Geri Dönüşüm Sektörü Artık Tek Ses

24 Nisan 2021

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi kurulduktan sonra ilk olarak yönetim belirlendi. Ardından komiteler çalışmalarına başladı. Atıkları toplama kapasite ve kabiliyetlerinin artırılması, atık ithalat ve ihracat uygulamaları, lisans belge kriterleri, teşvikler, atığın kaynağında toplanması, kayıt dışılıkla mücadele, mevzuatsal sıkıntılar, algı yönetimi, Sıfır Atık Projesi ve depozito sistemi, döngüsel ekonomi kapsamında geri dönüşüm ham madde kullanımı gibi konuları ele almak, kurulan yeni meclisin hedefleri arasında.

Her yıl bir servet düzeyinde potansiyel ham maddeyi çöp ile birlikte gömmekte, müteakiben bu işlemin çevresel olumsuz etkileri ile mücadele etmek zorunda kalmakta, değerlendiremediğimiz bu maddeleri satın almak için ülke olarak yine bir servet ödemekteyiz.

Katı atıkların, insan ve çevre sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi ya da bertaraf edilmesi gerekmekte. Bu bağlamda katı atıkların; kaynağında azaltma, önleme, geri kazanım, yeniden kullanım, kompostlaştırma, enerji eldesi ve depolamayı kapsayan bütüncül bir sistem ile yönetilmesi gerekmekte.

Bununla birlikte, yer altı ve yüzeysel su kirliliği, haşerelerin üremesi, çevreye kötü kokuların yayılması, görüntü kirliliğin ve mikropların taşınması gibi birçok çevresel problem, katı atıkların uygun şekilde bertaraf edilmemesi nedeniyle ortaya çıkmakta. Yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilen katı atık yönetimi ve geri kazanım uygulamalarının önemli ekonomik ve çevresel sonuçlarının olduğu açık. Katı atık yönetimi konusunda baş vurulabilecek teknolojiler sürekli olarak gelişmekte ve bunun sonucu olarak belediye atıklarının sürdürülebilir yönetimi konusunda zaman içerisinde daha sofistike, daha çevreci ve daha ekonomik stratejiler geliştirilmekte.

Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı, gerek ulusal mevzuatımızın uygulanması gerekse de AB müktesebatına uyum çalışmaları doğrultusunda hazırlandı. Plan kapsamında; 81 ilde atık yönetiminin mevcut durumu analiz edilerek atıkların türlerine göre kaynağında ayrı toplanması, geri dönüştürülmesi, farklı yöntemlerle geri kazanılması ve bertaraf yöntemlerinin ortaya konması hedeflendi. Aynı zamanda, doğal kaynakların hızlı tüketiminin önüne geçilmesi amacıyla geri dönüşüm ve geri kazanım ile atıkların ekonomiye yeniden kazandırılması sağlanarak ülke genelinde “sürdürülebilir atık yönetim stratejilerinin” belirlenmesi amaçlandı. Hazırlanan “Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı,” ülkemizde atık yönetimine ilişkin mevcut durumu, yönetim sisteminde iyileştirilmesi veya geliştirilmesi gereken hususları, nüfus ve atık projeksiyonlarını, 2023 yılına kadar yapılması planlanan dönemsel atık yönetim faaliyetlerini kapsadığı gibi atık yönetimine yönelik yatırımları içermekte.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Atık Yönetim Planı Stratejileri” kapsamında, 2023 yılında oluşan atığın; %35’inin geri kazanım, %65’inin düzenli depolama yöntemi ile bertarafı hedeflenmekte. Bu amaçla orta ve uzun vadede;

  1. Kaynağında ayrı toplanan ambalaj atığı oranının %12’ye yükseltilmesi,
  2. Belediye atıklarının biyolojik yöntemler ile geri kazanım oranının %4’e yükseltilmesi,
  3. Belediye atıklarının mekanik-biyolojik prosesler ile geri kazanım oranının %11’e yükseltilmesi,
  4. Belediye atıklarının termal yöntemler ile geri kazanım oranının %8’e yükseltilmesi,
  5. Belediye atıklarının depolama yöntemi ile bertarafı oranının %65’e düşürülmesi,
  6. Vahşi döküm sahalarının rehabilite edilmesi planlanmakta.

Atık Yönetimi, karbon karbon emisyon kontrolüne önemli bir katkıda bulunmakta ve atıkların azaltılması ile büyük emisyon tasarrufları sağlanacak. Atık bertarafı, CO2 ve metanı atmos- fere deşarj etmekte ve aynı zamanda havayı, yeraltı suyunu ve toprağı kirletmekte. Kullanılmış cam şişelerin, kağıt ve karton, plastik ve teneke kutuların atıklarından ayrı toplanması önemlidir.

Hızla artan nüfusun yanında kişisel atık üretimindeki artışın da yüksek olmasının bir sonucu olarak 2018 yılı itibarı ile yılda üretilen yaklaşık 35 milyon ton atık, 2023 yılında 47 milyon tona, 2033 yılında ise 83 milyon tona ulaşacak.

Bugüne kadar geri dönüşüm sektörü, tüm bu süreç ve planlamalarda dağınık bir görünüm sergiledi. Plastik, cam, kağıt, tekstil gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren sektör temsilcileri ve dernekler ortak bir tutum takınamadı. Aslında çok uzun süre önce gerçekleşmiş olması beklenen ‘sektörde birlik’ nihayet bu sene başında sağlanabildi. Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi, sektörün, sorunlarının ve taleplerinin belirlenmesi, ortak paydada buluşması ve özellikle devletle ilişkileri konusunda önemli bir aktör olacak.

Geridönüşüm Ekonomisi Dergisi olarak biz de bu yeni oluşumun hayata geçirilmesinde katkısı bulunan isimler ve meclisin seçilen ilk yöneticileri ile konuştuk. Şimdi sözü Atık Meclisi kurucuları, başkan ve başkan yardımcılarına bırakalım.

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Kıvanç Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç:

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜNDEKİ POTANSİYELİ ORTAYA ÇIKARACAK

Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisinin kurulmasında ön ayak olan isimlerin başında TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Kıvanç geliyor. Atık ve geri dönüşüm sektörünün, küresel olarak geliştirilen ve ortaya konan stratejilerle dünyada önemli bir noktaya geldiğine işaret eden Zeki Kıvanç, Meclisin sektör ve ülke adına çok faydalı işlerin altına imza atacağına emin.

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Kıvanç Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç:

Kıvanç Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, aynı zamanda Adana Sanayi Odası Başkanı. Kıvanç ayrıca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sanayi Odaları Konseyi Üyesi, Tekstil Sektörü Başkan Yardımcısı, Akdeniz Tekstil ve Ham maddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Pamuklu Tekstil Sanayicileri (PTSB) Birliği Başkan Yardımcısı, Adanaspor Kulübü Başkan Yardımcısı, Çukurova Fuarcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi.

İş dünyasında oldukça aktif olan Zeki Kıvanç, Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi ile ilgili Geridönüşüm Ekonomisi’nin sorularını cevaplandırdı. Atık ve geri dönüşüm sektörünün, küresel olarak geliştirilen ve ortaya konan stratejilerle dünyada önemli bir noktaya geldiğine dikkat çeken Zeki Kıvanç, özellikle AB mevzuatı başta olmak üzere sürdürülebilir üretim yapan ve tedarik zincirlerini bu hassasiyete göre konumlandıran firmaların dünya pazarında öne çıkmaya başladığını, tercih edilir hale geldiğini söyledi. Kıvanç, “Biz de sektördeki potansiyeli hayata geçirmek ve geleceğe dair planlı adımlar atılmasını sağlamak amacıyla Sektör Meclisimizi kurduk. Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisimizle birlikte Meclis sayımız 62 oldu.” dedi.

Zeki Kıvanç’ın açıklamaları şöyle: “Bildiğiniz gibi sektör meclislerini diğer yapılardan ayıran en önemli özellik 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’na göre kurulmuş ve yasal dayanağı olan tek yapı olması. Meclislerimizde sektörün önde gelen firmaları, sivil toplum kuruluşları ve kanun yapıcılar bir arada bulunuyor. Biz de Meclisimizden çıkacak konu başlıklarını birlik başkanımız başta olmak üzere en üst düzeyde takip ederek hem bir nebze olsun sektördeki sıkıntıları gidermek hem de atık ekosistemini geliştirmek adına elimizden geleni yapmaya çalışacağız.

