Limanlardaki Tedbirler Tekstil Ticaretini Yavaşlatıyor

24 Nisan 2021

Navlun için talep, yüksek fiyatlar ve karantina kuralları uluslararası ticareti kötü etkiliyor. Bir çoğumuz dünyanın çeşitli yerlerinde kapanma önlemleri nedeniyle evde sıkışıp kalsak da 2021’de uluslararası kullanılmış giyim ve tekstil işleme endüstrisinde çalışmak olaysız olarak tanımlanamaz. Hemen hemen her ihracatçı, taşımacılık sektöründe mevcut krizle boğuşmak zorunda.

Son bir yıldır, Covid-19 salgını yüklerin limanlarda haftalarca karantinaya alınmasına ve konteyner tedarikinde sıkıntıya yol açtı. Taşımacılık şirketleri, doğal olarak ellerinde olan konteynerlerin en çok talebin olduğu limanlara gönderilmesini sağlamaya çalışıyor. Bu da gönderilerin gitmeleri gereken yol üzerinde sık sık merkezi konumda olan limanlara uğramak zorunda kaldığı anlamına geliyor ve bu limanlarda da konteynerler genellikle birkaç hafta boyunca bekletiliyor. Bildirilen bir örnek olayda, İngiltere’den 5 Aralık 2020’de ayrılan bir kullanılmış giysi sevkiyatı, konteynerin şu anda bulunduğu Cezayir’e yönlendirilmeden önce, dört hafta boyunca karantinaya alındığı Antwerp’e yönlendirildi. Normalde böyle bir sevkiyat yaklaşık dört hafta sürerdi, bu olaydaki gibi 12 veya daha fazla hafta değil.

NAVLUN ÜCRETİ ARTIŞI

Bununla birlikte, tüccarların başa çıkmak zorunda olduğu sadece kabul edilemez gecikmeler değil, aynı zamanda nakliye maliyetlerindeki ciddi artıştır. Konteynerlere olan talebin arzı aşmasıyla maliyetler fırladı. Avrupa’dan Pakistan’a nakliye maliyetinin son 12 ayda %130’un üzerinde arttığını, Afrika’ya nakliye ücretlerinin ise %50’nin üzerinde arttığı ifade ediliyor.

BREXİT KARIŞIKLIĞI

Buna ilave olarak, Avrupalı tüccarlar İngiltere tek pazardan ayrılmadan önce 11’inci saat 59’uncu dakikada üzerinde uzlaşılan yeni İngiltere-AB ticaret anlaşması ile uğraşıyorlar. Binlerce sayfalık belgeyi, uygulamadan önce incelemek için kimsenin yeterli zamanı yoktu. Ön plana çıkan bir konu da menşe ülkesinin doğru sınıflandırılmasıdır. Anlaşmaya göre, İngiltere menşe ülkesi ise ve doğru beyan edilirse İngiltere’den ürünler, AB’ye vergisiz olarak ihraç edilebilir. Gerçekten de anlaşma, İngiltere’de üretilen atıkların yeniden kullanım ve geri dönüşüm için tercihli sıfır oranıyla ihraç edilebileceğini belirten bir madde içeriyor. Bununla birlikte, bazı gümrük yetkililerinin İngiltere kaynaklı kullanılmış giyim ürünlerinin aslında İngiltere malı olduğunu ve İngiltere’de satılmadan önce bir giysinin üretildiği ülkenin konuyla ilgisiz olduğunu kabul etmekte sorun yaşadığı görülüyor. Giysideki bir etiket orijinal üretim ülkesini belirtiyorsa bile durum böyledir.

TİCARET ANLAŞMASI İHLALİ

Gerçek şu ki, herhangi bir ülkeye yeni bir giysi ürünü ithal edildiğinde, bahse konu işlem bu tür giysiler için yüzlerce farklı ürün kodundan biri kullanılarak yapılmalıdır. Normal olarak, böyle bir giysi bir tüketici tarafından satın alınır ve diğer birkaç tüketiciye aktarılmadan önce yıllarca giyilir. Ardından yeniden kullanım veya geri dönüşüm için toplanır. Toplandığı yerde atık olarak da sınıflandırılabilir, atık tanımının dışına da çıkarılabilir. Daha sonra kullanılmış giysiler ihraç edildiğinde, bu işlem giyilmiş giysiler ve giyilmiş tekstil ürünleri için belirlenen ürün kodu kullanılarak yapılmalıdır (6309). Başka bir deyişle, bu ürünler kullanılmış bir giyim-tekstil ürünü olsa da yasal olarak yeni bir ürün haline gelmiştir.

AB/İngiltere ticaret anlaşması söz konusu olduğunda bunun anlamı, İngiltere’den gelen ikinci el kullanılmış giyim-tekstil ürünlerinde menşe ülke olarak İngiltere’nin belirtilmiş olması gerektiğidir. Başka türlü yapmak yasal olarak yanlış olur. Aynı durum, herhangi bir AB üye ülkesinden İngiltere’ye gönderilen ikinci el kıyafetler için de geçerlidir. Gerçek şu ki, eğer bir gümrük idaresi İngiltere’nin doğru bir şekilde menşe ülke olarak belirtildiği kullanılmış giysi sevkiyatlarını kabul etmezse bu, AB / İngiltere ticaret anlaşmasının ihlali anlamına gelir.