyorsunuz bu atıkları? Atıkları Reyhanlı ve çevresindeki hurdacılardan, sanayi sitelerinden, deniz kıyılarından ve doğrudan sokaklardan topluyorum. Örneğin, Samandağ sahillinde iki ay boyunca topladığım plastik atıkları bir balık heykelinde kullandım. Ayrıca kızım Dilara Altınorak Matracı ile birlikte asamblaj çalışmaları yapıyoruz. Dilara, Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nde öğrenci. Birlikte çevreden topladığımız atıklarla eserler üreterek insanlara çevre bilincini aşılamaya çalışıyoruz. Amacınız, göstermek istediğiniz şey nedir? Sanat ile ileri dönüşüm konusunda insanlarda farkındalık oluşuyor mu? Amacım, atıkların sanata dönüşebileceğini göstererek çevreye duyarlılığı artırmak. Eserlerimi gören insanlar, atıkların yeniden değer kazanabileceğini fark ediyor ve çevre bilinci kazanıyorlar. Reyhanlı halkının ve ziyaretçilerimin hayranlık dolu tepkileri, çalışmalarımı daha da tutkuyla yapmamı sağlıyor. Yurt içi ve yurt dışından gelen olumlu geri dönüşler, bu sanatın doğru bir yolda olduğunu gösteriyor. Sanatçıların, eserlerini üretirken esin kaynağı ve kullandıkları teknikler farklıdır. Sizin vermek istediğiniz mesaj nedir? Sanatımla verdiğim mesaj, sürdürülebilirlik, çevreye duyarlılık ve doğal kaynakların korunmasıdır. Atıkların yalnızca çöpe atılmaması gerektiğini, onların estetik bir değere dönüştürülebileceğini göstermeye çalışıyorum. Bu, gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak için bir farkındalık çağrısıdır. Eserlerinizin üretim aşamasında nasıl bir süreç yaşanıyor? Hangi aletleri kullanıyorsunuz? Atık toplama ve sınıflandırma, üretim sürecimin en zahmetli kısmı. Daha sonra malzemeleri temizleyip tasarıma uygun şekilde birleştiriyorum. Bu süreçte kaynak makinesi, taşlama makinesi, yapıştırıcılar ve çeşitli el aletleri kullanıyorum. Ne yapacağıma ise genellikle doğadan ve çevremden ilham alarak karar veriyorum. Örneğin, denizden topladığım plastiklerle yaptığım balık heykeli, deniz kirliliğine dikkat çekmek için tasarlandı. Bugüne kadar hangi eserleri hangi atıklarla yaptınız? Bu eserler nerelerde sergileniyor? Eserlerim oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor. Örneğin: • Balık Heykeli: Plastik atıklarla yapıldı, Samandağ sahilinde sergileniyor. • Athena Heykeli: Metal atıklardan yapıldı, Bakü’de Atıktan Sanata Müzesi’nde sergileniyor. • Yaş Pasta Heykeli: Metal atıklardan yapıldı, İstanbul’daki Pelit Çikolata Müzesi’nde sergileniyor. Ayrıca Erzurum’da, ileri dönüşüm temalı “Sıfır Atık Kafe” projesinin tüm konseptini atıklarla tasarladık. Bu proje Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor ve büyük ilgi görüyor.