Ayrıca Meclis bünyesinde 6 tane alt çalışma grubu oluşturduk. Böylelikle konuları çok daha derinlemesine ve kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Meclisin gündemine girecek konuların neredeyse tamamı alt komitelerde hazırlanacak. Dolayısıyla alt komite çalışmalarını çok önemli görüyor ve tüm katkıları çok değerli buluyoruz.

Meclisimiz, kısa vadede atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörünün acil çözüm bekleyen sorunlarına çözüm bulabilmek adına istişare ortamı oluşturacak, sorunların çözüm mercileriyle gerekli temasları kuracak ve çözüm için girişimlerde bulunacaktır. Orta ve uzun vadede ise, Türkiye’nin atık yönetimi politikalarının, bütün paydaşlarla birlikte kapsayıcı, sürdürülebilir ve uluslararası anlamda entegre ve rekabetçi bir yapıya kavuşması için atılması gereken adımlara, yapısal ve mevzuatsal çalışmalara katkı verecektir.”

SIFIR ATIK PROJESİ ÇOK ÖNEMLİ

Dünyada büyük önem arz etmeye başlayan döngüsel ekonomi ülkemizin de artık gündeminde. Özellikle Sıfır Atık Projesi önemli bir adım oldu. Çevre Ajansı kurulması da bu alandaki politikalar için önemli. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Geri dönüşümün bir hayat tarzı olması için kişiler ve kurumlar ne yapmalı?

“Sıfır Atık;” israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, oluşan atığın miktarının azaltılmasını, etkin toplama sisteminin kurulmasını, atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı olarak tanımlanan bir hedeftir. Atıkların geri dönüşüm ve geri kazanım süreci içinde değerlendirilmeden bertaraf edilmesi hem maddesel hem de enerji olarak ciddi kaynak kayıpları yaşanmasına neden olmaktadır. Sizin de sorunuzda ifade ettiğiniz gibi; son yıllarda tüm dünyada gerek bireysel gerek düzeyde gerekse belediye genelinde sıfır atık uygulama çalışmaları yaygınlaşmaktadır.

İsrafın önlenmesi, doğal kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrılarak geri dönüşüme kazandırılması noktasında mevcut sistemi daha düzenli, sistemli ve uygulanabilir bir temele oturtmak, tüm kişi ve kurumların temel hedefi olmalıdır.

Ülkemizde ilk defa kurulan Çevre Ajansı ile dünyada yaygın olarak kullanılan ve atıkların toplanmasında etkin bir araç olan Depozito-İade Sistemi tek elden yönetilerek etkinliği artırılacak. Sistem, döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliğine katkıda bulunacak.

DEPOZİTO SİSTEMİ İLE 20 MİLYAR AMBALAJ ÇÖPE GİTMEYECEK

İlk etapta yoğun olarak kullanılan ve yıllık 20 milyar adedi aşan içecek ambalajlarında uygulanacak bu sistem ile yüksek miktarda atık toplanacak. 3-4 yıl içinde %90 geri dönüşüm öngören sistem, yıllık 1 milyon tondan fazla ilave atığın oluşmasını önleyecek. Sıfır Atık Hareketinin kapsamı daha da genişleyecek. Ajans; çevrenin korunmasına yönelik toplumsal duyarlılık ve farkındalık oluşturmaya, sıfır atığın yaygınlaşmasına destek verecek.

Tabii ki böyle bir sürece hemen adapte olmak mümkün değil. Dolayısıyla yazılı ve görsel medyada yer alacak kamu spotları sayesinde bu farkındalığın artırılabileceğini düşünüyorum. Bizler de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak bu konuda bilgilendirme toplantıları ve webinarlar düzenleyerek sanayicimizin farkındalığını artırmaya yönelik faaliyetlerde bulunuyoruz.

AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI’NIN FARKINDAYIZ

Üretimde sürdürülebilirlik kapsamında ülkeler ve şirketler karbon salımlarını sıfırlama gayretinde. Bu yönde hedeflerini paylaşıyor, üretimlerini bu hedef doğrultusunda yapıyorlar. Türk sanayicisi bu gelişmelerden haberdar mı? Takip edip buna uygun üretim için planlar yapıyor mu?

1980’lerde, kişi başına imalat sanayisi katma değerini artırmanın yolu, karbon emisyonlarını daha fazla artırmaktı. Ama artık öyle değil. 2019 yılı itibarıyla baktığımızda, imalat sanayisi katma değeri arttıkça, karbon emisyonlarının artış hızı yavaşlamaktadır. Diğer bir deyişle; teknolojik gelişmeler sayesinde, kişi başına imalat sanayi katma değerinin yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde kişi başına karbon emisyonları düşme eğilimindedir.

Bildiğiniz gibi son zamanlarda Avrupa Yeşil Mutabakatı hem kamu kurumlarının hem de sanayicimizin gündeminde. Mutabakat; sanayiden ticarete, enerjiden döngüsel ekonomiye, akıllı ve sürdürülebilir ulaşımdan çevre dostu gıda sistemlerine, tarımdan biyoçeşitliliğe kadar birçok temel alanı şekillendirecek. AB, Yeşil Mutabakat’a uyum sağlayacak birçok tedbiri uygulamaya başladı. Bu düzenlemelerin hayata geçmesi halinde; AB’nin ithal ettiği ürünlerin fiyatları, içerdiği karbon miktarıyla orantılı olarak belirlenecek. AB’ye giden ürünlerimize ek vergi getirilmesi rekabet gücünü son derece olumsuz etkileyecektir.

Sanayiciler olarak bu dönüşüme bir an evvel ayak uydurmak istiyoruz. Fizibilite çalışmalarımızı ve hazırlıklarımızı var gücümüzle sürdürmekle birlikte bu tür bir dönüşümün kamunun desteği olmadan gerçekleşmeyeceğinin de farkındayız. Özellikle finansman tarafında dönüşümü destekleyici teşvik mekanizmalarının kamu kurumları tarafından geliştirilerek bu konuda gereken mevzuat değişikliklerinin ivedilikle yapılmasını temenni ediyoruz.

Avrupa Yeşil Mutabakatı çok köklü değişiklikler getirecek. Avrupa ile ticaret yapan yerli üreticileri de yakından ilgilendiriyor. TOBB neler yapıyor bununla ilgili?

Avrupa Yeşil Mutabakatı tüm kurumların olduğu gibi bizim de en önemli ve baş gündemlerimizden biri. Bu konunun Birlik Başkanımız nezdinde en üst düzeyde takibini sağlıyor ve bu konuyu çok önemsiyoruz. Sektörlerimizin, yeşil dönüşümü en az hasarla ve en verimli şekilde atlatması için çabalarımızı sürdürüyoruz. Üyelerimize, Oda-Borsalarımıza yönelik bilgilendirici seminerler, webinarlar düzenliyoruz. İstişare toplantıları yapıyoruz. Dönüşüm sürecinde alabilecekleri desteklere, finansman kaynaklarına, proje çağrılarına ilişkin duyuruları iletiyoruz. Bu yollarla Oda ve Borsalarımızın kurumsal kapasitelerini artırmayı hedefliyoruz.

Ayrıca, konu özelinde üyelerimizi etkin ve doğru bir biçimde bilgilendirmek amacıyla ilgili sektörlerin olduğu bir çalışma grubu oluşturduk. Çalışma grubunda 17 farklı sektörden 35 katılımcımız yer alıyor. Sektörel bazda yol haritaları hazırlayarak, kamu kurumlarımızla da en üst düzeyde bakanlar seviyesinde, iletişime geçerek sektörlerimizin taleplerini iletiyor, sorunlarına çözüm arıyoruz.

ATIK KOTASI MESELESİNDE ORTA YOLU BULACAĞIZ

Atık ithalatına getirilen kota hakkında ne söylemek istersiniz?

