Atık Yönetiminde Öncelikli ve Çözüm Önerileri

22 Şubat 2023

Çevre ve Enerji Uzmanı Aydın Özbey, Türkiye’de atıkların toplanması, bertarafı, geri dönüşümü ile ilgili önemli eksikler olduğuna dikkat çekiyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile belediyelerin önemli adımlar atmasına rağmen yapılması gereken çok önemli düzenlemelere işaret eden Özbey, çevrenin ve doğanın korunması, ekonomik gelişme ve gelir kaybının önlenmesi için gerekli olan hususlar olduğunu söyledi.Atıklar konusunda 11 başlık altında tespit, tavsiye ve çözüm önerisi sunan Aydın Özbey, bunları atık, geri dönüşüm, döngüsel ekonomi ile ilgilenen herkesin dikkate almasını istiyor.

Özbey’in madde madde sıraladığı tespit ve önerileri şöyle…

Evsel Atıklar

Bilindiği üzere ülkemizde evsel atıkların yüzde 95’ten fazlası gömülüyor. Belediyelerin çalışmaları maalesef yeterli değil. Gömmenin adı da “Düzenli Depolama”. Oysa ki düzenli depolama ülkemiz için sadece bir geçiş çözümü. Esasen evsel atıklar birçok sektör için stratejik öneme sahip ham madde ve enerji değerinde. Evsel atıktan enerji üretimi, gazlaştırma, ATY hazırlama gibi alternatif çözümler var. İvedilikle büyük şehirlerden başlayarak bu çözümler devreye alınmalıdır. Yer sıkıntısı olan bölgelerde de işlevine göre uygun atık işleme tesislerine OSB’ler içinde izin verilmelidir. Buradaki konu atık sanayiinin ayrı bir yerde konuşlanması, atıkların gereksiz taşınması yerine Avrupa’da olduğu üzere atığın üretildiği mevcut OSB’lerde bertaraf/dönüşüm/kazanım yapılabilmesidir.

Ambalaj Atıkları

Maalesef evlerden çıkan ambalaj atıklar toplanamıyor. Yıllık bazda evlerden çıkan atık miktarı yaklaşık 35 milyon ton. Bunun 20 milyon tonu ıslak organik atıklar, 10 milyon tonu kuru enerji olabilecek atıklar, 5 milyon tonu diğer geri dönüşebilir ambalaj atıkları. Bunlar farklı modellerle toplanıyor. Kimisi cam, plastik, metal vs. farklı kaplar yaptırmış. Belediye bazında da farklı uygulamalar var. Kolay olan uygulanabilir olan bir yöntem bu sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. Türkiye çapında tek bir sistem/model ile toplanması ve altyapının buna göre düzenlenmesi basit ve sonuç alınabilir bir noktaya taşıyabilir bizleri. Çoklu, detaylı kafa karıştıran toplama yöntemi yerine, daha kolay ikili toplama sistemi toplama modeline geçilebilir, ıslak organik atık ve geri dönüşebilen/ kazanılabilen kuru atıklar şeklinde.

Elektrikli-Elektronik Atıklar

Elektrikli-elektronik atıklar içerisinde kıymetli metaller, nadir toprak elementleri var. Örneğin altın, gümüş, paladyum, germanyum, platin var. Yerin yüzlerce metre altında aramaya lüzum yok. Bahsi geçen değerli ve stratejik metallerin toplanması, geri kazanımı ve rafineriye uygun hale getirilmesi, ekonomik olarak sınıflandırılması ve ikincil ham madde ürün pazarı için önemli bir kaynak ve döngüsel ekonomiye geçişte önemli. Bu elementler değerlendirildiğinde milyarlarca liralık ulusal ekonomik kayıpların önüne geçmek mümkün. Bu, öncelikli olarak çözülmesi gereken konularımız arasında yer almalı.

Atık Madenî Yağlar

Sanayide, otomotivde hayatın her alanında her bir ekipmanda madenî yağa ihtiyaç var. Madenî yağın ham maddesi baz yağ. O da ham petrolden üretiliyor. Ülkemizde yıllık yaklaşık 660 bin ton madenî yağ üretiliyor. Ham maddesi olan baz yağın 75 bin tonu ithal ham petrolün işlenmesi ile yerli üretiminden karşılanıyor. 105 bin tonu direkt madenî yağ olarak, 490 bin tonu baz yağ olarak ithal ediliyor. Bu ithalatın tutarı yaklaşık 500 milyon dolar. Ülkemizde tüketilen 540 bin ton madenî yağın kullanımı sonrasında ortaya çıkan atık yağ miktarı yaklaşık 300 bin tondur.

