DEPOZİTO SİSTEMİ NASIL BİR TASARIM?

31 Ekim 2019

Çevre Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Erdem Görgün, 2021’de uygulanmaya başlayacak olan Zorunlu Depozito Sistemi ile ilgili çalışmaların merak uyandıran detaylarını Geri Dönüşüm Ekonomisi’ne anlattı.

İO Çevre Çözümleri, Türkiye’nin en büyük ve en verimli teknokentlerinden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent bünyesinde yer alan ve başta nehir havzalarının korunması olmak üzere pek çok çevresel sorun üzerinde özgün çalışmalar yürüten bir AR-GE şirketi. Şirketin yönetici ortaklarından olan Çevre Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Erdem Görgün’le, 2021’de uygulanmaya başlayacak olan Zorunlu Depozito Sistemi’nin teknik donanımı, sosyal entegrasyonu ve ekonomik planı hakkında konuştuk.

Bize İO Çevre Çözümleri’nin çalışmalarından bahsedebilir misiniz?

Üniversitenin sanayiyle ve kamuyla işbirliğini sağlayan bir ara yüzey olan ARI Teknokent, Türkiye’nin en büyük ve en verimli teknokentlerinden biri. IO Çevre Çözümleri de akademinin içinde, ARI Teknokent’te yer alan 15 yıllık bir şirket. Burada yaklaşık 30 mühendisiz. Çeşitli üniversitelerimizden profesyonel düzeyde ve proje bazlı olarak birlikte çalıştığımız hocalarımızla beraber sayımız 40 – 50’yi, buluyor. Hem su hem de atık yönetimi konusunda projeler yürütüyor, AR-GE çalışmaları yapıyor ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Amacımız, ülkemizin ihtiyacına akademik bilgiyi aktararak değer yaratmak. Tarım ve Orman Bakanlığıyla nehir havzalarının, yani su kaynaklarının korunmasına yönelik birçok projemiz var. Belediyelerin içme suyu havzalarının korunmasına yönelik özel hüküm projeleri yaptık. Atık su arıtma tesisleri ve içme suyu arıtma tesisleriyle ilgili çalışmalar gerçekleştirdik. Başka bir ekibimizle de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız için, kentsel ve endüstriyel atıkların yönetimiyle ilgili sürdürülebilirliği ve nasıl bir finans modeli uygulanması gerektiği konusunda çalışmalar yapıyoruz… Böylece, verimli ve butik bir ekibiz diyebilirim. Yüksek nitelikli AR-GE projelerimizle ülkemizin doğal kaynaklarının yönetimi ve çevre sorunlarının çözümü konularında önemli bir değer kattığımızı düşünüyoruz.

Sıfır Atık Projesi’nde ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sıfır Atık Projesi kapsamındaki Zorunlu Depozito Sistemi ile ilgili fizibilite hazırlama görevini, üniversitemize verdi. Üniversitemizin bir teknoloji transfer ofisi var, İTÜ Nova. Bu konuda, bakanlığın protokol imzaladığı İTÜ Nova ile çözüm ortağı olarak beraber çalışıyoruz.

Çalışmalar hangi aşamada?

Çalışma çok hızlı ilerliyor. Açılış toplantısı 28 Ağustos’ta Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıda, Sayın Bakan Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, sıfır atık projesi ve içecek ambalajlarının depozito iade sistemi ile geri dönüştürülmesi konularında çok önemli mesajlar verdi ve ülkemizin vizyonunu anlattı. “TÜDİS (Türkiye Depozito İade Sistemi) Projesi’nde verimliliğin azami, maliyetlerin ise asgari düzeyde olması ve en çok boş içecek ambalajının geri dönüştürülmesi temel hedefimiz. Bunu yaparken başta vatandaşlar ve üreticiler olmak üzere tüm paydaşların sırtına en az yükün binmesini sağlamak için Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) finans modelinin uygunluğunu araştırıyoruz. Sonucu çalışmalarımız tamamlanınca anlayacağız.

Depozito İade Sistemi nasıl olacak?

Yap-işlet türü bir standart üzerinde çalışıyoruz. Biz bunu atık su arıtma tesislerinde de deniyoruz. Bu projenin ana fikri de oradan geliyor. Bakanlıkla iki yıl önce başlayıp bir yıl önce biten bir projemiz vardı. Proje, yerel yönetimlerin atık su arıtma tesislerini KÖİ Modeli ile yapıp yapamayacaklarının araştırılmasıydı. Belediyelerimizin ciddi boyutlarda teknik kapasite problemi var. İSKİ gibi en kurumsal örnekleri tenzih ederek söylüyorum. Eğer, atık su arıtma tesisinin prosesini ve işletmesini, inşaatı yapan kişiye yaptırırsak, tarafların sorumluluğu birbirlerine atıp işin içinden sıyrılması gibi durumlar yaşanmayacak. Şu anda müteahhit “Bana verilen proje buydu, benim ne suçum var?” diyor. İşletmeci, “Tesis kötü, benim ne suçum var?” diyor. Biz buna çare olarak bir yasa taslağı çalışması yaptık. Bu taslak Cumhurbaşkanlığına sunuldu, birçok sunum yaptık, oldukça da rağbet gördü. Sonunda bize, “Bu kadar çalışmışsınız ama neden çalışma sadece atık suyla sınırlı kalsın ki?” dediler. Cumhurbaşkanlığı bu taslağın belediyelerin altyapı ve üstyapıyla ilgili tüm hizmetlerini kapsayacak şekilde mecliste sunulmasına karar verdi. Özetle, belediyelerin tüm altyapı ve üstyapı hizmetlerinin yatırımlarını yap-işlet-devret modeliyle ile gerçekleştirebilmesinin önü açılıyor şimdi. İyi bir model geliştirilebilirse ve belediyenin iyi bir müşaviri olursa, en uygun tesis kurulacak, maliyet etkin olacak ve uzun yıllara sari sözleşmelerle atıksu arıtma tesisleri işleyecek. Bu yasa tasarısı hazırlanırken de depozito konusu gündemdeydi. Depozito projesi, yerel yönetimler için hazırlanan kamu-özel işbirliği yasa taslağından doğdu. Aslın
da Sayın Bakan Yardımcımızla yaptığımız istişareler neticesinde ortaya çıkan bir fikirdi ve dünyada başka örneği de bildiğimiz kadarıyla mevcut değil. Her ülkenin depozito iade sistemiyle ilgili farklı bir modeli, uygulaması var ama kamu-özel işbirliği hiçbirinde yok. Sadece İzlanda’da operatör firmanın hisselerinin %18’i kamuya, %82’si özel sektöre ait ama ihale, yarışma gibi uygulamalar yok.