Kota konusu çok uzun zamandır gündemde olan bir konu. Yüzde 80 olan ithalat kotası geçtiğimiz yılın sonları itibarıyla yüzde 50’ye düşürüldü. Özellikle ithalatta, bu konudan kaynaklı yaşanan sıkıntılar kağıt ve plastik sektörleri özelinde tarafımıza geliyor. İlerleyen süreçte firmalarımız bu konuda çok büyük sıkıntılar yaşayacaklarını ifade ediyorlar. Burada, yapılan işlemleri yozlaştıran kişilere (ithalat, kalite vs.), kuruluşlara destek vermeden doğru bir şekilde kendimizi ifade edip haklılığımızı savunmamız gerekiyor. Çünkü konuştuğumuz konu doğru. Biz ham madde olarak bu atıklardan yararlanacağız, bu atıkları doğru bir şekilde alacağız ve yönetmeye çalışacağız ama aynı zamanda atık görüntüsü altında ülkemize yaramayacak maddelerin girmesine de mani olacağız. Bu konuda Bakanlığımızın hassasiyetinin de farkındayız. Ortak bir akıl ve istişareyle orta yolu bulacağımıza olan inancım tam. Burada temel kavramımızın şu olması lazım diye düşünüyorum: Bir işi yaparken geçici teşviklerle değil, sürdürülebilir olmasını temin etmemiz lazım. Geçici teşvikler ya da çözüm önerileri olduğu takdirde her sene aynı konuları konuşmaktan öteye gidemeyiz. Olduğumuz yerde sayarız.

MEVZUATLAR SIFIR ATIK PROJESİ’NE UYARLANIYOR

Geri dönüşüm sektörünün daha aktif ve verimli çalışabilmesi için hangi yasal mevzuat eksik? Bakanlıktan bek- lediğiniz en önemli girişim ne olmalı?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı son zamanlarda bu konuda topyekûn bir hazırlık içinde. Tüm yönetmelikleri sıfır atık politikalarıyla uyumlu hale getirmeye çalışıyorlar. Mevzuat revizyon taslaklarını sırasıyla görüşe açıyorlar. Önce Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelik Taslağı, akabinde de Sıfır Atık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı tarafımıza ulaştı. Geçtiğimiz haftalarda da Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmelik Taslağı, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı ve Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik Taslağı Birliğimize iletildi. Bizler de Oda/Borsalarımızdan ve Sektör Meclislerimizden gelen tüm görüşleri Bakanlığa ilettik. Bazı yönetmelik taslaklarında önemli sıkıntılar olduğunu gördük, sektörel bazlı toplantılar talep ettik. Takibimizi sürdürüyoruz. Her zaman da sektörlerimizden gelen talepleri iletmeye devam edeceğiz. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın.

Burada çok önemli gördüğüm bir konuyu da vurgulamak istiyorum. Diğer Bakanlıklar da öyle, ama Çevre Bakanlığımız bu konuda diğer kamu kurumlarına göre biraz daha hassas. Bakan seviyesinden uzman arkadaşlara kadar hepsiyle çok iyi ilişkiler içindeyiz. Özel sektörle istişareye çok önem veriyorlar ve hemen hemen her konuda fikirlerimizi almaya özen gösteriyorlar. Bu durum bizler için ger- çekten çok kıymetli. Sorunları ancak bu yolla çözebiliriz. İnşallah bundan sonraki süreçte de artarak devam edecek işbirliğimiz sayesinde hem sorunların çözümünde ortak akılla hareket edecek hem de döngüsel ekonomiye ulaşma ve “Sıfır Atık Projesi’ne” ülkemizi ve sanayimizi hep birlikte hazır hale getireceğiz.

Bu vesileyle Birlik Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’na teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Bu Meclisin kurulma aşamasında kendisi çok büyük bir vizyon ortaya koydu. Meclisten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak da beni ve S. Selim Kandemir’i görevlendirdi. Kurulduktan sonraki süreçte aldığımız tepkilerle de ne kadar doğru bir iş yaptığımızı görmüş olduk. Ben tekrardan, yeni kurulan Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisimizin ülkemize ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum.

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim Kandemir:

KURULAN MECLİS’TEN HERKES MEMNUN

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi’nin kurulması sürecinde Zeki Kıvanç ile birlik- te öncü olan bir diğer isim Suat Selim Kandemir’di. Kandemiroğlu Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kandemir aynı zamanda TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı.

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim Kandemir

Selim Kandemir, Geri Dönüşüm Ekonomisi’ne Meclis’in kurulma sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Geri dönüşüm ve atık sektörü temsilcilerinin TOBB bünyesinde bir meclis oluşturulması yönündeki çağrılarını her fırsatta Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’na aktardıklarını söyleyen Kandemir, “Sağolsun bu taleple yakından ilgilendiler ve Meclis’in kurulmasına karar verildi. Şu anda herkes memnun. Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi, TOBB bünyesinde 62.meclis olarak kuruldu. 5 alt komite oluşturuldu.” dedi.

Selim Kandemir’in TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi ve sektöre dair açıklamaları şöyle: “Geri dönüşüm sektöründe bir çok firma var. Plastik, kağıt, cam, tekstil atıklarının dönüşümüyle ilgili çalışan firmalar bunlar. Bu sektör temsilcilerinin ortak sorunları, sıkıntıları oluyordu. Ortak sorunlar çok fazlaydı. Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç ile birlikte uzun zamandır geri dönüşüm sektörü temsilcileriyle istişare halindeydik. Özellikle tekstil geri dönüşüm sektörü bu zamana kadar bir platform dahi oluşturamamıştı. Uşak Tekstil geri dönüşümünde lider bir ildir. Tekstil atıklarını yüzde 80’ine yakını Uşak’ta işlenir ve geri dönüştürülür, ekonomiye geri kazandırılır. İşte bu sektörün bir platformu yoktu. Bir platformun olması icap ediyordu. Sanayicilerden bu yönde talep gelince TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na bu talepleri ilettik. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da bu sorunların farkında olduğu için platformun kuruluşuna sıcak baktı. Altyapısını oluşturmamızı istedi. Biz de Zeki bey ile çalışarak bu girişimi başlattık.”

BU MECLİS’İN FONKSİYONU NE OLACAK?

Selim Kandemir, geri dönüşüm alanında her sektörün kendine has sorunları olduğunu hatırlattı. “Plastiğin, kağıdın, metalin kendine özel sorunları var.” diyen Kandemir şöyle devam etti: “Ama ortak sorunlar da var. Gerek ithalat problemleri, gerek yurt içi organizasyon açısından ortak sorunlar mevcut. Meclis işte bu problemleri tartışabileceğimiz konuşabileceğimiz bir platform olacak. Geri dönüşüm şu anda dünya genelinde çok önem arz ediyor. Mesela G-20 Zirvesi’nde 32 moda firması geri dönüşümle ilgili deklarasyon yayınladılar. Verdikleri önemi gösterirken geri dönüşümle ilgili planlarını açıklıyorlar. Dünyaca büyük tekstil üreticileri yaptıkları ürünlerin geri dönüşümle elde edildiğini açıklıyor. Üretim yaparken yenilenebilir enerji kullanacaklarına dair taahhütlerde bulunuyorlar. Dünya geri dönüşüme bu denli önem verirken Türkiye’deki geri dönüşüm sektörünün de bir yol haritası olmasında çok fayda var. Yakın bir zamana kadar ülkemizde geri dönüşüm sektörünün önemini bilen azdı. Tabiri caizse bizlere çöpçü olarak bakılıyordu. Bizim yaptığımız işin doğaya, ekonomiye, istihdama o kadar çok katkısı var ki. Bunun farkına insanlar zamanla vardı.”

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkanı Ali Kantur:

ATIK MECLİSİ SEKTÖRDE KOORDİNASYONU SAĞLAYACAK

Doğru atık yönetimi yapabilmek için büyük ve ciddi bir organizasyona ve bu organizasyonun bütün birleşenlerinin kusursuz koordinasyonuna ihtiyaç var. Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclisi tam bu amaçla kuruldu. Sektörün tüm paydaşları kendi alanlarında işlerini yürütürken, TOBB buluşma noktası ve koordinasyon merkezi olacak.

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkanı Ali Kantur

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) çatısı altında 62’nci sektör meclisi olarak kurulan Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi çalışmalarına başladı. Başkan Ali Kantur, başkan yardımcıları Mustafa Saral, Ömer Benli, Vedat Kılıç, Arif Öztan ve Burak Ceylan’ın ilk gündemi sektörün mevcut durumunu ortaya koymak.

Türkiye’de evsel, endüstriyel, tıbbi olmak üzere bir günde 160.000 ton atık oluşuyor. Tüketim sonrası ortaya çıkan cam, kağıt, plastik, elektronik, organik atıkların büyük kısmı depolama alanlarına dökülüyor. Çok büyük bir ham madde kaynağı olan bu atıkların ayrı ayrı toplanıp geri dönüşümle ekonomiye kazandırılması ise büyük önem arz ediyor. İşte bu alanda yıllardan bu yana faaliyet gösteren şahıs, şirket ve dernekleri bir araya getiren, ortak bir iletişim dili kurmalarını sağlayacak Atık Meclisi çalışmalarına başladı.

