Atığımızı Yeteri Kadar Etkin Toplayamıyoruz

20 Haziran 2021

Nev Polimer Yönetim Kurulu Başkanı Burak Ceylan

Plastik mamul üretimi için ham maddenin bir kısmı petrokimya tesislerinden temin edilse de asıl kaynak atıklardır. Yurt dışından ithal edildiği gibi yurt içinden de toplanan plastik atıklar geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılıyor. Ancak sektör her iki kaynak açısından da muzdarip. TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkan Yardımcısı ve Nev Polimer Yönetim Kurulu Başkanı Burak Ceylan ile bu sorunları konuştuk.

Nev Polimer Yönetim Kurulu Başkanı Burak Ceylan

Plastik ham madde ülkemizin cari açık oluşturan kalemleri arasında ön sıralarda yer alıyor. Ülkemizde bir adet petrokimya tesisi var ancak toplam plastik ham madde ihtiyacının ancak yüzde 20’sini karşılama kapasitesinde. Dolayısıyla ülkemizde bir taraftan yeni petrokimya tesisi yatırım ihtiyacı sürerken bir taraftan da ithal ikamesine odaklanmamız gerekiyor. İthal ikamesi de ancak kullandığımız plastikleri tekrar geri dönüştürerek mümkün.

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkan Yardımcısı Burak Ceylan, sektörün ihtiyaçlarını tespit etmek ve sorunlarını dile getirmek için çalışma- lara başladıklarını anlattı. Sektör Meclisinin altında 6 alt komitesi olduğunu belirten Burak Ceylan, gerek branş anlamında gerekse de konuşulması tartışılması gereken sorunlar anlamında bir matris oluşturduklarını dile getirdi. Genel anlamda odaklanmaları gereken konuları belirlediklerini söyleyen Ceylan politikalar ve çözüm önerileri üzerinde çalışacaklarını belirtti. Burak Ceylan’ın dergimize açıklamaları şöyle…

Atık ithalatına getirilen kota hakkındaki görüşünüz nedir?

Özellikle konu çevreyi ve doğayı yakından ilgilendirdiği için taraflı tarafsız herkesin üzerinde peşin yorum yapmaktan beri duramadığı bir konu. Yorum yaparken de dikkatli olmak lazım çünkü peşinen haklıdır ya da haksızdır diyemeyiz. Ben şahsi fikrimi söyleyeceğim. Bu konuya 2 açıdan bakmak lazım. Birincisi Türkiye’ye ithalatını yaptığımız atıkların niteliği, ikincisi de bu atıkların imalat sanayimize, dolayısıyla istihdam ve ihracat hedeflerimize ne katkılar sunacağı.

Birinci açıdan baktığımızda temel prensip ülkemize kontamine atığın kesinlikle girmemesi olmalı. Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz, gözümüz gibi bakmalıyız. Benim ülkemin kontamine olmuş bir atığa ihtiyacı yok, sanırım bu konuda herkes hemfikirdir. İkinci açıdan baktığımızda da bizim öncelikle atıklarımızı kendimiz ne kadar toplayabiliyoruz, ne kadar üretim kapasitemiz var ve ne kadar ekstra ihtiyacımız var? Burada da yaklaşım sektörel kapasiteleri değerlendirmek şeklinde olmalı. Mesela bir sektörün hem yerli atığı toplama kabiliyeti yüksek hem de bu yeterli gelmiyor ve kapasite kullanım oranlarını düşürürken bir taraftan da ham madde sıkıntısı yaşatıyorsa, bu uygulama o sektöre zarar verebilir. Bir sanayi tesisinde esas olan tam kapasiteyle çalışabilmektir. Yerli toplama oranı zaten yüksek olan bir atıkta üretim, istihdam ve ihracat hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi adına kota sınırlamasının kaldırılması faydalı olabilir. Tabi burada başka kriterler çıkıyor ortaya; tesis standartları, lisans kriterleri gibi…

Geri dönüşüm sektörünün daha aktif ve verimli çalışabilmesi için neler yapılmalı?

Geri dönüşüm sektörü günden güne büyüyor. Özellikle komite başkanı olduğum plastik geri dönüşüm sektörü. Sektör olarak en çok sıkıntı çektiğimiz konulardan bir tanesi -merdiven altı tabir ettiğimiz- , lisanssız tesislerin haksız rekabete yol açmaları. Diğer taraftan ülke olarak yerli atığımızı yeteri kadar etkin toplayamıyoruz, toplasak da kirleterek topluyoruz. Bu geri dönüşümde daha fazla enerji ve kaynak kullanmamıza neden oluyor ki bu da ülke ekonomimize zarar veriyor. Sektör olarak beklentimiz kaynağında daha temiz bir şekilde toplanmış ve ayrıştırılmış ham maddeye ulaşabilmek. Bu, ürettiğimiz ürünü daha katma değerli hale getirecek hem de ithalat ihracat dengemizi ihracattan yana pozitif olarak değiştirecektir.

Sıfır Atık Projesi’nin başarıya ulaşması konusunda hangi adımlar atılmalı?

Atık ve geri dönüşüm sektörü olarak büyük bir şans bu proje. Çünkü, en üst düzeyde, Sayın Cumhurbaşkanımız ve değerli eşleri Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde yürüyen bir proje. Bu fırsatı iyi kullanabilirsek, sorunları en hızlı şekilde çözme şansına da sahip olabiliriz. Bu projenin başarıya ulaşabilmesi için herkesin çok çalışması ve üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. İşin kanun ve yasama tarafı elbette ciddi bir iradenin var olduğunun tecellisi fakat burada esas mesele uygulanabilirlik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ciddi bir çalışmanın içerisinde, ama uygulamada çok dikkatli olmalıyız.

Atık meselesinde döngüsel bir ekonomi var. Bu döngünün bir halkasını verimsizlik oluşturursa diğer halkalara da sirayet edebilir. Örneğin şu anda belediyeler ambalaj atığını ekseriyetle ihale usulüyle -bir gelir elde ederek- lisanslı toplama ve ayrıştırma tesislerine toplatıyor. Bu tesisler de ölçek ekonomisi esasına göre faaliyetlerini yürütüyorlar. Fakat bu bir yönetmelikle ‘Her atık üreticisi atığını istediği geri dönüşüm tesisine bedeli karşılığında verebilir. Derseniz, düşük miktarlardaki atığın oluşturacağı ekonomik değer, onu gidip atığın kaynağından almanın değerinden daha düşük kalırsa ekonomik verimsizlik oluşturur. Bugünden daha iyi manzaralar yerine, daha kötü manzaralarla karşılaşabiliriz. Burada döngüsel ekonominin verimli işletilmesi esasının göz ardı edilmemesi gerektiği kanaatindeyim.