SANATTA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: ATIKLARDAN HEYKELLERE
21 Şubat 2025Heykeltraş Büşra Kara’nın en çok kullandığı aletler gazaltı kaynak makinesi ve spiral taşlama. En sevdiği malzemeler buzdolabı, çamaşır makinesi ya da bulaşık makinelerinin sacları…Ellerindeki malzemelere bakıyor, hayal ediyor ve onlarla adeta konuşuyor. Bundan sonrası oldukça ışıltılı ve gürültülü…Vermek istediği bir mesaj var elbette. Geri dönüşüm konusundaki farkındalığı sanatın gücüyle artırmak asıl hedefi…

Geri Dönüşüm Ekonomisi’nde bu sayfalara girecek olan isimleri yaptıkları işlere, geri ya da ileri dönüşüm ile ilgili çalışmalarına göre seçiyoruz. Geri dönüşüme önem veren, atıkları sanat malzemesi olarak gören, sanatla çevresel mesajlar veren kişilere odaklanıyoruz. İşte onlardan birisi de gencecik bir heykeltraş: Büşra Kara.
O, tercih ettiği malzemeleri sadece bir atık olarak görmek yerine, onları dönüştürerek bambaşka bir şey oluşturmak isteyen biri. Ona göre atık malzemelerle çalışmak, yeni bir hikâye anlatmanın ve bu malzemelere yeni bir yaşam kazandırmanın yollarını aramak anlamına geliyor. Büşra’nın sanat pratiğinde, her malzeme bir potansiyele sahip. Kullanılmış ya da atıl durumdaki bir metal ya da plastik parça, doğru bir bakış açısıyla ele alındığında güçlü bir sanat eserine dönüşebiliyor Büşra’nın ellerinde.
Geri dönüşümü sanatın merkezine koyan genç heykeltıraş Büşra Kara, atık malzemelerle çalışarak hem çevreye hem de sanata dair önemli mesajlar veriyor.
Malzemeleri sadece bir atık olarak görmeyen Kara, onlarla yeni hikâyeler anlatıyor. Ona göre her atık malzeme, doğru bakış açısıyla güçlü bir sanat eserine dönüşebilir. Sanat pratiğinde, her malzemenin bir potansiyeli var ve bu potansiyel, izleyicilere bambaşka dünyalar sunuyor.

Klasik soruyla başlayalım. Büşra Kara kimdir, bahsedebilir misiniz?
27 yaşındayım ve heykeltıraşım. Çocukluğum Almanya’nın Bad Kreuznach kentinde geçti ve o dönemde Gymnasium Am Römerkastell’de eğitim aldım. Türkiye’ye döndüğümde resim yeteneğimi fark eden resim öğretmenimin yönlendirmesiyle Güzel Sanatlar Lisesi’ne gitmeye karar verdim. Böylece sanat yolculuğum başladı. Beylikdüzü Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’nde resim eğitimi aldım. Ardından Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden 2020 yılında mezun oldum. Lisans eğitimim sırasında Polonya Krakow’da bulunan Jan Matejko Güzel Sanatlar Akademisi’nde Erasmus programına katıldım. Bu süreçte pek çok ülkeyi gezme ve sanatımı geliştirme fırsatı buldum. Üniversite yıllarımda ve sonrasında çeşitli yarışmalarda, sergilerde ve sempozyumlarda aktif olarak yer aldım. Şu anda sanatımı icra ederken aynı zamanda Beko Back2Life İleri Dönüşüm Atölyesinde sürdürülebilirlik odaklı projeler yürütüyorum.
Heykellerinizi oluştururken kimi zaman sac atığı kimi zaman da Kompresör atıklarını tercih ediyorsunuz. Neden atıkları kullanıyorsunuz bunu biraz anlatabilir misiniz?
Lisans döneminde çok çeşitli malzemelerle çalışmayı öğreniriz. Her sanatçı, kendini en iyi ifade edebildiği ve yakın hissettiği malzemeye yönelir. Ben de farklı malzemeler denesem de ağırlıklı olarak metal malzemelerle çalıştım ve hâlâ öyle devam ediyorum. Metal, üretim sürecinde çok fazla atık çıkaran bir malzeme ve aslında farkında olmadan bu atıkları her zaman yeniden kullanıyoruz. Başlarda atık malzemeleri kullanmama rağmen bu konuda çok bilinçli değildim. Ta ki Beko ile çalışmaya başlayana
kadar. Onların sürdürülebilirlik vizyonu benim bakış açımı tamamen değiştirdi. Şimdi çok daha bilinçli ve farkında bir yaşam sürüyorum. Elbette bu değişim sanat pratiğime de yansıdı.