Atık Meclisi ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclisi Başkanı Ali Kantur, TOBB’un uzun yıllara dayanan önemli bir bilgi birikimi, koordinasyon tecrübeleri ve önemli bir kurumsal iletişim kabiliyeti olduğunu belirterek, “Atık sektörümüzün, atacağı tüm adımlarda bu gücü yanında hissetmesi önemlidir.” dedi.

Bir bölge, bir mahalle, bir il ve ülke ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyen kişinin o bölgedeki atıklara bakarak fikir sahibi olabileceğini belirten Ali Kantur, “Bu kadar geniş ve derin bir konu ile ilgili bir meclis oluşturunca hedefleri de belirleyip sıralamak zaman alacaktır. Öncelikli hedef, zaman içinde deforme olan terminolojiyi düzeltmeye yönelik olacaktır. Yani ilk etaptaki çalışmalarımız neticesinde sektörün aynı dili konuşmasını he- defliyoruz.” dedi.

İLK HEDEF İLETİŞİM

Atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörü içinde çok fazla kavram bulunduğunu, zaman zaman bu kavramların karmaşa haline dönüştüğünü söyleyen Kantur, aslında aynı şeyleri söylemeye çalışırken tartışan paydaşların olduğunu dile getirdi. Ali Kantur, “İlk hedef, bu iletişim probleminin düzeltilmesi ve burada harcanan eforun daha önemli alanlara yönlendirilmesidir.” dedi. Kantur şöyle devam etti: “Atık sektörünün iletişim problemini çözdükten sonra ortak dilde oluşturulmuş bir envanter çalışmasına ihtiyaç var. Diğer tarafta atık sektörü- nün önemli sorunları var. Bunlardan bazıları çözülüyor, bazıları çözüm yolunda, bazıları da çözülememektedir. Genel yaklaşım olarak, çözümünü planlamadığımız bir sorunu dile getirmemeyi hedefliyoruz.”

SEKTÖRÜN BÜYÜMEKTEN BAŞKA ALTERNATİFİ YOK

Türkiye’de evsel, endüstriyel (tehlikeli atık dahil,) tıbbi olmak üzere bir günde 160.000 ton atık oluştuğu bilgisini paylaşan Ali Kantur, envanter ve ortak dil çalışmaları eksikliği nedeniyle bu bilgiyi de rahatlıkla dile getiremediklerini söyledi. Kantur, “Tüm paydaşları ile birlikte çok sayıda özel kurum, belediyeler, Çevre ve Şehircilik, Sağlık, Tarım ve Ormancılık olmak üzere tüm ilgili bakanlıklar ve aklımıza gelmeyen kurumlar ve milyon kişileri bulan istihdamdan bahsediyoruz. Atıklar aynı zamanda birer ham madde, kontrol altına alınması gereken birer kaynak. Dolayısıyla sektörün sürekli büyümekten başka bir alternatifi bulunmuyor.” dedi.

Geri dönüşüm sektörünün daha aktif ve verimli çalışabilmesi için mevzuat eksikliklerine dikkat çeken Ali Kantur şunları söyledi: “Kural koyan, bu kurallar sayesinde düzen oluşturan mekanizmalar, kalite yönetimi yapılmadığı zaman maalesef sistemin işlemez hale gelmesine sebep olabiliyor. Kalite yönetimini açmak gerekirse, mevzuatın oluşturulması, yayınlanıp denetlenmesi gerçekten zor süreçler. Bu konuda emek harcayan kurumları, kişileri öncelikle takdir ediyoruz fakat bir de mevzuatın amaçlara hizmetlerinin izlenmesi, verimliliğe ve oluşturuldukları faktörlere hizmet edip etmediğinin ölçümlenmesi, yani kalitelerinin yönetilmesi süreçleri var ki maalesef bu konuda ülke olarak eksiklerimiz var. Bu mekanizmanın kurulup çalıştırılmasını elzem bulmakla birlikte, sektörler olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazırız. Tüm çalışmalar neticesinde ise, mevzuat eksikliği değil de fazlalıklarını konuşuyor olacağımızı düşünüyorum. Her ne kadar Bakanlıklardan bu izleme sistemlerini kurmasını beklesek de bu sistemlerin doğru bilgiler ile besleniyor olma görevi bize düşmektedir.”

SIFIR ATIK PROJESİ İYİ YÖNETİLMELİ

Sıfır Atık Projesi’nin başarıya ulaşması konusunda atılması gereken adımlara da değinen Ali Kantur, “Öncelikle sıfır atık projesini anlamak ve iyi okumak gerekiyor.” dedi. Kantur şunları söyledi: “Sıfır atık diye bir kavramın hayatımızda olmadığı dönemde, sıfır atık sisteminin ilk kurulmaya başladığı kurumlara gidelim; bu zamanlar bu kurumlarda bir adet çöp kovası vardı. Şimdi, sıfır atık hayatımızda, aynı kurumlarda 6 adet yan yana çöp kovası mevcut. Yani, atık aslında sıfır değil, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de atık her geçen gün artıyor fakat kazanmaya çalıştığımız sıfır atık vizyonu sayesinde, atık doğru yönetilerek ham madde olma yolunda ilerliyor. Projenin başarılı olması ise bu yolculuğun iyi yönetilmesine bağlıdır. Sıfır atık konusu da her konuda olduğu gibi insan ile başlıyor. Durum böyle olunca, atığın atılma alışkanlıklarının değişmesi, eğitim, toplanma sisteminin doğru dizayn edilip yürütülmesi ve nihai olarak doğru tesislere doğru atığın ulaşması büyük önem taşıyor. Sonuçta geri dönüşüm sektörüne firesiz ham madde, enerji sektörüne enerji üretil- dikten sonra gübre olabilecek bir ham madde ve günün sonunda olumsuz etkileri sıfıra yaklaşmış bir değer elde etmek hedefleniyor. Süreç uzun, fakat olumlu etkilerinin yanında zorluğu kolaylıkla aşılacak bir süreçtir.”

Atık Kağıt Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (AGED) Başkanı Mustafa Saral:

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜNÜN TEMSİL EDİLDİĞİ KURUMSAL BİR YAPI OLUŞTU

Atık Kağıt Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (AGED) Başkanı Mustafa Saral, kağıt üretimi için en büyük sıkıntının ham madde olduğunu söyledi. Ham madde ithalatına getirilen kotadan dolayı sektörün yaşadığı soruna dikkat çekti.

Atık Kağıt Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (AGED) Başkanı Mustafa Saral

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi başkan yardımcılığı ve Meclise bağlı çalışan Kağıt Komitesi Başkanlığı görevlerini yürüten Mustafa Saral, Meclisin fonksiyonları hakkında dergimize açıklamalarda bulundu. Saral, “Geri dönüşüm sektörünün temsil edildiği kurumsal bir yapı oluştu. Burası kağıt, cam, plastik, tekstil ve diğer tüm geri dönüşüm sektörünün sorunlarının dile getirileceği bir merci olacak. Çok önemli faydalar sağlayacağını öngörüyoruz. Kurumsal bir yapı olarak devletin muhatabı olacak. Şimdiye kadar böyle bir yapının eksikliğini yaşadık.” dedi.

Meclisin kurulmasından sonra her sektöre ilişkin çalışma grupları oluşturulduğunu anlatan Saral, bu grupların sektörlerine ilişkin sorun ve taleplerini yönetime sunacağını, yönetimin de TOBB üzerinden ilgili bakanlıklara bir rapor sunabileceğini dile getirdi.

AGED Başkanı, “Kağıt sektörüne ilişkin bir meclis TOBB’da vardı. Yeni Meclis de tamamen geri dönüşüm sektörüyle ilgili olacak. Ülkemizde kullanılan kağıtların bir kısmı çöp sahalarına gömülüyor. Bunların geri kazanılıp ekonomiye kazandırılması büyük önem taşıyor. Sıfır Atık Yasası, evlerden ve iş yerlerinden toplanacak kağıt, plastik vb atıkların geri dönüşümle ekonomiye kazandırılmasını sağlayacak. Yasanın uygulanması konusundaki taleplerimizi Meclis vasıtasıyla dile getireceğiz.” dedi.

Meclis’in Önünde Çözmesi Gereken İlk Sorun Nedir?

Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi’nin ilk gündeminin atık ham madde ithalatına getirilen kota olduğunu söyleyen Mustafa Saral şu açıklamaları yaptı: “Kağıt sektörü yeni yatırım ve kapasite artışlarıyla sürekli büyüyen dinamik bir sektör. Bu yıl devreye girecek yatırımlarla kağıt sanayiinin üretim kapasitesi 5 milyon tonun üzerine çıkacak. Ülke içerisinde geri kazanılan kağıt tonajı 3 milyon ton. Dolayısıyla, sektörün yüksek miktarda ham madde ihtiyacı var. Yeterli ham madde ülkemizde yok, toplanan da bize yetmiyor. Geri dönüşümlük kağıt (paper for recycling) ithalatı farklı sebeplerle sınırlandı. Kağıt fabrikaları ancak üretim kapasitelerinin yarısı kadar ham madde ithal edebiliyor bugün. Öte yandan geri dönüşümlük kağıt ihracatı serbest. İhracatı serbest olan bir ürünün ithalatının sınırlı olması serbest piyasa kurallarına da aykırı. Hepsinden öte, bu sınırlama kağıt sanayiinin büyümesinin önündeki en büyük engel.

Bizler, dünya kağıt piyasası ile entegre çalışan ve uluslararası piyasalarda muadilimiz olan kuruluşlarla rekabet eden sanayicileriz. Dünyanın neresinde olursa olsun ham maddemizi alıp onu mamul haline getirerek dünyaya satmak yani katma değer üretip ihracat yapmak istiyoruz. Ancak, ihtiyacımız kadar ham madde ithal edemeyeceğiz. Yurt içinde topladığımız atık kağıt ihtiyacımızı karşılamıyor. 2020’de geri dönüşümlük kağıt ithalat miktarımız 1,5 milyon tondu. İçeride kağıt toplama miktarımız artsa bile bizim ithalat yapmaya ihtiyacımız var. Bizim talebimiz ham madde ithalat kotasının tamamen kaldırılmasıdır. Ya da geçici bir rahatlama getirmesi adına ham madde ithalatına getirilen yüzde 50 kota sınırlamasının tek tek firmalara değil sektörün bütününe verilmesidir. Söz konusu sınırlama bize ekstra maliyetler getiriyor. Kağıt sanayii, bugün yaklaşık 25 fabrika yüzde 100 kapasite ile çalışan, kayıp kaçağı olmayan, her sene üretimi artan ve en önemlisi kolay takip edilebilen dev bir sektör.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB), Sıfır Atık Yasası kapsamında GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı) diye bir geri kazanım ve atık yönetimi finansman sistemi kurdu. Atıkları toplamak için ürünleri piyasaya sürenlerden bir bedel alınıyor. Bakanlık GEKAP ile finansal alt yapısını kurduktan sonra şimdi de Çevre Ajansı vasıtasıyla toplama ve atık yönetim modelini kökten değiştirecek. Bizler GEKAP gelirlerinden pay alacak Çevre Ajansı’nın evlerden dönüşebilen atıkların toplanması konusunda etkin çalışmalar yapacağından eminiz. Kurulması ve yerleşmesi için yıllarca çalışılan mevcut toplama firmalarının desteklenmesi ve denetlenmesi sağlanarak sistemde kalmaları sağlanmalıdır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar vasıtasıyla sistem denetlenmeli ve raporları ÇŞB’nin ilgili birimleriyle paylaşılmalı, böylece bir kontrol ve raporlama sistemi kurulmalıdır. Öngörülen yeni sistemin baş aktörleri olan belediyeler GEKAP’tan ödenek almalı ve bunun büyük kısmını toplama faaliyetlerini sübvanse etmek için konuttan toplama yapan toplama firmasına aktarmalıdır. Sistem belediye olmadan yürümez.

Bütün atıkların aslında değerlendirilmesi gerektiğini öngören sıfır atık ekonomisi, istihdamın artmasına da büyük katkı sağlayacaktır. Bu sektör, çalışamayan, iş bulamayan gençlerimize iş kapısı olacak. Geri kazanım konusunda toplumun bilincini artırıp desteğini de almayı hedeflemeliyiz. Evdeki herkese bu konuda görev düşüyor aslında. Çünkü toplanamayan geri dönüşümlük atıkların büyük bölümü evlerde bulunuyor. Çöpe atılan ambalajlar organik atıklarla karışarak kullanılamaz hale geliyor. Bu kayıpları geri dönüşüm sistemine kazandırmak ve dünyaya, yaşadığımız çevreye iyilik yapmak hepimizin elinde.”

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi, Geri Dönüşüm Sektörüne Nasıl Bir Katkı Sağlayacak?

Saral, artık kurumsal bir temsil hakkına kavuştuklarını açıklayarak, belirledikleri sorun ve taleplerine ilişkin daha kolay hareket edebileceklerine işaret etti. Saral, “Bu Mecliste geri dönüşümle ilgili faaliyet yürüten herkes temsil ediliyor. Böylece herkesi temsil eden bir rapor sunulduğunda tüm sistemin sorunları konuşulmuş olacak. Bu meclis faydalı olacaktır. Kısa vadede bir beklentimiz yok. Ama birkaç yıl sonra başka neticeler çıkacaktır. Ülkede çöpe giden ürünün toplanması ve ekonomiye kazandırılması için çalışacağız. Ülkemizde 1 yılda çıkan 34 milyon ton çöpün içerisinde geri dönüşebilir atık miktarı yüzde 20. Bunlar ekonomiye kazandırılırsa gençlerimiz daha çok iş bulacak demektir. Atıkların toplanması ve ekonomiye kazandırılması konusunda toplumun özellikle de annelerin destek vermesi gerekir. Bu da çocuklarının iş bulmasına katkı sağlayacaktır. Çevremizin, atmosferimizin temiz olmasını istiyorsak hep birlikte katkı sunmak zorundayız. Geri dönüştürülecek ürünü ekonomiye kazandırdığımızda birçok alanda avantaj sağlamış oluruz.” dedi.

Öztan İplik Yönetim Kurulu Başkanı Arif Öztan:

GERİ DÖNÜŞÜM VERİ BANKASI KURULMALI ARİF ÖZTAN, ÖNCELİKLİ HEDEFLERİNİN SEKTÖREL VERİ BANKASI OLUŞTURMAK OLDUĞUNU AÇIKLADI.

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkan Vekili Arif Öztan, “Geri dönüşümün bir sektör olarak tanımlanması önemli. Şimdi öncelikli işimiz bir veri bankası kurmak.” dedi.

Öztan İplik Yönetim Kurulu Başkanı Arif Öztan

Uşaklı Tekstilci Arif Öztan mesleğini çöpçülük olarak tanıtıyor ama Uşak ve Havalisi Tekstil İşverenleri Sendika Başkanı, Öztan İplik Yönetim Kurulu Başkanı, Uşak Doğalgaz Dağıtım Şirketi USDAŞ yöneticisi gibi daha birçok şapkası var. Tekstil Geri Kazanım ve Dönüşüm Sanayi Komite Başkanlığını da yürüten Öztan’ın artık yeni bir unvanı daha var: TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclisi başkan yardımcılığı.

Geri Dönüşüm Ekonomisi’ne konuşan Arif Öztan, TOBB’da geri dönüşümün bir sektör olarak tanımlanmasının büyük bir kazanım olduğunu vurguluyor. Arif Öztan, en önemli görevlerinin ulusal bir veri tabanının oluşturulması olduğunu söylüyor. Öztan, “61 tane sektör var TOBB bünyesinde. Biz de 62. sektör olduk. Artık bir kurumsal kimlik edineceğiz. Geri dönüşüm sektörü olarak bizim ilk yapmamız gereken iş, TOBB önderliğinde sağlıklı bir veri tabanı oluşturarak ekonomik büyüklüğümüzü ortaya çıkarmak. Buna göre sektör nasıl desteklenmeli, büyüme için neler yapılmalı kararı verilmeli.” diyor.

DÜNYA TİCARETİ KARBONA GÖRE YENİDEN ŞEKİLLENİYOR

Türkiye’de geri dönüşüme dair sağlıklı verilerin olmadığını belirten Öztan şunları söylüyor: “Artık dünya ticareti bile karbon ayak izimize göre şekilleniyor. Tekstilde birçok küresel marka ham madde ürünlerinde minimum yüzde 35 geri dönüşüm şartı arıyor. Bizim ülke olarak tekstilde geri dönüşüm oranını artırmamız şart. Ama tekstildeki geri dönüşümün ne olduğuna dair geri dönüşüm sektörünün bile fikri yok.”

