Plastik Ambalajda Yeni Gündem: AB Plastik Vergileri
9 Kasım 2022İklim değişikliği bir süredir kapımızı zorluyordu ancak artık kapıdan içeri girdi desek yanlış olmaz. Özellikle son dönemde tüm dünyada ve ülkemizde yaşanan yangınlar, sel felaketleri, kuraklık vb. afetler ülkeleri hızlı aksiyon almaya itiyor. Temmuz ayı itibariyle Avrupa ülkeleri teker teker “su kıtlığı” ilan ediyor. Kuraklıkla baş etmek için kriz birimleri kuruluyor. Kuraklıklar, hidroelektrik enerji üretimini de azaltıyor. İklim değişikliğinin doğru gerçek olmadığını iddia eden küçük bir kesim hâlâ kalmış olsa da ülkeler artık aksiyon almak zorunda olduklarını fark ettiler. Nitekim Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni (UNFCCC) imzalayan ülkeler, sanayi öncesi dönemden bu yana devam etmekte olan küresel ortalama sıcaklık artışını 2°C’nin altına düşürmeyi kabul ettiler. Bu taahhüde ulaşmak için AB ciddi reformlara da imza atıyor. Bunlardan biri de kapsamlı bir vergi ve vergi dışı önlemler paketi olan AB Yeşil Mutabakatı. Bu çerçevede ambalaj sektörünü ilgilendiren son çalışma da AB tarafından değerlendirilen plastik vergileri. Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği, pandemi nedeniyle yaptığı harcamaları sübvanse etmek için “plastik katkısı” uygulamasını başlatmıştı. 1 Ocak 2021’den itibaren geri dönüştürülmemiş her 1 ton plastik ambalaj atığı için 800 avro katkı payı hesaplanmıştı. Üye devletler bu finansmanı sağlamak için çalışmalar yapmaya başladılar. Bu çerçevede İngiltere plastik ambalaj vergisi uygulamasını başlattı, İspanya ve İtalya ise 1 Ocak 2023 itibariyle vergi uygulamasına başlamaya kararlı. 1 Nisan 2022’den itibaren 20.000 ambalaj üreticisini ve ithalatçısını etkileyen Birleşik Krallık plastik vergi sistemine göre; ülke sınırları içerisinde 10 ton veya daha fazla plastik ambalaj üreten veya ithal eden firmaların üç ayda bir vergi ödemesi gerekiyor. Bir plastik ambalajın vergiye tabi olup olmaması için ilk etapta geri dönüştürülmüş malzemeden üretilip üretilmediğine bakılıyor. Eğer ambalaj üretilirken %30’dan fazla geri dönüştürülmüş malzeme kullanılmış ise ambalaj vergiden muaf tutuluyor. Aksi durumda ambalaj için ton başına 200 sterlin vergi alınıyor. Vergiye tabi olan işletme ise ya bu ürünü ithal eden ya da üründe son önemli değişikliği yapan yerli üretici oluyor. Birden fazla malzemeden yapılmış bir ambalajlar için -örneğin kâğıt-plastik ya da metal-plastik kompozit ambalaj uygulamaları- ağırlıkça diğer maddelerden daha fazla plastik içeriyorsa vergi açısından plastik ambalaj olarak değerlendiriliyor. İspanya ve İtalya ise plastik vergisi konusunda daha katı olacaklar. Nitekim muafiyet için %30 gibi bir limit belirlememişler. Ancak bir plastik ambalaj geri dönüştürülmüş malzeme içeriyorsa, içerdiği oranda vergiden muaf tutuluyorlar. İspanya ve İtalya geri dönüştürülmemiş plastik ambalajlar için ton başına 450 avro vergi almayı planlıyorlar, ki bu oranlar ile İspanya yılda yaklaşık 724 milyon avro gelir toplamayı hedefliyor. Çoğu endüstriyel ve tüketici ürünleri üreten firmaları etkileyecek