 Bu miktarın yaklaşık 70 bin tonu kayıtlı olarak toplanabilmekte geri kalan 230 bin ton atık madenî yağ kayıt dışı faaliyetlere konu edilmektedir. Diğer yandan yaklaşık %60 verimle işlendiği kabulü ile atık yağların baz yağlara dönüştürülmesi ile de ithalat yerine yerli ve milli kaynaklardan üretim ile yaklaşık 300 milyon dolar yurt içinde kalabilir. Sorunu çözebilir yani atık yağları toplayabilir ve katma değeri yüksek baz yağlara dönüştürebilirsek maddi manevi kazanç çok büyük. Ancak burada organize işler var. Araç ve makine bakımları sonrasında elde ettikleri atık yağları en yüksel bedel ödeyene lisansına veya ne şekilde değerlendirileceğine bakamdan satanlar var.

Kayıt dışı olarak atık yağları toplayanlar ve lisanslı/ lisanssız tesislere satanlar var. Belirli bölgeler belli gruplarca kontrol altına alınmış. Varille sanayiden toplayanlar, bunları yönetenler ve gizli depolarda biriktirenler ve nakledenlerden oluşan organize gruplar var. Güvenlik sorunları, kayıt dışı para ve bununla ilişkili birçok suç unsuru mevcut. Baz yağ üretmeyen, madenî yağ adı altında standart dışı ürün üreten ve kayıt dışı olarak piyasaya sunan işletmeler var. Kayıt dışı yollardan atık yağ temini yaygın.

Denizyolu, karayolundan kayıt dışı olarak atık yağ ve yine atık yağ adı altında kaçak akaryakıt temin ediliyor. Tabii ucuz yakıt temin etmek üzere atık yağdan elde edilen standart olmayan bu tip ürünleri kullananlar da var. Kayıt dışı ve standart olmayan ürünleri yakıt veya akaryakıt olarak kullananlar vergi kayıpları ve çevre sorunlarına yol açıyor.

Çok detaylı olarak ele alınması gereken bir konu ancak yine de somut bir öneri sunayım. Egzoz emisyonunda olduğu gibi, madenî yağlarını yetkili MOYDEN belgeli işletmede değiştirdiğini belgeleyemeyen araç sahiplerinin araç muayene sürecinde araçlarının asli kusurlu olarak değerlendirilmesi, zincire tüketiciyi de katacak ve atık üreticisi üzerinde baskı oluşturacak ve onları atık madenî yağlarını doğru yönetmeye zorlayacaktır.

Piyasaya Sürenler

 Maalesef piyasaya süren sorumluluğu kapsamında piyasadan kaçanlar var. Piyasaya sürenleri temsil eden yetkili kuruluşlar var. Tüm piyasaya sürenler bu kuruluşlara katılmış değil. Piyasaya sürenlerin tamamının sisteme katılması için Bakanlıkça yaptırıma gidilmeli ve oluşan haksız rekabetin de önüne geçilmesi sağlanmalıdır.

Denetim

İlk dokuz ayda 41 bin çevre denetimi yapılmış. 2 bin tesise 340 milyon TL ceza kesilmiş. 250 tesisin faaliyeti durdurulmuş. Rakamlar anlamlı gibi ancak 80 milyonun üzerinde nüfusu ile maalesef atıklarımızın önemli bir bölümünü kayıtlı toplayamayan bir ülke olarak baktığımızda yeterli değil. Yani esasen ülke genelinde günde 151 denetim yapılmış.

Yani her ilimizde günde iki denetim yapılmış. İstanbul’daki herhangi bir sanayi tesisi yerleşkesinde dahi atık yönetimine aykırılık hususunda denetim yapılsa bir haftada kesilecek ceza tutarıdır bu cezalar. Korkutarak olmuyor. Algı yaratarak olmuyor maalesef. Denetimlerin amacına ulaşmasının engellendiği durumları da duyuyoruz. Yürütme organımızın da özellikle atık yönetimi hususunda kimsenin gözünün yaşına bakmaması noktasında takibi ve desteği çok kıymetli.