Geri dönüşüm sektöründe çok sayıda insanın istihdam edildiğini anlatan Arif Öztan, “Büyük bir istihdam var ama bilinmiyor. Biz, 4 milyon kişi çalışıyor diyo- ruz; kayıtlara bakıyorsun, 800-900 bin kişi. Peki bu geri kalanlar nerede? Büyük bir çoğunluğu kayıtsız çalışan. Sadece çalışanlar değil, sektöre dair her alanda kayıtlar net bir şekilde ortaya konmalı. Şimdi düşün: bu pet şişeleri gömmek bir dert, yakmak bir dert, oysa ekonomik değer bu… Şimdi yol kenarlarından bile pet toplayanlar var. Biz yıllardır bunu anlatıyoruz ve bunu anlatmaktan bıktık. Sen bir teşvik ver, neye göre vereceksin teşviki: istihdama göre vereceksin. Ama herkes kaçak göçek, elde doğru düzgün veri yok, bu nasıl olacak? O nedenle bizim önce sağlıklı bir şekilde veri tabanı oluşturmamız gerek.

Her şey kayıtsız olduğu için, nakliye faturaları ile çalışılıyor, o nedenle hem devlet vergi kaybediyor, hem de sistem düzenlenemiyor.” diyor.

ÇÖZÜMÜ OLAN HERKESİ BEKLERİZ

Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi olarak fikri ve bilgi birikimi olan her- kesin desteğini beklediklerini belirten Öztan, “Meclis kurduk, peki sonra ne olacak, neler değişecek? Toplandık ve alt komite oluşturduk ve 12 tane isim belirledik. Ama biz fikri, bilgisi, bilgi birikimi olan ve emek vermek isteyen herkesi davet ediyoruz. Sadece şikayet değil, çözüm önerileri de geliştirecek kişileri bekliyoruz. Sorunlar anlatılınca çözülmüyor, öneri de getirmek gerekir.” çağrısında bulundu.

Burkasan ve Ege Atık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Kılıç:

MECLİS ÇÖZÜM ODAKLI ÇALIŞACAK

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayi Sektör Meclisinde 6 alt komite oluşturuldu. Her bir komite için hızlı bir şekilde çalışmalara başlandı. Meclis, sadece sorunları dile getiren değil, dünyadaki değişime göre sektörün adapte olmasını bir kurum olacak. Sorunları tespit ederken çözüm önerilerini de sektör temsilcileriyle birlikte ortaya koyacak.

Burkasan ve Ege Atık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Kılıç

TÜDAM Değerlendirilebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği Başkanı Vedat Kılıç, TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi başkan yardımcılarından biri. Burkasan Plastik Atık Yönetimi şir- ketinin de kurucusu olan Vedat Kılıç, dergimize Atık ve Geri Dönüşüm Sektör Meclisinin fonksiyonlarına ve sektörün sorunlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisinin geç kurulduğunu belirten Kılıç, “Geç de olsa sektör meclisinin kurulmasından fevkalade mutluyuz. Şimdiye dek sektör temsilcileri münferit olarak veya üye oldukları sivil toplum kuruluşları aracılığıyla farklı farklı platformlarda sektöre ilişkin sorunlarını ve önerilerini dile getirmeye çalışıyordu. Fakat TOBB bünyesinde oluşturulan Geri Dönüşüm Sektör Meclisi, tüm sektörün bir arada olduğu bir çatı örgüt olacak ve sektörün sorunlarına ortak çözümler geliştirmemize olanak sağlayacaktır. Bu sebeple, dünyada geri dönüştürülmüş ham maddeye olan talebin hızla yükseldiği bu süreçte, Meclisin gerçekleştireceği çalışmaların sektörümüzün dünyaya entegrasyonunu sağlamada önemli bir unsur olacağını düşünüyorum.” dedi.

Dünyada, plastik atıkların çevreye etkilerinden dolayı, global markaların birbiri ardına plastik tüketimlerini azaltmak ve ürünlerinde geri dönüştürülmüş plastik ham madde kullanmak için bağlayıcı taahhütlerde bulunduğunu anlatan Vedat Kılıç, “Ülkemizde de farklı sektörlerdeki global markalar ürünlerinde belirli oranlarda geri dönüştürülmüş ham madde kullanmak ve ilerleyen süreçte bu oranları %100’e ulaştırmakla ilgili ciddi çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Tekstil, otomotiv ve ambalaj sektörleri bu anlamda başı çekiyorlar. Dünya hızlı bir şekilde doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye doğru evriliyor. Belki yakın gelecekte petro-kimya tesislerinin petrol yerine plastik atık kullanarak üretim gerçekleştirdiklerine şahit olacağız. Dolayısıyla geri dönüşüme bir moda veya trend olarak bakmak çok büyük bir hata olur. Geri dönüşüm artık hayatımızın içerisinde ve bundan sonra da var olmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.

PLASTİK GERİ DÖNÜŞÜMÜNDE TÜRKİYE DÜNYADA GÜÇLÜ OYUNCULARDAN BİRİ

Dünyadaki gelişmelerden sonra sözü Türk geri dönüşüm sektörüne getiren Vedat Kılıç şöyle konuştu: “Ülkemiz plastik geri dönüşüm sektörü Avrupa’nın önemli aktörlerinden biri. Neden derseniz; örneğin İngiltere’de bir plastiği geri dönüştürmenin maliyeti ton başına 300-400 pound. Avrupa genelinde de bu ortalama 300 euro civarında. Türkiye’de ise bu maliyetler ton başına 100 dolar mertebesinde. Böyle olduğu için Türk geri dönüşüm sektörü, son dönemde Avrupa’nın en önemli alıcılarından biri haline geldi, özellikle Çin’in kısıtlamalarından sonra. Bu kapsamda son yıllarda geri dönüşüm sektöründe, ülkemizde son derece büyük yatırımlar gerçekleştirildi ve hali hazırda da yatırımlar devam ediyor. Bu alanda Türkiye, çok yakın bir gelecekte geri dönüşümden elde edilmiş ham madde pazarında dünyanın en önemli aktörlerinden biri konumuna gelebilir. Ancak son 2 yıldır yabancı kaynaklar, Türkiye aleyhinde dezenformatik haberler yapmaya başladı. Bu haberlerin etkisi büyük oldu. Maalesef otorite de, bu haberlerin önüne geçebilmek adına, regüle etmek yerine yasaklama yöntemini tercih etti. Bu yıl başı itibariyle özellikle plastik atıkların bir kısmına getirilen ithalat yasaklarıyla birlikte Türkiye’ye giremeyen atıklar Almanya, Polonya, İtalya gibi pazarlara yöneldi. Hakimiyet kurduğumuz bu pazar şu anda hızla elimizden gidiyor.”

“İTHALAT YASAKLARI VE KOTA SEKTÖRE DARBE DEMEKTİR”

Plastik endüstrisinde Türkiye’nin dünyada 6, Avrupa’da ise Almanya’nın ar- dından 2’inci. sırada yer aldığını anlatan Vedat Kılıç, atık ithalatına getirilen kotaya ve yasaklara dikkat çekti. Sektörün bu uygulamalarla yara aldığına işaret eden Kılıç şunları söyledi: “Plastik sanayimizin yıllık plastik ham madde tüketim kapasitesi yaklaşık 10 milyon ton. Ülkemizin ham madde üretim kapasitesinin ve çeşitliliğinin az olması sebebiyle bu ham maddelerin yüzde

85’ini, çok yüksek fiyatlarla orijinal ham madde olarak ithal ediyoruz ve bunun için yıllık olarak milyarlarca dolar para ödüyoruz. Diğer taraftan ülkemizde üretilen plastik ham maddelerin önemli bir kısmı, petro-kimya tesislerinin yanı sıra geri dönüştürülmüş ham madde olarak, ülkemiz geri dönüşüm sanayisi tarafından üretiliyor. Geri dönüştürülmüş ham maddeye olan talep her geçen gün arttığı için dolayısıyla üretim yapabilmek için daha fazla atığa ihtiyaç duyuyoruz. Bu ihtiyacın karşılanabilmesi için ülke içindeki atıkların çok daha yüksek verimle toplanması gerekiyor ancak maalesef özellikle evsel kaynaklı atıkların toplanması konusunda istediğimiz aşamaları kaydedemiyoruz. Elbette ki geri dönüşüm sektörü de yerel atık kaynaklarını kullanmayı tercih eder.