olan yeni vergi sistemi, İspanya ve İtalya pazarında tek kullanımlık plastik ambalajların üretimi, ithalatı ve topluluk içi satın alınmasında uygulanacak. Birden fazla malzeme içeren ürünler, yalnızca geri dönüştürülmemiş plastik içeriğin ağırlığına göre vergilendirilecek. İşin özü Avrupa’da ikinci, dünyada altıncı büyük plastik üreticisi olan ve ağırlıklı olarak AB ülkelerine ihracat yapan Türkiye gibi bir ülke için bu kararlar çok ciddi etkiler yaratacak. Biraz rakamlara bakalım. Plastik ambalaj malzemelerinde 2021 yılında 4,2 milyon ton üretim, 487 bin ton ithalat, 1,41 milyon ton ihracat, 3,31 milyon ton iç pazar tüketimi gerçekleşmiş ve sektör 922 bin ton dış ticaret fazlası vermiş. Sektörde miktar bazında toplam üretimin %33’ü ihraç edilmiş. 2021 yılında üretimin değeri 14,71 milyar dolar, ihracatın değeri 3,88 milyar dolar, iç pazar satışlarının değeri de 12,88 milyar dolar olmuş ve sektör bu dönemde 1,81 milyar dolar dış ticaret fazlası vermiş. Türkiye, 150’nin üzerinde ülkeye plastik ambalaj malzemeleri ihraç ediyor. 2021 yılında en büyük 10 pazar, toplam ihracatımızdan miktar bazında %54, değer bazında da %53 pay almış. 2021 yılında sırasıyla İngiltere, Almanya, ABD, İsrail, Irak, İtalya, İspanya, Fransa, Hollanda ve Polonya plastik ambalaj malzemeleri ihraç ettiğimiz ilk 10 ülkeyi oluşturmuş. Göründüğü gibi sektör çok net bir biçimde AB ülkelerine ihracat yapıyor. Plastik sektörümüzün ihracatının önündeki engellerin kalkması, tam tersine ihracatını artırabilmesi için Türkiye geri dönüşüm sektörümüze hem büyük bir iş düşüyor hem de yeni fırsatlar doğuyor. Geri dönüşüm sektörümüz kaliteli ürün üretme amacıyla yeni yatırımlar yapmalı, teknolojileri yakından takip etmeli, uluslararası standartlarda üretim yapabilmek için gerekli sertifikasyon süreçlerini tamamlamalılar. Kaliteli bir geri dönüşümün kilit noktası tabii ki kaynağında ayrı toplama. Bu konuda kanun koyucularımız plastiklerin ayrı toplanması için altyapıyı güçlendirmeli ve özellikle tüketici sonrası plastik atıkların kaliteli bir biçimde geri dönüşüme kazandırılması için çalışmalar yapmalılar. Bu konuda yeni gelecek depozito sisteminin çok önemli olduğunu düşünüyorum, ancak yeterli değil. Kanun koyucularımızın çalışması gereken bir diğer nokta da gıdaya temas eden ürünlerde geri dönüştürülmüş malzeme kullanımının yasaklanmış olması. Ülkemizde yalnızca depolimerizasyon yöntemiyle elde edilen rPET ham maddesi gıdaya temas eden ambalajda kullanılıyor, ancak hem kapasite yetersiz, ihracatımızı karşılayamaz seviyede hem de Avrupa bugün çok farklı sistemleri konuşuyor. Mekanik geri dönüşümde EFSA onaylı teknolojilerden üretilen geri dönüşmüş ürünler Avrupa’da gıdaya temasta kullanılıyor. Yine dünyada bir diğer yeni teknoloji de geri dönüşmesi zor plastik atıkların geri dönüşebilmesine imkan veren kimyasal geri dönüşüm teknolojisi. Bu iki konu ile ilgili devletimizin aksiyon alması geri dönüşüm sektörümüzü hem geliştirecek hem de çok köklü bir değişikliğin eşiğinde olan dünya üretim sektörünün yeniliklerinden geri kalmamamızı sağlayacak.