Geri dönüşüm ve ileri dönüşüm ne demek? Sizin hayatınızda nasıl bir yeri var bu kavramların?
Geri dönüşüm, günlük yaşamda kullanılmış malzemelerin işlenerek tekrar kullanıma kazandırılmasıdır. İleri dönüşüm ise malzemelerin yalnızca işlenip yeniden kullanılmasından öte, onları yaratıcı bir şekilde yeni ve farklı bir amaca hizmet edecek hale getirmektir. Her iki kavram da benim yaşamımda ve sanatıma yaklaşımımda çok önemli bir yer tutuyor.
Benim sanatımda ileri dönüşüm, sadece çevre bilincini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda sanatsal süreçlerimde de bana ilham kaynağı oluyor. Malzemeleri sadece bir atık olarak görmek yerine, onları dönüştürerek bambaşka bir şey yaratmak bana büyük bir özgürlük alanı sağlıyor. Atık malzemelerle çalışmak, yeni bir hikâye anlatmanın ve o malzemelere yeni bir yaşam kazandırmanın yollarını aramak anlamına geliyor. Sanat pratiğimde, her malzeme bir potansiyele sahip. Kullanılmış ya da atıl durumdaki bir metal ya da plastik parça, doğru bir bakış açısıyla ele alındığında güçlü bir sanat eserine dönüşebiliyor. Bu süreç, benim için malzemeyle doğrudan bir bağ kurmayı sağlıyor ve sanatın sadece estetik değil, aynı zamanda sorumluluk taşıyan bir ifade aracı olabileceğini gösteriyor. İleri dönüşüm sayesinde, hem daha çevre dostu bir yaklaşımla çalışıyorum hem de sanatıma daha derin bir anlam katıyorum.

Amacınız, göstermek istediğiniz şey nedir? Sanat ile geri dönüşüm konusunda insanlarda farkındalık oluşuyor mu? Neler değişti, gözlemleriniz var mı? Eserlerinizi inceleyenlerin verdiği tepkiler nasıl?
Aslında, amacım insanlara yeni bir bakış açısı sunmak. Atık malzemelerin sanatsal bir forma bürünme potansiyelini ve bu dönüşümün estetik gücünü göstermek istiyorum. Çoğu insan, günlük hayatta karşılaştığı malzemeleri sanatsal
bir bağlamda düşünmüyor, bu yüzden eserlerim onları şaşırtıyor. Kullanılmış, atılmış malzemelerin bambaşka bir sanat eserine dönüştüğünü gördüklerinde, o malzemeye dair algıları tamamen değişiyor. İnsanlar, sıradan ya da işlevini yitirmiş bir objenin farklı formlara bürünebileceğini ve estetik bir değere sahip olabileceğini fark ediyor. Bu süreç, izleyici için yeni bir “hayal alanı” açıyor diyebilirim.
Eserlerimi inceleyenlerin tepkileri ise oldukça çeşitli. Özellikle metal gibi ağır ve sert bir malzemeyi büyük ebatlarda işleme şeklim izleyicilerde şaşkınlık yaratıyor. Ama en keyif aldığım şey, izleyicilerin bazen benim görmediğim detayları keşfetmeleri. Onların farklı bakış açılarıyla eserlerime kattıkları anlamlar beni her seferinde şaşırtıyor ve sevindiriyor. Bu etkileşim, sanatın gücünü bir kez daha hissettiriyor.
Sanatçıların, eserlerini üretirken esin kaynağı, kullandığı malzemeler, teknikleri farklıdır. Atık malzemeyi kullanmak ve bunu bir esere dönüştürmekle de bir mesaj veriyorsunuz aslında.
Her sanatçının çalışma yöntemi ve sanata yaklaşımı birbirinden çok farklı. Atık malzemelerle çalışan sanatçılar olduğu gibi, geleneksel yöntemlerle devam eden sanatçılar da mevcut. Sanatın güzelliği de burada yatıyor: Her sanatçı kendi iç dünyasını ve mesajını farklı yollarla ifade ediyor. Benim atık malzemeleri tercih etmem, sürdürülebilirlik konusunda duyduğum sorumluluktan kaynaklanıyor; ancak bu her sanatçının önceliği ya da yöntemi olmayabilir.
Günümüzde sürdürülebilirlik ve çevre bilinci dünya çapında çok daha önemli hale geldi. İklim krizini önlemek, atıkları azaltmak ve çevre konusunda farkındalık yaratmak sadece bireylerin değil, sanatçıların da sorumluluğu haline geldi. Sanat, bu mesajı aktarmanın en güçlü yollarından biri. Herkes atıklardan heykel yapmıyor belki, ancak birçok sanatçı artık daha çevre dostu ve bilinçli bir şekilde malzeme seçimine ve üretim süreçlerine yaklaşıyor.
Sanatçılar, gereksiz yere yeni malzeme almak yerine mevcut olanı nasıl yeniden kullanabileceklerine odaklanıyor. Benim için atık malzemeleri kullanmak hem sanatıma hem de dünyaya karşı duyduğum sorumluluğun bir yansıması. Diğer sanatçılar ise bu farkındalığı farklı yollarla ifade edebiliyor. Önemli olan, sanatın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bir değişim yaratma gücünü nasıl kullandığımızdır.