Zaten hali hazırda ülkemizde toplanabilen tüm plastik atıklar geri dönüştürülüyor. Fakat talepteki inanılmaz artış ve yerel atık kaynaklarının kıt oluşu sebebiyle plastik geri dönüşüm sektörü faaliyetlerini sürdürebilmek için ister istemez atık ithalatlarına yönelmek durumunda. Bu noktada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum: Atıklar çöp değil, başlı başına birer ham maddedir. Dolayısıyla atıktan korkmak ve serbest ticaretini engellemek üzere alınan önlemler Türkiye’de hem geri dönüşüm sektörüne hem de ana sanayimi- ze zarar verir. Bizce son derece hatalı olan bu yasaklama kararı sonrasında, sektörümüz ton başına 200 dolara atık ithal ederek bu atıkları kaliteli bir ham madde haline getiremediği için, bunun yerine plastik ana sanayimiz mecburen ton başına 2.500 dolar ödeyerek orijinal ham madde ithal ediyor. Bu da ciddi şekilde ülkemizdeki enflasyonun artışına sebebiyet veriyor. Ülkemizde toplanan atık miktarını arttırmamız gerekiyor, doğru. Zaten geri dönüşüm sektörünün de atığa ihtiyacı var. Ancak atık ithalatlarını yasaklayarak Türkiye’de atık toplama oranlarını arttıramayız. Bu sebeple yasaklama yöntemi yerine teknolojisi ve altyapısı uygun, ülkeye katma değer yaratan geri dönüşüm işletmelerinin atık ithal etmesine izin veren, denetlenebilir ve hesap verilebilir akılcı bir sistem oluşturmamız gerekiyor. Bence bunu yapmak hiç de zor değil.”

TOBB Atık Meclisinde işte bu sorunların konuşulmasını isteyen Vedat Kılıç, sektörün gerçek mensuplarının bu tespit- leri ortaya koyması gerektiğine dikkat çekti. “Elde edilen bilgiler Bakanlıkla paylaşılmalı.” diyen Kılıç şunları vurguladı: “Atık ithalatına getirilen yasaklar ve kota uygulaması, Sektör Meclisinin ilk gündemlerinden biri. Sektör olarak biz devletin hassasiyetini anlıyoruz elbette. ‘Ülkeye çöp gelmesin.’ diyorlar. Doğru gelmesini biz de istemiyoruz. Gayet makul ve mantıklı. Ama denetlenememesi sebebiyle yasakçı bir tavır sergilenmesi bizce doğru değil. Bu tutum ülkenin gerçek geri dönüşüm sanayicilerine zarar veriyor ve plastik ana sanayisini sekteye uğratıyor. Şu an plastik sektöründe kaotik bir durum var. Yatırım yapmış birçok işletme atık bulamadığı için belki de bir ay içerisinde kapanacak. Atığa bakış değiştirmeliyiz. Atığa ucuz ve son derece stratejik öneme sahip bir ham madde.”

Benli Recycling Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Benli:

SORUNLAR MECLİSTE İSTİŞARE EDİLECEK

“Ülkemizde geri dönüşüm ve atık yönetimine ilişkin çıkarılan yönetmelikler uygulanırken başka bir yönetmelik daha çıkıyor. 2-3 yılda bir yönetmelik değişikliği yapılıyor. Tüm sektör istişare ederek, müzakere ederek hareket edilmesi gerekir. İşte Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisinin böyle bir fonksiyonu olacaktır.”

Benli Recycling Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Benli

Benli Recycling Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Benli, TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisinin kurulmakta geç kalınmış bir mekanizma olduğunu söyledi. Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkan Yardımcısı Ömer Benli, çalışmalara başladıklarını, sorunların zamanla çözüleceğini dile getirdi.

Atık Meclisinin, geri dönüşüm sektörü ile bakanlıklar arasında koordinasyonu ve iletişimi sağlayacağını dile getiren Ömer Benli, “Meclisin üyeleri işin mutfağından gelen uzman kişilerdir. Yaptıkları işin ülkeye daha faydalı olması için tecrübeleri ile kanun koyuculara, yönetmelik çıkaranlara yön verecekler. Bu mecra, bu sebeple regülasyon düzenleyici taraflar için de çok faydalı olacaktır.” dedi.

TOBB çatısı altında 61 sektörde bu çalışmaların yıllardır sürdüğünü anımsatan Ömer Benli, geri dönüşüm sektörü için ise yeni bir oluşum olan Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisinin önünde sektörle alakalı birikmiş sorun bulunduğuna işaret etti. Benli, “Sektör yeni gelişiyor, atık işi yapan firmalar sanayici olma yolunda ilerlemek istiyorlar. En yoğun olarak üzerinde durulması gereken konu ise; toplanamayan atığın toplanması konusunda, yani sıfır atık politikaları konusunda yapılması gereken çok iş var. Atıklar toplanamıyor, atık ve geri dönüşüm sanayisi ise yatırımlarını erteliyor. Atıkların toplanması ve atık sanayisine yatırım olarak geri dönüşü için artık bahane kalmadı. Atık Meclisi işte tam bu ve bunun gibi bekleyen konular- da itici güç görevini yerine getirecek.” şeklinde konuştu.

KOTA SEKTÖRÜ OLUMSUZ ETKİLER; ATIKLAR GÜMRÜKTE DENETLENMELİ

Atık ithalatına getirilen kotaya da değinen Ömer Benli, bu konuda ise şunları söyledi: “Atık ithalatı atığa ulaşmakta zorlanan üreticiler için çok önemli. Ülkede toplanmayan atıklar veya toplanan atığın yeterli gelmemesi sebebiyle ham madde açığını kapatmak amacı ile atık ithalatı yapılmakta. Ancak ithalat yapılırken atık plastik yerine sadece bertaraf edilecek ve gönderen ülkenin üzerine bedel ödemeye razı olduğu atıklar da geldi. Bu atıkları ithal eden kötü niyetli kişiler, üzerine bertaraf bedeli aldıkları yetmiyormuş gibi bir de bu atıkları bertarafa göndermek yerine tarlalara döktüler. Bu miktar toplamın içinde az olmasına rağmen ithal edilen atıkların hepsi böyleymiş algısı yarattı. Bu sebeple atığın ithalatı kontrollü bir şekilde yapılmalı. İthal eden firmaların da denetlenmesi doğru yöntemlerle yapılmalı. Yeni modellemelerle gümrükte daha fazla kontrol ederek ithalata izin verilmesinden yanayız. Çünkü geri dönüşüm sanayisinin ciddi manada ham maddeye ihtiyacı var. Ham madde bu kadar kıymetli ve bulunamaz durumdayken atığa getirilen kota, sektörü olumsuz etkilemekte, tüketici enflasyonunu artırmaktadır. Ayrıca markalar fosil yakıttan üretilmiş plastik yerine geri dönüştürülmüş ürünler kullanmayı teşvik ederken atık ithalatının ülkemizde yasaklanmasını izah etmek zor. Ülkede yeteri kadar ham madde toplandığında yani geri dönüşüm sanayisinin ihtiyacını karşılayacak miktarda atık toplandığında tabi ki atık ithalatına belirli sınırlamalar getirilebilir. Ancak şu anda plastik, kağıt, metal, cam atıklarının ithalatına izin verilmeli. Aynı zamanda sıfır atık politikaları hızlanmalı. Her gün toprağa gömülen yüzbinlerce ton atığın içerisindeki değerli ham maddeler kaynağında ayrı toplanıp ekonomiye kazandırılmalı.”

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜNÜN TALEPLERİ VAR

Atık ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclis Başkan Yardımcısı Benli’nin dikkat çektiği bir başka mesele ise sektörün faaliyetlerini düzenleyen yasa ve yönetmeliklere dair. Bakanlıktan mevzuatla ilgili çok büyük değişiklikler beklemediklerini söyleyen Ömer Benli, “Geri dönüşüm sektörünün bazı değişiklik talepleri var. Bunlar zaten bakanlık yetkilileri tarafından biliniyor. Yönetmelikler uygulanmaya başladıktan sonra ortaya çıkacak problemler kaydedilir. Ancak ülkemizde çıkan yönetmelik uygulanırken başka bir yönetmelik daha çıkıyor. 2-3 yılda bir yönetmelik değişikliği yapılıyor. Bazı lobi grupları, bazı çevreler kendi çıkarları uğruna Bakanlığa baskı yapıp bazı maddeleri değiştirebiliyor. Bunun yerine tüm sektör istişare ederek, müzakere ederek hareket etmeli. Belki bütün herkesi memnun etmek mümkün değil ama ülke menfaati, çevre menfaati öncelikli tutularak yeni yönetmelikler yazılabilir.” dedi.