Atık İthalatı

Ülkemizdeki atıkları ayrı toplama başarımızı artırmak için hepimize görev düşüyor. Makul maliyetle işleme kabiliyeti olan tesislerimizin tam kapasite çalışabilmeleri için atık yer üstü madenî ise neden bu maden ithal edemiyoruz. Ülkemizin atık işleyen tesislerinin kapasitesi yerli atıkla tam karşılanana dek, özel izin verilen teknik yeterliliklere sahip, atıktan katma değerli ürün üretebilen lisanslı tesisler için ithalat, kontrollü olarak devam ettirilmelidir. Özgüven eksikliğinden kaynaklı yasaklamalar kaldırılmalı. Atık türü bazında ithalat konusu iyi anlatılmalı ve anlaşılmalıdır.

Atık Sektöründeki Garip Yangınlar

 Çok sayıda geri dönüşüm, geri kazanım ve atık depolama tesisinde yangın ve ölümlü iş kazaları meydana geldiği görülmektedir. Bu olayların oluş ve ortaya çıkış nedenleri incelenmeli. Atık yönetim süreçlerinde yer alan tüm tesisler için yangın, emniyet ve çevresel riskler için asgari kriterler belirlenmelidir. Atık sektöründe meydana gelen yangınların nedenleri açıklığa kavuşturulmalıdır. İnsanımız ve millî servetimizde oluşan kayıpların 21. yüzyılda önlenemiyor olması hepimizi üzüyor.

Atık Envanterimizin Olmaması

Türkiye’de atığın envanteri yok maalesef. Sanayiden çıkan atık enerji olarak kullanılabilir veya başka bir sanayiye alternatif ham madde olabilir. Bu konuda da atık üreticilerinin, bakanlığın ve üniversitelerin desteğiyle çıkan atığın muhteviyatıyla ilgili yapılacak çalışmalarda envanter oluşturulması gerekiyor. Katma değeri yüksek yatırımlar için de atık envanteri önemli.

Her atık türünde gerçekçi ve tutarlı verilerin oluşması ve paylaşılması sektörü takip etme ve yatırım olanaklarını değerlendirmede en gerekli ön şarttır. Farklı kaynaklarda farklı verilerin olması sektöre yatırımcı güvenini zedelemektedir.

Çevre Ajansı üzerinden bu envanter çalışması yapılabilir. Türkiye geneli için gerekli olan atık işleme tesis sayısı ve türünün belirlenmesi, kriterleri belirlenmeli, ihtiyaca uygun yatırım ve tesislerin kurulmasına bir strateji çerçevesinde izin verilmesi ve teşvik edilmesi önem arz etmektedir. Altını tekrar çizmek isterim ki; etkin bir yatırım planlaması ve etkin bir atık yönetimi için evsel kaynaklı ve tüm sektörler bazında Türkiye atık envanteri en kısa sürede çıkarılmalı ve sürekli olarak güncellenmesi sağlanmalıdır.

Çevre Ajansı

 Kuruluş amacına uygun olarak, Türkiye Çevre Ajansı’nın işlevselliği siyaset üstü bir anlayışla en kısa sürede sağlanmalıdır. Sektörün teşvik edilerek güçlendirilmesine dönük somut adımlar atılmalıdır. Türkiye Çevre Ajansı tarafından bugüne kadar sistemleştirilemeyen atık türleri için, atık envanterinin oluşturulması, atıkların toplanması, sanayi ve ekonomiye kazandırılması yönünde somut ve gerçekçi adımlar atılmalıdır. Kısaca tüm sektör Çevre Ajansı tezahüratları yapıyor, sahaya girmesini ve oyunu olumlu yönde değiştirmesini bekliyor.

Tezatlar

Türkiye’nin gerçeği sokak toplayıcıları. Vergi dışılık bir yana; sağlık riskleriyle, sosyal güvence sorunlarıyla hem teknik hem mali hem de sosyal düzeyde önemli bir konu. İvedilikle çözüm oluşturulmalı. Karbon ayak izimizi uluslararası standartlarla hesaplıyoruz. Ancak Maslak Sanayi Sitesi’nde yalınayak atık toplayan 12 yaşındaki Ayşe kızımızın ayak izini neden hesaplayamıyoruz? Bir yanda Ayşe kızımız, diğer yanda Paris Anlaşması. TEZAT…