Medeniyet Hamurunu Yoğuran Öğretmen

2 Mart 2021

Yalova’da Nebahat Kavak isimli öğretmen öğrencileriyle birlikte kağıt üretmeye başladı. Atık kâğıtlardan defter, zarf yaparak başlayan süreç zamanla gelişti. Şimdilerde takı kutusu, süs eşyası, kâse gibi değişik ürünler üretir hale geldiler. Medeniyet Hamuru isimli sosyal medya hesabı da açan Nebahat Öğretmen, kağıt yapım kursları bile vermeye başladı.

Nebahat Kavak

Geri Dönüşüm Kahramanı olarak bu sayımızda Nebahat Öğretmene yer verdik. Atölyesinde ziyaret ettiğimiz Nebahat Kavak’ın kağıt geri dönüşüm alanındaki hikayesini dinledik.

Atatürk’ün “Medeniyet Hamuru” ifadesini kullandığı kağıda ilginiz nasıl başladı?

Ben Yalova’lıyım. Yalova Lisesi’nde tarih öğretmenliği yapıyordum. Her sene okul olarak çeşitli kurumların açtığı yarışmalara proje hazırlıyoruz. TÜBİTAK’ın açmış olduğu bir yarışmaya hazırlanırken, Yalova’da İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi var, çocukları oraya geziye götürmüştük. Biliyorsunuz, Osmanlı’da kağıt üretimi ilk kez Yalova’da yapılıyor. O zamanlar kağıt üretim merkezi olarak faaliyet gösteren yapı şu an Kağıt Müzesi olarak kullanılıyor. Oranın müdürü ve benim ustam bize, “Gelin, burada kendi kağıdınızı üretin. Belki bununla alakalı bir proje yaparsınız.” diyerek ilham vermiş oldu. Çocuklar bu fikri duyunca çok heyecanlandılar. Bunun ardından biz gittik, çırak gibi kağıt yapımını öğrenmeye başladık ve alt karışımlı bir kağıt yaptık. Eğitimlerin ardından hocamızın da destekleri ile Mevlana Kağıdı adını verdiğimiz 6 karışımlı kağıdı ürettik.

Bu karışımda neler kullanıldı?

Geri dönüşümlü kağıt, keten, pamuk, polyester olmayan tekstil ürünleri var. Bunların doğru oranda kullanılması ile sadece kağıt değil küçük bir oranda da olsa tekstil ürünlerinin de geri dönüşümü yapılabiliyor. Pek çok farklı malzeme kullanıldığı için Mevlana’nın, “Ne olursan ol yine gel” deyişinden ilham alarak kağıdın adını Mevlana Kağıdı koyduk ve TÜBİTAK’ın yarışmasına bu proje ile katıldık. Yarışmanın bölge elemelerinde birinci olduk ve Türkiye finaline gittik orada da ilk 10 içinde yer aldık. Bu deneyim bizim ufkumuzu açtı. Oraya gelen iş insanları, uzman insanlar bize çok fikir verdi. Yarışma sonrasında biz çalışmalarımıza devam ettik, tohumlu kağıt yaptık. Daha sonra İstanbul maceramız başladı. Burada TÜBİTAK fuarlarına katıldık. İlgi gördük, olumlu tepkiler aldık ve belediyeler bizi kendi festivallerine davet etmeye başladı. Bu festivallerde insanlar bizi iyiden iyiye tanıdılar ve talepler başladı. Milli Eğitim Bakanlığının desteği ile burada ekipmanları topladım ve küçük bir atölye kurdum. Çalışmalara başladık, yarışmalara katıldık, projelerimiz bazı yarışmalarda özel ödüller aldı. Böylece insanlar tanımaya başladı. Ben önceleri sosyal medyaya bu kadar önem vermezken potansiyeli anlamaya başladım. Instagram sayfamızı açtık ve kağıttan ürettiğimiz objeleri orada paylaşmaya başladım.

Biraz da kağıdı geri dönüştürme sürecinizden bahseder misiniz?