SIFIR ATIK HEDEFİNE GEKAP İLE ULAŞILIR

Sıfır Atık Projesi’ne de değinen Ömer Benli, 2017 yılından itibaren bu proje için kanun ve yönetmelikler çıkarıldığını dile getirdi. Bu düzenlemenin içinde en önemlisinin Geri Kazanım Katkı Payı (GEKAP) olduğunu vurgulayan Ömer Benli, şunları söyledi: “En önemlisi diyorum çünkü 15 yıldır finansman modeli doğru uygulanamadığı için atıklar toplanmıyordu. Finansman modeli GEKAP ile birlikte çözüldü. Piyasaya süren firmaların GEKAP konusunda hassasiyeti üst seviyede, büyük bir çoğunluğu her ay düzenli bir şekilde yükümlülüklerini yerine getiriyorlar. Önceki yıllarda tam yerine getirmediklerinden şikayet ediliyordu. Bu sebeple GEKAP’ta toplanacağı tahmin edilen yıllık 5 Milyar TL’nin sektöre yansıması ile sıfır atık hedefine ulaşacaktır. Ayrıca 2022 yılında uygulamaya girecek olan Sıfır Atık politikası çerçevesindeki zorunlu depozito ile ilgili TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisimiz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çalışmaya başladı. Depozito uygulamasının doğru modelle başlaması Meclisimiz için çok önemli. Bu sebeple sektörün tüm paydaşları ile müzakereler yapılacak. Bu müzakereler esnasında önce çevre ve ülke menfaatinin gözetilmesine dikkat edilecek.”

Nev Polimer Yönetim Kurulu Başkanı Burak Ceylan:

ATIĞIMIZI YETERİ KADAR ETKİN TOPLAYAMIYORUZ

Plastik mamul üretimi için ham maddenin bir kısmı petrokimya tesislerinden temin edilse de asıl kaynak atıklardır. Yurt dışından ithal edildiği gibi yurt içinden de toplanan plastik atıklar geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılıyor. Ancak sektör her iki kaynak açısın- dan da muzdarip. TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkan Yardımcısı ve Nev Polimer Yönetim Kurulu Başkanı Burak Ceylan ile bu sorunları konuştuk.

Nev Polimer Yönetim Kurulu Başkanı Burak Ceylan

Plastik ham madde ülkemizin cari açık oluşturan kalemleri arasında ön sıralarda yer alıyor. Ülkemizde bir adet petrokimya tesisi var ancak toplam plastik ham madde ihtiyacının ancak yüzde 20’sini karşılama kapasitesinde. Dolayısıyla ülkemizde bir taraftan yeni petrokimya tesisi yatırım ihtiyacı sürerken bir taraftan da ithal ikamesine odaklanmamız gerekiyor. İthal ikamesi de ancak kullandığımız plastikleri tekrar geri dönüştürerek mümkün.

TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayii Meclisi Başkan Yardımcısı Burak Ceylan, sektörün ihtiyaçlarını tespit etmek ve sorunlarını dile getirmek için çalışma- lara başladıklarını anlattı. Sektör Meclisinin altında 6 alt komitesi olduğunu belirten Burak Ceylan, gerek branş anlamında gerekse de konuşulması tartışılması gereken sorunlar anlamında bir matris oluşturduklarını dile getirdi. Genel anlamda odaklanmaları gereken konuları belirlediklerini söyleyen Ceylan politikalar ve çözüm önerileri üzerinde çalışacaklarını belirtti. Burak Ceylan’ın dergimize açıklamaları şöyle…

Atık ithalatına getirilen kota hakkındaki görüşünüz nedir?

Özellikle konu çevreyi ve doğayı yakından ilgilendirdiği için taraflı tarafsız herkesin üzerinde peşin yorum yapmaktan beri duramadığı bir konu. Yorum yaparken de dikkatli olmak lazım çünkü peşinen haklıdır ya da haksızdır diyemeyiz. Ben şahsi fikrimi söyleyeceğim. Bu konuya 2 açıdan bakmak lazım. Birincisi Türkiye’ye ithalatını yaptığımız atıkların niteliği, ikincisi de bu atıkların imalat sanayimize, dolayısıyla istihdam ve ihracat hedeflerimize ne katkılar sunacağı.

Birinci açıdan baktığımızda temel prensip ülkemize kontamine atığın kesinlikle girmemesi olmalı. Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz, gözümüz gibi bakmalıyız. Benim ülkemin kontamine olmuş bir atığa ihtiyacı yok, sanırım bu konuda herkes hemfikirdir. İkinci açıdan baktığımızda da bizim öncelikle atıklarımızı kendimiz ne kadar toplayabiliyoruz, ne kadar üretim kapasitemiz var ve ne kadar ekstra ihtiyacımız var? Burada da yaklaşım sektörel kapasiteleri değerlendirmek şeklinde olmalı. Mesela bir sektörün hem yerli atığı toplama kabiliyeti yüksek hem de bu yeterli gelmiyor ve kapasite kullanım oranlarını düşürürken bir taraftan da ham madde sıkıntısı yaşatıyorsa, bu uygulama o sektöre zarar verebilir. Bir sanayi tesisinde esas olan tam kapasiteyle çalışabilmektir. Yerli toplama oranı zaten yüksek olan bir atıkta üretim, istihdam ve ihracat hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi adına kota sınırlamasının kaldırılması faydalı olabilir. Tabi burada başka kriterler çıkıyor ortaya; tesis standartları, lisans kriterleri gibi…

Geri dönüşüm sektörünün daha aktif ve verimli çalışabilmesi için neler yapılmalı?

Geri dönüşüm sektörü günden güne büyüyor. Özellikle komite başkanı olduğum plastik geri dönüşüm sektörü. Sektör olarak en çok sıkıntı çektiğimiz konulardan bir tanesi -merdiven altı tabir ettiğimiz- , lisanssız tesislerin haksız rekabete yol açmaları. Diğer taraftan ülke olarak yerli atığımızı yeteri kadar etkin toplayamıyoruz, toplasak da kirleterek topluyoruz. Bu geri dönüşümde daha fazla enerji ve kaynak kullanmamıza neden oluyor ki bu da ülke ekonomimize zarar veriyor. Sektör olarak beklentimiz kaynağında daha temiz bir şekilde toplanmış ve ayrıştırılmış ham maddeye ulaşabilmek. Bu, ürettiğimiz ürünü daha katma değerli hale getirecek hem de ithalat ihracat dengemizi ihracattan yana pozitif olarak değiştirecektir.

Sıfır Atık Projesi’nin başarıya ulaşması konusunda hangi adımlar atılmalı?

Atık ve geri dönüşüm sektörü olarak büyük bir şans bu proje. Çünkü, en üst düzeyde, Sayın Cumhurbaşkanımız ve değerli eşleri Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde yürüyen bir proje. Bu fırsatı iyi kullanabilirsek, sorunları en hızlı şekilde çözme şansına da sahip olabiliriz. Bu projenin başarıya ulaşabilmesi için herkesin çok çalışması ve üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. İşin kanun ve yasama tarafı elbette ciddi bir iradenin var olduğunun tecellisi fakat burada esas mesele uygulanabilirlik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ciddi bir çalışmanın içerisinde, ama uygulamada çok dikkatli olmalıyız.

Atık meselesinde döngüsel bir ekonomi var. Bu döngünün bir halkasını verimsizlik oluşturursa diğer halkalara da sirayet edebilir. Örneğin şu anda belediyeler ambalaj atığını ekseriyetle ihale usulüyle -bir gelir elde ederek- lisanslı toplama ve ayrıştırma tesislerine toplatıyor. Bu tesisler de ölçek ekonomisi esasına göre faaliyetlerini yürütüyorlar. Fakat bu bir yönetmelikle ‘Her atık üreticisi atığını istediği geri dönüşüm tesisine bedeli karşılığında verebilir. Derseniz, düşük miktarlardaki atığın oluşturacağı ekonomik değer, onu gidip atığın kaynağından almanın değerinden daha düşük kalırsa ekonomik verimsizlik oluşturur. Bugünden daha iyi manzaralar yerine, daha kötü manzaralarla karşılaşabiliriz. Burada döngüsel ekonominin verimli işletilmesi esasının göz ardı edilmemesi gerektiği kanaatindeyim.