Heykellerinizi atık Buzdolabı parçaları ile üretiyorsunuz. Nasıl bir süreç yaşanıyor? Hangi aletleri kullanıyorsunuz? Kaynak makinesini kullanmak zor değil mi?
Kendi heykellerimde ise genellikle sac atıkları tercih ediyorum, çünkü metal malzemelerle çalışmak sanatsal ifade biçimimde daha doğal bir yer buluyor. Bu süreç, sanatsal yaratım açısından oldukça ilginç ama aynı zamanda zorlu bir deneyim. Çünkü her atık parça kendine özgü bir forma ve dokuya sahip, bu yüzden onları birbirine uyumlu hale getirmek, bir denge kurmak gerekiyor. Sanatın en yaratıcı yanlarından biri de bu bence: Malzemelerle adeta konuşarak, onları yönlendirmek ve yeni bir form oluşturmak.
Süreç boyunca ağırlıklı olarak gazaltı kaynak makinesi ve spiral taşlama kullanıyorum. Metal parçaları kesmek, şekillendirmek ve birbirine kaynaklamak için bu araçlar oldukça etkili. Kaynak makinesi ilk başta zor gelebilir, özellikle bu tür aletlerle daha önce çalışmamış olanlar için. Ancak ben bu konuda hem eğitim aldım hem de uzun saatler boyunca çalışarak deneyim kazandım. Şu anda artık kaynak yapmak benim için zorlayıcı değil, aksine yaratıcı sürecin en keyif aldığım aşamalarından biri.
Bugüne kadar hangi eserleri hangi atıklarla yaptınız? Bu eserler nerelerde, sergileniyor mu?
Eserlerimde genellikle metal sac atıkları kullanıyorum. Belirli bir eserde hangi malzemeyi kullandığımı ayırt etmek zor olabilir. Son dönemde buzdolabı ve kompresör metal atıklarına daha sık yer veriyorum. Heykellerim çeşitli sergilerde yer aldı; bazıları koleksiyonerlerin evlerinde, bazıları ise hâlâ dönem dönem sergileniyor. En yeni eserlerimden biri olan “Yeniden İnşa” şu anda Eskişehir Beko Buzdolabı ve Kompresör İşletmesi’nde, Back2Life Atölyesi önünde sergileniyor.

- Etiketler:
- geri dönüşüm
- sürdürülebilirlik