Burada uygulamalar il bazında mı olacak, yoksa ilçe bazında mı?

İstanbul’un ve ülkemizin kendi içinde bölgelere ayrılmasını önermeyi düşünüyoruz.

Araştırma sonucunda kamu-özel işbirliği uygun görülmezse ne olacak?

Yeni bir çözüm arayıp bulmak zorundayız, çünkü 2021 aslında yarın demek.

Zorunlu depozito sistemi dönüştürülebilir ambalaj üretimini ne ölçüde teşvik eder?

Avrupa Birliği’nde hedef, 2025 yılından itibaren içecek ambalajlarının %25’inin geri dönüştürülebilir malzemeden üretilmesi. 2030 hedefi de %30. Ülkemizin bir hedef belirlemesi için zaman gerekiyor. Sistemle birlikte onun hedefini de Bakanlığımız belirleyecek ve operatör şirketin bu hedefi tutturmasını bekleyeceğiz. Hesap vermesi gerektiği için de hedefi tutturmaya çalışacak.

Ambalaj atığı toplama konusundaki en büyük sıkıntı nedir?

Endüstriden, AVM’lerden, işletmelerden toplayabiliyorsunuz ama evlerden istenen seviyede toplayamıyorsunuz atığı.

Vatandaş bu sisteme nasıl entegre olacak? Teşvik edici uygulamalar ya da cezai işlemlerle ilgili bir tasarım düşünüldü mü?

Sistem “Kirleten Öder” prensibine dayanıyor. Vatandaş, içecek ambalajlarına depozito bedeli ödeyecek. Boş ambalajı iade etmezse, depozito bedelini geri alamayacak. Yani bir anlamda çevreyi kirletme bedeli ödemiş olacak. Bu bedeli iyi düşünmek gerekiyor; çünkü yüksek olursa sahteciliği artırabilir, çok düşük olursa da vatandaşlarımız tarafından umursanmayabilir. Bunun için bedeli doğru saptamakla birlikte barkod ya da karekod gibi teknolojiler kullanabiliriz. Veri iletişimini çok iyi yapmalıyız. Blockchain gibi teknolojileri değerlendireceğiz. Yüksek teknolojileri kullanmayı düşünüyoruz. Yükü de adil dağıtmak gerekir teşvik etmek için. Üreticiye kirletici deniyor, ama nihai tüketiciye de kirletici deniyor. Aslında satış noktalarının da sorumluluğu olmalı. Dolayısıyla ambalajların geri getirilmesi konusunda üreticiye ve perakendeciye de sorumluluk verilmesi gerekir. Bu konuda bilincin yükselmesi, farkındalığın artırılması için pek çok kampanya yapılması gerekir. Okullardaki eğitimine, televizyon programlarına, kamu spotuna bütçe ayrılmalı.

Yerli otomat mı kullanılacak?

Makinecilerle de görüşüyoruz. Bazı girişimler mevcut. Uygulama başladıktan sonra da zaman içinde tamamı yerli olabilir makinelerin. Toplama işini de operatör şirket büyük perakendecilerle anlaşarak yapabilir. Hipermarketlere ve benzeri yerlere bu makineler yerleştirilebilir veya manuel olarak toplama sağlanabilir. Bu iş yükünü üstlenen insanlara da bir hizmet bedeli ödenebilir. Vatandaşların teşvikinde de ödüllendirme olabilir. İade ettiğiniz ambalajın karşılığında kartınıza ulaşım için bir yükleme yapılabilir, alışveriş yaparken faydalanabileceğiniz indirim kuponları alabilirsiniz. Şu anda da İstanbul’da metro çıkışlarında uygulanan bir pilot çalışma var. Bizim öğrencilerimiz severek kullanıyor, makinenin önünde kuyruk oluşuyor. Sarıyer’den minibüse binip gelerek ambalaj iade eden insanlar var. İşte bu makinelerin sayısı zorunlu depozito sisteminin başlamasıyla artacaktır. Yani bir şekilde yatırımı da teşvik edecek sistem, böylece zamanla her yere yayılabilecektir. Önemli olan bu çarkı döndürmeye başlamak ve pes etmemek. Önemli olan ambalaj atıklarının çevreyi kirletmesini önlemek ve bu atıkları ekonomiye kazandırmaktır