Biz kağıdı iki gruba ayırıyoruz. Birincisi geri dönüşüm hamur. Kağıt olmuş ve yeniden kağıt olacak olan. İkincisi ise lifli kağıtlar. Lifli kağıtlar daha çok bitki kökenli yani dut, kenevir, pamuk, keten gibi bitkilerinden yapılan genelde Uzakdoğu’da kullanılan kağıt türü. Türklerde de Çinlilerden hemen sonra Semerkant’ta kağıt atölyeleri kuruluyor ve dut ağacının lifleri kullanılıyor. Tabii Çinlilerin kullandığı dut ile bizim kullandığımız dut arasında farklar var. Bizim kullandıklarımız daha budaklı ve iri iken Çinlilerin dutları daha küçük ve düz. Budama mevsiminde bunlar toplanıyor, kurutuluyor daha sonra büyük kazanlarda kaynatılıyor. Zaten kağıt üretim merkezleri su kaynağı kenarlarında kurulur çünkü kağıdı üretmek için büyük miktarlarda su kullanılıyor. Kaynatma işleminden sonra kabukları soyuluyor, dövülüyor içerisine bazı maddeler atılıyor, kireç suyunda bekletiliyor. Dövüldükten sonra hamur haline getiriliyor, teknelere atılıyor, elekler yardımı ile alınıyor, bezlere seriliyor preslendikten sonra bezlerden ayırıp bir kez daha presliyorsunuz ve kağıt haline geliyor. Kullanılırken buna “ahar” ve “mühre” yapmak gerekiyor. Geri dönüşümde ise özellikle sınıflara gidip ayrıştırma yapmalarını istiyoruz. “Çocuklar, bu geri dönüşüm kutumuz buraya çöp atmayın sadece ayık kağıt atacağız.” diyoruz. Beyaz kağıt ile yumurta kolisi, karton gibi kağıt mamullerini de ayrı topluyoruz. Mesela kartvizit gibi bir ürün yapacaksam, defter yapacaksam o zaman daha çok birinci hamur kağıttan faydalanıyorum. Fakat bir obje yapacaksam daha çok yumurta kolisi gibi ürünlerden faydalanıyorum. Koli gibi materyallerden de kağıt olur ama bunların dayanıklılığı biraz daha düşük.

Pek çok üründen bahsettik. Kağıtlardan neler yapıyorsunuz?

Günlük hayatımızda kağıttan yapılan pek çok şey kullanıyoruz. Biz işte bu kullandığımız her şeyi yapabiliyoruz. Biz şu an takvim yapmakla uğraşıyoruz. Defter, kartvizit, kartpostal, hat, ebru sanatçıları için kağıtlar gibi şeyler yapabilirsiniz. Kağıt hamuru kolay şekil aldığından ve mermer ya da seramikten daha az maliyetli olduğundan heykel yapan arkadaşlarımız var. Kâseler, takı kutuları, tabaklar gibi ürünler de yapıyoruz.

Şu anda Türkiye’de geri dönüşüm bilinci oluşması için neler yapılmalı?

Bana kalırsa en temelden başlamak gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı çalışmalar yapabilir. Şimdi çocuklar geri dönüşüm kutularına atıkları atıyor ama nereye gittiğini bilmiyor. Bu tarz yaratıcı atölyeler kurulabilir, böylece çocuklar geri dönüşümün faydalarını yakından deneyimleyebilirler. Kağıt geri dönüşümü konusunda biz iyi değiliz. Ben pek çok belediyeyle konuştum, “ev hanımlarına eğitim verebiliriz, çocuklara bunu öğretebiliriz” dedim fakat sağlıklı bir geri dönüş alamadım. En azından geri dönüşümü yayabilsek bile bir başlangıç olur. Türkiye’nin kağıt ithalatının yüzde 8’i sanatsal kağıt. Yani hat ve ebru sanatlarında kullanılan kağıt. Biz bunu burada yapabiliriz. Bizden yüzyıllar sonra kağıdı kullananlar, şu an bize bir marka ile sanatsal kağıt satıyor. Hangi sanatçıya sorsam bu markayı kullandığını ya da kullanmak istediğini söylüyor. Benim en büyük idealim Türk kağıdını yeniden raflarda görmek. Ben çok kez sitem ettim. Ebru, hat kursları var Türkiye’de fakat bunda kullandığınız kağıdın bir kursu yok.