BİLGİ TEK BAŞINA HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMİYOR

13 Ocak 2020

Atlas Sarrafoğlu, Greta Thunberg’in küresel iklim krizi için başlattığı grevi Türkiye’deki yaşıtlarına duyuran, organize eden, dünya için kaygılanan 12 yaşında bir çocuk. Atlas, bize dünyanın geleceği için gösterdikleri çabayı ve Fridays for Future hikayesini anlattı.

Greta Thunberg’in Davos’ta Dünya Liderlerine seslenmesinden sonra çocukların ve gençlerin gelecekleriyle ilgili endişeleri hepimizin dikkatini çekti. Genç iklim aktivistlerinin varlığı ve çabaları düşündüğümüzden daha büyük. Fridays For Future oluşumu ile birlikte Türkiye’de iklim kriziyle mücadele için çalışan gençlerden biri de 12 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu. Atlas’la “idolüm” dediği Greta’dan iklim krizine, sorunlardan çözümlere kadar pek çok şeyi konuştuk.

Fridays for future’un şu an geldiği noktayı anlatabilir misin? Dünyada ve ülkemizde nelerin değişmesini sağladı?

Şimdiye dek 3 kez küresel iklim grevimiz oldu. Son greve tüm dünyada 7,7 milyon kişi katıldı. Bence bu büyük bir katılım. Dünyanın en büyük iklim grevi gerçekleşiyor, bu sesimizi kitlelere duyurabildiğimizin kanıtı. Türkiye’de sağlayamadık ama yurt dışındaki eylemlere meslek grupları da katılmaya başladı; doktorlar, öğretmenler bizi desteklemeye başladı. Büyükbabalar, büyükanneler, torunlarıyla birlikte eylemlere katılıyorlar.

TEK BAŞIMA BİR ŞEY BAŞARAMAM, GRETA DA BAŞARAMAZDI

Türkiye’de eylemler nasıl örgütlendi?

Türkiye’de ilk çağrıyı ben yaptım ama tek başıma başaramam. Greta da tek başına kalsaydı, başaramazdı. Onun öncülüğünde başlayan Fridays for Future hareketi bu işi üstleniyor. Ben de Türkiye’yi gezmeye, öğrencilerle buluşup konuşmaya başladım. Tarım ve Orman Bakanı’na “Paris Anlaşması’nı biliyor musunuz?” diye sordum. “Lütfen Meclis’ten bir an önce geçirir misiniz?” dedim. “Notumuzu aldık,” dedi, üzerinden beş ay geçti, bekliyoruz.

Tüm grevlerimizde çağrıyı Fridays For Future sosyal medya üzerinden yapıyor. 20 Eylül’de ise bizim çağrımıza cevap olarak bilinen, çevre örgütlerinin ve STK’ların da yer aldığı Sıfır Gelecek kampanyası organizasyonun en büyük bölümünü üstlendi.

İlk eyleminizden itibaren seni umutlandıran ve kaygılandıran şeyleri anlatır mısın?

Liselerin katılımı beni umutlandırıyor. Oldukça aktifler. Eylemlere katılanların çoğu liseli ve sık sık toplantılar yapıyoruz. Yetişkinlerin de artık gelip bize göz kulak olmak için akamızda durmalarını değil, katılımcı olarak aramızda yer almalarını istiyoruz. Beni en çok kaygılandıran şey, insan faaliyetlerinin neden olduğu iklim krizini çözememek ve ileride güzel bir aile kuramayacak olmak.

Konuştuğun iş insanlarından, politikacılardan, bürokratlardan, taleplerinle ilgili tatmin edici dönüşler aldın mı?

Birinci talebimiz, Paris İklim Anlaşması’nın meclisten bir an önce geçirilmesi. İkincisi, iklim krizinin deprem, sel ve benzeri doğal afetler gibi acil durum olarak kabul edilmesi. Şu an Türkiye’de iklim krizinin nedenlerinden biri de fosil yakıtlar, fosil yakıtlara daha fazla yatırım yapılmamalı artık, bu üçüncü talebimiz. Onlarla görüşüyoruz çünkü her şeyi onlar belirliyorlar. Karar vericiler onlar. İki hafta önce Fridays for Future olarak Ekrem İmamoğlu’yla konuştuk. İklim konusunda onun da pek çok planı ve fikri varmış. Bizim taleplerimizle ilgili fikirlerini sorduk. Bu tür çalışmaları bizimle birlikte yapmayı o da çok istiyormuş.

ÇOCUKLARA, “BİR DAHA ÇİKOLATA YİYEMEYECEKSİNİZ” DİYORUM

İklim kriziyle başa çıkma konusunda kişisel olarak dikkat ettiğin şeyler neler? Tüketim alışkanlıklarında ne gibi konulara dikkat ediyorsun?

Artık plastik şişe alıp durmak yerine matara kullanıyorum. Geri dönüşüm konusunda daha dikkatliyim. Ama kişisel çabam, eriyen buzullar ve Amazon yangınları karşısında güçsüz kalıyor. Bilgilerinizi insanlarla paylaşırsanız, küresel iklim kriziyle ilgili çalışmalara onlar da katılım gösteriyorlar. Bilmek tek başına hiçbir şeyi değiştirmiyor, greve destek verilmeli. Geçenlerde bir okulda bir sunum yaptım. Benim kullandığım bir yöntem var; insanlar en çok neye zaman ayırıyorsa, konuyu onun üzerinden anlatıyorum. Manava, aldığı malın başına gelecekleri anlatıyorum. İş insanına, gelirine ne olacağını anlatıyorum. Çocuklara da ileride çikolata yiyemeyeceklerini söyleyip onları depresyona sokarak anlatıyorum (gülüyor). Bilim insanları zaten biliyor. İnsanları ancak bu şekilde harekete geçirebiliyoruz, ne yazık ki bencil yaratıklarız. Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesi’nde Levent Kurnaz hocamızın güzel bir sunumu vardı, et yemememi onaylamıyordu. Ben vegana yakın vejetaryenim, yazın okul yokken veganlık daha kolay ama neredeyse vegan bir vejetaryenim şimdi de. Hocamız et yemememin yanlış olduğunu söylüyordu ama elimde vegan burgeri görünce ona et yemekle ilgili etik açıdan neler hissettiğimi anlatınca aslında mantıklı olabileceğini, bununla ilgili şeyler de yapabileceğimi söyledi. Et yemek, iklim krizinin nedenlerinden biri. Ben kişisel olarak elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyorum.

Çevre örgütleriyle ilişkilerin nasıl?

Greenpeace ve WWF (World Wide Fund for Nature) gibi örgütlerle ortak ilerlemesek de hepimizin amacı güzel bir dünyada yaşamak. Tek farkımız, onlar zamana yayılmış bir şekilde çevre sorunuyla ilgilenirken, bizler acil olarak iklim kriziyle ilgileniyoruz. Ayrıca Sıfır Gelecek kampanyası dahilinde yer alan çevre örgütleri ile aslında bu kampanya boyunca beraber çalıştığımızı söyleyebilirim.

Sıfır atıkla ilgili gelişmeler hakkında neler düşünüyorsun?

Ben geri dönüşüm konusunda sizler kadar bilgili olmayabilirim. Gördüğüm kadarıyla geri dönüşüm kutuları arttı. Ama kullanımının da artması gerekir. İnsanlar dönüşebilecek şeyleri hâlâ çöpe atıyorlar. Okulumuzda da plastik, kâğıt ve elektronik atıklar için kutular var, bu güzel bir fikir.

GRETA’YI ÇILDIRTTILAR

Greta’yla tanışıyorsun, onu tanımakla hayatında neler değişti?

Eskiden futbolu çok severdim, Cristiano Ronaldo idolümdü. Şimdi idolüm Greta, bana dünyayla ilgili çok önemli bir şey öğretti. SMILE diye bir yaz kampı vardı, iklim aktivistlerinin katıldığı. Friday for Future Türkiye olarak Selin Gören’le oraya gittik, annem de Parents for Future olarak oradaydı. Üç kişiydik yani. Her şey vegandı orada, yemek alıyordum, Greta’yı gördüm, çok heyecanlanmıştım. Anneme onu gösterdim ve sonra “Hi!” dedim, o da bana “Hi!” dedi. Ertesi gün daha çok konuştuk, daha da sonraki gün fotoğraflarımız oldu.

Greta’yı çok agresif bulmalarına ne diyorsun? Sen son derece sakin konuşuyorsun.

Onu çıldırttılar. Ben ikna etme yöntemlerimi kullanmaya çalışıyorum sakince ama eninde sonunda yine üzmek gerekiyor, çünkü harekete geçmiyor insanlar başka türlü. Trump’ın Greta’ya söylediklerini biliyorsunuz. Yetişkinler bazı konularda bizden daha zayıf. Akranlarına bile yapmamaları gereken şeyleri çocuklara asla yapmamalılar ama yapıyorlar.